Türkler Aztek yosunu spirulina’yı keşfetti

Güncelleme Tarihi:

Türkler Aztek yosunu spirulina’yı keşfetti
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2006 00:00

Spirulina, Ortaçağ’dan beri gıda olarak tüketilen bir yosun türü. En bilinen müdavimleri Aztekler ve Afrikalılar. Bu yosun Azteklerin hayatına öylesine girmiş ki, bugüne kalan resimlerde Spirulina toplayanlar görülüyor. "Protein deposu" yosunu yemeklerine katan Afrikalı kabilelerin diğerlerinden daha sağlıklı ve uzun boylu olduğu da tarihten bugüne kalan bilgilerden. Spirulina, Ege Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar sonucu artık Türkiye’de de üretiliyor. Hatta yosundan elde edilen haplar piyasada satılmaya bile başlandı. Spirulina’yı kozmetikte, suların arıtılmasında ve hayvan yemlerinde de kullanmak mümkün.

Spirulina’yı ilk kullananlar Aztekler ve Afrikalılar. Aztekler, Texcoco Gölü’nden topladıkları, Afrikalılar ise Çad Gölü’nden elde ettikleri Spirulina’yı besinlerine katıp, günlük yaşamlarının bir parçası haline getirmişler. Yumurtadan bile daha fazla proteine sahip olan yosunun besin özellikleri ortaya çıkınca 1827 yılında ilk kez laboratuvar ortamında üretilmiş. Yosun, günümüzde dünyanın birçok yerinde kullanılan ticari bir ürün. Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi FDA’nın onayıyla satılan birçok markanın Spirulina hapını Türkiye’de de bulmak mümkün. Ancak dikkat, Çin’den gelen ve sertifikalı olmayanlar da var.

Su Ürünleri Fakültesi’ni bitiren ve doktorasını mavi-yeşil alglar üzerine yaparken Spirulina’ya merak saran Doç. Dr. Meltem Conk Dalay, bu konuda araştırmalarını Fransa’da "Spirulina’nın babası" olarak bilinen ABD’li Prof Ripley Fox’la sürdürmüş. Daha sonra Türkiye’ye dönen Doç. Dr. Meltem Conk Dalay, kendisine bir ortak aramaya başlamış. Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi EBİLTEM aracılığıyla Rüştü Tok’la tanışmış ve bir yıl süren çalışmalar sonucu Spirulina’yı İzmir’de üretmeyi başarmış. Üniversite ile özel sektör birliğinin örneklerinden biri olan Egert de böyle doğmuş. Üniversitenin Ege’sine Rüştü Tok’un ad ve soyadının baş harfleri eklenince, ilk Türk Spirulina hapının da adı ortaya çıkmış. 1999’da başlayan Spirulina yosunu üretme çabaları ilk ürünleri 2000’de vermiş. Denemeler ve Tarım Bakanlığı’ndan izin alma süreci 2005 yılında bitince, Egert raflarda yerini almış. Üründen elde edilen gelirin bir bölümü, araştırmalarda kullanılmak üzere üniversiteye ayrılıyor.

TADI LOR PEYNİRİNE BENZİYOR

Kuru Spirulina, gıda sanayiinde soslara ve makarna, yoğurt, mayonez, şekerleme, sakız gibi çeşitli ürünlere katılıyor. Kurutulmuş Spirulina’yı cips gibi yemek mümkün. Toz halindeki Spirulina’yı suyla karıştırıp krema haline getirip yemeklere keyfinizce katabilirsiniz de. Kokusu olmadığı için kullanımı çok rahat. Proteinin sağladığı besleyici özelliği ve düşük kalorisi ile Spirulina zayıflama diyetleri için ideal besinlerden. Denemeler, zayıflatıcı etkisini ortaya koymuş. Spirulina’nın içeriğinde anti kanserojen karoten de bulunuyor. Ayrıca iki gram Spirulina’nın günlük A vitamini ihtiyacını karşıladığını da hatırlatalım. Yüksek dozda alındığında sentetik A vitaminlerinin oluşturduğu toksik etkiye neden olmuyor. Yosunu, içindeki demir nedeniyle kansızlık tedavisinde kullanmak mümkün. Uzmanlar, Spirulina kullanımının, yüksek tansiyona, damar sertliğine, kalp ve şeker hastalıklarına iyi geldiğini de belirtiyor.

Yosunun her gün kanıtlanan faydaları var ancak bir ilaç olmadığını hatırlatalım. Yosunu sadece destek tedavi amaçlı kullanmanız tavsiye ediliyor.

ÇERNOBİL’DE DENENDİ

Rahatlıkla sindirilebilen Spirulina, gastrit, ülser gibi mide rahatsızlıklarında destek tedavi olarak öneriliyor. Mide ameliyatları sonrası hastalara ilk besin olarak Spirulina verilmesi halinde ameliyat komplikasyonlarının en aza indirgendiği de belirlenmiş. Yosun, bazı zehirlenmelerde de etkili. Özellikle radyasyon düzeyini düşürücü etkisi, bilimadamlarına cazip geliyor. Çernobil kazası sonucu yüksek radyasyon almış çocuklar üzerinde yapılan deneylerde başarılı sonuçlar elde edilmiş. Bu yosunla beslenen çocuklarda radyasyonun diğerlerinden daha çok düştüğü saptanmış.

KOZMETİKTEN FARMAKOLOJİYE KULLANIM ALANLARI

Yosun, krem, maske, sabun, şampuan ve cilt renklendirici ürünlerde kullanılabiliyor. Araştırmalar, yosunun cilt metabolizmasını desteklediğini ve keratin oluşumunu önlediğini gösteriyor. Cilt yanıklarında da tedavi edici etkiye sahip.

Doğal yeşil rengi gıda boyası olarak kullanılıyor. Elde edilen gıda boyası, hem besleyici hem de zararlı değil.

Yosun, ilaç yapımında da kullanılıyor. Bazen direkt bazen de içeriğinden ekstrakte edilen karoten, fikosiyanin, ksantofil, linoleik asit gibi maddeler ilaçlara katılıyor.

Yosunların bir özelliği de besin olarak suda bulunan nitrat, fosfat, amonyum gibi tuzları bünyelerine alarak organik hale dönüştürmeleri. Spirulina ile atık sular temizlenebiliyor.

Yosun, diğer algler gibi hayvan yemlerinde de protein kaynağı ve renklendirici olarak işe yarıyor. Tavuklarda yumurtanın renklenmesi, büyük baş hayvanlarda süt veriminin artması, balıklarda ise hem renklenme hem de direnç sağlama için tercih ediliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!