Uluburun II limana girdiği gün, kaymakamdan büfecisine birçok Kaşlı’nın hayatını değiştirdi

Güncelleme Tarihi:

Uluburun II limana girdiği gün, kaymakamdan büfecisine birçok Kaşlı’nın hayatını değiştirdi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2005 00:00

Uluslararası pek çok kaynakta 20. yüzyılın en önemli 10 keşfi arasında gösterilen Uluburun Batığı’na ait buluntuların bir bölümü, Almanya’nın Bochum kentinde cumartesi akşamı açılan sergiyle, dokuz aylığına Almanya’ya taşındı. 1981 yılında bir süngerci tarafından arkeologlara bildirilen batığın, sadece sualtı kazısı 11 yıl sürmüştü.

Bugüne kadar ulaşılabilen en eski gemiden kalan eşsiz eserler, Temmuz 2000’de Bodrum Müzesi’nde kendine ait özel salonda sergilenmeye başlamıştı. Bu arada gemi, bulunduğumuz yıl içerisinde hortladı! 360 Araştırma Grubu’nun Urla’da orijinaline benzer yöntemlerle inşa ettiği Uluburun II, denize indi ve gerçek geminin olası rotasına yelken açtı. Ve Ağustos ayında 3300 yıl önce battığı yere, Kaş sularına demirledi. Uluburun II limana girdiği gün kaymakamdan büfecisine birçok Kaşlı’nın hayatını değiştirdi... Akdeniz’in en güzel denizine sahip turizm kasabası, şimdi denizcilik kültürü alanında da önemli adımlar atmaya hazırlanıyor.
Gökhan Tan

Uluburun II, Girne’den başladığı dönüş yolculuğuna, Anamur ve Finike’de konaklayarak devam etti ve bugün hálá demirli olduğu Kaş limanında kalabalık bir kitle tarafından coşkuyla karşılandı. Geminin son durağı burası değildi. Çünkü Uluburun II’nin sefer sonunda Bodrum Sualtı Arkeloji Müzesi’nin rıhtımına bağlanması düşünülüyordu. Ancak geminin özgün vatanı Kaş’ta gösterilen ilgi cesaret vericiydi. Aynı akşam, proje lideri ve Uluburun II’nin kaptanı arkeolog Osman Erkut ‘Her geminin bir limanı vardır’ diyerek geminin Kaş’ta kalabileceğinden bahsetti. Kaş, ayağına gelen fırsatı tepmek istemedi. İçlerinde rehberler, dalgıç, hatta kuyumcu, büfe işletmecisi gibi esnafın bulunduğu bir grup, acilen harekete geçti ve Kaş Deniz Araştırmaları Derneği’ni kurdu. Dernekte 360 Araştırma Grubu önderliğinde, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) ve Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) görev aldı. Dernek yönetim kuruluna en son katılan, bu işlerin çoğunu özveriyle yürüten Erdem Aydın’ın son gün ikna ettiği Kaş’ta yaşayan arkeolog Dr. Nazan Fırat oldu. Osman Erkut’un gemiyi inşa ederken oluşturduğu birikimden faydalanarak bir proje ortaya kondu.

TUNÇ ÇAĞI LİMANI

Uluburun batığı, Geç Tunç Çağı’na ait bir gemi olduğu için tasarlanan limanın bu dönemi yansıtması gerekiyor. Liman için Kaş’a batı yönünden girerken doğal bir liman formu sunan Bucak Denizi son derece uygun bulundu. Dernek bu koyda belirlenen bir alanın antik liman projesine tahsisi için resmi makamlara başvurdu. Osman Erkut, projede yer alacak yapılar için Urla Limantepe’deki liman yapılarının örnek alındığını ve bu konuda bilimsel verilere sıkı sıkıya sadık kalınacağına söylüyor.

Derneğin gerçekleştirmek istediği ikinci proje, son yıllarda dalış turizminde ön plana çıkan Kaş’ın bu özelliğinden faydalanmak istedikleri Arkeopark. Önce Uluburun teknesinin, daha sonra değişik dönem gemilerinin birer kopyası yapılarak batırılması planlanıyor. Sualtı parkı arkeoloji öğrencileri için bir staj alanı, ilçeye gelen binlerce rekrasyonel dalıcı için farklı bir deneyim olacak. Parkı yeri için Kaş Körfezi’nde, kent merkezini tam karşıdan gören Limanağzı mevkii düşünülüyor.

KAYNAK ARANIYOR

Ancak öncelikle tüm bunları gerçekleştirecek kaynağa ihtiyaç var. Dernek üyeleri, Kaş’ta ve Türk sualtı camiasında tanınan ve yaptıkları iş ne olursa olsun başarıyla anılan insanlar, yapılacak yapıcı tekliflere de açıklar. Ortak hayalleri, dünyanın en eski gemisinin keşfedildiği kıyıları, sualtı kültürüyle de anılan, uluslararası sempozyumlara, atölye çalışmalarına ev sahipliği yapan bir yer haline getirmek.

Detaylı bilgi için; www.kas-arkeopark.org.tr ve www.kas-detad.org.tr

Dünyanın en eski batığı

Uluburun’un özelliği sadece o dönemden günümüze ulaşan yegáne örnek olması değil. Geç Tunç Çağı’na (İÖ 14. yüzyıl), Akdeniz ticaretine dair o güne kadar bilinmeyen pek çok şey, geminin taşıdığı kargo ve yolcuların özel eşyaları sayesinde öğrenildi. O dönemle özdeşleşen ve toplam ağırlığı 10 tonu öküz gönü biçimli 354 bakır külçe, dünyanın ilk külçe cam örnekleri, yine dünyanın ilk kitabı olarak nitelenen katlanır bir tablet (diptik), Mısır Kraliçesi Nefertiti’ye ait tek skrabe (altın böcek) bulunanlar arasındaydı. Batığa ilk dalışı Bodrum Müzesi eski Müdürü Oğuz Alpözen 1982’de gerçekleştirdi. Kazısını ise bu bilimin dünyadaki öncüsü Prof. Dr. George Bass’ın başkanlığında Sualtı Arkeoloji Enstitüsü (INA) gerçekleştirdi. Bass, kazının ikinci yarısında başkanlığı Dr. Cemal Pulak’a devretti. 11 yıl süren sualtı çalışmalarında toplam 22 bin 400’ün üzerinde dalış gerçekleştirildi. 2000 yılında Bodrum Müzesi’nde ağırlıkla bu gemiye ait eserlerin sergilendiği Tunç Çağı batıkları salonu açıldı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!