Sinema yazarlarının seçtiği festival filmleri

Güncelleme Tarihi:

Sinema yazarlarının seçtiği festival filmleri
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2013 00:00

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Film Festivali 30 Mart’ta başlıyor. Gelecek cumartesi biletler için uzun kuyruklar başlayacak. Hâlâ gideceğiniz filmleri seçmediyseniz, işte size usta sinema yazarlarından izlenmelik listeler!

Haberin Devamı

Önemli konuk CARLOS REYGADAS

Ünlü yönetmen Carlos Reygadas 32. İstanbul Film Festivali’nde! Yönetmenin tüm uzun metraj filmleriyle birlikte iki kısa filmi de gösterilecek. Festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek olan Reygadas, bir de sinema dersi verecek. 9 Nisan Salı günü 16.00’da Salon İKSV’de düzenlenecek sinema dersi, Sinema Dergisi moderasyonunda gerçekleştirilecek. 2012’de Cannes Film Festivali’nde ‘Karanlıktan Aydınlığa’ filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Reygadas, çağdaş Meksika sinemasının önde gelen yönetmenlerinden. Festivalde kendisinin 2002 yapımı filmi Japonya, 2005 yapımı filmi ‘Cennette Savaş’, 2007’de Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü alan filmi ‘Sessiz Işık’ gösterilecek.

Alaycı bakış CENNET ÜÇLEMESİ

‘Zor Günler’, ‘Import-Export’ gibi ödüllü filmlerin ve ‘Ulusun Hali’ gibi belgesellerin tartışmalı yönetmeni Ulrich Seidl’in, aynı aileden üç kadının çıktığı üç farklı tatilde kendi cennetlerini aramalarını anlatan ‘Cennet Üçlemesi’nin tümü festivalde gösterilecek. İlk film, cennetin dünyevi aşkta olduğuna inanan ve genç bir sevgili bulmak için Kenya’ya giden Teresa’yı anlatan ‘Cennet: Aşk’. İkinci film ‘Cennet: İnanç’, Teresa’nın Venedik’te kapı kapı gezerek misyonerlik yapan, dindar kız kardeşi Anna Maria’yı anlatıyor. Son film ‘Cennet: Umut’ ise, Teresa’nın tatilini zayıflama kampında geçiren kızının hikâyesine odaklanıyor.

Haberin Devamı

Ayrılmaz iki genç kız GINGER VE ROSA

Festival takipçilerinin ‘Orlando’, ‘Evet’ ve ‘Rage’ ile yakından tanıdığı Sally Potter’in yazıp yönettiği ‘Ginger ve Rosa’, 1960’ların İngilteresinde iki genç kızın birbirine bağlılığını anlatıyor. Filmde Elle Fanning ve Alice Englert’e Alessandro Nivola, Annette Bening ve Timothy Spall’dan oluşan sağlam bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. Kişiliklerini arayan, ayrılmaz iki genç kızın yaşadıklarını ve Soğuk Savaş’ın onları nasıl etkilediğini konu edinen filmin özellikle müzikleri dikkat çekici.

Kurmaca ve gerçek bir arada HENÜZ BİR ŞEY GÖRMEDİNİZ

Yazarlarımızdan Nil Kural’ın “Her filmi gibi bu da mutlaka görülmeli” dediği ‘Henüz Bir Şey Görmediniz’de, hayata yakın zamanda veda eden ünlü oyun yazarı Antoine d’Anthac, ölümünden sonra iletilen bir mesajla yıllar boyunca yönettiği Eurydice adlı oyunda rol almış tüm arkadaşlarını bir araya toplar. Hepsi de kendini canlandıran bu saygıdeğer oyunculardan son arzusu, Eurydice’nin genç bir oyuncu kumpanyası olan La Compagnie de la Colombe uyarlamasını değerlendirmeleridir. Bu deneyimli oyuncular, genç aktörleri ekranda izlerken bir yandan kendileri de oyunu sahneleyeceklerdir. Fransız Yeni Dalga akımının bu önemli yönetmeni, son filminde kurmaca ile gerçeği, filmle tiyatroyu harmanlarken aşk, yaşam, ölüm ve ölümden sonra aşkın tiyatro sahnesinde hâlâ yerinin olup olmadığını sorguluyor. Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, yönetmenle ilgili şu notu hatırlatıyor; “İnatla yaşlanmayan Fransız ustası Alain Resnais’den gencecik bir komedi.”

Haberin Devamı

Çok hafif bir komedi AKLIMI OYNATACAĞIM

Almodovar’ın “Hafif, çok hafif bir komedi” olarak tanımladığı yeni filmi, ilk filmlerindeki kahkahalı, imkânsız durumlara geri dönüşünün habercisi. Bu kez kahramanlarımız Mexico City’ye giden bir uçakta... Havada sorunlar yaşanmaya başladığı anda yolcular uçağın düşeceğini düşünerek en mahrem sırlarını itiraf etmeye geçiverir. Almodovar’ın alıştığımız oyuncularının yanı sıra Antonio Banderas, Penelope Cruz ve Paz Vega da filmde ufak rollerde karşımızda. Eleştirmen Atilla Dorsay’ın da dediği gibi; “Pedro Almodovar’ın dönüşünü merak etmemek var mı?”

Yeni düzenin çözümlemesi KAPİTAL

Bankalar, kapalı kapılar ardındaki entrikalar, lüks tekneler, manken kızlar, şirket uçakları, para, para, hep para... Kapitalist sistemin pis içyüzü dünyanın en tanınmış politik film yönetmenlerinden biri olan Costa-Gavras tarafından gözler önüne seriliyor. Kapital, para dünyasının en gözden çıkarılabilir hizmetkârlarından biriyken onun tartışmasız efendisi haline gelen Marc Tourneuil’ün önlenemez yükselişini konu alıyor. Avrupa’nın en büyük bankası Phenix Bank’ın yeni yönetim kurulu başkanı olunca, Tourneuil kurul üyelerine bir açıklama yapar: “Yeni Robin Hood benim! Yoksullardan çalıp zenginlere vermeye devam edeceğiz!” Gavras’ın deyişiyle, “Sermayenin kölesiyiz. Peki bizi kim özgür kılacak?”

Haberin Devamı

İskandinavya’nın en pahalı prodüksiyonu KON TIKI

Joachim Ronning ve Espen Sandberg’in yönettiği İskandinavya’nın en iddialı prodüksiyonlarından Kon-Tiki, insanın kendi yolunu seçmesinden yola çıkan destansı ve zorlu bir serüven anlatıyor. Savaş yorgunu dünyanın gözü 1947’de Norveçli genç maceracı Thor Heyerdahl’a odaklanır. Bu gencin dudak uçuklatan amacı, Kon-Tiki adını verdiği salıyla Büyük Okyanus boyunca yapacağı sekiz bin kilometrelik deniz seferidir. Ona bu yolculukta birbirini hiç tanımayan, deneyimsiz beş adam eşlik eder. Norveç’ten hareket ederek dünyanın yarısını sallarıyla aşarlar. Ülkesinde gişe rekorları kıran bu nefes kesici azim öyküsü, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar´ı adayları arasındaydı.

Haberin Devamı

Karanlık aşk üçgeni LANETLİ KAN

Park Chan-Wook’un ilk Hollywood çalışması, yaslı anne, kızı ve gizemli ama çekici bir ‘amcası’ arasındaki aşk üçgeninin karanlık hikâyesini anlatıyor. India babasının ölümünün ardından, dengesiz annesi ve ikili bir yaşam sürdüren, yakışıklı Charlie Amca ile aynı evi paylaşmaya başlar. Hiç dostu ya da arkadaşı olmayan genç kadın, babasının ardında bıraktığı boşluğun nihayet dolduğunu düşünürken amcasına gönlünü kaptırır. Prison Break’in yıldızı Wentworth Miller’ın senaryosunu yazdığı Lanetli Kan, yıldızlarla dolu, ahlaksızlığın derinlerini eşeleyen, Hitchcockvari bir gerilim.

Çığrından çıkan işler BAŞKA BİR HAYAT

Arka sıradaki öğrenci göze çarpar; farklıdır, parlak bir zekâya sahiptir ama uyumsuzdur. Henüz 16 yaşındaki Claude’da fazlası da vardır. Claude, kompozisyon ödevi için aradığı esin perisini sınıf arkadaşının evinde bulur ve yazma yeteneğiyle birlikte keşfettiği keskin gözlemciliği röntgencilik boyutuna ulaşır. Sıradışı öğrencisinin yeteneğinden etkilenen Germain ise öğretmenin keyfini yeniden keşfeder. Ne var ki, özel hayatın ihlaliyle başlayan olaylar çığrından çıkar. Claude kontrolünü ufak ufak yitirirken, gerçek ile kurmaca ayırt edilemez hale gelir. François Ozon’un yönettiği filmin başrollerinde Fabrice Luchini, Kristin Scott Thomas, Emmanuelle Seigner gibi isimler var.

Haberin Devamı

Görev mi insanlık mı? SİSLERİN İÇİNDE

Barbarlık, insanlık onuru ve savaş... 1942, SSCB’nin Batı sınırı... Bölge, Nazi işgali altındadır. Yerel direnişçiler bir treni raydan çıkardığında, demiryolu işçilerinden Sushenya da tutuklanır ama sonra serbest bırakılır. Sözde ihaneti kulaktan kulağa yayılan Sushenya iki direnişçi tarafından ormana götürülür, çünkü hainliğin cezası ölümdür. Ormanda ilerlediklerinde pusuya düşerler ve Sushenya bir anda kendini yaralı düşmanıyla karşı karşıya bulur. Kadim ormanın derinliklerinde, etrafta ne dost ne düşman varken ahlaki bir karar vermek zorundadır, ne var ki şartlar ahlaki değildir. Sergei Loznitsa’nın yönettiği filmde Vladimir Svirski, Vlad Abashin, Sergei Kolesov rol alıyor.

Dokunaklı ama bir o kadar komik KUZEYE GİDEN YOL

Mika Kaurismäki’nin en başarılı filmi ya da Kaurismäki filmlerinin şimdilik en başarılısı, birbirinden uzak düşen baba ile oğulun izini süren, hem dokunaklı hem de komedi unsurları barındıran bir yol filmi. Savurgan baba, 35 yıl önce terk ettiği oğlunu görmek için döner ve baba-oğul, Finlandiya’yı Helsinki’den kuzeye Lapland’a, çalıntı bir arabayla katederken birbirini tanıma fırsatı bulur. Ülkenin önde gelen film ve müzik ikonlarından Vesa-Matti Loiri ve Samuli Edelmann’ın rol aldığı film, hayat gibi kestirilemez bir aile hikâyesi.

Çetrefilli ötanazi konusu UYUYAN GÜZEL

Bir trajedi, hayatın anlamına yönelik düşünceleri etkileyerek dört kişinin hayatını değiştirir. 17 yıllık bitkisel hayatın ardından Eluana Englaro’nun hayatının artık sonlandırılmasına karar verilir. Bu karar üzerine bir senatör, vicdanı ile siyasal sadakati arasında kalır. Senatörün kürtaj karşıtı aktivist kızı, karşı gruptaki protestoculardan Roberto’ya âşık olur. Bu sırada ünlü bir aktris, kızının komadan çıkacağı umuduyla mucizelere ve inanca sığınmıştır. Umutsuzluk içinde kaybolmuş ve ölmeye kararlı güzel Rossa ise genç doktor Pallido tarafından kurtarılır. Cepteki Yumruklar, Günaydın Gece ve Yenmek’in yönetmeni İtalyan usta Marco Bellocchio, izleyiciyi çetrefilli ötanazi konusunun çok yönlü keşfine davet ediyor.

Duygu ve düşünce egzersizi MEKONG HOTEL

2010 yılında Uncle Boonmee filmiyle Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanarak büyük ses getiren Taylandlı yönetmen, video sanatçısı Apichatpong Weeresethakul’un son filmi Mekong Hotel, gerçek ile kurmaca arasında gidip gelen, bu dünyadan öbür dünyaya geçiş yapan bir duygu ve düşünce egzersizi. Sinema dünyasının son zamanlardaki en kendine has seslerinden Weeresethakul, filmde vampiri andıran anne ile kızı ve genç âşık ile Mekong Nehri arasındaki bağı özgün tarzıyla anlatıyor. Mekong Hotel aynı zamanda, Weeresethakul’un 2002’de hazırladığı, ancak yüksek bütçesi yüzünden çekemediği Ecstasy Garden projesi için ekibiyle yaptığı provayı da ekrana aktarıyor. Weeresethakul, 2001’de İstanbul Bienali’ne de sanatçı olarak katılmıştı.

Alin Taşçıyan

* Carlos Reygadas filmleri
* Henüz Bir Şey Görmediniz / Alain Resnais
* Hannah Arendt / Margarethe Von Trotta
* Uyuyan Güzel / Marco Bellocchio
* Perde / Jafar Panahi & Kamboziya Partovi
* Öğrenci / Darezhan Omirbayev
* Bir Hurdacının Hayatı / Danis Tanovic
* Aklımı Oynatacağım / Pedro Almodovar
* Yasak Aşk / Anne Fontaine
* Başka Bir Hayat / François Ozon
* Ginger ve Rosa / Sally Potter
* Sislerin İçinde / Sergei Loznitsa
* Mekong Hotel / Apichatpong Weeresethakul
* ‘45 Ruhu / Ken Loach

Atilla Dorsay

* Camille Claudel / Bruno Dumont
* Vesikalı Yarim / Lütfi Akad
* Karnaval / Can Kılcıoğlu
* Aklımı Oynatacağım / Pedro Almodovar
* Kapital / Costa-Gavras
* Henüz Bir Şey Görmediniz / Alain Resnais
* Tarihi Şehir Merkezi / Manoel de Oliveria & Aki Kaurismaki & Victor Erice & Pedro Costa
* Derin Sular / Baltasar Kormakur
* Kon-tiki / Joachim Ronning, Espen Sandbe
* Cennet Üçlemesi / Ulrich Seidl

Uğur Vardan

* Aklımı Oynatacağım / Pedro Almodovar
* Lanetli Kan / Park Chan-Wook
* Başka Bir Hayat / François Ozon
* Bir Vampir Hikâyesi / Neil Jordan
* Ginger ve Rosa / Sally Potter
* Sislerin İçinde / Sergei Loznitsa
* Kon-tiki / Joachim Ronning, Espen Sandbe
* Kuzeye Giden Yol / Mika Kaurismäki
* Goltzius ve Pelikan Kumpanyası / Peter Greenaway
* Uyuyan Güzel / Marco Bellocchio

Nil Kural

* Perde / Jafar Panahi & Kamboziya Partovi
* Yozgat Blues / Mahmut Fazıl Coşkun
* Henüz Bir Şey Görmediniz / Alain Resnais
* ‘45 Ruhu / Ken Loach
* Aklımı Oynatacağım / Pedro Almodovar
* Can Ateşi / Laurent Cantet
* Lanetli Kan / Park Chan-Wook
* Babadan Oğula / Derek Cianfrance
* Tim Buckley’ye Sevgilerle / Daniel Algrant
* Kuzeye Giden Yol / Mika Kaurismäki

Murat Erşahin

* Carlos Reygadas filmleri
* Lanetli Kan / Park Chan-Wook
* Başka Bir Hayat / François Ozon
* Kapital / Costa-Gavras
* Sanatçı ve Modeli / Fernando Trueba
* Kon-tiki / Joachim Ronning, Espen Sandberg
* Cennet Üçlemesi / Ulrich Seidl
* Mekong Hotel / Apichatpong Weeresethakul
* Gizli Kimya / Shane Carruth
* Lucia’dan Sonra / Michel Franco
* Goltzius ve Pelikan / Peter Greenaway
* Henüz Bir Şey Görmediniz / Alain Resnais
* ‘45 Ruhu / Ken Loach

Nerede, hangi saatte?

Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Beyoğlu, Pera Müzesi, Nişantaşı’nda City’s, Ortaköy’de Feriye ve Kadıköy’de Rexx olmak üzere altı sinemada yapılacak. Filmlerin gösterim seansları 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30. Festivalin büyük ilgi gören ‘Geceyarısı Çılgınlığı’ bölümünde her cuma ve cumartesi gecesi 24.00’da yüksek gerilimli bir film gösterilecek.

Biletler 16 Mart’ta çıkıyor!

32. İstanbul Film Festivali biletleri 16 Mart Cumartesi günü saat 10.00’dan itibaren; Biletix satış noktaları, Biletix çağrı merkezi (0216 556 98 00), Biletix web sitesi (www.biletix.com) ve Atlas, Beyoğlu ve Rexx sinemalarında açılacak ana gişelerden alınabilecek. Fiyatlar 5-15 TL arasında.

Etkinlikleri de takip edin!

Costa-Gavras Sinema Dersi

Politik sinemanın ustalarından Costa-Gavras, 7 Nisan Pazar saat 16.00’da Akbank Sanat’ta. Festivalin bu yılki Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi yönetmen, sinema dersinde sinema anlayışı ve filmleri üzerine sohbet edecek. Yapıtları her zaman tartışma yaratan, ‘Kayıp’, ‘Cennet Batıda’ gibi filmleriyle eşitsizliğe, insan hakları ihlallerine, faşizme karşı sözü olan Costa-Gavras, sinemadaki ilk yıllarından son filmi Kapital’e, değişen dünyayla birlikte sinemasının da nasıl evrildiğini anlatacak. Moderatörlüğünü sinema yazarı Alin Taşçıyan’ın yapacağı söyleşiye katılmak isteyenler yer kuponlarını, etkinlik sabahı 10.00’dan itibaren Akbank Sanat’tan alabilecek.

Carlos Reygadas Sinema Dersi

Filmleri çok tartışılan yönetmenlerden Meksikalı Carlos Reygadas, 9 Nisan Salı günü 16.00’da Salon İKSV’de vereceği sinema dersiyle, kendi sinema dünyasını yaratma macerasını seyircilerle paylaşacak. Geçen yıl ‘Karanlıktan Aydınlığa’ ile Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Carlos Reygadas, sinema dersinde filmlerinin kendine özgü ritmini anlatacak.

Peter Weir Sinema Dersi

Bu yılki Altın Lale Uluslararası Yarışma’nın jüri başkanlığını üstlenen ünlü yönetmen Peter Weir, 12 Nisan Cuma saat 16.00’da Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde sinema dersi verecek. Peter Weir’in, yer kapasitesi sınırlı olacak sinema dersine katılım için filmcenter@boun.edu.tr adresine e-posta göndererek kayıt yaptırmak yeterli.

Serbest Radikaller – Deneysel Sinema Üzerine Bir Söyleşi

‘NTV Belgesel Kuşağı’nda gösterilecek ‘Bir Deneysel Sinema Tarihi’ filminin yönetmeni Pip Chodorov ile yazar, editör, festivalci ve sinemacı Heinz-Peter Schwerfel, deneysel sinema çerçevesinde sinemayla sanatın kesişme noktalarını ortaya koyacaklar. Pip Chodorov ve Heinz-Peter Schwerfel söyleşide, avangart ve deneysel sinemanın çağdaşlarını nasıl yeni alanlara yönlendirdiğini konuşacaklar. 5 Nisan Cuma günü 16.00’da Akbank Sanat’ta gerçekleştirilecek söyleşinin moderatörlüğünü Lara Kamhi üstlenecek.

Belgeseller ve Kitle Fonlaması

Festivalde, son dönemde belgesel filmler için de alternatif bir kaynak yaratma yöntemi olarak kullanılmaya başlayan, internet üzerinden gerçekleştirilen kitle fonlaması üzerine bir söyleşi gerçekleştirilecek. docİstanbul işbirliğiyle ve Berke Baş’ın moderatörlüğünde, 9 Nisan Salı günü 14.00’da Salon İKSV’de düzenlenecek söyleşiye, bütçelerini kısmen de olsa kitle fonlaması yöntemi ile oluşturmuş Ekümenopolis filminin yapımcısı Gaye Günay, Diyar filminin yönetmeni Devrim Akkaya ve Benim Çocuğum filminin yönetmeni Can Candan ile yapımcısı Ayşe Çetinbaş katılacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!