Seks sembolü olarak anılmak istemiyorum

Güncelleme Tarihi:

Seks sembolü olarak anılmak istemiyorum
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2005 01:26

Bir dönem vücudunu sergilemekten çekinmediği filmlerde rol alan Fransız oyuncu Mathilda May, Antalya Film Festivali’nin konuğu olarak ülkemizdeydi. Festivalin kapanış töreninde ödül veren güzel oyuncu, ‘Bir kadın oyuncu olarak bir dönem erkeklerin fantazilerinin beyazperdeye yansıması oldum. Bu bir hataydı’ dedi.

Şu sıralar sinemaya ara vermiş olsanız da, bir film festivali için burada olduğunuzu görmek sevindirici. Antalya’da geliş hikayenizi anlatır mısınız?

Bir ay kadar önce Paris’teyken bana Antalya Film Festivali’ne gidip, gitmeyeceğimi sordular. Ben de ‘Neden olmasın’ dedim. Ve işte şimdi buradayım.

- Büyükbabanız İstanbul’da doğup büyümüş, buna rağmen Türkiye’ye daha önce hiç gelmediniz. Neler anlattı aileniz size bu topraklarla ilgili?

Büyükbabam İstanbul’da doğmuş ve 12 yaşına kadar orada yaşamış. Ama ben kendisini hiç hatırlamıyorum. Tek bildiğim İspanya’dan Türkiye’ye geldikleri. Annem babam da pek bir şey anlatmadığı için bu sorunuza net bir cevap veremeyeceğim.

- Aynı zamanda çok iyi bir dansçısınız. Sinemaya geçişiniz nasıl oldu?

Ben oyuncu olmadan önce dansçıydım, ödüllerim var. Ama daha sonra iş bulamadığım için operalarda figüran olarak çalışmaya başladım. Menajerim beni buralardan alıp, filmlere taşıdı ve ben hep ona çok şey borçlu olduğumu düşündüm. Kariyerim onun istediği yolda şekillendi diyebilirim. Onun seçtiği projelerde yer aldım. Çocuk doğurduktan sonra biraz ara verip, düşünmek için zaman tanıdım kendime. Sürekli sette olunca annelik görevimi yerine getiremediğimi düşünüyordum. Ve sonunda menajerimden ayrıldım.

KENDİMİN DEĞİL ANNEMİN RÜYASINI GERÇEKLEŞTİRDİM

- Anneniz İsveç’in önemli balerinlerinden...

Evet. Zaten dansçı olmamın nedeni annemdir.

- Siz ne olmak isterdiniz peki?

Bana düşünecek zaman bile bırakmadı ki! Kendimi bildiğim andan itibaren dans ediyordum. 15 yıl boyunca her gün dans ettim ben. Kendimin değil, ama annemin rüyasını gerçekleştirmiş oldum böylece.

- Görevimi tamamladım, şimdi kendi ideallerim için çaba harcamanın zamanı mı dediniz sonra?

Evet. Şu anda 40 yaşındayım ve artık kendim için bir şeyler yapmak istiyorum. Oyunculuğu bırakmayacağım ama sadece oyunculukla yetinmek de istemiyorum.

- Bir oyun yazdığınızı biliyorum. Ne tür bir proje ve siz de bu oyunda rol alacak mısınız?

Bir tiyatro oyunu yazıyorum. Mart ayında sahneleyeceğiz. İnsanların birbirleriyle tanışmaları ve aşk ilişkileriyle ilgili bir komedi. Bir de yazmakta olduğum bir roman var.

- Bale eğitiminizin oyunculuğunuza yansımaları nasıl oldu?

Kariyerim boyunca sadece tek bir filmde dans ettim. O da bir müzikaldi. Ama almış olduğum eğitim tabii ki oyunculuğumu etkiledi. Yönetmenler bazen oyuncuların vücut dillerini kullanmadıklarından şikayet ederler. Dans eğitimim sayesinde benim bu tip sorunlarım hiç olmadı.

VIRGINIA WOLF’UN HAYATINI BEN OYNAMAK İSTERDİM

- Filmlerinizdeki çıplak sahnelerle de bağlantılı olarak seks sembolü olarak anıldınız. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?

Evet, bundan duyduğum rahatsızlık nedeniyle kendimi geri çektim zaten. Sinema erkeklerin tekelinde gibi. Bir kadın oyuncu olarak erkeklerin fantazilerinin beyazperdeye yansıması oldum bir dönem, ki bu bir hataydı! Her şey böyle kullanılmak isteyip istemediğime bağlıydı. Ve bir süre sonra böyle anılmak istemediğime karar verdim. Çocukları olan bir kadın için hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Ayrıca şunu da söylemeliyim, zaman içinde kendime olan saygımın artmış olmasının da bu kararda etkisi büyük.

- Şu ana kadar aldığınız roller arasında en beğendiğiniz hangisi?

Sanırım hiçbiri. Hiçbir rolüme kendimi yakın hissetmedim çünkü.

- Sizi heyecanlandıran, oynamak istediğiniz bir film var mı peki?

Saatler’de (The Hours, ünlü yazar Virginia Wolf’un hayatını konu alan film) rol almış olmayı isterdim.

- Bu söyledikleriniz sinema kariyerinizde hayal kırıklıkları yaşamış olduğunuzu düşündürüyor. Çocuklarınızın oyuncu olmalarını ister misiniz?

Onlar için tek dileğim var, kendi seçimlerini kendileri yapsınlar! Bana benzesinler, annelerinin onlar için seçtiği geleceği yaşasınlar istemiyorum. Benim yolumdan giderlerse bunu bir başarısızlık olarak algılayabilirim. Ben annem dansçı diye dans ettim ve bu durumdan hiç de hoşnut değilim. Neyse ki çocuklarım beni sadece bir dansçı, oyuncu olarak değil, aynı zamanda bir müzisyen, bir yazar olarak da görüyorlar.

Fransız sineması düşüş yaşıyor

- Fransız Hükümeti Warner Bros. destekli Kayıp Nişanlı(A Very Long Engagement) adlı filme para yardımı yaptı diye, Fransız sinemacılar ayağa kalktı. Siz bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Bundan haberim yoktu ama bir para verilecekse, bunun öncelikle Fransız yapımlarına gitmesi gerektiğini düşünüyorum.

- Fransız Sineması’nın bugünkü durumu nasıl sizce?

Korkuyorlar. Bu korku da onlara bazen yapmamaları gereken şeyler yaptırıyor.

- Neden korkuyorlar?

Korkuyorlar, çünkü Fransız Sineması bir düşüş yaşıyor. Ticari başarı yakalayabilmek için komediye, aksiyona başvuruyorlar. Arada küçük filmler sürpriz yapabiliyor tabii. Bu da inancımızı yitirmemizi engelliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!