Tek derste nezih erotik dans

Güncelleme Tarihi:

Tek derste nezih erotik dans
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2012 00:00

‘Ahir ömrümde bunu da yapamadım’ demeyip, tek derste şov kızı olmayı öğrendiler. Hem de güzeller güzeli Millicent Binks ve Julietta La Doll eşliğinde. Bu sınıfta kostümlerin en ihtişamlısı, makyajın en abartılısı, ayakkabıların en topuklusu ve aksesuvarların en frapanı ‘burlesque’in emrindeydi. Yani seksapel dozu epey yüksek bir dansın...

Haberin Devamı

Kar kıyamet bir cumartesi yola koyuluyorum. Maksadım Roxy’deki burlesque atölyesine katılmak. Evdeki delikanlının “Beni de götür krem brüle kızlarına” diye yalvarmasına aldırmadan... Krem brüle, krem karamel filan karıştırmadan; burlesque (bürlesk) ne demek, önden açıklayalım. Çok zarif, şık, estetik ve klas bir şov. Erotik bir rengi olan, teatral dans gösterisi diyerek de parantezi kapatalım. En büyük ilham kaynağı 30 ve 40’lı yılların pin-up (poster) kızları. Nostaljik ve vintage fakat fena halde moda... Burlesque’in en meşhur temsilcisi Dita von Teese. Kocaman bir Martini bardağında yaptığı şovu en sosyetik partileri ve lüks markaların tanıtımlarını şereflendiriyor.

Atölyede işin inceliklerini Hollywood starları kadar itibarlı Dita von Teese’in izinden giden burlesque yıldızları Millicent Binks ve Julietta La Doll öğretti. Ki daha önce defalarca şov yaptılar Roxy’de. Bir günlük kursa katılımcı sayısı 10’la sınırlanmıştı, karın etkisiyle bu sayı ancak beşe ulaştı.

Haberin Devamı

KÖŞE DE YAZIYOR

İngiliz Millicent biraz da hiciv üstüne kurulu bu teatral şovun, dans figürlerinden sorumlu isimdi. Kusursuz makyajı ve saçlarıyla 30’lardan fırlamış gibiydi. Tamamı kadınlardan oluşan sınıfta, şovda giydiklerinin yanında kara çarşaf gibi kalan kadife bir elbise vardı üstünde. Üstelik meslektaş da sayılır, Standard Evening gazetesinde köşe yazıyor, İstanbul gecelerinden bahsetmişliği de var.

Kocaman tüylü yelpazeleri, uzun saten eldivenleri, süslü şemsiyeleri, jartiyerli çorapları, rengarenk otrişleri ve en hayatisi meme ucu püsküllerini kullanarak seksi fakat nezih dansın sırlarını anlattı Millicent. Minik bir koreografi de attırdı. Onun kitabında; yürüyüş, poz ve tebessüm de en az kıvrım kıvrım dans etmek kadar mühim.
İki saati geçen dersin öğrencileri, aralarına sızmış bir gazeteciyle konuşamayacak kadar utangaç ama ödedikleri 120 liranın hakkını verecek kadar hevesliydi. İnce çorapları, topuklu ayakkabıları ve pırıltılı seksi kıyafetleriyle retinaya şenlik bir halleri vardı.

Hem Millicent hem de Julietta önceki gece Roxy’nin doğum gününde, kocaman bir karton pastanın içinde sahneye çıkmış, akşama da yeni bir şov vardı. Buna rağmen yorgunluğun minicik bir emaresini bile taşımıyorlardı. Süslü, güler yüzlü ve nazik; kısaca çok profesyonellerdi. “Türk kadınları çok güzel kıvırıyor, harika omuz ve kalça sallıyor ve yuvarlak hareket ediyor” diye hem dersi özetliyor hem de öğrencilerini şevke getiriyordu Millicent.

Haberin Devamı

BENLERİN GİZLİ DİLİ

Dans dersinden sonra atölyenin ikinci kısmı başladı. Yaklaşık iki saatlik bir makyaj, saç ve aksesuvar faslıydı bu. Makyaj yapmayan ve kuaföre gitmeyen biri olarak çok sıkıldım ama Julietta’nın kurabiyeden tatlı, lokumdan yumuşak havası bu dersi benim için bile çekilir yaptı. Diğerlerinin keyfi zaten yerindeydi, kocaman makyaj çantalarıyla bütünleşip anlatılanları pür dikkat dinleyip, bir yandan da uyguladılar.

Güneş değmemiş bembeyaz teni ve beyaz-sarı kabarık saçlarıyla porselen bebekleri andırıyordu Alman Julietta. Saçlarında kocaman yapma çiçekler, parmaklarında dövmeler... Zamanında Berlin’de tiyatroda kostümcülük yaptığı için eli işe yatkındı. Sahneye hazırlanması en fazla bir saat sürüyormuş. Takma kirpik kullanmayı, pırıl pırıl yanan makyaj tekniklerini ve sahte kakül yapmayı öğretti. Bir de favori saç modeli Victory Rolls’un (Zafer Kıvrımları) yapılışını gösterdi.

Haberin Devamı

Benim en çok ilgimi çekense yüzlere kondurulan sahte benlerin gizli diliydi. Bir minicik ben, ağzın hemen yanındaysa ‘Flörte açığım’, gözün altındaysa ‘Seninle oynarım ama emin olma’ ve yanaktaysa ‘evliyim’ anlamına geliyormuş. Sahne makyajı bitince herkesin şekli şemali o kadar değişti ki, Helena Rubinstein’in “Çirkin kadın yoktur, tembel kadın vardır” vecizesine bir kez daha hak verdim.

Minimum şey göstererek maksimum heyecan yaratmak

SERBEST DANIŞMAN EFSUN ERKILIÇ (29)

Pin-up ve vintage kültürüne, özellikle de 30’lu yıllara oldum olası çok meraklıydım. New York’ta yaşarken ‘lindy hop’ ve ‘swing’ denilen danslarla ilgilenmeye başladım. Kendinden memnun olup, bunu bir lütuf gibi dünyaya ilan eden kadınlara göre burlesque şovu. Kadının baskın olduğu bir dünya, bence feminist ve özgürleştirici bir tarafı da var. Seyirciyi itiyor, çekiyor, canının istediği kadarına izin veriyor. Bayağı değil nezih bir soyunma yöntemi, aslında orijinali
çıplak yapılıyor. Biraz gösterip biraz saklıyorsun, minimum şey göstererek maksimum heyecan yaratmak amaç. Gizemli olmak çok eğlenceli. Ayrıca bedeninle başka türlü bir ilişki geliştiriyorsun. Kadının kendini tanıyıp keşfetmesine izin veriyor. Çok da ayan beyan olmayan ama güvenli bir ‘Ben buradayım’ deme hali yani...

Haberin Devamı

AĞZIMIN SULARI AKTI

Katılımcılardan evli, iş güç sahibi 35 yaşlarında bir kadın ismini açıklamadan anlattı: “Cher ve Christina Aguilera’nın oynadığı Burlesque filmini izleyip ağzımın suları akmıştı. “Şu yaşa kadar kendim için bir şey yapmadım” deyip büyük bir hevesle katıldım atölyeye. Çeyiz hazırlar gibi, kocaman bir makyaj seti ve çeşit çeşit aksesuvarlar aldım. Çok değişik ve mahrem bir haz, açıkçası cinsel hayatımın da renkleneceğini düşünüyorum...”   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!