Star Wars denilince akla ben gelmeliyim

Güncelleme Tarihi:

Star Wars denilince akla ben gelmeliyim
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2004 00:33

Star Wars filmini seyrettiğinde henüz bir ilkokul öğrencisiydi. Belleğinde yer etmeden geçip gitti bu film. Ama birkaç yıl sonra, serinin yeni filmini izleyip, bilgisayar oyunu ile tanışınca dünyası değişti.

Yaşıtları futbol maçlarıyla ilgilenip, yıldızlara hayranlık duyarken, Ateş Çetin’in dünyası ‘Star Wars’ (Uzay Savaşları) olmuştu. Hayalindeki kahraman, imparatorluk ordusuna komuta eden ‘Darth Vader’dı.

1997 baharını Ateş için unutulmaz kılan, serinin üç filminin birbiri ardına vizyona gireceği haberiydi. Heyecanla, gün sayarak beklediği gösterimlerin hiçbirini kaçırmadı. Her filmden çıktığında filmin müziği kulaklarından, kahramanların konuşmaları, hareketleri gözlerinin önünden gitmiyordu.

Her repliği, her hareketi onlarca, yüzlerce kez tekrarlayarak ezberliyor; her filmle birlikte ‘Star Wars’un oluşturduğu o özel evrenle biraz daha bütünleşmiş hissediyordu kendini.

Evde de fark edilir hale gelmişti Ateş’in yeni hobisi. Küçük kardeşi Yiğit, doğum günü hediyesi olarak ‘Darth Vader’ ile ‘Luke Skywalker’ figürleri aldı ona.

En büyük üzüntüsü, bu filmleri, kahramanlarını konuşacak kimse bulamamasıydı. Sadece kardeşiyle sohbet edebiliyordu ama onun da bilgisi sınırlıydı. Ateş, içindeki coşkuyu, heyecanı akıtacak kanal bulamıyordu.

Bereket yaz tatiline gittikleri Antalya’da aynı dilden konuşan bir arkadaş buldu da rahatladı. Yeni arkadaşı Onur ile yan yana geldiklerinde sadece Star Wars konuşuyorlardı.

Onur ile birlikte filmlerden sahneler canlandırıyor, replikleri tekrarlıyorlardı. Gezintiye çıktıkları tekneyi ‘Star Destroyer’ ya da ‘X-Wing’ kabul ediyor, yaklaşan tekneleri hayali telsiz konuşmalarıyla uyarıyorlardı!

LİSEDE YA STAR WARSMUHABBETİ YAPAMAZSAM

O yaz sonunda liseye başlayacaktı, endişeliydi. Derslerin zorlaşması, öğretmenlerin sıkı disiplini ya da yeni sınıf arkadaşları değildi onu endişelendiren. Star Wars’u seven birini bulamamaktan korkuyordu!

Tepkiyle karşılanmaktan çekindiği için kimseye filmin adını anmadı. O nedenle de ilk aylarda sıkıcı günler geçirdi okulda. Hiç kimseyle ‘Star Wars muhabbeti’ yapamamaktan muzdaripti.

Yeni yılın ilk aylarında sınıftan bir grupla okul bahçesinde dolaşırken, söz sinemadan açıldı. Sırasıyla, herkes sevdiği filmleri söylüyordu. Ateş de ümitle, ‘Star Wars’ dedi.

Kimse üzerinde bile durmadı. Sanki sıradan bir filmdi Star Wars! Hayli bozuldu bu duruma Ateş. Arkadaşları edebiyat sınavında çıkacak sorular üzerine yoğunlaştığı sırada, Gökalp Gürbüzer’in dikkatle kendisine baktığını gördü. Ona yaklaştı:

- Star Wars sever misin?

‘Hastasıyım’ yanıtını verdi Gökalp. Ateş’in gözleri parladı. Etrafındaki kalabalığı unutup, ikili bir sohbete daldılar. Böylece ileride kurulacak grubun temeli atılmış oldu.

Gökalp ile tanışması dışında o yılın ilerde hatırlayacağı en önemli yanı, ekim sonunda ‘Episode I’in (Bölüm 1) gösterime girmesiydi. Filmi sabırsızlıkla bekliyordu.

İlk günün ilk matinesini izlemek üzere kardeşiyle birlikte erken saatlerde Kadıköy Rexx sinemasının önündeydi. Amerika’daki gibi gişe önünde izdiham olacağını sanıyordu ama yanılmıştı.

Kapıda ciddi bir kalabalık yoktu; biletini hiç beklemeden rahatça aldı. İçeri girdiğinde gördüğü manzara tam bir hayal kırıklığı yarattı onda. Salonun ancak dörtte biri dolmuştu.

İnternet yeni oyuncağıydı Ateş’in. Lise 2’ye geçtiği yıl artık sanal dünyadan besleniyordu Star Wars konusunda.

Bir akşam, chat programı olan ICQ’dan Gökalp ile ışın kılıcı düellosu yaparken, ani bir sessizlik oldu. Sonra bir kişi daha katıldı görüşmeye. Nickname’i ‘Alex Revon’du aralarına yeni katılan (Gökalp) Öztürk’ün. Ateş çok sevindi bu gelişmeye, ‘Artık üç kişilik bir grubuz’ diyordu.

İlk toplantılarında saatler sürdü sohbetleri. Konuşurken kendilerinden geçmişlerdi. O gecenin sonunda ortak bir hedef belirlediler; grup üyelerinin sayısını artırmak!

Bunun için uygulamaya koyacakları ilk proje bir Star Wars sitesi açmaktı. Aralarında bu işi bilen sadece Gökalp olduğu için sitenin inşası görevini ona verdiler. İçeriği hazırlamak da Ateş ile Öztürk’e düştü.

AİLELER ‘ÖNCE ÖSS’ DİYE BASTIRIYORDU

İçlerinde en hevesli, dolayısıyla en hızlı olan Ateş’ti; sitede yer alacak yazıları bir haftada hazırlamıştı. Öztürk de resim ve sesleri biriktiriyordu. Ancak Gökalp üzerine düşeni yapmakta zorlandı; onu ailesi engelliyordu. Unuttukları önemli bir sorun vardı: Öğrenci Seçme Sınavı...

Aileleri, üniversite sınavına hazırlanmaları gerektiğini düşünüyor; derlenip toparlanmaları için baskı yapıyordu. Liseyi bitirmek üzereydiler ve gelecekleri açısından önemli bir yol ayrımı yaklaşıyordu.

Ateş, her şeye rağmen son sınıfta da ilgi ve dikkatini esirgemedi Star Wars’tan. Grubun diğer üyeleri, artık onunla aynı havada değildi. Eskisi kadar heyecan duymuyorlardı belki de.

Böyle olunca grup içinde sorunlar başladı, Gökalp ona küstü. Diğer arkadaşlarıyla ilişkisi pek parlak durumda değildi. Hatta biri, Ateş’i ‘Tanrı yerine Darth Vader’a inanıyorsun’ diye suçlayınca, çok üzüldü.

Bereket bu küskünlükler kalıcı olmadı. 17 Haziran 2001’de ÖSS gerginliğinden kurtulunca yeniden biraraya gelip, Star Wars hayranlarını buluşturmak üzere chat programı olan IRC’de bir kanal açtılar.

Bu kanal aracılığıyla yeni Star Wars hayranlarıyla tanışıyor, yeni projeler üzerine yoğunlaşacak enerjileri artıyordu. starwarsturk.net adlı bir web sitesi kurarak faaliyete geçirdiler.

O andan itibaren de daha önce faaliyete geçtiği için daha çok kişiyi etrafında toplayan starwars.gen.tr ile aralarında çekişme başladı. Türkiye’de Star Wars denince akla kim gelecek? Kim daha çok etkinlik düzenleyecek, kim daha çok tanınacak?

Ateş, bu arada üniversiteyi kazanmış; işletme okumaya başlamıştı. Derslerini ihmal etmiyordu. ‘Başkalarının futbola, basketbola verdiği zamanı Star Wars’a veriyorum. Benim hobim de bu’ diyordu soranlara.

Grup toplantılarından birinde yeni gösterime girecek ‘Episode II’den söz açıldı. Önce filmi izlemeye ‘Star Wars kravatı’ ile gitmeyi önerdi Ateş. Destek bulmadı bu öneri. Yeni bir fikir üretmesi gerekiyordu. Amerika’daki fanatik sitelerini dolaştı. Oradaki hayranlar, kahramanların kostümlerinin benzerlerini giyerek izliyorlardı filmleri.

Kostümlü izleme fikrini, grup üyeleri heyecanla karşıladı. Karar alındı ama 2002 yılına girilmişti ve filmin gösterime girmesine beş ay gibi kısa bir süre kalmıştı. Telaşla başladılar kostüm diktirme çalışmalarına.

PROTOKOL KOLTUKLARIONLARA AYRILMIŞTI

Ateş, ‘Darth Pyross’ kostümü giyecekti. Siyah pantolonu vardı, üzerini dikmesi için de annesini razı etti. Fakat Öztürk daha hızlı çıktı. İlk dikilip hazır hale gelen, onun Obi-Wan Kenobi kostümü oldu.

Galanın yapılacağı 10 Mayıs günü beş kişilik bir grup olarak, Taksim’de buluştular. Lütfi Kırdar’a doğru yürürken Star Wars müzikleri mırıldanıyor, kendilerini ‘arenada çarpışan jedi’lere benzetiyorlardı. Bulutların üzerindeydiler.

Kongre Merkezi’nin üzerindeki ‘Episode II’ afişini gördüklerinde heyecanları doruğa ulaştı. Salona girmeden önce kendilerine gösterilen bir bölümde kostümlerini giydiler.

O sırada yeni tanıştıkları Murat geldi. Yanında Storm Trooper ve Darth Vader kaskları getirmişti. Ateş, Vader kaskını takmak istemedi. Hem yüzü görünmeyecekti kaskı takınca, hem de ‘Darth Pyross’ kostümüydü üzerindeki. ‘Darth Pyross’ ile özdeşleşmişti Ateş.

Salona girdiklerinde gözleri parladı. Neredeyse bütün koltuklar dolmuştu. Türkiye’deki Star Wars fanatikleri hızla çoğalıyordu! En öndeki protokol koltuklarının kendilerine ayrıldığını görünce de göğüsleri kabardı.

Film başlamadan önce kısa bir konuşma yapıldı. Önceden aralarında konuşmuş, sahneye çıkıp düello yapmak konusunda anlaşmışlardı. Düzenleyecekleri özel gösteri günü, ışın kılıçlarını kuşanıp sahneye çıkacaklar; Star Wars’un iki kahramanının kostümleriyle savaşacaklardı!

Beyaz perdede ‘A long time ago, in a galaxy far, far away’ (Uzun zaman önce uzak bir galakside) yazısının görünmesiyle birlikte salon hareketlendi. Büyük bir alkış tufanı koparken, Ateş ve arkadaşları ışın kılıçlarını yakıp havada salladılar.

Salondaki hareket film boyunca dinmedi. Tek yürek olmuş Star Wars hayranı gençler, kah ayağa fırlayıp bağırıyorlar, kah coşkuyla alkışlıyorlardı.

Kuşkusuz salonun en hareketlilerinden biri Ateş’ti. Kimi sahnelerde tüyleri diken diken oldu; kimi sahnelerde de ayağa fırlayıp alkışladı. En etkilendiği sahne, Yoda’nın kılıcını çıkardığı andı.

Film bittiğinde öylesine tatlı bir yorgunluk kaplamıştı ki bedenlerini, jenerik yazıları bitip ışıkların yanmasından sonra bile koltuklarından kalkamadılar.

Çıkışta, televizyon kameralarına filmle ilgili olarak kostümleriyle demeçler verdiler. Ertesi gün bütün televizyonlarda kendilerini göreceklerdi! Dünya duyacaktı, Türkiye’de de Star Wars fanatikleri olduğunu!

GAZETE VE TV’LER DEONLARDAN SÖZ EDİYORDU

Kongre Salonu’ndan ayrılırken ortalarda kimse yoktu. Hava kararmıştı. Işın kılıçlarını çıkarıp, boş meydanda birbirleriyle Star Wars usulü düello yaptıktan sonra evlerinin yolunu tuttular.

Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmişlerdi. Günlerce zafer sarhoşluğu yaşadılar. Gazetelerde, televizyonlarda onlardan söz edildikçe grubun da sayısı arttı.

Ateş, grup sözcüsü olarak demeçler veriyor; o televizyondan bu radyoya koşturup duruyordu. Amacı, Türkiye’de ‘Star Wars’ dendiğinde akla gelen ilk isim olmaktı. Bu yolda da emin adımlarla ilerlediğine inanıyordu.

İlerleyen günlerde bir ‘Special Weekend’ gerçekleştirdiler. Sırada fan-film projesi vardı. Heyecanla koşuşturduğu günlerden biriydi. Ateş, posta kutusuna baktığında rüya gördüğünü sandı.

Gelen mektubun üzerinde ‘Lucasfilm’ yazıyordu. ‘Lucasfilm Hayran İlişkileri Başkanı’ Steve Sansweet’ten geliyordu mektup. Elleri titreyerek açtı zarfı. ‘Türkiye’deki gelişmeleri izliyor, çok başarılı buluyorlardı.’

Yine de resmi bir fan kulüp kurulması için henüz uygun kapasiteye ulaşamamıştı Türkiye’deki Star Wars hayranları. Gayri resmi bir fan kulüp olarak faaliyetlerine devam edebilirlerdi!

Aradan iki yıl geçti. Ancak ‘Uzay Savaşları’ fanatikleri, Türkiye’de resmi bir fan kulüp kuracak düzeye hálá ulaşamadılar. Tam tersine güç kaybettiler; hayran grupları arasındaki çekişmeler öne çıktı.

Ateş ise üniversiteyi bitirmek üzere, son sınıfta. Star Wars ile ilgilenmekten asla vazgeçmedi. Yakında iş yaşamına atılacak, gerçek bir yaşam mücadelesine girişecek. Belki o da ilerde, bir sandıkta saklayacağı ışın kılıcını torunlarına gösterip anlatacak:

‘Ben eski bir Star Wars savaşçısıyım.’

OKURA PUSULA

Episode 3’ü bekliyor

Uzay Savaşları, öyküden de anlaşılacağı gibi Ateş Çetin’in yaşamında önemli bir yer tutuyor. Yaşamının son altı yılını kapsayan anıları 50 sayfaya yaklaşıyor. Gönderdiği o metinleri okuduktan sonra birkaç kez konuşarak öyküyü kaleme aldım.

Ateş, üniversiteyi bitirmek üzere olduğu bugünlerde sitesinin yeterince canlı olmaması nedeniyle üzgün. Bir yandan 19 Mayıs 2005’te gösterime girecek Episode III’ü (Bölüm 3) merakla beklerken, bir yandan da artık iş yaşamına atılacak olması nedeniyle heyecanlı. Uzay Savaşları’nın hobi olarak yaşamının bir kenarında kalmaya devam edeceğini söylüyor. Ve hep vurgulama gereği hissediyor; ‘Grup üyelerinin hiçbiri Jedi dini mensubu değildir.’

Yaşam öykünüzü bekliyoruz

Fax: 0 (212) 677 0 888
e-mail: fbildirici@hurriyet.com.tr
Mektup adresi: Anlatsam Roman Olur Hürriyet Medya Towers Güneşli/İstanbul.
Web sayfası: www.hurriyet.com.tr/anlatsam
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!