Mememi kaybettim ama hala kadınım

Güncelleme Tarihi:

Mememi kaybettim ama hala kadınım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2011 17:11

Kadını kadın yapan organlardan biri şüphesiz ki meme. Hasta memesini kanser yüzünden kaybettiği zaman 'kadınlığından eksilmiş' olduğunu düşünmeye başlıyor. Bu yüzden depresyona giriyor. Cinsel çekicilik endişesi artıyor. Memesi alınmış kadınların hayata bakışını, cinsel sorunlarını ve çözüm önerilerini uzman Psikolog Ebru Sorgun'la konuştuk.

Haberin Devamı

cigdemisler@hurriyet.com.tr

Meme kanseri teşhisi konmuş kadın, ölümle yüz yüze olduğunu düşünüyor. Hayatında biri varsa kaybedeceği endişesi yaşıyor. Hayatındaki kişinin kendisini beğenmeyeceğini, yalnız ise kendisini kimsenin beğenmeyeceğini düşünüyor.

Çiğdem İŞLER yazıyor
hurriyet.com.tr

Hastalığın tedavisi sırasında ya da tedavi sonrasında psikiyatrik yardım için kadınlar psikiyatri kliniklerine yönlendiriliyor. Fransız Lape Hastanesi psikolog-psikoterapistlerinden Ebru Sorgun, kanser yüzünden memesi kısmen ya da tamamen alınmış kadınlara yönelik çalışmalar yapıyor. Sohbetimiz memesini kaybetmiş kadının ne hissettiğini anlamaya çalışmakla başlıyor:

"Memesi alındığı için 'kendini eksik' gören kadınların sayısı hiç de az değil. Benim grubumdaki kadınlar aynaya bakmıyorlar. Orası yokmuş gibi davranıyor. Banyoda çırıl çıplak kalmıyor, iç çamaşırsız yıkanmıyor. Bedenine dokunmuyor. Ben çekici değilim, arzulanmıyorum diye düşünüyor. Cinsel isteksizlik yaşıyor, bunun akabinde, ağrılı cinsel ilişki, anorgazmi gibi sorunlar yaşıyor. Cinsellikten uzak duruyor."  

Haberin Devamı

Her kanser vakasında meme kaybedilmiyor. Kısmi alınma var, total alınma var. Koltuk altından tüm memenin alındığı durumlar da var. Günümüz teknolojisinde çok iyi protezler var artık. Kadın 'protez taktırsa bile yine kendini eksik mi buluyor' diye soruyorum:

Proteze bakınca kaybettiği memeyi hatırlıyor

"Evet, proteze rağmen. Her memesi alınmış kadın protez yaptıramıyor. Yaptırdığında da diğeriyle aynı hissetmiyor. Protez yalancı meme gibi. Ona her baktığında kaybettiği memeyi hatırlıyor. Yapay olan daha dik, gerçek meme daha sarkık. Kadın sarkık gerçek memeyi daha çok seviyor. Çünkü o ona ait. Ayrıca protezin hemen takılmadığı durumlar var. Birtakım tedavileri devam ettiği için bir süre ameliyat olamayanlar var." 

"Birtakım hastalar var ama sayıları çok az. Önceki memelerini beğenmediği daha küçük bulduğu için ameliyat edildikten sonra diğer memeye de silikon yaptırıyor, eşitliyor."

Sorgun, dünyayla ilk ilişki kurduğumuz yerin meme olduğunu, dolayısıyla insanın zihninde memeyle ilgili temsilleri bulunduğunu söylüyor. Kadından kadına değişse de yapılan araştırmaların meme kanseri hastası olan kadınlarda cinsel çekicilik endişesinin, ölüm korkusunun yüzde 70’lere vardığını vurguluyor.

Haberin Devamı

"Toplumda cinsellikle ilgili kurulan ilişki çok problemli bir ilişki. Kadınlarda yanlış öğrenmeler, ayıp/yasak ilişkileri var. Cinsel mitler, önyargılar... Karışık bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Bir de üstüne meme kanseri eklenince kadının kendi bedeniyle ilişkisi daha çetrefilli hale geliyor. Dolayısıyla terapilerde temel cinsel bilgiler, eğitimler, psikodrama yöntemlerinin uygulanması gerekiyor."

Kadın kendi içinde bunlarla mücadele ederken hayatındaki eşinden, sevgilisinden daha fazla ilgi ve destek bekliyor. Bu süreçte ne yaşanıyor? Kadının bazen, gerçekten de hayatındaki kişinin gözünde cinsel çekiciliğini kaybettiğini söylüyor Sorgun ve devam ediyor:

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea5d03f018fbb8f87b1055
Hasta-Bakıcı ilişkisi

"Kadın şöyle düşünüyor: Çekici değilim, beni istemiyor. Erkek de şöyle düşünüyor: Hastalandı, üzülüyor, onu zorlamayayım. Böylece her iki taraf da birbirinden geri çekiliyor. Geri çekildikçe mesafe uzamaya başlıyor. Bu sefer başka ilişki türü başlıyor. Birbirine dokunmayan, konuşmayan, uzak duran. Ya da hasta-bakıcı ilişkisi. Cinsellik sadece cinsel birleşme değil ki. Birbirine bakmak, dokunmak, koklamak hepsi cinselliğe dair ve dahil."

Konuşmak, konuşabilmek. Aslında bütün sorun burada yatıyor.

Tüm yaralara rağmen o ilişki devam edecekse...

"(Aman o kırılmasın) diyerek konuşmaktan kaçınmak ilişkileri çok yıpratan ve soğutan süreçler. Bu yüzden de bunların paylaşılması önemli. Birbirine dokunmaya devam etmek önemli. Yarayı göstermek gerekli. Operasyonlardan sonra fiziksel olarak rahatsız olan görüntüler, o ilişki devam edecekse, tüm yaralara rağmen yaralarla beraber devam edecekse ilişki, tam tersi yakınlaşmaya çalışmak gerekiyor."

Haberin Devamı

Hastalığı kalkan olarak kullanmak

Bazı durumlarda hastalıklar ilişkilerde var olan ama gün yüzüne çıkmayan sorunların da ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Böyle durumlarda hastalığın bahane gösterildiğini söylüyor Sorgun:

"Hastalık bahana gösteriliyor. Erkek, 'karım artık güzel değil. O görüntüye dayanamıyorum' diyor. Bazen de aldatıyor. Kadın da, 'ben hastayım, üstüme gelme' diyor. Adam bu yüzden uzaklaşmış olabilir kadın da hastalığı çok fazla kalkan olarak kullanmış olabilir. Hastalık var, sonrasında hastalığa özgü bir tablo var."

Cinselliği sorgulatan, cinsellikten soğutan bir başka durum da memesini kaybetmiş kadının hemcinsiyle yaşadığı ilişki. Memesini kaybeden kadın, arkadaşanın ne düşündüğünü merak ediyor. Arkadaşı aslında merak ediyor, soramıyor. Memesini kaybeden kadın da arkadaşının merak ettiğinin farkında. Ama konuşulmuyor:

Haberin Devamı

Hatırlatmamak için sormuyor

"Arkadaşı merak ediyor, orada ne var ya da ne yok. Protez takıldı mı gibi vb sorularla inciteceğini düşündüğü için sormuyor, görmezden geliyor. Bir de 'baş sağlığı dileme' konusu var. Hatırlatmamak için sormamak. Oysa memesi alınmış kadın zaten her gün hatırlıyor. Arkadaşının merak etmesi, sorması buna daha fazla katkı sağlamayacak ki. Dolayısıyla konuşulmadığı için arkadaşının kaçamak bakışları memesini kaybetmiş kadında sorun yaratabiliyor."

Peki her kadın için mi geçerli bütün bu duygu durumları? Çok az da olsa bazı kadınların kendileriyle çok çabuk barıştıklarını, protez takmaya ihtiyaç bile duymadıklarını belirten Sorgun, "Bikini de giyiyor, yara izi belli olmuş olmamış umrunda olmayan kadınlar da var" diyor.

TÜRKİYE'DE MEME KANSERİ ARTIYOR

ABD ve Batı Avrupa’da her 8 kadından biri meme kanseri riski taşırken Türkiye’de 9 kadından biri meme kanseri riski taşıyor.  Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federesyonu Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen, dünyada meme kanserinin Batı Avrupa ve Amerika'da görülme sıklığının ve ölüm oranının azaldığını, ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde görülme sıklığı ve ölüm oranının arttığını söylüyor. Bunun nedeni ise yaşam tarzı ve üreme sisteminin batıya benzemesi. Geç yaşta doğurmak, doğurmamak, emzirmemek, kısa süre emzirmek, 12 yaşından önce adet görmek, geç menopoza girmek, beslenme özelikleri, sebze meyve ve hayvansal proteinlerdeki horman manipülasyonu, hareketsizlik, kilo almak, yeşil sebze ve salatadan eksik beslenme, alkol kullanımı, kürtaj ve kürtaj sayısının artması.

Meme kanserine karşı Türkiye Meme Hastalıkları Federasyonu Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı ortak projeler yürütüyor. Bunlardan bazıları tüm illeri kapsayan eğitim kursları ve halk eğitim çalışmaları. Federasyon ‘Harekete geç hikayeni gönder’, ‘Annemle biz kanseri yeneriz’ gibi sosyal sorumluluk projelerinde de aktif rol aldı ve birçok kadına meme kanseri ile ilgili bilginin ulaşmasını sağladı. Mamagrofi tarama projeleriyle de birçok kadının mamografik taranmasına aracı oldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!