Televoleler’in ardındaki gerçek!

Güncelleme Tarihi:

Televoleler’in ardındaki gerçek
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 2001 00:00

Biraz Laz fıkrası gibi olacak ama, yazının sonunda, siz kıymetli okurlar için minik bir uyarı notu var.Diyeceksiniz ki; niye şimdi uyarmıyorsun.Ben de diyeceğim ki adettendir, böyle uyarılar hep yazıların sonuna konur.Sabah sabah bu manasız girişi uzatmayalım ve mevzuumuza dönelim.Pazartesi gecesini özellikle kriz sonrasında bir klasik haline geldiği üzere evde televizyon başında geçirdik.Krizden önce de hayta beygiri gibi gezmiyorduk. Fakat ne bileyim işte, daha fazla dışarı çıkabiliyorduk vesaire.Bu arada çok pardon, dışarı çıktığımız vakit de gittiğimiz iki üç adres vardır, -gayet mütevazı mekanlar- oralarda takılıyorduk filan falan...Tam bir saçmalıklardan saçmalık beğen akşamı.“Kapat televizyonu, koy bir Miles Davis albümü, aç kitabını oku. Kanırtıp durma uzaktan kumanda aletini” şeklinde özetleyebileceğimiz bir hal, çalkantılı ruhumuzdaki savaşta galip gelmek üzereyken, Televoleler’den birine yakalandık.Daha doğrusu olay şöyle gelişti.Bu Televole spikerlerine özgü, “Çok eğlenen... Az önceki haberi sizler ekranlarınızdan izlerken, stüdyodaki arkadaşlarıyla şakalaşıp çok gülmüş ifadesi”ne yakalandık.Hani insana “Ben de böyle gülmek istiyorum neye güldükleri önemli değil” deyip yakalanıyorsunuz ya, öyle işte...“Nedir bu kadar komik olan?” diye durduk haliyle.Seda Sayan’ın muhteşem Boğaz manzaralı ve şapşahane döşenmiş evinden çok özel bir röportaj...Ben inadına rasyonel davranmaya çalışıyorum.Mesela, “Seda Sayan’ın evi kendi zevkine göre güzel döşenmiş olabilir ama bence fazla klasik.. Tablolalrını seçerken keşke birilerine danışsaydı” türü şeyler düşünmeye zorluyorum kendimi.Sonra hep beraber Bodrum’a uzanıyoruz...Ve bir Televole kalıbıyla dile getirmek gerekirse “Neler oluyor neler?..”* Bodrum’a gidememiş veya gidip de görememiş olanlar için çok özel görüntüler...* Kim kiminle nerede ne haltlar çevirdi...* Özlem Yıldız, Tarkan’ın Kuzu Kuzu’suna Bodrum’da nasıl klip çekti. Çok özel...Ve mesela bu arada şöyle sosyal içerikli bir haber giriyor devreye.“Rumeli Hisarı’nda konser veren Ebru Gündeş’in saz heyetinden bir genç, otopark mafyasıyla yumruk yumruğa kavga etti. Her şey, otoparkta 5 dakika duran gençten, otoparkçıların 5 milyon lira istemesi üzerine başladı...”Ve haber inanılmaz sosyal boyutu  şu cümleyle yakalıyor: “Asgari ücretin 100 milyon lirayı henüz geçtiği Türkiye’de, beş dakika park için 5 milyon lira istenmesinin takdirini siz değerli izleyicilerimize bırakıyoruz..”İnsan bu cümleyi duyduktan sonra ayağa fırlayıp, gözlerinde biriken yaşları silmeye çalışarak “Yaşasın Televole! Yaşasın Türkiye!” diye bağırmak, sonra da karanlık sokaklarda yok olup gitmek istiyor.Program, güzel kızlar, yakışıklı çocuklar, şık kulüpler, lüks otomobiller vesaire görüntüleriyle aktııı, gittiiii.Hayatta servet düşmanı bir insan olmadım.Kendi maaşından başkasının maaşını merak etmenin bile ayıp olduğu filan öğretildi bana.O yüzden kim nasıl yaşamış, ne yapmış, ne kadar para harcamış, bunlarla işim olmadı, olmaz da...Fakat arkadaşlar, şimdi sıkın durun en saçma ve en son komple teorimi açıklıyorum.Bence Televole tarzı programlar, amacı halkı isyana teşvik etmek isteyen, gizli bir ihtilalci örgüt tarafından idare ediliyor olabilir.Türkiye İhtilalci Televole Partisi/ ON adını taşıdığını düşündüğüm bu örgütün amacı, bir gün program finalinde halkın filmi tamamen koparmasını, Armutlu’dan Bebek’e inip ortalığı yakıp yıkmasını filan sağlamak.Bu arada merak edenler olmuştur. “TİTP’nin ardındaki ON de ne demek?” onu da açıklayayım.  Oradaki ON fraksiyonu belirtiyor, Oy Nurcanım fraksiyonu bunlar...Sonuna kadar bekleyemedim, kapattım televizyonu.Sinirim geçince bir daha şansımı deneyeyim dedim, bu kez de “Dokun Bana”nın yeni yarışmacıları tanıtılıyordu.Kapat gitsin, ne zorun var kardeşim deyip, küçük ve sakin dünyama döndüm.(NOT: Bazı okurlar, benden dosya eklenmiş mail’ler geldiğini ve bu dosyalarda virüs bulunduğunu belirten mail’ler göndermiş. Aman dikkat. Her e-mail atana muhakkak bir cevap yazmaya çalışıyorum. Fakat kimseye ‘attachment’lı bir şey yollamıyorum. Öyle bir şey görürseniz, açmadan direkt çöpe atın. Ben olayı çözdüm zaten. Sevgiler ve teşekkürler. K.A.)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!