Üşütmeyin!

OKUR kısmı ikiye ayrılıyor.Her okuduğuna inananlar,Okuduğu hiçbir şeye inanmayanlar.Dört senedir gönderdiğiniz mektuplardan edinmiş olduğum intiba bu.‘‘Hakikaten annenizle kardeşiniz var mı?’’ diye soran okur var; evlenmemiş olmamla ilgili yaptığım esprileri ciddiye alıp bana koca bulmaya kalkan okur da var.Oysa ne yapmalı okur?Yazılanların bir kısmına inanmalı bir kısmına inanmamalı. Zira yazılanların bir kısmı doğru, bir kısmı kurgu.Peki nasıl ayıracak ikisini?Sezgileriyle.Misal,Ben ‘‘Sabah yataktan kalkmış halimi aynada görünce, 'İyi ki evli değilim' dedim’’ diye yazdıysam, okur buradan sabahları suratına bakılmaz durumda olduğum sonucunu çıkarmayacak. Tam tersine bebek gibi olduğumu bilecek.Ne yani? Neden bebek gibi olmayayım?Yemin etsem başım ağrımaz. Bir gün yakalanır da ‘‘Bu muydu bebek dediğiniz?’’ sorusuna muhatap olursam, ‘‘Bebeğin doğduktan hemen sonraki, ilk on dakikadaki maymunsu halini kastetmiştim’’ derim.Mış-Muş'lar mesela...Siz şimdi mış-muş'a konu ettiğim kişileri hazzetmediklerimin arasından seçtiğimi düşünüyorsunuzdur. Hiç alakası yok. Bazen içim kan ağlıyor. Ama öyle yeri gelmiş oluyor ki, kendim etmiş olsam bile o lafı, cevabı yetiştireceğim illa.Yani önce mış-muş'çuyum sonra sempatizan. Müessesemizde torpil yoktur.* * *İnanmayanlar sınıfına girenler şimdi şu söyleyeceğime de inanmayacaklar.Annem bizi ördek zannediyor.Vallahi doğru söylüyorum. Geçen gün ‘‘Tam sokağa çıkarken duş alıyorsunuz, biraz önceden yapın şu işi, iyice kuruyun öyle çıkın’’ dedi.Tabii siz insan olduğunuzdan havluya kurulanıyorsunuzdur. Saçınızı başınızı da makineyle kurutuyorsunuzdur. Biz ise ördek olduğumuzdan şöyle bir silkelenip kendimizi kurumaya bırakıyoruz. E, epey zaman alıyor tabii.Annemden laf açılmışken...Siz bu satırları okurken o İzmir'e, kendi sahasına dönmüş olacak. Şu anda mutat tembihlerini yapıyor.1. Üşütmeyin.2. Üşütmeyin.3. Üşütmeyin.4. Üşütmeyin.5. Kardeş kardeş oturun.Bu üşütme mevzuu çok önemli. Annem, dünyadaki her türlü kötülüğün anası olduğunu düşünüyor üşütmenin.Taşımın böbreğimden mesaneme doğru seğirttiği gece, o dayanılmaz ağrı esnasında, ‘‘Giyin bakalım beli açık küçücük bluzları’’ dediğini duydum bir ara.Hadi bunun su götürür bir yanı var; hastaneye gidene kadar taş olduğu belli değildi, üşütmüş olabilirdim. Ama neredeyse, ‘‘Moralim bozuk’’ dediğimizde ‘‘Üşüttünüz tabii’’ diyecek. Az kaldı. Gerçi üşütmenin öteki anlamını düşünecek olursak pek de abes kaçmayacak söylediği.Bir diğer önemli husus kardeş kardeş oturma durumumuz. İlla aynı evde oturacağız kardeşimle. Halbuki anlaşamıyoruz. Ama annem Katolik Kilisesi gibi. Ayrılığa izin yok.Nedir sebebi?Kanaatimce, hangimizin bilmiyorum ama ikimizden birinin henüz büyümemiş olduğuna inanıyor. O büyümeyen, parmağını prize falan sokmaya kalkarsa öteki ona mani olur hiç olmazsa düşüncesiyle bizi bir arada tutmaya çalışıyor.‘‘E siz de dinlemeyin annenizi’’ diyeceksiniz.Olmaz.Birbirimizi öldürürüz, annemizi üzmeyiz.İster inanın, ister inanmayın.Şimdi ben ne anlatmak istedim bu yazıyla?Bakalım.Bebek gibi kadınım.Her yazılana inanmayın.Anneyseniz iş işten geçmiş, yapacak bir şey yok. Siz ölmüşsünüz, yerinize tuhaf bir yaratık peydah olmuş.Ama henüz anne değilseniz sakın niyetlenmeyin. Her şey bir yana, bir gün çocuğunuz analık denen garip hallerinizi yazmaya kalkabilir.MIŞ-MUŞİlhan Kesici sağın ciğerini sökecekmiş.Bir de sol için bir ciğerci bulduk mu tamamdır bu iş.*AB, ‘‘Türkiye hazır değil’’ demiş.Hatta hazırlıkta bile değil bence.*Bahçeli Demirel için, ‘‘Mucize ticareti yapıyor’’ demiş.Siz de hükümet olarak ABD'den mucize ithal edip bakan yapmadınız mı?*Türkiye ilk defa gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almış.Hakikaten gelişti Türkiye. Eskiden bu kadar ahlaksızı, hırsızı, hayasızı yoktu.