Trafik ölümlerine savaş açan mini minnacık kadının zaferi

Güncelleme Tarihi:

Trafik ölümlerine savaş açan mini minnacık kadının zaferi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2004 00:00

Geçen 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’ydü. Günün konusu ise AIDS veya kanser değil, trafik ölümleriydi.Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası’nın yayınladığı rapora göre her yıl yeryüzünde 1.2 milyon insan karayollarında heba olup gidiyor. Böyle giderse, 2020 yılında önlenebilir ölümler alanında, AIDS’i sollayıp geçecek. Peki nasıl oldu da, bugüne kadar hastalık sınıfına girmeyen trafik ölümleri aniden WHO’nun ilgi alanına girdi? Küçücük cüssesine rağmen, gözlerindeki ışıltıdan büyük bir savaşçı olduğunu belli eden bir kadın sayesinde. Oğlunu Bodrum’daki trafik kazasında kaybeden Rochelle Sobel sayesinde. Rochelle Sobel mini minnacık bir kadındı. Amerikalı bir ilkokul öğretmeniydi. Onunla iki yıl kadar önce Hürriyet’e gelişinde tanışmıştık.1995 yılında, yakında doktor çıkacak oğlu Aron’ı Bodrum’daki bir trafik kazasında kaybettikten sonra yol ölümlerine savaş açmıştı. Brezilya ve Kenya’dan Türkiye’ye kadar, trafikten yaralı bütün ülkeleri geziyor, yol güvenliğini sağlayacak yasaların çıkarılması için hükümetlere baskı yapıyor, yollara şerit çektiriyordu. Yollarda görüşü kapatan ağaçlar bile onun zoruyla budanıyordu. Oğlunun ölümünden sonra ülkesindeki bazı sağlık kurumlarını aramış, her seferinde ‘Ama trafik kazası bir hastalık değil ki’ cevabını almıştı. Bunun üzerine Uluslararası Yol Güvenliği adlı bir dernek kurmuş ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kapısına dayanmıştı. Çok inançlıydı. Kampanyasının gidişatını anlatırken, gözleri pırıl pırıl, içi kıpır kıpırdı.Derken geçen 7 Nisan günü, Dünya Sağlık Örgütü ile Dünya Bankası’nın yayınladığı o koca raporu görünce, mini minnacık Bayan Sobel’in yoluna aynı inançla devam ettiğini anladım. Rochelle Sobel’in bitmez tükenmez baskıları sonucu WHO, trafik ölümlerine gözünü açmıştı. Yılda 1.2 milyon trafik ölümü, bundan böyle büyük bir sağlık sorunu kabul ediliyor ve mücadele amacıyla da hükümetlere önerilerde bulunuluyordu. Rapora göre trafik ölümleri artık bir ulaşım sorunu değil. 5-30 yaş arasında, AIDS’ten sonra en büyük katil. Durum öyle korkunç ki, dünyadaki her 50 ölümden birinin müsebbibi trafik. Sürücüsü, yolcusu, bisikletlisi ve yayasıyla her gün 3 bin kişi karayollarında can veriyor. Ve bu belanın yüzde 90’ı, az gelişmiş toprakların, giderek daha fazla motorize olan insanlarına musallat. Üstelik de motorlu araçların sadece yüzde 20’si bu ülkelerde bulunduğu halde.Motorizasyon lafına dikkat! Rapora göre, önümüzdeki yıllarda gelişmekte olan ülkelerin yollarına milyonlarca araç dökülecek ve 2020 yılına gelindiğinde trafik ölümleri yüzde 80 artacak. Motorlu taşıtların yüzde 80’ine, trafik ölümlerinin ise yüzde 10’una sahip sanayileşmiş ülkelerde ise 2020 yılına kadar ölümlerin yüzde 30 oranında azalması bekleniyor. KAZA DEĞİL ÖLÜMRapor çok önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor: Trafik yüzünden meydana gelen ölüm veya sakatlanma, bir ‘kaza’ değildir. Bunlar aynı çocuk felci veya sıtma gibi önlenebilir ölümlerdir. Yani öncelikle, ‘Kazadır, olur’ zihniyetinden vazgeçmek, yollardaki ölümün önlenebilir olduğunu kavrayacak beyin olgunluğuna erişmek şart.Gelişmiş ülkeler bunu zamanında kavramış. Trafik ölümleriyle mücadelede performansı en yüksek ülke Kanada. 1975-1998 yılları arasında ölümler yüzde 63’lük düşüş göstermiş. Avrupa’nın en güvenli yollarına sahip olan İsveç’te ise yüzde 58 oranında bir düşüş söz konusu. Gelişmekte olan dünyaya geçince rakamlar feci; Aynı dönem içinde Hindistan’da yüzde 80, Çin’de ise yüzde 50 artmış.ALKOLLE ASLARapor, trafik ölümleriyle mücadelede öncelikle yasalar sıkılaştırılacak diyor. Özellikle de alkollü araç kullananlara acımasız davranılacak. Emniyet kemerleri mutlaka bağlanacak. Yollar, kaldırımlar ve yaya geçitleri güvenli hale getirilecek. Yolların farklı kullanıcıları mutlaka birbirinden ayrılacak. Örneğin kamyon ve okul servisleri asla dirsek temasında bulunmayacak. Halk eğitim programları uygulanacak. Polis, yasaları uygulayacak teknolojiyle donatılacak. Araçlar daha iyi tasarlanacak ve denetim sistemleri geliştirilecek.Ancak hepsinden önce, yol güvenliğinden sorumlu, hükümete bağlı bir daire kurulması öneriliyor. Bütün bu kriterlerin maksimum düzeye ulaştığı İsveç’te trafikte ölenlerin oranı 100 binde altı. Yol güvenliğinin yanı sıra, sürücüler için alkol limiti inanılmaz düşük, sadece 0.02 promil. Oysa Türkiye’de kat kat fazla, 0.50 promil. Rapora göre dünyanın en güvenli yolları Batı Avrupa, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore ve Japonya’da. Batı Avrupa’da ortalama ölüm oranı 100 binde 11. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz bölgesinde ise 100 binde 26.3 kişi trafikte ölüyor.İLK TRAFİK ÖLÜMÜTarihte bir otomobil tarafından öldürülen ilk kişi Bridget Driscoll adlı, iki çocuk annesi, 44 yaşındaki bir İngiliz. 17 Ağustos 1896 günü Londra’da, saatte 12 km hızla seyretmekte olan bir otomobilin çarpması sonucu ölüyor. Driscoll, kendisine neyin çarptığını bile anlayamıyor. Doktor raporunda kaza sonucu ölüm yazıyor. Soruşturma sırasında ifade verirken de şöyle diyor doktor: ‘Böyle bir şey bir daha asla olmamalı.’Schumı de emniyet kemeri takıyorAvrupa Yol Güvenliği Sözleşmesi, AB dönem başkanı İrlanda’nın başkenti Dublin’de imzalanırken, Formula-1 şampiyonu Michael Schumacher de olay yerindeydi. ‘Takın şu kemeri, belki hayatınız kurtulur. Benim sözüme de kimse inanmamazlık etmez herhalde’ diyordu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!