Türk Psikologlar Derneği de Seda Sayan'ın programını eleştirdi

Güncelleme Tarihi:

Türk Psikologlar Derneği de Seda Sayanın programını eleştirdi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 05, 2014 16:14

Türk Psikologlar Derneği, iki eşini öldürdükten sonra yeniden evlenmek istediğini söyleyerek şarkıcı Seda Sayan'ın programa çıkması hakkında açıklama yaptı. Dernek yazılı açıklamasında şiddetin normalleştirildiğini, toplumda şiddet eğilimi olanların cesaretlendirildiğini belirtti ve şu sözlere yer verdi:

Haberin Devamı

Kadınlara yönelik şiddet ve cinayetleri meşrulaştırmak toplumun ruh sağlığını tehlikeye atmaktadır. Son günlerde kadına şiddet ve kadın cinayeti faillerinin TV programlarına gittikçe artan sıklıkla konuk edilmeleri, kadına şiddeti meşrulaştıran, şiddet sergileyeni kahramanlaştıran ve bunun sonucu olarak da toplumsal ruh sağlığına zarar veren bir tablo yaratmaktadır.

TOPLUMSAL RUH SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDADIR

Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali ve toplumsal bir sorundur. Kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddet suçlarını açık ve/veya örtük bir şekilde meşrulaştıran, özendiren bu TV programlarının toplum üzerinde ciddi olumsuz etkilerine dikkat çekmek, kanal yöneticilerini ve TV programı sorumlularını uyarmak Türk Psikologlar Derneği olarak mesleki sorumluluğumuzdur.

Haberin Devamı

ŞİDDETİN MEŞRULAŞMASINA VE ARTMASINA ZEMİN HAZIRLANMAKTADIR

Kadına şiddet uygulayan ve kadın cinayeti faili olan erkekler televizyon ekranına çıkartılarak aslında bir nevi ödüllendirilmekte, yüceltilmektedir. Bu tutum ülkemizde zaten yaygın olan şiddet suçlarının meşrulaştırılmasına ve artmasına zemin hazırlar niteliktedir.
Songül Karlı'nın, eşini 43 yerinden tornavidayla yaralayan kişiyi yayına çıkarmasının ardından son olarak Seda Sayan'ın programında iki eski eşini öldürmüş olan bir kişi milyonlarca seyircinin karşısına çıkartılmıştır.

'BUNUNLA DA YETİNİLMEMİŞ BİR DE NEDENLERİ SORGULANMIŞ'

Bununla da yetinilmemiş, her iki programdaki sorularla, erkeğin uyguladığı şiddetin "nedenleri" meşrulaştırıcı bir biçimde "sorgulanmaya ve anlaşılmaya" çalışılmış, hatta bu yolla da kadınlara ve tüm topluma yönelik işlenen bu ağır suç, anlaşılır ve kabul edilir kılınmaya çalışılmıştır.

ŞİDDET EĞİLİMİ OLAN KİŞİLER CESARETLENDİRİLMEKTEDİR

Bu programlar, şiddet eğilimi olan kişileri cesaretlendirmekte, bu kişiler için özendirici birer rol model teşkil etmekte, hatta şiddeti ne zaman, nerede ve nasıl uygulayacaklarına dair yöntemler öğretmektedir. Şiddetin uygulanması haklı gösterildiğinde, toplumdaki bireylerin bu saldırganlarla özdeşim kurarak sorun yaşadıkları benzer durumlarda bir çözüm yolu veya kendini ifade etme yolu olarak saldırganlığa ve şiddete başvurma olasılıkları artmaktadır.

Haberin Devamı

KADINLAR ŞİDDET KARŞISINDA ÇARESİZLİK, SİNME, BOYUN EĞME DAVRANIŞINA MAHKÛM EDİLMEKTEDİR

Saldırganların adeta birer şöhret haline getirilerek konuk edildiği bu programları izleyen ve kendileri de şiddete maruz kalan kadınlar ise şiddet karşısında daha fazla çaresizlik, sinme ve boyun eğme davranışı gösterebilmektedir.
Oysa ki aile içi şiddet durumunda kadının yapmaması gereken tek şeyin susmak olduğu biz psikologların ortak kanaatidir. Aksi halde amacı kadını sindirmek, susturmak olan erkek uyguladığı şiddetin “işe yaradığını” düşünür ve şiddet uygulamaya devam eder.

TOPLUM ŞİDDETE ALIŞTIRILMAKTA, DUYARSIZLAŞTIRILMAKTADIR

Bu programların genel izleyici üzerindeki etkisi duyarsızlaşma olabilmektedir. Yapılan çalışmalar, medyadaki şiddetin insanlar üzerindeki en belirgin etkisinin duyarsızlaşma olduğunu göstermektedir. Duyarsızlaşma, korku veya kaygı verici durumlardan kaçınmak veya etkisini en aza indirmek için bilinçli ya da bilinçsiz olarak benimsenen bir yoldur. Şiddet karşısında duyarsızlaşan birey şiddeti normal, hayatın bir parçası ve kaçınılmaz olarak algılamaya başlar ki bu da toplumsal ruh sağlığı için son derece tehlikelidir. Aynı zamanda bu tarz programlar izleyicilerin adil dünya inançlarını zedeleyebilmekte ve şiddetin nedeni olarak şiddete maruz kalan kişileri suçlama eğilimine neden olabilmektedir.

Haberin Devamı

TPD OLARAK MEDYAYI SORUMLU VE ETİK YAYINCILIĞA DAVET EDİYORUZ

Tek tek bireyleri ve bir bütün olarak toplumun ruh sağlığını korumakla sorumlu olan bir meslek grubunun üyeleri ve Türk Psikologlar Derneği olarak medyayı, basın ve yayın organlarını başta çocuklar, kadınlar, farklı cinsel kimlikler olmak üzere; tüm farklılıkları, çeşitlilikleri ve zenginlikleriyle tüm toplumun ruh sağlığı adına daha sorumlu, duyarlı ve etik bir yayıncılığa davet ediyoruz.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!