Sanem Çelik: Güzel olduğumu 27 yaşında fark ettim

Güncelleme Tarihi:

Sanem Çelik: Güzel olduğumu 27 yaşında fark ettim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2004 00:00

Bir bakıyorsun Kara Melek... Bir bakıyorsun Aliye... Bir insan karakteri bu kadar oynak olabilir mi? Bu kadar farklı iki rolün üstesinden gelebilir mi? Yapısında mı var bu oynaklık, yoksa çok mu iyi oyuncu? Her iki soru da, insanın kafasını karıştıracak cinsten...Çünkü o zaman röportaj yaparken düşünmeye başlıyorsun: ‘Acaba şimdi de oynuyor mu?’ ‘Bu lafları eden Sanem Çelik mi, onun canlandırdığı bir karakter mi?’ Kafasının çok iyi ve tıkır tıkır çalıştığına hiç şüphe yok...Bir de bütün soruları ortadan kaldırabilecek bir özelliği var ki... Çok güzel abi! Güzel, güzel olan kadınlardan değil... Tuhaf bir güzellik bu. Başka türlü bir vahşet! Etkileyici yani. Batıcı. O istemese de, güzelliği senin gözünün içine giriyor. Bu kadar iltifat da fazla artık! Hadi yürü artık yerine... Otur o koltuğa, soruları cevapla...Çok güzel bir kadınsınız ama bunu vurgulayan bir tavrınız yok...- Fena mı? Çocukken de bana ‘Güzelsin’ dendiği zaman utanır, kaçardım! Çünkü bahsedilen ilk şey hep bu olurdu: ‘Aman ne sevimli çocuk, gözleri de pek şeker!’ Zaten gerçekten güzel olduğumu çok geç fark ettim. 27 yaşında. Hayatımda çok büyük bir değişiklik olmadı. ‘Meğer böyle bir malzemem de varmış... İyi... Gerekirse kullanırız!’ dedim...HADİ BİR KARAKTER OLSA DA YAŞATSAMRol yaparken ve gerçek hayatta yaşarken, karakter farklılığı söz konusu mu? ‘Şimdi oynuyorum, şimdi yaşıyorum’ mu diyorsunuz? Yoksa, hayat zaten bir oyun mu?- Hiç düşünmedim bunun üzerine. Ben kamera karşısına geçip oynuyorum. Kamera ‘Stop!’ dediği zaman da hayatıma devam ediyorum... Kendinizi kamera karşında daha iyi ifade ettiğinizi, normal hayatta içinizden çıkartamadığınız şeyleri orada çıkardığınızı filan düşünüyor musunuz?- Oyunculuğun böyle bir avantajı var ama ben bunun üzerine yatmıyorum. Gerçi şu da var: Oyunculuk yapmadığım zaman, oyunculuk yapma ihtiyacı duyuyorum. Özlüyorum. Oyun oynamak istiyorum. ‘Hadi bir karakter olsa da yaşatsam’ diyorum. Hayatın tamamına gelince, hiç şüphe yok ki, aslında her şey bir oyun!KİŞİLİĞİMİ TANIMLAYAMAM... NE DESEM BOŞ!Kişiliğinizi nasıl tanımlarsınız?- Tanımlayamam. Çünkü ne desem boş! Bugün söyleyeceğim, yarın değişeceği için... 30 yaşındayım, son 3 senedir çok acayip şeyler oluyor bana. İnanılmaz geçişler yaşadım. Hayatı algılamam, görüşlerim, bu kadar mı olur, benim her şeyim her an değişiyor! Güzel olanı da şu, bütün değişimlere açığım. Görüyorum, geliyorlar, ben de ‘Buyur’ ediyorum. Ama madem çok ısrar ediyorsun, kişiliğimi tanımlayan şöyle orijinal bir sıfat söyleyeyim: Değişken!MASKÜLEN FEMİNENBakkala giderken bile ruj süren bir kadın mısınız?-Tam tersine. Makyaj sevmem. Dönem dönem süslenme arzuları baş gösterir ama onun da bir sınırı vardır. Mahalle bakkalımıza böyle bir kötülük yapamam! Kuaför, muaför...-Onu da sevmem. Boşa harcanmış zaman gibi gelir. Ama bakımsız bir kadın da değilim ona göre!Maskülen bir feminensiniz. Sizde erkeksi bir hal de var...-Evet. Rahat ve özgür olmalıyım. O yüzden en favori giysim pantolondur. Çocukluğumdan beri bacaklarım kanapelerin tepesinde, duvarlarda filandır. Böyle bir durumda elbise ve etek beni aşıyor!ZOR VE YORUCU KADIN!Erkek arkadaşlarım diyor ki: ‘Allah bizi senin gibi kadınlardan korusun!’ Yorucu ve zor olduğumu söylüyorlar. Oysa bana hiç öyle gelmiyor. Zoru filan bırak, ben çok kolayım! O kadar ki, her şeyi yaparım, her yere uyum sağlarım, dağda, bayırda, ovada, barda eğlenirim, mız mız değilim, her şeyin tadını çıkarırım, hoplarım zıplarım, denize de girerim, karda da gezerim. Neyim batıyor ki bunlara? Anlamadım gitti...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!