Özel yapım bir kolaj

Güncelleme Tarihi:

Özel yapım bir kolaj
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2009 00:00

Nil Karaibrahimgil, Paris Match’ın “İstanbul gerçek bir Avrupalı” başlıklı yazısında Türkiye’nin modern yüzleri arasında sıralanan isimlerden biriydi. Gerçekten Karaibrahimgil, şarkı sözlerinde kadınların ruhlarına tercüman olan bir sanatçı. Şarkıları, içten kelimelerle örülü bir tül gibi sarıyor kadınları...

TANRI OLSAYDIM

Toleransın sesini açardım

Toleransın olmadığı iklim beni kızdırır. Haksızlık. Tuhaf bir adalet duygum var. Terazi burcuyum diye mi acaba? İçinde özgürlükler ve tolerans olan her türlü yönetimde yaşarım. Siyasette duygu yok. Duygunun olmadığı şeyler beni sıkıyor.

EĞLENCELİYİM

Kendimi kese kağıdında taşırım


Kendimle dalga geçerim. Hatta o kadar geçerim ki, kendimi kese kağıdında taşıyorum. Geçenlerde birine Alaçatı’da, “O kız Türkiye’yi değiştirdi” demişler. Keşke azıcık tatsam o şekerli egolardan...

REKLAM DÜNYASI

BENDEN ESİNTİLER VAR

Bugünkü müziğinizde reklam dünyasından hâlâ esintiler var mı?
-Reklam dünyasında benim müziğimden esintiler var desem fazla mı ukalalık yapmış olurum? Olsun, yapayım.

Piyasaya çıktıktan sonra şarkılarınız size yabancılaşır mı?
-Yabancılaşmaz da, uzaklaşır. 18 yaşında bavulunu alıp giden çocuk gibi. Ara sıra telefonlaşırsın konserlerde.

GÜLDÜKLERİM

Kendi esprilerim

Saçma şeylere gülüyorum. En çok da kendi esprilerime. Hayattan bu konuda beklediğim tepkiyi henüz alamıyorum. Mesela, Wolverine filmine başrol oyuncusu başvururken ne demiş? Rol verin! Bu benim esprim ve bence çok komik. Anlatabiliyor muyum?

MODELİM

Beğendiklerimden kolaj yaptım


Bir rol modelim yok. Babam dünyada gördüğüm en orijinal söz yazarı. Farklı taraflarını beğendiğim insanlar var, kafamda kolaj yapıyorum onları. Rol modeline en yakın şey o aklıma gelen. Müzisyen olmayan da çok. Bizim evde, eline gitar alıp beste yapmak doğal bir şeydi. Bisiklete binmek gibi. İçine doğdum, dışına taştım.

NEŞET ERTAŞ

Biliyordum ama dinlemem


Neşet Ertaş’ın kim olduğunu biliyorum ama söylediği türküleri bilmiyorum, dedim. Hakikat buydu. Sanat müziği ve türkü pek dinlemem, niye yalan söyleyeyim?

ESİN KAYNAĞIM

Ağaçlar bile duygu dolu


Herşeyden nem kapıyorum. Her yer hikaye dolu. Laf dolu. Duygu dolu geliyor bana. Ağaç bile. Bu aralar ağaçların gizli hayatıyla ilgili bir kitap okuyorum. “Ağaç olmak zordur” diye başlıyor kitap. Buyur. Herşey önünde zaten.

OKUDUM

Üniversitemin manzarası güzeldi

Türkiye’deki çoğu genç insan gibi, fiks mönü tabir edilen havalı bir liste vardı halihazırda. Başı çeken Boğaziçi işletme, ekonomi, uluslararasi ilişkilerdi. Hala öyle bir şey var mı bilmiyorum. Boğaziçi’nde okuduğuma memnunum. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okudum. Siyaset kısmını unutsam da, bana kattığı şey çok. Hatta konservatuvar okumaktan daha bile iyi olmuş olabilir. Felsefi kamera açıları, İngilizce okuma alışkanlığı, tatlı bir özgüven ve güzel bir manzara. Bir okuldan daha fazla ne beklenebilir?

KEŞKE

ÖLÜ BİR KELİME


Yaşamınızın yol ayrımı hangi noktadaydı?
/images/100/0x0/55eb25a8f018fbb8f8ae546f

-Yola çıkışım aileden gelen müzik geniyle, U dönüşüm Özgür Kız’la.
22 yaşındayken başladığınız metin yazarlığı size neler kattı?
-Çok kısa süre metin yazarlığı yaptım. Bir şeyi kısa ve sıkmadan anlatmayı tecrübe ettim.
Astrolojiyle ne kadar ilgilisiniz? Fal baktırır mısınız?
-Fal baktırmam. Ama astrolog bir arkadaşım var. Arada bir şeyler soruyorum. Aklıma yatmış bir konu diyelim.
Karnınızda çok keşke biriktirdiniz mi?
-”Keşke”, ölü bir kelime.
Çocuk yapmak için “Eyvah yaşım geçiyor” çağını mı bekliyorsunuz?
-Hayır, “Yaşasın anne oluyorum” gününü bekliyorum.

SEVDİĞİM HAYVANLAR

Tipine göre değişir

Geçenlerde bir arkadaşım, “Sen niye bu köpeği sevmiyorsun? Hayvan sevmiyor musun?” dedi. Ben de “Bu köpeği sevmiyorum” dedim. O her insan seviyor mu? Mesela ona da, birini sevmediği için insanları sevmiyor deniyor mu? Tam tersi, bir hayvan bir insanı sevmediğinde, bir hakikat hissetmiş oluyor ve bu krediyi alıyor. Ben niye almıyorum?

ANI

Taksici hayat dersi verdi


Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirince, New York’a gittim. 20’li yaşlarımın başındaydım ve sırtımda gitarımla geziyordum sürekli. Bir sürü şarkım vardı. Çoğu İngilizce. Hâlâ kasetler dolusu duruyorlar. Değerlendirmezsem yazık olacak. Neyse, sırtımda gitarım gece taksiye bindim. Arkadaşımın Soho’daki evine gidecektim. Aslında olay o değilmiş, ben bir hayat dersi alacakmışım. Taksici sordu: Müzisyen misin? Cevap verdim: Sayılırım. Taksici: Ne demek sayılırım? Ya müzisyensindir, ya değilsindir! Ben: Evet, müzisyenim. Taksici: İyi misin peki? Ben: Öyle düşünüyorum. Taksici: Ne demek oyle düşünüyorum. Ya iyisindir ya da değilsindir! Bu cevaplar beynime tokat attı. Bir daha da muallak cevaplar vermedim kendime.

HAYALİM

Daha güzel şarkılar yazmak


Beni mutlu eden, hayalimi gerçek yapmaktı. Taraktan gerçek bir mikrofona geçmiş olmaktı. Şimdi de en guzel, daha güzel pop şarkıları yazmak istiyorum.

HAYAT TANIMIM

Misafirlik


Hayat, Erkan Oğur’un dediği gibi ‘Bir ömürlük misafirlik’tir.

SOYADIM

Kara bir İbrahim


Ailemin kökenini merak etmedim. Ama kara bir İbrahim düşünüyorum, aynada gördüğümle pek bağdaşmıyor... Yine de akılda kalıcı ve kafiyeli. Akılda kalıcı kafiyeli şeyleri seviyorum.

HAYATIMIN EN’LERİ

En büyük korkunuz?
-Sevdiğim birinin ölmesi
En çok neye dokunmaktan hoşlanırsınız?
-Sevgilime, anneme babama kardeşime, minik kuzenim Peri’ye
En nefret ettiğiniz davranış nedir?
-Şiddet içeren her davranış
En sevdiğiniz tatil kenti?
-Denizin üstü
En sevdiğiniz yemek?
-Makarna
En sevdiğiniz tarihi kişilik?
-İlk insan
En sevdiğiniz film?
-Spirited Away (Ruhların Kaçışı/çizgi film)
En sevdiğiniz ses?
-Gürültüsüzlük
En iyi dostunuz?
-Kitap! Hahahahaha çocukken zorla dedirtirler ya...
En sevdiğiniz koku?
-Kurabiye kokusu
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!