Osman Bey kimdir ve ne zaman tahta geçti?

Güncelleme Tarihi:

Osman Bey kimdir ve ne zaman tahta geçti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2019 21:40

Diriliş Ertuğrul dizisinin bitmesinin ardından, dizinin devamı niteliğinde Diriliş Osman dizisi ekranlara gelecek. Diriliş Osman haberi ile Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Bey'in hayatı ve ne zaman tahta geçtiği de gündeme gelmeye başladı. Ertuğrul Gazi'nin oğlu olan Osman Bey 27 sene tahtta kaldı. Peki, Osman Bey kimdir ve ne zaman tahta geçti? İşte, o konu ile ilgili bilgiler.

Haberin Devamı

Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve ilk padişahı olan Osman Bey, 24 yaşındayken babasının yerine geçti. 1281 yılında aşiret beyi olan Osman Bey, Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânıdır. İşte, Osmanlı'nın ilk padişahı Osman Bey'in hayatı ve tahta geçtiği tarihle ilgili detaylar.

Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüt’te veya Osmancık’ta dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gâzî ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydılar. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.

Haberin Devamı

1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi olmuştur. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazanması demektir.

1299'DA OSMANLI BEYLİĞİ'Nİ KURDU

1299 yılında uç beyi olmaktan çıkıp Söğüt ve Domaniç'te Osmanlı Beyliğini kurmuştur. Sonrasında bağımsızlığını ilan etmiştir. Çöküş döneminde bulunan Doğu Roma İmparatorluğu'ndaki karışıklıkların da etkisiyle kısa sürede Anadolu ve Doğu Roma'nın hakimi durumuna gelmiştir. Vefat ettiği zaman beylik, Eskişehir ile Bursa arasındaki topraklarda hüküm sürüyor ve Doğu Roma İmparatorluğu'na ait İznik ve Bursa'yı abluka altında tutuyordu.
Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlarlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi. 27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi olmuştu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüt’ten alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn olunmuştur.

Haberin Devamı

OSMAN GAZİ'NİN OĞLU ORHAN GAZİ'YE VASİYETİ

"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.

Haberin Devamı

Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür. Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.

Haberin Devamı

Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!.. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar. Askeri erkanı iyi koru!.. Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!..

Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru. Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!.. Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan".

BAKMADAN GEÇME!