Yelken yapmak için 100 kiloya çıktı Türkiye şampiyonu oldu

Güncelleme Tarihi:

Yelken yapmak için 100 kiloya çıktı Türkiye şampiyonu oldu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2008 00:00

Türkiye, Sinan Sümer’i bu sezon başrolünde oynadığı Elveda Derken dizisiyle tanıdı. Oysa onun profesyonel olduğu alan oyunculuk değil yelken. Oyun yazarı babası Güven Sümer ile oyuncu annesi Suna Selen onun tiyatroyla ilgilenmesini istiyordu, o kendini hep spora verdi.

Centerboard tipi yelken yarışçıları için geç bir yaşta, 15’inde kendi çabalarıyla işe koyuldu. Laser Std ve Finn kategorisinde milli takımda sekiz sene yarıştı, üç kez Türkiye şampiyonu oldu. 1999’da düzenli olarak ekipli yatlarda yarışmaya başladı. Son bir yıldır Oğuzhan Junior’da yarışıyor. Oğuzhan Junior, yelken camiasındaki en popüler takımlardan biri. Yeni sponsorları LykiaGroup sayesinde, yurtdışı yarışlarına artık çok daha rahat gidecek.

Sinan Sümer (33), sanatla içiçe bir ailede büyüdü. Annesi Suna Selen, çok dile getirmese de oğlunun da sanatçı olmasını tercih ediyordu. Annesinin işi gereği Sinan Sümer’in çocukluğu kulislerde, turnelerde geçti. Yine de yakın zamanda rol aldığı dizilere kadar bu işe hiç bulaşmadı. Aklı fikri basketboldaydı. Okul yılları, ailesi Büyükada’da oturduğundan Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak geçti. Okul takımlarında, Teletaş kulüp takımlarında ve Efes Pilsen’de basketbol oynadı. Ta ki liseye geçene kadar: "Yelken yapan sıra arkadaşım Özgür Taçkın, beni Galatasaray Yelken Kulübü’ne götürdü. Adada yaşadığım için teknelerle haşır neşirdim ama nedense yelkenliler cazip gelmiyordu. O gün hemen denize açıldık. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bir daha denizden kopamadım. Basketbolu o gün kafamda bitirdim. Sadece takımı yarı yolda bırakmamak için bir yıl daha oynadım."

Sinan Sümer, yelken yarışçısı olmak istediğine karar verdi. Ama yaşı 15 olmuştu. O yıllarda yelken kurslarına başlama yaşı 8-12 arasıydı. Yaşı ve fiziğine göre bir yelken kursu yoktu. O da, İstanbul Yelken Kulübü’nün sörf kursuna yazıldı. Yıllardır basketbol oynadığından hiç zorluk yaşamadı. Ama aklı hep yelkendeydi. Bu sırada arkadaşı Özgür Taçkın yarışlara devam ediyordu. Kulüplerine yeni iki kişilik bir tekne alındı ve Taçkın’dan ekip kurması istendi. O da tabii ki bu iş için Sinan Sümer’i seçti. İkili, bir seneden fazla yarışlara katılıp çeşitli dereceler aldı. Ertesi yıl Sinan Sümer, ekip halinde yarışmaktan vazgeçti. Çünkü arkadaşları onun kadar bu işin üzerine düşmüyor, denizde onun kadar vakit geçirmek istemiyorlardı.

ŞİŞMANLAMAK İÇİN TENCERE DOLUSU YEMEK YEDİ

Tek başına yarışmak için o dönemki fiziksel yapısına göre Laser sınıfı bir tekneye binmesi gerekiyordu ama kulüpte boş tekne yoktu. Buna karşılık, kimsenin pek istemediği Finn sınıfı tekne boştaydı. Çok tecrübe ve kuvvet isteyen bu tekneyi kullanmak için kilosu yetmiyordu: "Tencere tencere yemek yemeye başladım. 72 olan kilomu 90’ın üzerine çıkarmam şarttı. Zaman içinde ağırlık çalışarak ve bol bol yemek yiyerek 100 kilo olmayı başardım. Yelkencilik ve bugün geldiğim seviye adına yaşadığım tüm zorluklara değdi diyebilirim. Çünkü Finn sınıfı, en tecrübeli yelkencilerin yarıştığı sınıftır. Ben de ilk yıllarda ördek gibi takıldım bu ustaların peşine. Onlardan çok şey öğrendim. Şimdi geriye dönüp baktığımda geç başlamış olmama rağmen onlar sayesinde çok yol katettiğimi düşünüyorum." Sümer, kendini o kadar çabuk geliştirdi ki üç kere Türkiye şampiyonu, üç kere de Türkiye ikincisi oldu. Finn’e bindikten bir yıl sonra, 1994’te milli takıma seçildi. Bundan sonra 2002’ye kadar Avrupa’da ayak basmadık toprak bırakmadı.

ŞİMDİ YETİŞKİNLERE DERS VERİYOR

Milli takımdan ayrıldığı sırada İstanbul Üniversitesi Deniz Biyolojisi Bölümü’nde okuyordu. Bu dönemde aldığı bir teklifle modellik yapmaya başladı. Çeşitli reklamlarda oynadı. Ardından dizi teklifleri geldi ve Yadigar’la dizi hayatı başladı. 2002’de kiraladığı bir tekneyle yetişkinlere özel yelken dersleri vermeye başladı. "15 yaşındayken yelkenci olmak için çok zorluk çektim. İster sporcu olsun ister hobi amaçlı olsun küçük yaşta bu sporla tanışamamış insanları yelkenci yapma hedefini koydum kafama. Bunun için önce özel dersler vermeye başladım. Altı sene içinde bu derslerin adresi Alize Yatçılık oldu. Bugün bir çok kişiye ekibimle beraber yelken öğretmenin, onları denize kazandırmanın keyfini yaşıyorum."

OĞUZHAN JUNIOR DÜNYAYA AÇILACAK

2004’te 10 kişilik bir ekiple Orient Express adlı teknede yarışmaya başladım. 2007’de tekne sahibi Bülent Atabay geçirdiği bir rahatsızlık sonucu yarışlardan çekilme kararı alıp tekneyi kızı Zeynep Atabay’a devretti, ekibimiz boşta kaldı. Geçen yıl Oğuzhan Too’nun sahibi Sedat Gülçağlayan, teknesiz kaldığımızı duyunca, bize yeni bir tekne aldı. Adı, kardeş takım anlamında Oğuzhan Junior konuldu. Mumm 30 tipi tekne, dokuz metrelik boyuna göre çok süratli, agresif ve çok güç isteyen bir tekne. Yine de geçen sezon trofeyi Oğuzhan Too’nun ardından ikinci bitirdik. Başarımız LykiaGroup’un Oğuzhan Jr.’a sponsor olmasını sağladı. Yurtdışına açılmak, kendimizi geliştirmek ve daha büyük hedefler koymamız için sponsor şart.

OĞUZHAN JR. EKİBİ

Sinan Sümer (33 - dümenci), Kaan İş (33 - ön saha trimcisi 1), Can Koçak (27 - baş üstü), Sarven Derya (33 - ön saha trimcisi 2), Burak Şahbaz (34 - ana yelken trimcisi), Barış Ünlü (37 - piyano), Kaan Erçin (27 - direk dibi), Bertan Yördem (33 - piyano 2), Eray Küçük (45 - ana yelken trimcisi 2), Ömer Özeray (29 - ön saha trimcisi 4)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!