Şirket-i Hayriye teknesi yeniden Boğaz’da

Güncelleme Tarihi:

Şirket-i Hayriye teknesi yeniden Boğaz’da
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2012 00:00

Mimari ve kültürel değerleri korumada son derece aktif turizmci Kasım Zoto (62), bu kez bir tekneyle çıkageldi. Zoto’nun amacı, “İstanbul denizleri” dediği Boğaziçi, Haliç ve Marmara’da seyreden çirkin teknelere güzel bir cevap vermek.

Haberin Devamı

Kendini turizme, tarihi değerlerine korunmasına adamasıyla tanıdık Kasım Zoto’yu. İstanbul Ahırkapı’da sahip olduğu Armada Oteli’ndeki etkinliklerle bu amacını hayata geçirmek için de yıllardır uğraşıyor. Barbaros Hayrettin Paşa’nın leventleri için yaptırdığı harabeye dönmüş ahşap evleri restore ettirip 1994’te otele dönüştürmüştü.
Zoto bu kez yeni projesiyle denizlere açılıyor: 20. yüzyıl başında ABD’de, Long Island’da yaşayan işadamlarını New York’a, Manhattan’a taşıyan ‘Commuter’ ya da ‘Centilmen Teknesi’ adlı teknenin bire bir kopyasını yaptırdı. Bu tekneleri Osmanlı döneminde Şirket-i Hayriye de ‘tenezzüh tekneleri’, ‘tenezzüh vapurları’ adıyla Boğaz’da yolcu taşımada kullanmıştı.
Zoto, İstanbul’un deniz trafiğinin karadaki trafik kadar çirkin olduğunu, karadaki curcunanın denize de taşındığını söylüyor. Rüküş gezi teknelerinin, şehrin ruhunu kaybettirdiğini düşünüyor. Sonuna kadar açılan müziklerine, led şeritlerle rengârenk aydınlatılmalarına, abartılı saltanat kayıklarına tahammül edemiyor. “Tam uygulanmasa da İstanbul’un kara siluetini korumak için birtakım çabalar var. Ama tuhaf bir şekilde deniz tarafı ihmal ediliyor. Bu tekne, Boğaz ve Haliç için. Boğaz’da böyle güzel tekneler görürsek bir başarı öyküsü olur” diyor.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb1191f018fbb8f8a8fde3

1 MİLYON EURO’YA MAL OLDU

Peki tenezzüh tekneleri nasıl yeniden denize iniyor? Zoto, 11 ay önce bu hayalini çocukluk arkadaşı ve SBO Yatçılık’ın sahibi Oğuz Ercantürk’e anlattı. İstanbul’un ruhunu kaybetmeden modernleştiği 20. yüzyıl başlarındaki gibi bir gezi teknesi istiyordu. Ercantürk’ün de sudaki insan yapısı çirkinliklere tahammülü yoktu. Öyle ki Boğaziçi’nde dolaşırken çoğu zaman gözlerini kapatıyordu. “İstanbul’un denizlerinde yüz yıl önce seyreden gezinti tekneleri nasıldı, korunsalardı eğer bugün nasıl tekneler görürdük?” sorularına cevap arandı. Sonunda Ercantürk’ün tersanesinde kollar sıvandı. O yıllardaki tekne tasarımları, dekorasyonu, çatal bıçak ve hatta buz kovasına kadar ayrıntılar araştırılıp ortaya çıkarıldı.
Projenin onaylanması, başlaması, inşası, dekoru ve tamamlanması 11 ay sürdü ve 17 Temmuz’da İstanbul’un yepyeni tenezzüh teknesi denize indirildi. Adı da ‘Armada Gezi Teknesi’ kondu. Zoto şimdi 1 milyon euro’ya mal olan teknesinin arka açık havuzluğunda büyük bir keyifle oturuyor.

Haberin Devamı

HAFTAYA ‘İSTANBUL DENİZLERİ’NDE

Ahşabın ağır bastığı teknede, denizle göz arasında hiçbir engel yok. Havalı sehpaları, yükselerek masaya dönüşüyor. Buz kovasından tip kutusuna kadar hepsi yüz yıl öncesinden ve orijinal. Önümüzdeki hafta İstanbul denizlerinde seyredecek tekne, sadece Armada Otel’in konuklarını ağırlamayacak. Yemekli müşteri kapasitesi 40, kokteyllerde 60 kişi. Mutfağına, Armada aşçılarının pişirdiği yemekler termoslarda gelecek. Teknenin saatlik kirası 350-450 euro, kişi başı yemek ücretiyse 90-150 lira.

MAZİDEKİ EĞLENCELİ YEMEKLER

Yüzyıl başlarında İstanbullular, Haliç’te, Göksu’da, Küçüksu’da deniz kültürünü yaşam tarzına dönüştürmüştü. Bu kültürün son örneği, 20’nci yüzyıl başında ABD’dekilerden esinlenerek üretilen ‘tenezzüh tekneleri’nde görüldü. Şirket-i Hayriye’nin işlettiği tenezzüh vapurları, eğlence ve yemek programlarıyla nam salmıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!