Patron hastalığı

Güncelleme Tarihi:

Patron hastalığı
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2001 00:00



Ayten GÖRGÜN
Haberin Devamı

Türkiye yaşanılan ekonomik krizi yine dişini sıkarak atlatacak. Her ne kadar çalışan kesimler dişlerini daha çok sıkacak olsa da, patronlar da geceleri dişlerini sıkıyor. Evet diş sıkma ya da diş gıcırdatmanın bir adı da ‘‘patron hastalığı’’. Araştırmalar, 100 kişiden 92'sinin gece, 8'inin gündüz ağız sıktığını söylüyor.

Bu, insanların isteyerek yaptığı bir şey değil. Çene kemiğinin elde olmayan bu aktivitesi nedeniyle baş ağrıları, eklem rahatsızlıkları ve adale tutulmaları ortaya çıkıyor. Araştırmacılar, bu çağdaş hastalıktan muzdarip kişinin kendisi gibi, gece birlikte yattığı partnerinin de uykusunu böldüğünü kaydediyor.

Hastalık, uykuda diş gıcırdatma veya diş üzerindeki ‘‘tüberkül’’ denilen çıkıntıların aşınması ile kendini gösteriyor. Ağzın sıkılıp sıkılmadığı yanağa konulan elektrotlar yardımıyla tespit edilebiliyor. Krizleri dişimizi sıkarak atlatıyoruz ama diş sıkma, çene eklemi hastalıkları başlığı adı altında işlenecek kadar da ciddi bir rahatsızlık.

19-44 YAŞ ARASINDA

Dişler, sıkmaya dayanabildikleri kadar dayanıyorlar. Dayanmadıkları zaman da durum vahimleşiyor. Kulakların hemen önünde alt-üst çeneyi birbirine bağlayan bir eklem var, bu eklemin bir yastığı (diski) bulunuyor ve o disk parçalanmaya başlıyor. Ve diş gıcırdatma sorunu yüz ağrılarına dönüşebiliyor. Disk, yumuşak bir yastık gibi. Görevini yapamıyor, ağız açılırken ve kapatılırken katır kutur sesler çıkıyor. Yüzdeki kas ağrısı yanakta değil bütün kafaya yayılan bir ağrıya dönüşüyor. Bu, kulak-burun-boğaz, hatta göz ağrısı ile karıştırılabiliyor.

Araştırmacılar, kızgınlık, stres ve kuruntunun yanı sıra fazla miktarda tüketilen alkol, tütün ve kafeinin de uykuda diş gıcırdatmaya yol açtığını belirtiyor. Bilimciler, uykuda diş gıcırdatmanın yaşlılıkla ilgisinin olmadığına, bu rahatsızlığın daha çok 19-44 yaş gurubu arasında görüldüğünü hatırlatıyor.

ŞABLON TEDAVİSİ

Uykuda diş sıkmanın ve bunun neden olduğu sancıların tedavisi ise plastik bir şablon. Üst çeneye dişlerin çiğneme yüzeyini örten 1 mm kalınlığında plastik bir şablon konuyor. Çenelerdeki enerjiyi boşaltmak için sıkma işlemi şablon aracılığıyla yapılıyor.

Şablon çok hafif ve esnek.

Diş gıcırdatması varsa bunun başka kas ve eklem hastalıklarına dönüşmemesi için şablonun her gece kullanmasında yarar var. Gündüz çok nadir olarak kullanılıyor. Şablon kullanıldığında hastalık ilerlemiyor. Fiyatı 100-200 dolar.

Şablonun bir özelliği de kuvveti çekebilecek dişlere kuvveti dağıtması. Çünkü diş sadece sıkıştırılmıyor, ağız sağa sola hareket de ettiriliyor. Bu da çeneyi çok yoruyor.

İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Oral İmplantoloji Anabilim Dalı'nda öğretim görevlisi Doç. Dr. Ata Anıl şablon tedavisi yapılmazsa durumun ameliyata kadar gidebileceğini söylüyor: ‘‘Ameliyat da sanıldığı gibi basit değil. Dişlerini sıkan hastaların bir diş doktoruna ve hatta stres faktörünü çözmek için bir psikoloğa gitmesinde de yarar var.’’

Her 100 kişiden 92'si gece, 8'i gündüz dişlerini sıkıyor

Ekonomik ve siyasi krizleri atlatmak için önerilen diş sıkma aslında ciddi bir hastalık. 100 kişiden 92'si geceleri fena halde dişlerini sıkıyor. Bu hastalığın bir adı da ‘‘patron hastalığı’’. Yüzde ağrılara neden olan hastalığın tedavisi ise plastik bir şablon kullanmak. Şablon kullanılmazsa iş ameliyata kadar gidiyor.

Nasıl teşhis edeceksiniz?

Sabahleyin kalktığında yanaklarınız ağrıyorsa.

Ağzınızı rahat açamıyorsanız ve açtığınızda ağrıyorsa.

Yanak kaslarına basıldığında ağrı hissediliyorsa.

Gün içinde ağrı devam ediyorsa.

Kulağa ve başa yayılan ağrılarınız varsa.

Ağız açma kapama sırasında zorluğun dışında klik klak gibi sesler çıkıyorsa. (Bu sesler çok kötü. Hastalığın iyice ilerlemeye başladığını gösteriyor.)

Dişlerin piramit şeklindeki çıkıntıları düzleşmiş, iç tabakası dışarı çıkmışsa.

Kara kedi alerji yapıyor

Kara kedilerin açık renkli kedilere oranla daha fazla alerjiye yol açtıkları ortaya çıktı. Ancak araştırmacılar henüz bu durumun nedenlerini tespit edemediler.

Araştırmacılar 321 kedi sahibi alerji hastasını gözlemlediler ve kara kedisi olanlarda, açık renk kedi sahiplerine göre dört kat daha fazla hapşırma, hırlama gibi alerji belirtilerine rastladılar.

Kara kedisini yatak odasına alanlarda görülen alerji belirtileri, hiç kedi beslemeyenlere göre yirmi kat daha fazla.

Amerikan ‘‘Alerji, Astım ve Bağışıklık Sistemi’’ dergisinde yer alan bu haberde, özellikle alerjik bünyeli kedi sahipleri kedilerini yatak odalarına almamaları konusunda uyarıldı.

Şimdi uzmanlar çeşitli renklerde kedilerin alerjiye ne ölçüde yol açtıklarını araştırıyor...

BÜTÜN UMUDUMUZ FARELERDE

Son günlerde sürekli olarak şişmanlığa karşı hazırlanan mucize hap haberleriyle sarsılıyoruz. Ancak henüz ortada bir mucize yok.

Son haber, şubat ayında ABD'de Massachussetts'deki Whitehead Biyomedikal Araştırma Enstitüsü'nden geldi. Yaptıkları araştırmada bu farelerden bir bölümüne Famoksin adını verdikleri bir protein verdiler. Bu proteini alan fareler aniden zayıflamaya başaldılar. 15 gün içinde kilolarının yüzde 8'ini kaybettiler, hem de bol bol yedikleri halde!

Bunun nedeninin, hayvanların kas hücrelerinin yağ asitlerini çok büyük bir hızla tüketmesi olduğu belirlendi. Ama kaslar bu fazladan enerjiye nasıl kavuşmuştu? Araştırmacılar henüz bu mekanizmayı anlamış değiller.

Buradan yola çıkarak, benzer bir proteinin şişman insanlar tarafından ömür boyu alındığı sürece kilo problemini ortadan kaldıracağı söylendiyse de, bütün bunların şimdilik hayalden öteye gitmediğini herkes biliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!