Tartışmaları bitiren 29 yıllık fotoğraf

Güncelleme Tarihi:

Tartışmaları bitiren 29 yıllık fotoğraf
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2005 01:13

Cem Karaca’nın ölüm yıldönümünde oğlu Emrah Karaca ile ilgili tartışma yeniden alevlendi. Karaca’nın son eşi İlkim Karaca, Emrah’ın Cem Karaca’nın oğlu olmadığını iddia ediyor. Bugün görülecek mahkemede ise Cem Karaca’nın mezarının DNA testi için açılıp açılmayacağı konusu karara bağlanacak.

Tüm bu tartışma sürerken gazeteci Hulusi Tunca, 29 yıl önce çekilen ve Emrah Karaca’yı babasının kucağında gösteren kanıt fotoğraf buldu.

HER şey, bir yıl önce ölen Cem Karaca’nın son eşi İlkim Karaca’nın, sanatçının mirasının dörtte üçünün kaldığı oğlu Emrah Karaca ile ilgili ‘Emrah, Cem’in oğlu değil. Bunu sağlığında Cem bana söyledi’ iddiasıyla başladı. İlkim Karaca’nın ‘Cem tıbben baba olamıyordu. O yüzden Emrah oğlu olamaz’ iddiası üzerine, Emrah Karaca, İlkim Karaca aleyhine Bakırköy Adliyesi’nde 100 milyar liralık tazminat davası açtı.

DOĞUM HABERİNİ BEN YAPMIŞTIM

Dava bugünkü duruşma ile sürecek ve mahkemenin Karaca’nın mezarının DNA testi için açılıp açılmayacağına karar vermesi bekleniyor. Bu arada Karaca’nın ölüm yıldönümü nedeniyle önceki gün, Üsküdar’daki mezarı başındaki anma töreni yapıldı. Bu tartışma, mezar başına da taşındı. Hürriyet muhabiri Hulusi Tunca, tüm bu tartışmalara noktalayacak özel bir fotoğrafı ortaya çıkardı. İşte Hulusi Tunca’nın kaleminden, delikanlı Cem Karaca ve dört aylık bebek Emrah Karaca’nın hikayesi:

O zamanlar HEY Dergisi’nde çalışıyordum. Cem Karaca’nın eşi Feride Karaca’nın hamilelik dönemini adım adım izlemiştik. Emrah Karaca, 18 Temmuz 1976’da doğduğunda, Cem Karaca aynen öyle demişti: ‘Baksanıza yahu, bizim oğlan eksik doğdu! Ne bıyığı var ne de gözlüğü! Kaldı ki elinde mikrofonu da yok!’

‘Küçük’ Emrah’ın dört aylık olmasına bir hafta kala, Karacalar’ın Bakırköy Tayyareci Sadık Sokak’taki Karaca Apartmanı’nda oturdukları dairenin kapısını çaldık. Röportajda Karaca sülalesinde dört nesildir devam eden bir geleneği öğrendik. Ailede doğan her erkek çocuğun adının başına dedesinin adı da ekleniyormuş. Cem Karaca’nın adı da Muhtar Cem Karaca’ydı. O röportajda bu bilginin altına şöyle bir not düşmüşüz: ‘Tanrı uzun ömürler versin, ‘küçük’ Mehmet Emrah da bir gün büyüyüp, bir oğlu olursa, adının başına mutlaka ‘Cem’ adı eklenecek...’

Dönüyoruz tekrar Karaca Apartmanı’na! Cem Karaca, Emrah’ı kucağına ilk aldığında ‘Baksanıza yahu, bizim oğlan eksik doğdu! Ne bıyığı var ne de gözlüğü! Kaldı ki elinde mikrofonu da yok!’ demişti ya. Makyaj kalemiyle bir güzel bıyıklarını ‘terlettik’... Grafiker arkadaşımızın siyah mukavvadan hazırladığı gözlüklerini taktık. Babasının mikrofonlarından birini de eline tutuşturduk... Evdekilerin yorumlarını aldık:

‘Aaa, vallahi Tıpkı Cem... Bir çocuk babasına ancak bu kadar benzeyebilir...’

‘Kız kolunu çimdikle, nazar değdireceksin çocuğa...’

‘Aman efendim aman... Emrah büyümüş de babası gibi mikrofona hemen sarılmış bile...’ Evet; işte 18 Kasım 1976 tarihli HEY Dergisi’ne kapak olup içerde iki tam sayfa yer alan röportajdan yaptığımız alıntılar! İnternetin olmadığı, Ankara Merkez’le yazışmaların, haber alışverişlerinin teleks ile yapıldığı, ‘Ajans Son’ denilmeden gazetecilerin evlerinin yolunu tutmadığı o yıllarda günlük gazetelere dahi haber atlatmayı başaran Hey Dergisi, Cem Karaca’nın oğlunu, Türkiye’ye işte böyle tanıtmıştı.

OĞLUM GERÇEK BİR YURTSEVER OLSUN

Cem Karaca, ‘Oğlunuzun gelecekte ne olmasını istersiniz?’ şeklindeki sorumuza da şu cevabı vermişti: ‘Oğlumla ilgili herhangi bir varsayım getirmek istemem. Ama dilerim ki sahte bir vatan, millet, Sakarya edebiyatçısı olacağına, gerçek bir yurtsever olsun. Halkını ve çıkarlarını namusluca savunsun. biz, güzel günleri göreceğimiz ümidini daha yitirmedik. Ama doğmazsa güneş, oğullarımız doğdursunlar...’

Cem Karaca’nın ‘Baba’ olduğu anı da nakledelim:

Cem ‘Baba’, Ankara’nın büyük gazinolarından Köşk’ün kulisinde sahne sırasının gelmesini beklerken, patron nefes nefese odaya dalar: ‘Müjdemi isterim Cem, baba oldun baba... Aslan gibi bir oğlun oldu...’

Ve Cem Karaca sahneye çıkar. Bu mutlu haberi ‘program başlayınca tabak-çatal sesini kesen’ gazino müşterileriyle paylaşır ve sonra da o günlerin en popüler şarkılarından biri olan ‘Mutlaka Yavrum’ adlı bestesini söylemeye başlar: ‘Biz görmedik sen görürsün yavrum / Didişmeden geçen bir gün mutlaka / Yalansız, dolansız bir dünyayı yavrum / Kuramadık, kurarsınız mutlaka...’

Dört nesil bir arada

Muhtar Karaca, Mehmet İbrahim Karaca, Muhtar Cem Karaca ve Mehmet Emrah Karaca...

TARTIŞMADA KİM NE DİYOR

İLKİM KARACA (Cem Karaca’nın son eşi):
Cem, Emrah’ın kendi çocuğu olmadığını söylüyordu. Bunu açıklamaya ömrü yetmedi. Ben miras kavgası yapmıyorum, yapmayacağım da! DNA testi yapılması için dava açıldı. Davadan aklanayım, tazminat davası açacağım.

FERİDE BALKAN (Cem Karaca’nın üçüncü eşi): Bu kadının amacı sadece televizyonlara çıkıp reklam yapmak. Şöhret olmak. Mezarın açılıp açılmayacağına 10 Şubat’ta (bugün) mahkeme karar verecek. 70 milyona ‘Cem Karaca kısırdır’ demek olacak şey mi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!