Güncelleme Tarihi:
SEREN SERENGİL AFRİKA'DA FOTO-GALERİ
Seren Serengil bu beklenmedik kararı nasıl aldığını, orada yaşadıklarını ve çok özel fotoğraflarını ilk kez HAFTA SONU' ile paylaştı
Afrika’ya neden gittin? Bu fikir nereden çıktı?
Bir makale okumuştum; ölmeden önce görülmesi ve gidilmesi gereken 40 yer diye… “Ne yapıp ne edip gidin bu 40 yeri görün” diye yazıyordu... O an karar verdim. Burada boşu boşuna Bebek, Etiler, Cadde ve oturduğum semt Beykoz arası hayatım geçiyordu. Tatillerde klasik Paris, Miami, Bodrum, Antalya lokasyonlarından da çok sıkılmıştım; daha çok yer görmek, daha uzaklara gitmek arzusu oluştu içimde. Gelişmiş değil de az gelişmiş, hatta hiç gelişmemiş yerlere gitmek istedim. O yüzden ilk Afrika kıtasını, Tanzanya’yı sectim.
Çocuklara karşı çok hassas olduğunu biliyorum. Orada karşılaştığın çocuklarla iletişimin nasıldı, nasıl duygular yaşadın?
Çocuklar her yerde çocuk ama onların ne oyuncaktan haberi var ne defterden ne kitaptan… Gözlerinde, ağızlarının kenarlarında sinekler vardı. Bunları görmek beni çok etkiledi ve üzdü. O kadar kanıksamışlardı ki, kovmuyorlardı bile artık sinekleri. Hemen Türkiye büyükelçisini aradım “Evlat edinebilir miyim?” diye sordum. Hatta bizi evinde ağırladı, yemeğe davet etti, gittik. Ama maalesef evlat edinebilmek için beş sene orada yaşaman gerekiyormuş. Yoksa kucağıma aldığım bir çocuk vardı; yüzü, gözü sinek içindeydi, onu alıp gelecektim. Onu oradan kurtarmak istedim ama başaramadım.
Bu yolculuk hayata bakışında değişikliklere neden oldu mu?
Hayata bakış açısı insanın değişiyor tabii. Yaşam kavgası, yoksulluk, sefalet, pislik... 300 yıl öncesine gitmişim gibi geldi. Ülkemin kurucusu Atatürk’ümüzü minnetle andım, su anki hükümete, bizi bugünlere getiren bütün devlet büyüklerimize içten teşekkür ettim. Ve ne kadar ilerlediğimizi mukayese ettim kafamda. Havaalanımız, güvenliğimiz, hastanelerimiz, otellerimiz, hijyenimizden ne kadar şikayet etsek de, biz çok ilerlemişiz, onu görüyor insan. Bir de yaşam mücadelesi veren toplumların olduğunu düşündükçe; bizim alamadığımız bir elbise, gidemediğimiz bir tatil yeri için üzülmemizin Tanrı’yı kızdıracak haklı bir sebep olduğunu düşünüyorum. Onlar ne derdinde, biz ne derdindeyiz gibi. Kendinden kötüsünü düşüneceksin, biz bunu yapamıyoruz. Böyle yerlere gitmedikçe de, hayatın değerini anlayamıyorsunuz.
RÖPORTAJIN DEVAMI HAFTA SONU DERGİSİNDE...