Güncelleme Tarihi:
* Oyunculuk hikayenizi anlatır mısınız? Nasıl başladı bu macera?
- Çok küçük yaşlarımdan itibaren televizyona büyük ilgim vardı. Okuduğum romanlarda, izlediğim filmlerde hep kendime yakın bir karakter bulmaya çalışırdım. Sonra “Beni bu kadar mutlu eden bir şeyin içinde neden olmayayım?” diye düşünürken kendimi oyunculuk eğitimi alırken buldum. Ankara’da özel bir kurstaki oyunculuk eğitiminden sonra menajerim Tümay Özokur’la tanıştım ve birlikte çalışmaya başladık. Genç ve yetenek vaat eden oyuncuları keşfetmek konusunda sektörün duayeni olarak bilindiği için kariyerimi ona teslim ettim. Uzun bir yolculuğa çıktık. Onlarla çalışmaya başladıktan kısa süre sonra ilk dizi deneyimim gerçekleşti ve “Medcezir” projesinde rol aldım.
* Kariyeriniz konusunda kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?
- Öğrendiğim ve bildiğim, oyunculuğun bitmeyen bir yolculuk olduğu. Bir kitabı okurken, bir filmi izlerken, bir insanın hikayesini dinlerken hep empati kurmaya çalışıyorum. “Ben olsaydım” sorusunu içimde hissetmeye ve yaşamaya gayret ediyorum. Bunun yanı sıra tabii ki eğitim bence çok gerekli. Bir dönem oyuncu koçu Ayşegül Aydın’dan eğitim aldım, eğitime devam edeceğim. Öğrenmeye çok hevesli bir yapım var ve yorulacağımı hiç sanmıyorum.
AŞIK OLDUĞUMDA TABULAR YIKILIR, SINIRLAR KALKAR
* Modayla aranız nasıl?
- Moda benim için insanın kendini kıyafeti, aksesuvarları ve tarzıyla yaşadığı zamana göre ifade edebilmesidir. Modayı yakından takip ederim ama sırf moda diye kendime yakışmayan ya da vücuduma uygun olmayan bir şeyi giymem.
* Stil ikonunuz var mı?
- Güzelliği, zarafeti ve tarzıyla en takdir ettiğim kişi, Audrey Hepburn. Onun kadar kendiyle barışık, sadeliğinin yanında feminen denilebilecek stile sahip bir kadın olduğunu düşünmüyorum. Yaşadığı dönemden bu yana stiliyle hâlâ kadınları peşinden sürüklüyor.