Yalnız şairin portresi

Çağdaş Türk şiirinin toplum tarafından en fazla benimsenen temsilcisi Yahya Kemal Beyatlı, 40. ölüm yıldönümünde yaşamının önemli belgelerinden oluşan bir sergiyle anılıyor.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Yahya Kemal’i yeni kuşaklarla buluşturmak amacıyla düzenlediği sergide, önemli belgeleri bir araya getirmeyi hedefledi. Şairin el yazmaları, bir bölümü gün ışığına çıkmamış mektupları ve şiir taslakları, fotoğrafları ve Yahya Kemal Müzesi’nin verdiği kişisel eşyalarıyla aynı çatı altında toplandı. Sergide şairin yalnızlığını gösteren bir bütünlük ortaya çıkıyor: Otel odalarında tek başına geçirilmiş bir hayat, şiirini dipsiz bir incelik duygusuyla yontuşu, topladığı onca alkışa karşın Yahya Kemal’i çıktığı dorukta yalnız bırakmıştı.

Yahya Kemal, 2 Aralık 1884’te Üsküp’te doğdu. Selanik’e ve 1902’de de İstanbul’a gitti. Ertesi yıl ise 9 yıl sürecek bir Paris serüveni başladı. L’ecole Libre des Sciences Politiques okulunda Albert Sorel, Emile Bourgeois ve Albert Vandal’ın öğrenciliğini yaptı. Sorel’le tarih üzerine yaptıkları sohbetlere ‘‘Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım’’ adlı eserindeki yazılarda değinir. Etkilendiği isimler arasında Muallim Naci, Abdülhak Hamid, Mehmet Celal, Victor Hugo, Verlaine, Mallarme, Gautie, Baudelaire var.

Ahmet Hamdi Tanpınar, 1934 yılında Ana Yurt’ta ‘‘Yahya Kemal’e Hürmet’’ başlıklı yazısında bakın ünlü şairi nasıl anlatıyor; ‘‘Ben ancak Yahya Kemal’i dinledikten sonra sözün esrarengiz ve yaratıcı kudretini anladım. ‘Bidayette kelam vardı’ cümlesinin sırrını, bu her anında velut zekanın aydınlık oyunlarını takip ede ede öğrendim. Ve hakikaten bugünkü şiirimiz onun kelamı ile başlar.Yahya Kemal güzeli, nadide ve uçucu hayallerde arayan şairlerden değildir. Onun şiirlerindeki güzellik, çıplak bir güzelliktir. Bizde pek az şair onun kadar zamanında gelmiş ve onun kadar vazifesini tam yapmıştır.’’