Şizofrenler kahvesi

Güncelleme Tarihi:

Şizofrenler kahvesi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2009 00:00

"Nee, burası şizofren kafesi mi, ay hemen kalkalım o zaman" "Durun, korkmayın. Bu öyle bir hastalık değil, onlar sizlerle kaynaşmak için burada çalışıyorlar." Bu diyalog Ankara Beşevler’de yeni açılan Mavi At Kafe’nin sorumlularından biriyle, iki müşteri arasında geçti.

Şizofreni Dernekleri Federasyonu Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek çalışanları şizofreni hastalarından oluşan bu kafeyi açtı. Federasyon Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür’ün yıllardır hayalini kurduğu bu proje, hastalığı tedavi edilenlerin günlük hayatlarına devam edip çalışabildiklerini kanıtlıyor. Üstelik çalışmak, toplumdan soyutlanmadıkları için daha da iyi olmalarını sağlıyor.

Mavi At Kafe’de tüm yüzler gülüyor. Kiminin hayatlarındaki ilk işi bu. Müşterilerle çok ilgililer, hatta işi öylesine sahiplenmişler ki, yeri geliyor bir masayla 4 servis elemanı birden bakıyor.

Kafede 18 şizofreni hastası 4’er saatlik 3 vardiyayla çalışıyor. Başlarında bir şizofreni hastası yakını var.

Kafede çalışanların çoğu, yıllarca evlerine kapanmış. Dünyayı normalde olduğundan çok daha korkulası bir yer olarak algılıyorlar. Genellikle dikkatleri çabuk dağılıyor ya da daha çabuk yorulabiliyorlar. Ama zekalarından kimsenin şüphesi olmasın. Aralarında üniversite sınavında ilk 200’e giren bile var. Eğitimleri, zekaları çok daha fazlasına izin verse de, önce bir kafe çalışanı olarak yeniden, "herhangi biri" gibi yaşamayı deneyecekler.

TAM VAKTİNDE İŞBAŞI

Aylardır çalışıp, Biofarma’nın maddi desteğiyle burayı açtılar. İmza günleri, resim ve fotoğraf sergileri, şiir dinletileri de yapılacak. Ayrıca ikinci el kitap satışı da var. Fiyatlar da çok uygun. Espressodan, aromalı kahvelere, İtalyan usülü makarnalardan, cheese cake’e kadar birçok yiyecek ve içecek var. İnternet de mevcut.

Kafenin sorumlularından olan bir hanım, şizofreni hastası kardeşini henüz bu kadar etkili ilaçlar gelişmeden önce intihar sebebiyle kaybetmiş. Şimdi kafedeki diğer hastalara katkıda bulunuyor: "Bu çocuklar için bir bardak çay servis etmek bile kendine güven meselesi. İlaçlar nedeniyle uyanmaları güç oluyor ama o kadar hevesliler ki hepsi tam zamanında burada. Örneğin bazıları hiç temizlik yapmamışlar. Temizlik yapmak hoşlarına gitti. Bir kızımızı, annesi hiç mutfağa sokmazmış ama burada dolma sar dı. Biri bardağı düşürüp kırdı, çok üzüldü, ona bunu herkesin düşürebileceğini söyledik."

Kafede çalışacaklar arasında "Mavi Çimlerde Nefes Al" isimli bir kitabı olan Yasemin Şenyurt (28) da var. O hayattan hiç kopmamış, Ankara Üniversetisi Felsefe bölümünde doktora yapıyor. Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nin üyesi, güler yüzü ve enerjisi metrelerce öteden belli: "Hastalık ilk çıktığında eyvah hayatım uyuyarak geçecek diyordum ama sonra doktorayı bile bitirdim."

MAVİ AT VE ŞİZOFRENİ

Ankara’daki kafenin ismi İtalya’ya dayanıyor: 1974 yılında Trieste’deki bir akıl hastanesinin kapıları ilk kez açıldı ve hastanedeki 1.200 hastanın diledikleri zaman dışarı çıkmasına izin verildi. Hastalar bu tabunun yıkılmasıyla el ele vererek iki buçuk metre yüksekliğinde, ahşaptan mavi bir at yaptılar. Hastanenin bahçesine yerleştirdikleri bu mavi at toplumla bütünleşmenin sembolü oldu. Çünkü geçmişte, dışarı çıkma izni olan tek canlı çamaşırhaneden kirli çamaşırları taşıyan bir attı.

BAŞKA KAFELERDE İŞ BULACAKLAR

Mavi At Kafe’nin kurulmasını yıllarca hayal eden Doç. Dr. Haldun Soygür ise belki de en mutlu olan kişi: "Şizofreni topluma pahalıya mal olan bir hastalık. Önce tedavi masrafları sonra da kişiye ve ailesine yaşattığı iş gücü kaybı söz konusu. Burada çalışanlar belki 1 yıl sonra başka bir kafede de iş bulabilecek. Biz işverenlerin ve toplumun kafasındaki ’şizofreni hastaları çalışamaz’ önyargısını kırmak istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!