Türkiye’nin tadı damağımda kaldı

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin tadı damağımda kaldı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2005 01:39

Geçen yaz Türkiye’ye iki günlüğüne gelen, ama daha sonra beş güne çıkaran Oscar’lı aktör Tom Hanks, burada geçirdiği günleri unutamıyor: Türkiye harikaydı.

Almanya’nın Hamburg şehrindeki Raffles Oteli’nin 241 numaralı odasındayız. Hollywood’un bol Oscar’lı ve itibarlı oyuncusu Tom Hanks karşımda. Her zamanki gibi koyu Armani takımı seçmiş. Hafiften kilolu. Bu üçüncü söyleşimiz olacak.

Daha önce ‘Forrest Gump’ ve ‘Er Ryan’ı Kurtarmak’ filmleri için Venedik’te biraraya gelmiştik. 1995’te birlikte çekilen fotoğrafımızı gösteriyorum. ‘Vaoovv. Aradan zaman geçmiş. İkimiz de biraz yaşlanmışız’ diyor ve resmi alarak üzerini, ‘Long Ago-Uzun süre önce’ diye imzalıyor.

‘The Polar Express’ (Kutup Ekspresi) filmi için konuşacağız. Yeni bir bilgisayar tekniğiyle geliştirilen yapıtta, Tom Hanks tam beş karakteri birden canlandırıyor.

- Mr. Hanks, elbette konumuz Kutup Ekspresi. Ama öncelikle geçen yaz Türkiye’ye geldiniz ve çok ilgi çektiniz.

Kısa ama yoğun, harika beş gün geçirdik. Bodrum, Türkbükü, Selçuk Efes ve Meryem Ana’nın evini ziyaret ettik. Aslında iki gün kalacaktık. Yunan adalarına geçtik ama inanın ailece Türkiye’nin tadı damağımızda kaldığından tekrar geri döndük. Sahi siz Türkler eğlenmesini nasıl da güzel beceriyorsunuz. Türkbükü geceleri olağanüstüydü. Gençlik, dinamizmin ötesinde yaşamasını biliyor. Gölköy’de alış veriş yaparken, bir butik sahibi bana tespih armağan etti. Yaz boyunca elimden düşürmedim. Sonra yemekler de güzeldi. Bol balık yedik. Unutamayacağımız bir tatil yaptık.

- Tekrar Türkiye’ye gelme isteğiniz var mı?

Tabii ki. İnanın ailem sabırsızlanıyor. Ancak yaz aylarında zaman bulabilirmiyiz? Yoğun bir programım var.

- Tekrar filme dönersek. Fikir nereden doğdu?

Evimde. Bir Noel gecesi. Chris Van Allsburg’un ‘The Polar Express’ çizgi masalını, Noel geceleri hep çocuklarıma okurdum. Kısa ve özdür. Konusu sizi hayal alemine götürür. Bir trenin evinizin kapısının önüne kadar geldiğini düşünebiliyor musunuz? Hele bir karlı Noel gece yarısına beş dakika kala. Bu tren Noel Baba’nın armağanları hazırladığı yere gidiyor. Noel Baba’ya inanmakla, inanmamak arasında çabalarken, bu fırsatı kaçırmamak için mücadele veriyorsun. Ya trene bineceksin, ya evde kalacaksın. Yazar masalı resimlerle süsleyince her şey daha kolaylaştı. Önce eserin telif hakkını aldım. Sonra da Robert Zemeckis’e, ‘Bunu film yapalım’ önerisinde bulundum.

-The Polar Express için doğru yolda olduğunuzu ne zaman anladınız?

Filmin bilgisayar tekniği ile yapılabileceğini anlayınca, start verdik. Hikaye vardı, heyecan vardı. Gerisi çizgi film gibi oluşacaktı. Üstelik çocuklar kadar, yetişkinler de ilgi duyacaktı. Tek kuşku filmin pahalıya mal olacağıydı.

- Ne kadar pahalı?

Şöyle söyleyeyim. Promosyon dışında, dakikası 1 milyon dolar. Film 90 dakika. Hesap edin.

- Bu arada devreye sizin bir öneriniz sokuldu.

Ben sadece kondüktörü canlandıracaktım. Robert, ‘Bari Noel Baba rolünü de üstlen’ dedi. Filmin pahalıya mal olacağı kesindi. O zaman ben bir şaka yaptım. ‘Ne dersiniz? Gizemli Gezgin Hobo’yu da canlandırayım. Hatta çocuğun babasını da’ dedim. Böylelikle Ebenezer Scrooge rolü de başıma kaldı.

- Türkiye ve Türkler’e bir mesajınız var mı?

Yeni yıllarını kutluyorum ve en kısa zamanda muhteşem ülkenize mutlak tekrar geleceğime söz veriyorum. Merhaba Türkiye.

İkimiz de yaşlanmışız

Tom Hanks, Reha Erus’la bundan 10 yıl önce çektirdiği fotoğrafını görünce, üzerine ‘Long Ago- Uzun süre önce’ diye yazarak imzaladı.

Mimikler gerçek görüntü sanal

Tom Hanks’ın yanından çıkıp, 245 numaralı suitte yönetmen Robert Zemerckis’in yanına gidiyoruz.

- Performans Yakalama tekniğini anlatır mısınız.

Beş rolü birden üstlenen Tom Hanks’ın mimikleri, ekrandaki çizgi kahramanına bilgisayar efekti ile bire bir yansıtılıyor. Tom Hanks veya rol alanın vücuduna yerleştirilen düğmeler şeklindeki alıcılar, özel cihaza bağlanıyor. Ve normal bir film sahnesinde olduğu gibi, kişi rolünü oynuyor. Burada üç boyutlu yüz ve vücut hareketlerini 360 derecelik açı sağlayan dijital kamerası aracılığı ile bire bir kaydediliyor. Kızılötesi ışınlar içeren kameralar, setteki görüş alanında oyuncunun yaptığı tüm hareketleri ve mimikleri yine ışınlar sayesinde bilgsayara aktarıyor ve bunlar taranarak kaydediliyor. Karakterlerin siyah giymeleri gerekiyorki, kızılötesi ışınlar alıcı noktaları okuyabilsinler. Sonrasında bilgisayar gerçek karakterleri bu çizgi üzerinde dizayn ediyor. Seyircilere verilebilecek özel gözlüklerle film üç boyutlu izlenebilirken, seyirci kendisini filmini içinde hissedebiliyor. Kısacası filmde mimikler gerçek, görüntü sanal.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!