Sizden gelenler

Güncelleme Tarihi:

Sizden gelenler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2003 18:19

Yakup Bey, “Acaba genç kızlar koca bulmak için bilerek mi tecavüze uğruyor” diye soruyor – Alpaslan Düven bir kargo şirketinden şikayet ediyor – Bir okur, ta Arjantin’den yazıyor, Allende intihar etmedi, diyor – Mezopotamya’dan bir trafik şikayetimiz var – Ebru Hanım, haklı olarak, Yeni Türkiye Partisi’ne yapılan bir haksızlığa isyan ediyor – Kenan Oktay’a teşekkürü utunmuşum demek ki – Ömer Türel, bayramlarda yol kesme konusunda uyarıyor... (Ömer İsfendiyaroğlu’nun Burgazada, Özlem Güner’in de İstanbul’la ilgili yazılarına da teşekkür ederim!)

Haberin Devamı

Yakup Karahan soruyor:

Serdar Bey, HIV taşıyan Y.O.´nun durumuyla ilgili bir açıklama yapan Kızılay Başkanı “Siz ne diyorsunuz kardeşim, Kızılay’dan para alabilmek için kendine HIV bulaştırmaya çalışanlar var” gibi bir laf etti. Acep, diyorum, hani aynı mantıkla düşünürsek, evde kalmış kızlar da, hakim evlendirsin diye, kendilerine bilerek tecavüz ettiriyor olmasın sakın?

Olur mu olur, bu Türkler’den herşey beklenir...


*

TÜKETİCİNİN SERDAR ABİSİ

”Sayın Devrim, merhaba. İzin verirseniz sizinle bir sorunumu paylaşmak istiyorum. Uzun zamandır yurtdışında yaşıyorum. Şu an bazı resmî işlemlerim için Polonya’dayım...”

Özetliyorum: Alparslan Düven Türkiye’den acele bir koli bekliyormuş, bazı resmî kağıtlar. Kardeşi hediyesi 35 dolara Aras Kargo’ya vermiş. Alparslan Bey diyor ki “Adi mektup 5 milyona 4,5 günde geliyor, benim paket beş gün oldu gelmedi! Aras Kargo yetkilileri “Adres’te bir yanlışlık var” diyorlar ama elimdeki alındı belgesinde adres doğru. Yurtdışında şubemiz var diyorlar, yok. “Bir arkadaşımızla elden gönderdik” dediler, halbuki benim resmî kağıtlarımı sıradan bir yolcuya emanet etmişler. Bu yolcu şu anda benden tam 450 km uzakta, Varşova’da. Ve bana “Zarfını gel al, yoksa atacağım” diyor. Bu sorumsuzluk nedir böyle? Verdiğim 35 dolara mı yanayım, telefona ödediğim 45 dolara mı? Polonya’da kaybettiğim sosyal haklarıma mı? Lütfen bir akıl verin...

... diyor Alpaslan Düven. Bende akıl olsa, kendim kullanırdım. Söyleyeceğim tek şey var, o da mağdur olduğunuza göre, hakkınızı arayın. Yani bana değil, en azından Tüketicinin Erkan Abisi’ne başvurarak...


*

ALLENDE NASIL ÖLDÜ?

Bir okurum da Arjantin’den yazıyor. Pablo Neruda ile ilgili yazım üzerine. Diyor ki:
“Bugünlerde Buenos Aires’teki kitapçı vitrinlerini Allende ile ilgili kitaplar süslüyor. Allende’nin intihar ettiğini nereden çıkardınız? İsterseniz Moneda baskını sonrası yayınlanan fotoğraflara bakın, BBC muhabiri bile – ki tarafsız olduğunu varsayabilirisiniz – Allende’nin vurulduğu yer, diyor.”

Ben çıkarmadım, resmî açıklamalar böyle der... Haa, “Allende yardımcılarını dışarı çıkarmıştı, intihar ettiğini gören yok” derseniz, öldürüldüğünü de gören yok.

Ama biyografları daha iyi biliyordur, tabii ki..


*

MEZOPOTAMYA’DAN GELEN MEKTUP

Adını vermemi istemeyen bir hanım okurum, evlerinin önündeki kırmızı ışıkta duran araçların çok gürültü yaptığından yakınıyor.

Adını veremiyorum, ama söz konusu hanım, Etiler’in Akatlar Mahallesi’nde, Sümer Apartmanı’nda oturduğunu söylüyor.

Kızmayacağını bilsem, hanımefendiye diyeceğim ki, “Biz bir iş bölümü yaptık, ben Fırat’ın batısına bakıyorum, Mezopotamya’yla ilgili şikayetlerle Gudea ilgileniyor.”

Latife ediyorum tabii ki. Okurum Akmerkez’in önündeki ışıklardan şikayetçi. Ne yapılabilir, bilmiyorum.


*

AKP PARTİ DE YTP DEĞİL Mİ?

YTP Ankara İl Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Çağlasın’ın çok haklı bir şikayeti var:

21 Eylül’de YTP Ankara’da Kurultay yaptı. Her siyasî parti gibi, bu vesileyle sokakları süslemek, afişler asmak için “ilgili mercilere” (nefret ederim bu faşizan laftan, bana hep kötü şeyleri hatırlatır) baş vurmuşlar. Ve gerekli izinler, Kurultay bittikten bir hafta sonra gelmiş.

Erbu Hanım tabii ki isyan ediyor. “İzin gelmeyince, her türlü engellemeye rağmen, polisle, zabıtayla uğraşarak, iyi kötü bir şeyler yaptık, afişler astık... Halbuki, iktidarda olan AKP’nin kurultayı sırasında, bakıyorum, Ankara’da maşallah her yerde afişleri asılı. Bize bir türlü izin verilmezken, (AKP afişleri asılabilsin diye mi acaba?) CHP’nin yaklaşan kurultayıyla ilgili afişler de söküldü... İktidardan başkalarına yollar kapalı mı?”

Haklı şikayete ne denir?


*

TEŞEKKÜRÜ İHMAL ETMİŞİM

Kenan Oktay
da diyor ki:

“Türk Dil Kurumu’na aferin” dediğiniz yazınızı okudum. Ben de aylar önce size ‘medyalardan’ kelimesinin kullanımındaki yanlışlığı anlatan (hatırlatan daha nazik olurdu ama önemli değil) bir mail atmıştım. Sitedeki bütün ‘medyalardan’ları düzeltip beni mutlu ettiniz ancak TDK’nın size verdiği yanıt benzeri bir yanıtı asla okuyamadım. O yüzden ‘Bravo Serdar Devrim’e’ diyemedim.”

Haklıdır, gazetelerden, dergilerden yaptığım alıntıların başlığına “Medyalardan” diye yazmışım, Kenan Bey ikaz etti, düzelttim ta o zaman. Demek ki teşekkür etmemişim.

Şimdi ettim!


*

VATAN CADDESİ’Nİ KURTARALIM

Ömer Türel
de diyor ki:

“Sayın Devrim, 6 Ekim kutlamalarında Vatan caddesindeki trafik kargaşasına dikkatleri çeken tek TV kanalı Kanal D oldu. Arkadan, Burgaz yangını bindirince doğal olarak manşete bu haber çıktı. Yaşananlar göz ardı edildi . Burgazada yangınında bir vatandaşımız kalp krizinden öldü. Vatan caddesi bu şekilde trafiğe kapatılmaya devam edilirse, etraftaki hastanelere ulaşamayan birçok acil hasta hayatını kaybedecek. Bakalım 29 Ekim’de ne olacak... Lüzumsuz inatlara devam mı edeceğiz yoksa çözüm gelecek mi? Birlikte izleyelim ve görelim.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!