Sınırlarımı aşıyorum

Güncelleme Tarihi:

Sınırlarımı aşıyorum
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 06, 2010 00:00

Seda Akman, “Mükemmel Çift”teki Julide rolüyle hayatında ilk kez ‘komedinin bir tık içinde’! Bugüne dek hep hırslı karakterleri canlandırdığını söyleyen oyuncu, “Mükemmel Çift, bugüne kadar yaptıklarımın dışında bir iş. Bu projeyle sınırlarımı aşıyorum” diyor.

Haberin Devamı

SEDA AKMAN FOTOĞRAFLARI 

“Mükemmel Çift”e gelen ilk tepkiler nasıl?     

- Çok güzel. Bazı dostlarım, işi biraz ‘yabancı’ bulduklarını söyledi. Olumsuz tek eleştiri de bu. “Bizim için çok hoş ama Türkiye’de herkese ulaşabilir mi” dediler. Buna rağmen karakterleri, oyuncu kadrosunu ve müzikleri çok sevmişler. Facebook’ta sayfa bile açmışlar.

Ne kadar çabuk!       

- Evet, bayağı da kişi üye olmuş. Genel olarak her şey iyi gidiyor. Reytinglerimiz de iyi. Belki yazı bitirdikten sonra çok daha iyi anlayacağız ama şimdiden bir seyirci kitlesini yakaladığımızı düşünüyorum ben.

Yakın çevreniz rolünüzü nasıl buldu peki?
  
- Çok değişik bulduklarını söylediler. Ben hep benzer roller oynamanın sıkıntısını yaşadım. Hep çalışan, güçlü kadın oldum. Bu rol için konuşurken, “Annem’deki Ayşe Altay olmamalıyım. Altyapıları aynı ama farklı bir karakter olmalı. Bunu kırmak zorundayım” diye düşündüm. Tabii yönetmenin, projenin tamamen farklı olması da karakteri farklı kılıyor. Bir de kadının görüntüsünde çok değişik bir imaj çizdik biz. Gözlükleri, kostümleri...

İddialı kırmızı ruju...

- Evet! Kadınsılık ön planda. Biraz da vücut diliyle, canlandırdığım diğer kadınları yok ettiğimi düşünüyorum.

Nasıl bir kadın Julide? 

- Çok hırslı. Hırs bürümüş gözünü. Kanalın genel koordinatörü ama kanal sahibinden daha çok kanala sahip hissediyor kendini. Zaten kanal sahibinin sağ kolu ve sevgilisi. Sorumluluk sahibi, akıllı bir kadın ama hayatta en çok sevdiği şey güç ve başarı. Birçok insanla da çıkar ilişkisi var. Patronuyla birlikteliği de aşk değil, çıkar ilişkisi. Seksi olduğunun farkında ve bunu göstermekten de kaçınmıyor...

Siz hayatta hep ‘güçlü kadın’ mı oldunuz?

- Güçlü olmak zorunda kaldım. 18 yaşından beri ablamla paylaşıyorum hayatı. Kendi paramızı kendimiz kazandık. Bu durumda ister istemez güçlenmeye başladık. Güçlü olmak zorundaydık. Yalnız kalınca hayat sana çok şey öğretiyor. Bir de kadınız, çok duygusal taraflarımız var, bazen zayıf düşebiliyoruz. Güçlü olmaya çalışıyorum ama benim de bazen fire verdiğim zamanlar oluyor.

UZUN BAKIŞMALARDAN HİÇ HAZ ETMİYORUM

Dizilerdeki iyi kalpli, saf ama hep ağlayan kadınların aksine sizin canlandırdığınız roller gibi, “Aşk-ı Memnu”nun Bihter’i gibi sevdiği adam uğruna mücadele eden kadınlar bana daha gerçekçi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?


- “Mükemmel Çift”te oynamayı kabul etmemdeki sebeplerden biri de bu! O dramalardan, saatlerce ağlamalardan, uzun bakışmalardan hiç haz etmiyorum. Gerçek hayatta ben kimseyle o kadar uzun bakışmıyorum ki! Biri bana öyle baksa “Niye bakıyorsun” derim. Hem seyirci hem de oyuncu olarak bu durumdan sıkıldığım için “Mükemmel Çift”e “evet” dedim. Artık o kutucuğu açtığımda beni biraz rahatlatacak, biraz gülümsetecek, gülümsetirken hafif hüzünlendirecek, tadında bir şeyler izlemek istiyorum. Zaten her gün gazeteleri okuyup, haberleri izlerken üzülüyoruz. Hiç olmazsa dizi izlediğimiz zaman keyiflenelim. “Mükemmel Çift”, bugüne kadar yaptıklarımın dışında bir iş. Bu projeyle sınırlarımı aşıyorum biraz da. Bir tık daha komedinin içinde olmak hoş...

Komedinin ‘bir tık’ değil, ‘tamamen’ içinde olmayı düşünür müsünüz?

- Dışarıdan insanlara drama daha zormuş gibi geliyor ama komedi çok daha zor. Ağlamak kolay, güldürebilmek zor. Ben bu dizide o kadar komik bir karakteri canlandırmıyorum ama oynarken küçük şeyler bulmaya çalışıyorum; mimikler, küçük bir bakış gibi... Normalde dizilerde oyuncular birkaç bölüm ısınma turu atarlar ya, ben de her oynadığım rolde “Yapamayacağım. Nasıl olacak şimdi bu iş? Buraya kadarmış” diyorum. Yaptığım her şeyi unutmuşum ve sıfırdan başlıyormuşum gibi hissediyorum. Sanki doğuruyor gibi sancılı bir süreç geçiriyorum. Sonra bir an geliyor ve bakıyorum ki o karaktere bürünüvermişim!

Bundan sonra da sizi hep güçlü, şehirli kadın rollerinde mi göreceğiz?

- Aslında bir toprak kadınını canlandırmak istiyorum.

Yapabilir misiniz?

- Bilmiyorum ki... Çok şehirli görünüyorum, farkındayım. Eskiden “Güzel kadınsın” dendiğinde “Yok canım” derdim. Bebek yüzlü bir kadın değilim ama farklı bir yüzüm var. Yapımcılar da belki risk almak istemiyorlar, belki benim o tarafımı göremiyorlar ama bir gün Anadolu kadınını canlandırmayı istiyorum.

EN BÜYÜK ZEVKİM YEMEK VE MUTFAK

Oyunculuk dışında nasıl geçer günleriniz?


- Birkaç yıldır en büyük zevkim yemek ve mutfak. Ben çocukken, evin küçük kızı olduğum için “Sen yapma, büyüyünce nasıl olsa yapacaksın” derlerdi. Tek başıma hayatla mücadele ederken karnımı doyurmak zorunda kaldığımda, yemek yapmak gibi bir mecburiyet de başladı. Fakat bundan çok keyif aldığımı fark ettim. İnsanlar yerken “Çok güzel olmuş” dediklerinde, dünyanın en mutlu insanı oluyorum. Onun dışında pilatese başladım. Spor çocukluktan gelen bir disiplin. Sonradan hayatınıza katmaya çalışınca zorlanıyorsunuz. Ama pilates, masaj gibi. Ayrıca nefes egzersizleri de yapıyorsunuz...

Öfkenizi, sıkıntılarınızı kontrol edebiliyor musunuz bu sayede?

- Tabii, ben çok sabırlıyımdır. En son noktada patlarım. Onu da elimden geldiğince kibarca bastırmaya çalışırım. Çünkü bir anlık çıkışlar kötü şeylere yol açabilir. Özellikle de iş hayatında. Biz kalabalık bir ekibiz. Birinin öfkesi, birçok insanın dengesini bozar. O yüzden özenli davranmak zorundayız.

İyi yemek yapıyorsunuz, öfkenizi bastırabiliyorsunuz... Beyefendi çok şanslı olmalı...

- Beyefendi yok ama olursa ona da yaparız.

Haberin Devamı

CANLANDIRDIĞIM KADINLAR GİBİ HIRSLARIM YOK

Yıllardır oyunculuk yapıyorsunuz, hiç “Artık başrol oynamalıyım” demiyor musunuz?


- Tüm rollerim benim için başrol. Canlandırdığım karakterden hoşlanıyorum ben. Evet, bu dizide bana Julide karakteri geldi ama seçme şansı verselerdi yine “Julide” derdim. Sevdim o kadını ben. Ondan daha değişik bir şeyler çıkarabilirim. Başrol gelirse de seve seve oynarım. Sonuçta bu bir meslek. Düzenli olarak paramı kazanayım, hayatımı idame ettireyim, kendime küçük ödüller vereyim, bu bana yeter. Canlandırdığım kadınlar gibi hırslarım yok. Keşke bazı şeylere daha erken başlasaydım, tabii keşkelerle yaşanmıyor ama kendimi geliştirerek o açıklarımı kapatmaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

BEN İYİ BİR İNSANIM

Aşağı yukarı her sezon iş bulabilmeniz büyük şans, öyle değil mi?


- Ben şanslıyım zaten. Gerçi hayatımda bir şeyi elde etmem hep zor olur. Mutlaka engeller çıkar ama sonuçta her şey iyi olur. Bir de iyi bir insanım ben. Bunu ukalalık olarak algılamayın ama insanlarla kurduğunuz ilişkiler çok önemlidir ya, ben de kendimi ilişkilerimde sorunsuz bir insan olarak görüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!