Türkiye bölünmüş, kültürüne sahip çıkamıyor imajını Frankfurt Kitap Fuarı’nda yıkıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Türkiye bölünmüş, kültürüne sahip çıkamıyor imajını Frankfurt Kitap Fuarı’nda yıkıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2008 00:00

15-19 Ekim arasında yapılacak Frankfurt Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konuğu Türkiye. Uzun süredir hummalı bir çalışma sürüyor. "Bütün Renkleriyle Türkiye" sloganıyla mart ayında tanıtımlara başlandı.

Nisan, mayıs ve haziranda Frankfurt Şehir Kütüphanesi’nde Sadık Yalsızuçanlar, Gönül Kıvılcım, Hıfzı Topuz, Ayşe Kulin ve Engin Geçtan okumalar yaptı. Zülfü Livaneli ve Mario Levi Frankfurt’ta Boğaz’dan Tarih ve Hikayeler konulu bir edebiyat akşamına katıldı. Berlin Kitap Şenliği’nde Türk yazar Deniz Kavukçuoğlu açılışı yaptı. Bunlar, Türkiye kültürünün tanıtılması için yapılan toplam 300’e yakın etkinlikten sadece birkaçı. Şu sıralar Almanya’da kitapçıların vitrininde Orhan Pamuk, Mario Levi, Aslı Erdoğan, Murathan Mungan, Perihan Mağden gibi yazarların eserleri ön sırada. Frankfurt Kitap Fuarı’nın açılış konuşmasını da Nobel Edebiyat ödüllü yazarımız Orhan Pamuk yapacak. Buraya sığdıramadığımız onlarca etkinliğin tamamı için http://www.fbf2008turkey.com sitesine bakmak yeterli. Fuarın Ulusal Yürütme Komitesi Eşbaşkanı yayıncı Müge Gürsoy Sökmen, Türk yayıncılığının nasıl hazırlandığını anlattı.

Bütün Renkleriyle Türkiye sloganı neye dayanarak hazırlandı?

-Frankfurt Kitap Fuarı’nda 40 yılda bir karşımıza çıkan onur ülke olma şansında yabancıların "Bunlar bölünmüş, bir ülkenin içinde bir sürü ülke var, Türkiye kendi kendini idare edemez ya da kendi kültürüne sahip çıkamaz" gibi yargıları yıkmak istedik. Cevap olarak "Biz bir tane Türkiye’yiz" demek, içimizde de her ülkede olduğu gibi pekçok renk olduğunu kanıtlamak için bu şansı kullanmamız gerekiyordu. Bu yüzden değişik siyasi görüşlerden olanları, belki birbiriyle hiç çalışmamış kişileri biraraya getirdik. İçimizdeki çeşitliliği inkar etmek, bastırmak ya da görmezden gelmek yerine bunu gücümüz saydık. Çünkü biz bu olgunlukta bir kültür dünyasına sahibiz. Etkilendiğimiz şairler, beğendiğimiz romancılar severek okuduğumuz ya da dinlediğimiz müzikler her zaman kendi siyasi görüşlerimizden olan sanatçıların elinden çıkmaz. Onların hepsini topladığınızda, bizi biz yapıyorlar. İşte bu kültür dünyasının zenginliğini kısıtlamak yerine, hep birlikte gidelim dedik.

Logonun bu kadar renkli olmasının sebebi bu mu?

-Evet bir sebebi de bu. Bir de Bülent Erkmen derdimizi çok iyi anladı. Baktığınız zaman logo, çıkışsız bir labirent gibi görünüyor. Türkiye’ye dışarıdan bakanların tam da görmek istediği gibi. Halbuki biz içeridekiler biliyoruz ki, birçok çıkış imkanı var. Bunu gerçekten demokratik bir tartışma imkanıyla, kısıtlanmadan, bastırılmadan yaşayabilirsek pekala bir gelecek kurabiliriz. Logonun böyle gizli bir mesajı da var. Mesela basın toplantısında Alman gazeteciler "Niye labirent yaptınız?" diye sordular. Biz de "Siz labirent sandığınız için yaptık. Dikkatli bakarsanız anlarsınız" deyince hem güldüler, hem de utandılar.

Yazarlar ya da tanıtılacak kitaplar seçilirken nelere dikkat edildi?

-Yazarları yedi yazar örgütünün oluşturduğu komite seçti. Onlar da üç şeye dikkat ettiler. Birincisi Türkiye’deki kültürel hayatta önemli bir etki yaratmış olmak. İkincisi gelecek vaat eden yazar olması, üçüncüsü de Almanca başta olmak üzere yabancı dillere eserleri çevrilenler.

Bu aşamada zorluklarla karşılaştınız mı?

-Tabii. Ama bizi en çok yoran arşiv taraması oldu. Eserleri derli toplu bulmakta çok zorlandık. Örneğin bir yazarın bir kitabı dört değişik tarihle belirtilmiş olabiliyordu ansiklopedilerde. Katalog hazırlarken kurumsallaşmanın eksikliğini çok hissettik, kaynaklara ulaşamadık, genç edebiyatçıların fotoğraflarını bulamadık.

Sizin tanıtmak istediğiniz ama kendisi gelmeyen yazarlar oldu mu? Gerekçeleri neydi?

-Evet oldu. Kültür Bakanı’nın AKP’li olması sorun yarattı. Bazı yazarlar, programın özerk hazırlandığını açıklasak da bunun bir AKP etkinliği olacağı endişesini taşıdılar. Programı gördükten sonra katılmaya karar verenler oldu ama tabii, istemeyenler de oldu. Ama bunların sayısı 10’u bulmaz. Bir de İlhan Berk gibi vefatından ya da rahatsızlığından dolayı gelemeyenler var. Ama hepsinin kitapları orada olacak; protesto eden yazarlar da kataloglarımızda yer alıyor.

İSTANBUL’U İNTERAKTİF ANLATAN SERGİ

Becoming İstanbul Garanti Galeri Müdiresi Pelin Derviş, mimar ve mimarlık tarihçisi Bülent Tanju ve Uğur Tanyeli’nin küratörlüğünde hazırlandı. Alman Mimarlık Müzesi’nde (Deutsches Architektur Museum) açılan sergide İstanbul metropolünün değişimi anlatılıyor. Ama kesinlikle alışılmış yöntemlerin dışında. Sergi alanına girdiğinizde masaların üzerinde birer bilgisayar mouse’u ve her birinin karşısında duvara yansıtılmış bir görüntüyle karşılaşıyorsunuz. Keyifle sandalyenize oturup, mouse’unuza hakim olduktan sonra duvardaki şu başlıkları dilediğiniz gibi karıştırabilirsiniz: Eskimek - Yenilemek, Yığışmak - Saçılmak, Devinmek - Durulmak, Korkmak - Rahatlamak, Saf- Melez, Özlemek - Unutmak, Olmak - Olmamak, Görünmek - İzlenmek.

Tıpkı internet sitelerini dolaşmaya benzeyen sergide sadece arama motorları yok. Başlıklara tıklayarak o konu hakkında hazırlanmış haberleri izleyebilir, okuyabilir ya da fotoğrafları inceleyebilirsiniz. Serginin bütün malzemesi, fotoğrafçı, sanatçı, mimar, yazar, illüstratör ve araştırmacıların katkısıyla oluşturulan bir havuzdan seçildi. Pelin Derviş serginin oluşumunu şöyle anlatıyor: "Alman Mimarlık Müzesi projenin daha çok mimariye odaklanmasını istemişti. Ama hem İstanbul, hem mimari tek bir yapının fotoğrafını koyarak anlatılabilecek bir şey değil. Sosyolojiyle, tarihle birlikte incelenmesi gerekir. Bu yüzden Karikatür Müzesi, Yeni Mimar, 21 Dergisi ve Platform’un arşivi tarandı. Pozitif, IKSV, NTV’den destek aldık. Örneğin sergide 70’in üzerinde NTV haberi kullandık."

Çukurova Bayramlığını Giyerken Sergide Lütfi Özgünaydın’ın Yaşar Kemal’in Çukurova betimlemelerinden esinlenerek çektiği 45 fotoğraf yer alıyor. Frankfurter Sparkasse Sanat Galerisi’nde 21 Ekim’e kadar görülebilecek.

Padişahın Burnu Türkiye’de geçmişten bugüne mizah tarihini özellikle karikatör ve dergilerle anlatan bir sergi. Başlığını, pekçok karikatüre konu olan II. Abdülhamid’in büyük burnundan alıyor. Dünya Kültürleri Müzesi’nde (Museum der Weltkulturen) 16 Kasım’a kadar sürecek.

Türkiye Gerçekliği Türkiye’den Çağdaş Fotoğraf ve Video Sanat Celina Lundsford ve Necmi Sönmez’in küratörlüğünde Fotografie Forum Frankfurt’ta açılan sergi 26 Ekim’e kadar gezilebilir.

Türk Toplumunda Yahudi Yaşamindan Kesitler Naim A. Güleryüz ve Dr. Johannes Wachten’in küratörlüğünü yaptığı, Museum Judengasse-Dependance des Jüdischen Museums’da açılan sergi 11 Kasım’a kadar sürecek.

Yaşar Kemal - Yazarlar Odası Sadık Karamustafa’nın küratörlüğünü yaptığı Frankfurt Sparkasse Sanat Galerisi’nde açılan sergi 21 Ekim’de sona eriyor.

Türkiye’de Çizgi Roman Hakkında Comic Centre’da 15-19 Ekim’de gezilebilir.

TC Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu Sergisi Halil Akdeniz’in küratörlüğünde 16 Ekim’de IHK Frankfurt’da açılacak sergi 5 Kasım’a kadar görülebilir.
GENCİNDEN YAŞLISINA TÜM YAZARLAR

Yaşar Kemal’in Anlatı Dünyası Bu sohbete Feridun Andaç (moderatör), Jean-Pierre Deleage, Barry Tharaud, Kenan Mortan, Helga Dağyeli katılacak.

Türkiye’de Gençlik Ve Genç Yazarlar Sema Kaygusuz, Tarık Tufan, İbrahim Paşalı, Onur Caymaz ve Barış Müstecaplıoğlu katılacak.

Türk Şiir Gecesi Yüksel Pazarkaya (moderatör), Lale Müldür, Küçük İskender, Haydar Ergülen, Deniz Durukan, Nevzat Çelik, Kemal Özer, Erdal Alova, Ali Nar, Ali Akbaş, Arife Kalender, Didem Madak, Ahmet Erhan ve Bedirhan Toprak katılacak.

Modern Türk Edebiyatının Kurucuları Açılış konuşmasını Adalet Ağaoğlu ve Jale Parla yapacak. Modern Türk romanının kurucularını Tarık Dursun K., Abdullah Uçman, Rahim Tarım, Fatmagül Berktay ve Murat Belge anlatacak. Modern Türk şiirinin kurucularını Egemen Berköz, Ataol Behramoğlu, Tuğrul Tanyol, Metin Cengiz, Beşir Ayvazoğlu ve Ömer Erdem anlatacak. Modern Türk öyküsünün kurucularını ise Necati Tosuner, Öner Yağcı, Necat Güngör, Ayfer Tunç ve Adnan Özyalçıner anlatacak.

TÜRKİYE’Yİ FRANKFURT’TA 1000 KİŞİ TEMSİL EDECEK

Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türkiye’yi anlatan 25 sergi, 15 etkinlik, 200 okuma, 10 sempozyum ve 15 davet gerçekleştirildi ya da yapılmaya devam ediliyor. Tüm bunlara 350 yazar / çevirmen / akademisyen, 320 sanatçı, 100 yayıncı, 110 küratör / moderatör / koordinatör, 120 kişilik resmi heyet, görevli ve medya mensubu dahil olacak.

BÜLENT ERKMEN, TÜRKİYE’Yİ LABİRENTLE ANLATTI

Frankfurt Kitap Fuarı 2008 Konuk Ülke Türkiye logosu grafik tasarımcısı Bülent Erkmen tarafından Türkçe, İngilizce ve Almanca hazırlandı. Erkmen logoyu şöyle anlatıyor: "Bu logo, labirent gibi görünen ama labirent olmayan, kapalı gibi görünen ama kapalı olmayan, ’dışardan’ göründüğü gibi olmayan, edebiyat dahil her konuda içine girilmesi kolay, içinde ’dolaşılması’ kolay bir özelliğe ve özgünlüğe sahip olan, ayrıca Türkiye’nin kültürel mirasına göndermeler yapan bir görsel doku içine gömülmüş ’Turkey’ yazısından oluşuyor."

TÜRK ÇOCUKLARI OKULLARDA DAHA POPÜLER

18 Ağustos’ta Hessen Eyaleti’ndeki okullarda Türk okuma programı başladı. Amaç, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak ve Türkçeyi, Türk yazarlarını tanıtabilmek. Okuma programının ilki Berrin Karakaş ve Mavisel Yener tarafından Wiesbaden Wilhelm-Heinrich-von-Riehl Okulu«nda yapıldı. Mavisel Yener, Elimden Kaçan Masal adlı kitabından Konuşan Koltuk isimli masalını 100 çocuğa okudu. Okumaya Hessen Eyaleti Kültür Bakanı Jürgen Banzer de katıldı. Aslında 10-15 dakika kalıp başka bir işe gidecekti. Ama Mavisel Yener, beden dilini de kullanarak masalı anlattıkça Jürgen Banzer, bir türlü koltuğundan kalkamadı. Sonunda "Bu masal bitmeden hiç bir yere gitmiyorum" diye kestirip attı. Mavisel Yener gözlemlerini şöyle anlatıyor: "Masal bitince soru-cevap kısmına geçtik. Hem Alman, hem Türk çocuklar soru sordu. Türkler soruları Türkçe soruyordu. Aslında Almanca konuşuyorlardı. Ama arkadaşlarının önünde ’Bakın ben yazarın dilini anlıyorum’ havası attıklarını, Türk oldukları için gururlandıklarını hissettim. Öğretmenlerle görüştüğümde çocukların okuldaki konumlarının değiştiğini, daha popüler olduklarını öğrendim."

CAZINDAN SAZINA, KLASİĞİNDEN ROCK’INA TÜRK MÜZİĞİ

Yunus Emre Oratoryosu Rengim Gökmen yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Frankfurt Singakademie Korosu Yunus Emre oratoryosunu ilk kez Almanca seslendirecek.

Ya Seni Rüyasında Bir Daha Hiç Görmezse Sevim Burak’ın Yanık Saraylar kitabındaki öykülerdeki yalnızlık, paranoya, ölüm gibi temalar üzerine sanatçı Naz Erayda’nın kurguladığı bir çalışma. Ayşe Tütüncü’nün müzikleriyle Derya Alabora, Mustafa Avkıran, Övül Avkıran, Güneş Berberoğlu ve Gülbin Yeşil oynuyor.

Frankfurt’ta Anadolu’dan Melodiler Almanların Fatih Akın’ın yönettiği Köprüyü Geçmek adlı belgeselde tanıdığı şarkıcı Aynur, Anadolu’daki Türk ve Kürt folklörünü biraraya getirecek.

Goethe’nin Divánı’ndan Gazeller Neyzen Kudsi Ergüner ve seçkin müezzinler, Goethe’nin ünlü divanından parçalar yorumlayacak.

Ve diğerleri
Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur Konseri- Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Hayali Doğu Hayali Batı Sempozyumu Konseri- İncesaz, Dream Of The Orient- Concerto Köln Orkestrası ve Sarband, Kolektif İstanbul- Balkan Sounds Meets Gipsy Swing, Hasbihál Topluluğu Semah Gösterisi, Ayşe Tütüncü Trio, Istanbul By Night (Baba Zula, Feat Ceza & Dr. Das, Dj Yakuza Ve Michael Rütten.)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!