Toplumun tüm şifreleri ölü yakma törenlerinde saklı

Güncelleme Tarihi:

Toplumun tüm şifreleri ölü yakma törenlerinde saklı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2009 11:46

Osman Takaoğlu (42), Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu bir elektronik mühendisi. Eski eser restorasyonunu meslek edinmiş, ayrıca rehberlik yapıyor.

Haberin Devamı

Ersin KALKAN
 
Gitmediği, görmediği yer yok. 15 yıldır Hindistan’a gidiyor. Dostlar edinmiş. Dokuz yıl önce bir dostunun babası vefat edince, cenazesine katılmak için Hindistan’ın yolunu tutmuş. “Bu töreni gördükten sonra, meğer ben Hindistan ve Hintliler hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum, diye düşündüm. Ülkenin kültürü bu törenlerde gizliymiş” diyor.

Hindistan’da ölüm hayatın sonu değil, yeni başlangıç. Reenkarnasyona, yani ruhun ölmeyip tekrar yeryüzüne döneceğine inanılıyor. Bu felsefeyi anlayabilmek için kast sistemini bilmek gerekir. Sistemin en üstündekiler Brahmanlar, yani din adamları. Kshatriyalar yani yönetici, asker ve yargı mensupları ikinci sırada. Onları Vaishyalar yani toprak ağaları, sanayiciler, büyük esnaf ve tüccarlar izliyor. En alttakiler Shudralar, yani hizmetkarlar. Bunun daha altında “Dokunulmazlar” adında geniş bir grup var. Tüm kastların dışındalar ve onlara dokunan din adamının kirlendiğine inanılıyor. Çamaşırcı, lağımcı, ölü yakıcı, tuğlacı, fahişeler bu grupta. Gölgeleri bir Brahman’ın üstüne düştüğünde, din adamı hemen yıkanıyor. Bu sistemi 16. yüzyılda Portekizli rahipler Latince “castus” yani saflık kelimesinden esinlenerek isimlendirmiş. Hintliler ise “jati” yani doğum sözcüğünü seçmiş. Çünkü kast üyeliği aileden, doğumla geliyor.

Haberin Devamı

Bazılarına göre, Hindistan’da 30 bin tanrı var. Bunlardan 500’ü ana tanrılar. Hepsinin üstünde yaratıcı kabul edilen Brahma, Vişnu ve Şiva gibi tanrılar yer alıyor. Din adamları hayatın her alanında etkin, çünkü her biri kahin. Hintli yolculuğa çıkacaksa, evlenecek, iş kuracak, okula gidecekse mutlaka Brahman’a astrolojik haritasına baktırıyor. Olumsuz cevap alırsa vazgeçiyor.

BRAHMAN’IN HEDİYELERİ

Bir erkek ölüm döşeğindeyken ailenin Brahman’ı eve geliyor. Hasta odasında, ailenin oğullarıyla ilahiler okuyarak ölecek kişiyi günahlarından arındırmaya çalışıyor. Töre gereği Brahman’a dört hediye verilmesi gerekiyor: Yanar bir lamba, birer teneke susam ve yağ, süt veren bir inekle onun buzağısı. Durumu iyi olmayanlar dördüncü hediye yerine bir miktar para veriyor. Kişi öldükten sonra ilahilere anında son verilip evin dışına çıkılıyor. Brahman ve aile üyeleri güneye dönüp duaya başlıyor. Çünkü güney, ölüm tanrısının evinin bulunduğu yön. Bu arada kadınlar da devreye girip ağıt yakmaya koyuluyor. Ardından eve dönülüyor ve ölünün etrafında halka halinde oturuluyor. Dört saat boyunca yas tutuluyor, sadece kadınlar ağlıyor. Sonra ölüye sarı, turuncu ya da beyaz, güzel elbiseler giydiriliyor. Palmiye yaprağı serili sedyeye yatırılıp, üstüne çiçek serpiliyor. Bu arada en küçük Hint para birimi olan iki anna ölünün avuç içlerine iyice sürtülüyor. Bu parayı iki aile bireyi ölene kadar saklamak zorunda.

Haberin Devamı

Hint inancına göre insan makrokosmosun bir parçası. Ölüm, mikrokosmos olan insanın makrokosmosa geri dönmesi ve yeni bir başlangıç. Bu nedenle cenaze törenleri de çok önemli. Ölü taşıyıcıları cesedi su kıyısına taşıyor. En makbul yer, insanları günahtan arındırmak için gökten indirildiğine inanılan Ganj Nehri. Eğer çok uzaktaysa, yıkama işlemi sonunda vücuda bir şişede saklanan Ganj suyu dökülüyor. Sonra nehir ya da göl kıyısına götürülüyor. Ölenin büyük oğlu, cenaze seremonisinin lideri. Torunu varsa meşaleyle cenaze alayının başında ve tüm törenin başında yer alıyor. Ağıtlarla nehir kenarına getirilen cenaze, Ganj’dan veya göl ve nehirden alınan suyla yıkanıyor. Bu işi de büyük oğlan yapıyor. Bu esnada, 150 ila 250 kilo ağırlığında odun üst üste yığılıyor. Eğer zenginseniz bu odunların tamamı güzel kokulu sandal ağacından oluşuyor. En fakirler bile küçük bir sandal parçası alıp bu yığına atıyor.

Haberin Devamı

HER ŞEY SEKİZ DAKİKADA BİTİYOR

Bu törenler sırasında çevreye kötü kokuların yayılacağını düşünürdüm. Fakat ağaçlar o kadar hızlı yanıyor ki, sandal ağacından başka koku hissedilmiyor. Odunların büyük bölümü ölünün altına, kalanlar ise üstüne dizildiği için yanma hızlanıyor. Altı ila sekiz dakika arasında bitiyor. Bu sırada, aile üyelerinden 12 günlük yası tutacak olanlar, yanan ölünün etrafında saat yönünün tersine dönerek ilahiler okuyor. Yakma işlemi bittikten sonra suya inip abdest almaya benzer bir şekilde vücutlarının belirli yerlerini yıkıyorlar. Büyük oğlanın ise saçları başının tepe noktasında bir tutam saç bırakılacak şekilde tıraş ediliyor. Ertesi sabah ölü yakma alanına gelen aile bireyleri, küllerin arasından ölüden arta kalan kemikleri toplayıp eve götürüyor. Ölünün susuzluğunu gidermek amacıyla hindistancevizi sütü ile inek sütünü kemiklerin üstüne saçıyorlar; üçüncü gün bu kemikleri alıp mümkünse Ganj’a atıyorlar.

Haberin Devamı

Yas 12 gün sürüyor. Bu günler boyunca yas tutanlar perhiz yapıp toprak üstünde yatıyor. Hintliler, 12 günde ölünün günahlarının yasçıların omuzlarına yüklendiğine inanıyor. Yasçılar bu dönemde kirli olduklarını düşündükleri için kimseye dokunmuyor, dua etmiyor. Saç, sakal kesmiyor, asla yıkanmıyorlar.
Geçmişte eşleri ölen kadınlar da bu ateşe atılıp yakılıyordu. Bazı zenginlerin haremlerindeki tüm kadınların yakıldığı görülüyordu. Fakat Hindistan demokrasisinin kurucusu, eşsiz lider Gandi’den sonra bu töreye yasak getirildi. Ama hâlâ her yıl çok sayıda kadının köylerde ateşe atılıp yakıldığına dair haberler geliyor. Bu törenin tamamen yok edilmesi şimdilik mümkün görünmüyor. Çünkü, Hint toplumunun yüzde 75’i hâlâ köylerde yaşıyor.
Bu töreni gördükten sonra, Hindistan hakkında hakikaten çok az şey bildiğimi anladım. Ve ondan sonra gittiğim her ülkede söz konusu kültürün şifrelerini çözmek için rast gelirsem cenaze törenlerini izledim, kaçırmışsam mezarlıklarını ziyaret edip ölüme dair kitapları topladım...

Haberin Devamı

HER ÖLÜM YENİ BİR BAŞLANGIÇ

Hindu inancına göre insan makrokosmosun bir parçası. Ölüm, mikrokosmos olan insanın makrokosmosa geri dönmesi ve yeni bir başlangıç. Bu döngünün insanlık var oldukça süreceğine inanılıyor. Fakat her hayat bir sonraki yaşama hazırlık. Bir Brahman çok büyük bir günah işlediyse sonraki hayatında alt kasta inebilir. Eğer “dokunulmaz” grubunun bir üyesi çok büyük sevap kazandıysa bir üst kasta çıkıp daha saf ve temiz bir hayata kavuşabilir. Bunları öğrendiğimde Hintlilerin bunca ağır yoksulluğa rağmen neden isyan etmediğini, acımasız kast sistemine neden sadık kaldıklarını daha iyi anladım. Cenaze törenleri de işte bize Hintlilerin hayat felsefesine dair en önemli şifreleri veriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!