Penelope’ye taşıyıcı anne

Güncelleme Tarihi:

Penelope’ye taşıyıcı anne
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2012 00:00

Çekimleri üç ay süren ‘Twice Born’ filmi tamamlandı. Hikâyede, taşıyıcı anne rolüyle Penelope Cruz’la kocasının arasına giren Aksoy, 13 Eylül’de katılacağı Toronto Film Festivali öncesi yaşadıklarını anlattı.

Haberin Devamı

Penelope Cruz ile aynı filmde oynuyorsunuz, kırmızı halıda yürümeye az kaldı. Başınıza devlet kuşu konmuş gibi mi hissediyorsunuz?
- Dışarıdan öyle mi görünüyor? Aslında bu, büyük bir sürpriz değil.

Niye? Böyle bir proje mi bekliyordunuz?
- Bu film tabii bir başarı ama zaten yurtdışı bağlantılı çalışıyorum, kariyer planlamamı buna göre yapıyorum. Yurtdışında bu filme benzer birçok proje için görüşmem oluyor ama tabii ki kesinleşmeden hiçbirini sizinle paylaşmak istemiyorum. Bu filmde yer aldığım için çok mutluyum ama daha önümde bu alanda uzun bir yol var.

Sizi nasıl seçtiler?
- Rol aldığım birçok bağımsız filmle festivallere gidiyordum. 2007’de de ‘Yumurta’ filmiyle Saraybosna Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü alıp bir sonraki sene juri üyeliği yaptım. Orada film sektöründen birçok kişiyle tanıştım. Onlardan biri aynı zamanda ‘Twice Born’ filminin yapımcılarından biriymiş ve beni o önermiş.

Haberin Devamı

Dünya çapındaki bir proje için iyi bağlantı yeterli mi?
- Hayır, değil tabii ki! Bir gün aniden beni arayıp deneme çekimi için Roma’ya çağırdılar. Uzun bir çekim yapıldı. Sonra Türkiye’ye döndüm. Yaklaşık bir ay sonra yine aradılar. Yeniden deneme için Roma’ya gittim. Sonunda İtalyan-İspanyol ortak yapımı ve kitabı Türkçe’ye ‘Sen Dünyaya Gelmeden’ ismiyle çevrilen ‘Twice Born’ filmi için ‘Bosnalı Aska’ karakterini oynamak için seçildim.

GÜZELLİĞİM BAŞTA DEZANVATAJDI

Seçilmenizde sizce güzelliğin ne kadar etkisi var?
- Filmin yönetmeni Sergio Castellitto, filmin senaristi ve kitabın yazarı Margaret Mazzantini ile evli. Bir gün Margaret: “Eşim ilk deneme çekiminde ‘işte Aska’yı buldum’ dedi. Ama ben bu rol için fazla güzel olduğunu düşündüm. Sonra deneme çekimlerindeki performansınla beni etkiledin” dedi. Yani güzellik başlarda benim için bir dezavantajdı.

Bazı Türk oyuncular büyük yabancı projelerde yer aldıklarını söylüyor ama sonra iki dakika görünüyor. Sizinki farklı umarım...
- Karakterim hikâyenin ilerlemesinde büyük pay sahibi ve beni gerçekten çok zorlayan bir roldü.

Sizi zorlayan yanı neydi?
- Aska, kırmızı saçlı, punk, asi ve başarılı bir müzisyen. Bosna Savaşı’yla da bağlantılı pozitif bir karakterden mutsuz bir karaktere dönüşüyor. Bosna Savaşı’na ait rol için bir sürü belgesel izledim ve çok fazla okudum. O dönem bütün işkenceler yaşandığı için rol beni şimdiye kadar canlandırdığım karakterlere göre bin kat daha fazla etkiledi. Psikolojik olarak yıpratıcı bir süreç. Bazı günler setten çıkınca bile hüznüm devam ediyordu. Bunun yanında ‘Aska’ trompet çalıyor ve benim de çok iyi trompet çalmam gerekiyordu.

Haberin Devamı

Trompet çalması zor bir müzik aleti. Nasıl öğrendiniz?
- Özel hocayla günde altı saat çalacağım parçalara çalıştım. Aslında bir dublörüm vardı ancak trompeti ilerletince dublörü iptal ettiler. Bazı parçaları filmde kendim çalıyorum. Çok zor olanlarıysa playback yaptım.

SEVİŞME SAHNELERİ VAR AMA DETAYA GİRMEYEYİM

Türk oyuncuların oynadığı yabancı filmlerde hep öpüşme-sevişme sahneleri konuşuluyor. Sizin öyle sahneleriniz var mı?
- Çok detaya girmeyeyim ama var.

Ama Türkiye’deki projelerde öyle sahnelere çok sıcak yaklaşmazsınız. Yurtdışında değişen ne?
- Daha filmin tamamını izlemedim ama orada genelde oyuncuya verilen büyük bir değer var. Maksimum performansı kendimizi en az rahatsız hissederek gösterebilmemiz üzerinde duruyorlar.

Haberin Devamı

Filmde Penelope Cruz hamile kalamayınca, ‘Aska’ karakteri onun için taşıyıcı anneli yapmayı kabul ediyor. Taşıyıcı annelik kavramına bakışınız nasıl?
- Ben böyle bir şey yapmam. Ama insanın içinde bulunduğu şartlar çok önemli. ‘Aska’nın hayali Londra’ya gidip müzik yapmak. Bunun için paraya ihtiyacı var ve bu yüzden bir şeyleri feda ediyor.

Peki filmdeki gibi, sadece taşıyıcı anne olarak çocuk yapmak için birlikte geçirilen bir gece, sonunda aşka dönüşebilir mi?
- Filmde durum biraz karışık ama gerçek hayatta tabii bu birliktelik aşka dönüşebilir. Kesin bir çizgi çizmek mümkün değil. Büyük aşk yaşayıp evlenen insanların bazen öyle tanışma hikâyelerini duyuyorum ki inanamıyorum.

Haberin Devamı

Hikâyede Penelope Cruz’un eşi, sizinle onun arasında kalıyor. “Tabii bu durumda adam Penelope’yi seçer” diyor musunuz?
- Hakkını verelim güzel kadın ama hayır hiç öyle demiyorum (Gülüyor). Filmdeki karakterlerin ikisi de kendine göre seksi ve hoş ama hayatı yaşayış tarzları farklı. ‘Aska’ özgür ruhlu bir kadın ve Diego sanırım bu yüzden ondan etkileniyor.

ERKEK ARKADAŞIMLA ÇOK MUTLUYUZ

Neden hem Saadet hem Işıl adını kullanıyorsunuz?
- Kafa karıştırsa bile tam adım bu! Saadet babaannemin ismi olduğundan bu ismi çok seviyorum. Işıl isminin de anlamını beğeniyorum. Ama yurtdışında telaffuzu daha kolay olduğu için ‘Saadet Aksoy’ adını kullanıyorum.

Çok naif ve masum bir havanız var. İçinizde hiç vamp bir kadın yok mu?
- Mutlaka ortaya çıktığı yerler var. Örneğin filmde göreceksiniz! Yoksa röportaj yaparken bunu göstermenin ne anlamı var?

Haberin Devamı

Peki şimdi bir birlikteliğiniz var mı?
- Evet bir yıldan fazla zamandır birlikte olduğum bir erkek arkadaşım var. Hayatı her şeyiyle paylaştığım biri. Oyuncu değil. Çok mutluyuz ve beni çok destekliyor. İşlerim konusunda birlikte beyin fırtınası yapabiliyoruz.

FİLMOGRAFİSİ

Yumurta 2007
Semih Kaplanoğlu
A Beautiful Life 2008 Alejandro Chomski
Süt 2008
Semih Kaplanoğlu
The Rebound 2009 Bart Freundlich
Şark Oyunları 2009 Kamen Kalev
Başka Dilde Aşk 2009 İlksen Başarır
Twice Born 2012 Sergio Castellitto

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!