Tekeşlilik insanın doğasına aykırı

“Bence insanın doğasında tekeşlilik yok. Biri ile ilişki yaşamak için emek harcamanız gerekiyor. İnsanlar farklı sebeplerden ötürü birbirini aldatıyor ki bazılarının diğerine baskın olma ihtiyacından da bu yaşanabiliniyor; bazıları ise ilişkilerinde mutsuz olsalar da bağımlılıktan dolayı ilişkiyi devam ettiriyorlar” diyor.

Kendi ilişkisi hakkında yorum yapmasa da, oyuncuların sadık kalmalarının zor olduğunu söylüyor. “Bence, genel olarak oyuncular için zor çünkü ruh halleri sürekli değişiklik gösteriyor. Ayrıca, ilişki yaşadığınız kişiden uzun süre ayrı kalıyorsunuz ve telefonda ilişki yaşamak sıkıntı verici bir şey. Hele sevişme sahneniz varsa, onu arayarak ‘bak bugün çok seksi bir erkekle sevişme sahnem var ve sevişirken seni hayal ediyor olacağım’ demek daha da felaket. Ayrıca çalışırken bazı zamanlar duygularınızın etkisinde kalabiliyorsunuz ve çalıştığınız ile çalışmadığınız zamanlar arasındaki hislerinizi algılamanız zor oluyor.”

Match Point'te İrlandalı aktör Jonathan Rhys-Meyers ile ateşli ve tutkulu sahneleri olan genç yıldız için Woody Allen filminde sevişmenin problem yaratmadığı ortada. “Ben tutucu biri değilim. Zevk aldığım şeyi yaşarım. Tüm bunların yanında bence Jonathan muhteşem ve bu sebeple kolay oldu” diyor Scarlett gülerek. Ayrıca bir Woody Allen filminde oynama şansını reddetmek bir oyuncu için imkansız bir şey.

Yaşadığı deneyim Scarlett’in o kadar hoşuna gitmiş ki Woody’nin bir sonraki projesini de kabul etmiş. “Beraber oynamak istedik ve komedi olmasını özellikle arzuladık çünkü Match Point'in  setinde çok eğlenmiştik. Aramızda komik bir bağ oluştu. Daha sonra da onunla beraber oynamak istediğimi söyledim ve o da onayladı.”