Yarın pozitif enerjiyle yüklenin

Güncelleme Tarihi:

Yarın pozitif enerjiyle yüklenin
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 1998 00:00

Haberin Devamı

Ayurveda, Hintçe bir sözcük. Kişinin yaşam bilgisi, kendisini tanıması demek.

Doğal tıp sistemi olan Ayurveda, doğal yöntemlerle yaşam süresini ve kalitesini artırmayı amaçlıyor. Ayurveda Uzmanı Dr. Ender Saraç, 1998'de Türkiye'nin kötü olaylar yaşamasını, siyasi liderlerinin negatif enerjiyle yüklenmelerine bağlıyor. Liderlere ve tüm Türkiye'ye önerilerde bulunuyor. Ona göre, Türkiye'nin selameti, politikacılarımızın yürümesine, bitki çayı içmesine, meditasyon yapmasına ve kırmızı eti bırakmasına bağlı....

Aile Hekimliği, Ayurveda ve Akupunktur Uzmanı Dr. Ender Saraç soruyor: ‘‘Türkiye'de siyaset neden hep problemli olarak gidiyor? Bir türlü keyifli, istikrarlı veya pozitif bir şekilde gitmiyor?’’ Saraç, yılın ilk gününde beyine yeni enerji yüklemek gerektiğini vurguluyor. ‘‘Gelin yeni yılda insanlara yeni bir mesaj verelim: Yıla pozitif bir enerjiyle başlayın, diyelim.’’

Saraç, her ülkenin Atatürk gibi seçilmiş ve görevli kişileri olduğunu, Türkiye'nin de bu bakımdan çok potansiyelli bir ülke olduğunu söylüyor. ‘‘Türk insanı iyiye layık. Özü aslında iyilikle dolu. Ama son birkaç senedir Türk insanı yorgun, depresif, mutsuz, aşırı maddiyatçı oldu. Ülkenin kaderini etkileyen, ülkeye en büyük enerjiyi veren, kanalı açan politikacılar, parti liderleri, işadamları da bu durumda.’’ Pek çok politikacının özel doktorluğunu yaptığı için, onları iyi tanıdığını gönül rahatlığıyla söylüyor. ‘‘Bu insanlar seçme ve özünde düzgün insanlar. Fakat muazzam bir negatif elektrik içindeler. Güne uykularını almadan başlıyorlar. Devamlı uykusuzlar. Devamlı stres alıyorlar ama dejarj olamıyorlar. Şöyle keyifli bir orman yürüyüşü, tatile gitme veya gün arasında hafif müzik eşliğinde bitki çayı içip relaks olma gibi alışkanlıkları yok.’’

Böylece kronik depresif, özünde mutsuz, zorla mutlu olmaya çalışan, uykusunu iyi alamamış, hep hatalı beslenen, istediği yemeği değil, zaman baskısı altında kendilerine ikram edilen ağır ve toksik yemekler yiyen, sağlığına yeterince özen gösteremeyen insanlar tarafından yönetildiğimizi söylüyor. ‘‘ABD Başkanı sporunu yapar, köpeğiyle dolaşır, gölde kayıkla gezer. Bizim liderlerimizin de böyle şeyler yapmaya hakları var. Gergin, yorgun bir fizyoloji zamanla sinir sistemi üzerinde baskı, verilen kararlarda hep negatif enerjiyi ön plana çıkarıyor.’’

ÖPÜCÜK YERİNE MASAJ

Peki Türkiye'nin kaderi, politikacılarının negatif enerjiden arınmasına mı bağlı? Dr. Ender Saraç, ‘‘Yeni yıla gebe yılbaşı günü için farklı bir görüş getirecek olursak, evet’’ diyor. Türkiye'deki parti liderlerinin mutlaka doğal tıp yöntemleriyle bedenlerini arındırmaları, toksinlerden arınma, yoga, meditasyon, doğa yürüyüşleri gibi faaliyetlere katılmalarını öneriyor. ‘‘Hepsi mola alıp, yılda hiç değilse bir hafta, kendilerine bakmalılar. Güzel uyumalılar, bağırsaklarını temizlemeli, koku tedavisi görmeli, özel yağlarla masaj yaptırmalılar.’’ Dr. Ender Saraç, parti liderlerinin yıl boyunca onbinlerce öpücük, binlerce toplantı, onbinlerce telefon konuşması, birkaç bin cep telefonu konuşması, yüzlerce basın toplantısı, milyonlarca insanın bakışlarının üzerinde olması derken çok zorlandıklarını söylüyor. ‘‘Biraz da onların açısından görmek lazım. Biz hep bekliyoruz liderlerden. Liderlerin özel hayatları var. Bedenlerini ve ruhlarını arındırmalarına müsaade etmek lazım.’’

Dr. Saraç'ın parti liderlerine yemek konusunda da tavsiyeleri var: Hiç olmazsa kırmızı eti az yemeleri! Saraç, kırmız et yiyen insanların çok fazla agresif olduklarını söylüyor. Kırmızı etin içinde stres maddeleri olduğu için beyaz et yemelerini tavsiye ediyor. Bol miktarda sıcak su içmelerini, zencefil, rezene, melisa, anason gibi bitki çayları içmelerini öneriyor. Çünkü bu çaylar, sinir sistemini rahatlatıyor, bedeni dinlendiriyor. Susam yağı başta olmak üzere çeşitli bitki yağlarıyla her sabah duştan önce masaj yaptırmalarının günü çok daha iyi çok daha sakin geçirmelerine neden olacağını söylüyor. Parti liderlerinin mutlaka yeşil ve oksijeni bol yerlerde haftada hiç değilse bir kez dolaşmalarını öneriyor.

‘‘Türkiye'nin en kötü özelliklerinden biri, sadece kendimizi düşünmemiz. Bu topraklar içinde bizler kadar yaşamaya hakkı olan bir akasya ağacını, bir sincapı, bir böceği düşünmüyoruz. Devamlı tahrip ediyoruz. Diğer canlı türlerinin bu gezegende yaşama hakları var. Onları yok ettiğimiz için devamlı negatif enerji alıyoruz.’’ Saraç, yok edilen canlıların lanetinin hayatımızı olumsuz yönde etkilediğini düşünüyor.

DEMİREL'İN ÖZEL ENERJİSİ

Dr. Saraç, Türkiye'nin selameti açısından liderlerin birbirleriyle ilişkilerinde uymaları gereken bir kuralı söylüyor: Birbirleri için negatif elektrik üretmeyi bıraksınlar! ‘‘Birbirleri için müthiş rakipler. Rakip oldukları için karşılıklı negatif enerji alıyorlar. Topluma da büyük bir gerginlik olarak yansıyor. Bu kişilerin kanalından etkilenen on binlerce kitle de var.’’ Saraç, dünyanın önde gelen astrologlarının çalışmalarının sonuçlarına göre 1999'un çok zor bir dönem ve ‘‘Dibe vuruş’’ yılı olacağını, Türkiye'nin de negatif enerji yüklenmeye devam edeceğini söylüyor. Milletçe bu olumsuzlukla başa çıkabilmemiz için liderlerin çok dirayetli davranması gerekiyor. ‘‘Mutlaka stres atma tekniğini uygulamalılar. İçe dönsünler. Yoga ya da zikir yapsınlar. Doğa yasalarını arkanıza aldığınızda hata yapma oranınız çok düşük olur. Doğa sizi desteklemeye başladığı zaman, şartlar çok daha iyi gelişir.’’

Hangi siyasi lider en iyi ya da en kötü durumda? Dr. Saraç, siyasi liderlerin birçoğu özel hastası olduğu için isim vermek istemiyor. ‘‘Beni aşar’’ diyor. Sadece Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i pozitif enerji açısından değerlendirmekte sakınca görmüyor. ‘‘Çok özel bir enerjisi var. Ayrıca çok güçlü beyin enerjisi var. Bir konuya beynini ve dikkatini verdiğinde onu kollayan bir güç de yardım ediyor. Bu güne kadar hiç yıkılmadı. Bu da onun çok özel bir reankarnasyonu, seçilmiş özel bir kişi olduğunu gösteriyor. Kuvvetli yaşam enerjisi bedenine de yansıyor doğal olarak.’’

Dr. Saraç, dünyamızın 1999'da gireceği ‘‘Dibe vuruş’’ döneminin kötü bir gelişme olmadığını düşünüyor. ‘‘İnsanların manevi yönlerini açmaya başlayacakları bir yıl olacak çünkü. Dinler veya ruhani akımlar, bilimsel yönden deşifre olmaya başlayacak. Özdeğerlerin enerjik boyutları ortaya çıkmaya başlayacak.’’ Beynin o müthiş gücünün ancak insanların toplu halde sevgiyle dolu oldukları, doğayla uyum içerisinde yaşadıkları takdirde güzel olaylarla karşılaşacaklarının bilimsel olarak kanıtlanacağını söylüyor. ‘‘Bu kaostan güzel bir şey çıkacak.’’ Saraç, tüm dünyanın enerjik tıbba yöneldiğini, herşeyi biyoenerji veya evrensel enerji düzeyinde ve doğa yasaları çerçevesinde değerlendirdiğini anlatıyor. Dünyanın bu dönemi çoktan bitirmesine ve bizim hala sebze ve tahıl cenneti olmamıza karşılık kırmızı et ve kebap yememize anlam veremiyor. Bu kadar etobur olmamamızı istiyor. ‘‘Bir hayvanın etini yediğinizde onun negatif enerjisini de alıyorsunuz. çünkü sizin yüzünüzden öldürülüyor.’’

LİDERLERİ SEVGİ

Dr. Ender Saraç, Türkiye'nin siyasi parti liderlerine karşı genel bir nefret hali olduğunu tespit etmiş. Bu nefrete karşı çıkıyor. ‘‘Onlar aslında iyi insanlar. Kimseye kötülük yapayım, milyonlara acı çektireyim düşüncesinde değiller. Hayır, kesinlikle. Onları yakından tanıdığım için böyle söylüyorum. Bu toplumun çıkarabildiği en iyiler onlar. Onlara sevgi enerjisini gönderelim. Kim için? Kendimiz, çocuklarımız, ülkemiz için.’’

Son zamanlarda yaşadığımız olumsuzluklarda toplumun da payı olduğunu düşünüyor. ‘‘Umutsuz, hep eleştiren olduk çünkü. İşlerin iyi olması için pozitif enerji gönderelim. Daha fazla gerginlik ve kaosa gerek yok. Olumlu yöndeki baskıyı uyguladığımızda çok farklı mekanizmalar ortaya çıkacak.’’ Saraç, Atatürk'ün bütün ülkenin beyin gücünü kendisine gönderdiği için başarılı olduğunu düşünüyor. ‘‘2000 yılında Türk insanı layık olduğu noktaya gelecek.’’

Mutsuzluğun laneti

Dr. Ender Saraç, Milliyet Yayınları tarafından yayımlanan ve beşinci baskısını yapan ‘‘Ayurveda/Sağlıklı ve Uzun Yaşamın Sırları’’ adlı kitabının Sonsöz'ünde şunları söylüyor:

(...) İstanbul gibi insanların iç içe yaşadığı büyük kentlerde hastalık, yoksulluk, iyi beslenememe gibi nedenlerle mutsuz olan ve etrafına mutsuzluk yayan pek çok insan sözkonusuyken, biz kendimizi mutlu etmek için gerekli olan şartların çoğunu gerçekleştiriyor olsak bile ortamda bulunan negativite, bizim pozitif enerjimizin büyük bir bölümünü sıfırlamaktadır. O halde en yakınlarımızdan başlayarak tüm insanlar ve canlıların mutluluğunu dikkate almalıyız. En azından başkalarının mutluluk ve mutsuzluğunun bizi etkilediğini bilmemiz bile çok önemli bir adımdır. Burada bütün doğa, evren sözkonusudur.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!