Ülkesi onu sevmiyor

Güncelleme Tarihi:

Ülkesi onu sevmiyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2010 00:00

Amerikalılar, İngiliz oyuncu Keira Knightley’yi hayranlık ve saygı uyandıran bir oyuncu olarak görüyor. İngilizler ise “Keira rol yapamıyor” görüşünde. Elle dergisine konuşan Knightley, sinema sektöründe elde ettiği başarılara rağmen ülkesinde hâlâ pek sevilmediğini düşünüyor: “İngiliz basınına her röportaj verdiğimde, sorularından biri ‘Herkesin kötü bir aktris olduğunuzu düşündüğünü bilmek nasıl bir duygu?’ oluyor.”

Haberin Devamı

KERIA KNIGHTLEY FOTOĞRAFLARI

Kibar koruma görevlisi Marcus, küçücük elimi devasa pençelerinin arasında sıkarken “Size ne ikram edebilirim?” diye soruyor ve hantal vücuduyla bara yönelip kolamı getiriyor. Boyu 2,5 metre uzunluğunda izlenimi veren Marcus, 3,5 yıldır Keira Knightley’ye serçe parmağını uzatan bir yabancıya bile gözdağı vererek hayatını kazanıyor.
 
Marcus, röportaj için seçtiği pub Boot’ta Knightley’yi beklerken, patronunu “sevimli” diyerek tarif ediyor. Bir dakika sonra Knightley, jean’i, motorcu botları ve siyah beresiyle yanımıza geliyor. Etrafı, harika bir parfüm kokusu kaplıyor. “Gerçekten emin misin?” diyerek karşılık veriyor parfümüne iltifat ettiğimde. Burnunu koltuk altına götürüp “Sabahtan beri terliyorum. Burada olmak yerine orada kalman daha iyi” diyor. Bir iltifatı bu şekilde geçiştirmek tam da Knightley’ye göre bir hareket!
 
AŞIRI MÜTEVAZI                     
      
Birkaç yıl önce onunla röportaj yaptığımda dış görünümü veya yeteneğiyle ilgili söylenen olumlu sözlerin doğruluğunu kabul etmek konusunda inanılmaz bir şekilde isteksiz olduğunu keşfetmiştim. Bunun yerine sivilcelerini sıkarken ne kadar zorlandığından ve yaptığı işleri izlerken aşırı tevazu göstermekten kendini alamadığından bahsetmişti. Bu, kendisine Oscar adaylığı kazandıran ve üzerine yapıştırılan “güzel yüzlü, orta halli yeteneğe sahip oyuncu” yaftasını sıyırmasına sebep olan “Pride&Prejudice” filmi için bile geçerli.

Knightley, 17 yaşında “Bend It Like Beckham” filmiyle çıkış yaptığından bu yana durmaksızın çalışıyor. 2008’in bir bölümünü çalışmayarak ve kendi tabiriyle röportaj vermek zorunda kalmadığı işler yaparak geçirdi. Geçtiğimiz yıl, vizyonda sırasını alan iki projeyle çalışmaya geri döndü: Kazuo Ishiguro’nun romanından uyarlanan “Never Let Me Go” ve William Monahan’ın ilk yönetmenlik denemesi “London Boulevard”.

JENNIFER TAM BİR SÜRTÜK

Knightley, birkaç hafta içinde Moliere’in 17’nci yüzyıl komedisi “The Misanthrope” için sahneye çıkacak. Oyun Londra’da geçmesine rağmen Knightley, ironik bir şekilde oyundaki tek Amerikalı karakteri canlandırıyor. Oyunun insanları sevmeyen karakteriyle birlikte olan genç, güzel ve şımarık aktristi Jennifer tiplemesi için “O, tam bir sürtük ama aynı zamanda çok genç olduğu için tahmin ettiğinden daha fazla sömürülüyor” diyor.

“Pride&Prejudice” ve “Atonement” için aldığı takdirlerden sonra bile ününün yeteneğini geride bıraktığı konusunda endişelenip endişelenmediğini soruyorum. “Bilemiyorum” diyor bitkin bir halde.

Ancak artık tüm bu “Keira Knightley rol yapamaz” saçmalıklarının son bulduğunun farkında, öyle değil mi? “Bunu hâlâ söylüyorlar” diyor: “ıngiliz basınına her röportaj verdiğimde, sorularından biri ‘Herkesin kötü bir aktris olduğunuzu düşündüğünü bilmek nasıl bir duygu?’ oluyor.”
Duyduklarım bana çılgınca geliyor. Çünkü Amerikalılar Knightley’yi, ülkenin sevgilisi haline gelecek kadar fazla filmde rol almayan ancak hayranlık ve saygı uyandıran bir aktris olarak görüyor. Röportajlarda özel hayatı hakkında çok fazla konuşmasa da, Amerikan basını Knightley’ye bayılıyor. Çünkü eğlenceli bir kadın ve sözlü dövüş sanatı konusunda usta. Bunları tiyatrocu bir ailede büyümesine borçlu.

KADINLAR ONU KISKANIYOR

“The Misanthrope” oyunu başlamadan 10 gün önce ıngiltere’nin en çok satan gazetelerinden The Daily Telegraph, oyunun yönetmeni Sharrock’la yapılan bir röportaja yer verdi. Sharrock, oyuncu kadrosunda Knightley’nin bulunmasının 1 milyon 630 bin dolarlık ön satış sağladığını açıkladı. Bu makalenin yanında Celia Walden adlı köşe yazarı, Knightley’nin cazibesini kadınların onu kıskanmalarına bağladı. Daha da ileri giderek oyuncunun başarısında iyi kostümler ve oyuncu seçiminin etkili olduğunu öne sürdü.

2007’de, Daily Maily gazetesi 19 yaşında bir genç kızın anoreksiyadan ölümüyle ilgili haberi yayınlarken Knightley’nin bikinili bir fotoğrafını koyarak “Keira’nın fotoğrafının yanında bir sağlık uyarısı yapılsa kızım yaşıyor olabilirdi” başlığına yer verdi. Doğduğundan bu yana ince olan Knightley, basına zayıf insanların da var olabileceğini açıkladı. Gazeteyi, yeme alışkanlıkları konusunda yalan söylediğini ima ettikleri ve onu genç kızın ölümünde potansiyel sorumlu olarak gösterdikleri için dava etti.

SETTEKİ TARTIŞMALAR İNANILMAZDI

Knightley’nin rol aldığı son film “Last Night”, Manhattan’da yaşayan bir çifti konu ediyor. Sam Worthington’ın Knightley’nin kocasını canlandırdığı filmde, her iki karakter de aldatmaya meyilli profiller çiziyor. Film, ilişkinin iki farklı tanımını masaya yatırıyor: Aşkın olmadığı evlilik dışı ilişki ve seksin olmadığı evlilik dışı ilişki. “Filmi çevirirken setteki tartışmalar inanılmazdı” diyor Knightley. “Zihinsel sadakatsizliğin fiziksel olandan daha kötü olup olmadığını tartışıyorduk. Oradaki her kadın, zihinsel sadakatsizliğin 10 kat daha kötü olduğunu söyledi. Erkeklerin çoğuysa fiziksel sadakatsizliğin en kötü aldatma olduğuna inanıyordu.”

“Filmde, Eva Mendes’in canlandırdığı karakterin, pençelerini başka bir kadının erkeğine geçirme konusundaki isteği karşısında kadınların dehşete düşeceklerini düşünüyorum” diyorum. “Ben diğer kadın olmadım ama ona karşı sempati besliyorum. Bu, çok cinsiyetçi bir yaklaşım. Bir adam, birdenbire beraber olduğu kadını aldatıyor ve bu, diğer kadının suçu oluyor. Adamın suçu yok mu?” diyor. “Tabii ki var. Ama kadınların birbirlerini kollamaları gerekmiyor mu?” diye cevap verdiğimde ise tepkisi “Hadi oradan” oluyor: “Eğer evliysen ve erkeksen bu senin sorumluluğundadır. Aldattıysan da bu senin hatandır. Suçu bir başka kadına yükleyemezsin.”

Haberin Devamı

ÇIPLAK GERÇEKLER

Keira Knightley, etrafının kendisine çıplak gerçeği söyleyen insanlarla sarılı olması şansına sahip. Ailesi, projeleri ve performansı konusunda onu eleştirmekten hiç kaçınmıyor. “Tavsiyelerini ve fikirlerini dikkate alacağın insanları iyi seçmen gerekiyor” diyor ve ekliyor: “Ailem asla beni incitmek için kötü bir iş ortaya koyduğumu söylemez. Çok samimi olduklarını bilirim.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!