Robin Gibb’i feda edemedim, hesap ödemeden Loft’tan tüydüm

Güncelleme Tarihi:

Robin Gibb’i feda edemedim, hesap ödemeden Loft’tan tüydüm
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2007 00:00

İstanbul’un en güzel yazlık konser mekanlarından biri biliyorsunuz Harbiye’deki Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu.

Özellikle bugünlerde İstanbul Caz Festivali’nin önemli konserlerine ev sahipliği yapıyor. Festivalciler için orada konser izlemenin bir güzel yanı da hemen öncesinde karşısındaki Loft Restaurant’ın yazlık mekanında yemek yemek ve bir şeyler içmektir. Gerçekten büyük keyiftir bu. Ancak her zaman yer bulmak mümkün değildir. Hadi buldunuz, oradan zamanında çıkıp konsere girmek büyük şans. İki adımlık yer, ne gibi bir zorluk olabilir ki dediğinizi duyar gibiyim. Önce bir okurumun bana gönderdiği mektubu okuyun, buna sonra karar verirsiniz. Eğer oraya konser öncesi gitmişseniz zaten benzer şeyleri yaşamışsınızdır.

Sayın Kültürazzi,

Geçen salı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda Bee Gees’in vokali Robin Gibb’in verdiği konserde kendimi bir türlü müziğe veremedim, içim içimi yedi durdu. Halbuki bu konseri iple çekiyordum. O akşam (geçen salı) konserin başlamasından çok önce, benim gibi Bee Gees meraklısı iki arkadaşımla birlikte büyük bir hevesle yola çıktık. Açıkhava Tiyatrosu’nun tam karşısındaki Loft Restoran’da bir şeyler yiyip, sonra da Robin’i dinleyecektik. Biz Loft’un festival zamanında Açıkhava’ya gelen seyircilerin uğrak yeri olduğunu unutmuşuz. Oraya gelince anladık; konserin başlamasına bir buçuk saat olmasına rağmen her yer tıklım tıklımdı. Biz de üç kişi bara oturduk. Barmenler önümüzden hızlandırılmış filmdeki karakterler gibi bir o yana bir bu yana koşuşturuyordu. Güzelce yedik içtik ama aklımız Robin’deydi. Konserin başlamasına yarım saat kala kalkmaya karar verdik. Açıkhava dolmadan yerimize rahat rahat yerleşmek istiyorduk.

KAÇ KERE HESAP DEDİM...

Stres o anda başladı. Hesabımızı nasıl ödeyecektik? "Hesabı getirir misiniz lütfen?" sorusunu kaç kere sorduğumuzu bilmiyorum. Barmenler görmeyen gözlerle önümüzden hızla kayıp gidiyor, müşterilere yetişmeye çalışıyordu. Konsere 15 dakika kala, bizim üçlü grup dağıldı. Aramızdan ikisi önden gitmek üzere ayrıldı, ben de hesabı ödeyip peşlerinden gitmek için kaldım. O arada barın, Robin Gibb konserine girebilmek amacıyla Loft’tan kurtulmaya çalışan müşterilerle dolduğunu fark ettim. Çünkü herkes "Hesabı getirin lütfen, konsere yetişeceğim!" diye sesleniyordu barmenlere. Onlar da uğraşıyordu ama yetişmek mümkün değildi.

O arada Açıkhava’dan anons yapıldı: "Konserin başlamasına 10 dakika kalmıştır." Ben barmenlere seslenmeye çalıştım, ama o sırada benden çok daha uzun boylu ve cüsseli bir müşterinin etkileyici azarlaması üzerine önümdeki barmenin ilgisi o yöne döndü. Kendi kendimle hesaplaştım: Hesabı ödemek uğruna, Robin Gibb konserini kaçıracak mıydım?

DURUP DURURKEN BELEŞÇİ OLDUM

Ayağa kalktım, ağır hareketlerle çantamı aldım, arada barmenlerle göz göze gelmeye çalışıyorum, nasıl olsa beni durdururlar, hesabı öyle öderim, diye düşünüyorum, ama kimse bir şey demiyor. Açıkhava’nın önüne inen merdivenlere yürüyorum, dönüyor bakıyorum, kimse bir şey demiyor, biraz daha yürüyorum, dönüyor bakıyorum, hiçbir şey olmuyor. Konsere dakikalar kala, hesabı ödemeden, Açıkhava’nın kapısından içeri girdim. Kimse arkamdan koşmadı, kimse hesap istemedi.

Ama içim rahat etmedi. Niye durup dururken beleşçi olayım ki?

En iyisi size yazmak diye düşündüm.

O gece, yani 10 Temmuz Salı akşamı biz orada 3 kadeh beyaz şarap (Çankaya), bir adet limon sulu bira, bir kadeh margarita içtik, 2 adet keçi peynirli pizza (lezzetliydi) yedik.

Loft’a borcumuz neyse, sizin aracılığınızla ödemeye hazırız.

Bir okurunuz.

İskoçya’da alkışlandı Mersin’de küme düştü

Son yıllarda İngiltere’nin önde gelen opera toplulukları ve orkestralarıyla sahneye çıkan, katıldığı kayıtlar Grammy kazanan tenor Bülent Bezdüz’ün başına önceki hafta tuhaf bir olay gelmiş. Mayıs ve haziranda İskoç Ulusal Operası’yla sekiz kez Lucia di Lammermoor’da sahneye çıkan Bezdüz, Türkiye’ye dönüşte Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nden teşekkür yazısı almış. Hemen ardından görev yaptığı Mersin Devlet Operası’nın soğuk duş etkisi yapan özel sürpriziyle karşılaşmış.

Mersin Operası’nın Aspendos Festivali’nde 17 Temmuz’da sahneleyeceği La Traviata kadrosundan çıkarıldığını öğrenmiş çünkü. Mersin kulislerinde şef Victor Domenicu’nun bile araya girdiği, fakat sonucu değiştiremediği konuşuluyor.

Şoku atlatamayan Bezdüz, bugünlerde karşılaştıklarına başına gelenleri anlatıyormuş. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli topluluklarla bugüne dek 123 kez La Traviata temsili yaptığını, isminin üstünün hangi gerekçeyle çizildiğini anlayamadığını söylüyormuş. Anlaşılmayacak ne var, burası Türkiye! Başarı asla affedilmez.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!