Türkiye’nin seksi kadını değil zıpır kadını olmak isterim

Ne zaman adını duysam, ne zaman bir şarkısını dinlemeye başlasam, ne zaman karşımda durup bana bir şeyler anlatıyor olsa... Aklıma düşen ilk şey nedense... Nane oluyor.Öyle bir duygu uyandırıyor insanda. Bir ferahlık, bir tazelik, bir gençlik. Nane, mis gibi bir şeydir, büyülü bir şeydir, tadı ve güzel kokması bir yana; neyin yanına koyarsan koy, müthiş bir estetik, farklılık getirir.Ve aslında süssüzdür. Sade ve basittir. Nil de öyle. Büyülü bir kız o. Bulunduğu ortamın anında havasını değiştiriyor. İstemese de, elinde olmasa da, anlattıklarıyla, kafasından geçirdikleriyle, yapmak istedikleriyle, projeleriyle, bitmez tükenmez enerjisiyle karşısındakini etkiliyor. Ve onun duyguları sana geçiyor. Sen de kendini hafif çocuksu, hafif deli dolu hissetmeye başlıyorsun. Onun gibi insanlar bana hayatta devam etme gücü veriyor. Bu kadar güzel gülen bir başka insan da tanımıyorum ben. Bir de yüzü bu kadar resim gibi, tablo gibi güzel olan bir başka kadın...*Başkaları için de kullanılabilir mi bilmiyorum ama... Sadece dışı değil, içi de güzel bir kadın o. Hani derler ya, mühim olan iç güzelliği. Bunda ikisi de mühim! Aklı da güzel.Son derece yaratıcı, yazdığı şarkı sözleri, Kelebek'teki yazıları, giyim kuşamı, saçı, makyajı, ayakkabıları, çorapları, anlattığı öyküler, okuduğu kitaplar, hayata bakışı, renklerle ilişkisi, vesairesi vesairesi...Toptan farklı bir kadın yani. Bu benim onunla ikinci röportajım, her seferinde etkileniyorum ve her seferinde keşke erkek olsaydım da bu kadın bana aşık olsaydı diyorum...