MEDYADAN : Muhtelif alıntılar

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Muhtelif alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2005 15:45

Dikkat, Almanya’ya dönmeyelim - Çiller’in yalısı soyulmuş - Sizde bu kafa varken, Allah yardımcımız olsun - Fareler ana dilini ayırt edebiliyormuş - Kızılay’da iyi ki medya vardı - Milli Eğitim Bakanı’nın ayakkabısının altındaki etiket sorunsalı - Güneydoğu Asyalı çocukların hepsi Hakan Şükür hayranıymış - LPG’ler niye peşpeşe patlıyor - Başbakanın eşinin hediyesine takmayalım - Erdoğan’a yumurta topuk iskarpin... vs haber alıntıları


ALMANYA’YA DÖNMEYELİM

İstanbul’un göbeğinde 60 kişilik bir grup “misyonerler ayin yapıyor” diye bir evi basıp, insanları yaralamış. Bunların Ülkücü olduğu iddia ediliyormuş.

Önce, dini tören esnasında Rumlar’a saldırdılar, iddia doğruysa bu sefer de “cadı avına” çıktılar...

Bunlar, partiden emir almadan hareket etmez...

Gidişat hiç iyi değil, benden söylemesi...

Hürriyet, 10 Ocak


*

BULAŞICI HASTALIK

Yeni madenî 1 liranın hatalı olduğu anlaşılmış çünkü göbeğindeki sarı kısım yerinden çıkıyormuş. MAALESEF benim gazetemde, bu haberin son cümlesi şöyle çıktı: “Nüsaybinli vatandaşlar, yeni tanıştıkları YTL’nin azizliği karşısında “Sıfırları atılan liranın içi de mi boşaltıldı?” DEMEKTEN KENDİLERİNİ ALAMADILAR.

Hürriyet, 11 Ocak


*

MESAJ

CHP İstanbul İl Örgütü’nün düzenlediği yemekte sahneye çıkan Soner Olgun, (Sözleri Sabahattin Ali’ye, bestesi Edip Akbayram’a ait olan) meşhur şarkıyı Baykal’a hitaben söylemiş: “Başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma...”

Baykal’a ne demek istiyor acaba ?

Hürriyet, 11 Ocak


*

YANLIŞ HESAP LÜKSEMBURG’DAN DÖNDÜ DESEM, AYIP OLUR ŞİMDİ...

Ertuğrul (Özkök) Bey, şöyle bir hesap yaptı:

Almanya’da taşınmaz sahibi Türk sayısı 195.000 imiş.

Bunların her biri ortalama 130 m2’lik bir mülke sahip olsa...

Türkler, Almanya’da 25 milyon m2 mülkt edinmiş demektir.

Bu da neredeyse” diyor Özkök “Lüksemburg devleti büyüklüğünde bir arazi demektir.”

Küçük bir hesap hatası var gibi geldi bana.

Yanlış hatırlamıyorsam, 25.000.000 m2, 25 km2 eder, değil mi?

Oysa Lüksemburg’un yüzölçümü yaklaşık 2.500 km2’dir...

Hürriyet, 11 Ocak


*

DIIIIIIIIIIIIIIIIIT

Çiller’in Yeniköy’deki yalısı soyulmuş, 100.000 $’lık mücevher ve para gitmiş.

Aklıma gelen meseli (TCK endişesiyle) söylemiyorum, ama çok üzülmeyin eminim YÜKLÜ bir sigortası (!) vardır evin...

Sabah, 11 Ocak


*

BU KAFAYLA ...

Kızıltepe’de güvenlik güçleri bir garip cinayet işlediler. Bir baba ve 12 yaşındaki oğlu Uğur, terörist oldukları iddiasıyla kurşuna dizildi. Aklı başında insanlar bu hadiseye isyan etti. “12 yaşında bir çocuk Kaleş’li terörist olamaz” dedik.

Pazartesi günü “sivil toplum” örgütleri, Kaymaz ailesinin Mardin yolu üzerindeki evinin önünde bir gösteri yapmış, Uğur’un fotoğrafının ve okul önlüğünün önünde mum yakmışlar.

... Kırmızı, yeşil ve sarı mumlar!

Hangi “sivil” toplum örgütü bunlar, bilmiyorum. Ama taraflar bu kadar KAFASIZ oldukça, bizim işimiz çook zor!

Birgün, 11 Ocak


*

Bir bilim haberinin başlığı: FARELER ANADİLİNİ AYIRT EDEBİLİYOR

Ben zoo-semiotik’ten hiç çakmam, farelerin anadili nedir, biri bana söylesin...

Vatan, 11 Ocak


*

DÜNYADA YAS, KIZILAY’DA GÖBEK” diye manşet atmış Vatan...

Kızılaycılar, 150 bir kişinin öldüğü tsunami felaketinden 4 gün sonra böyle eğlendiler...

Kızılay mensupları yeni yılı göbek atarak karşılamışlar da...

İyi de, Kızılay çalışanları senenin 365 günü (Uzakdoğu’daki kadar kitlesel olmasa da) tabii afete maruz kalmış insanların yahut aç ve açıkta garibanın yardımına koşuyor, onların hiç “neşeli” işleri yok ki... Size kalsa ömür boyu göbek atmamaları gerekir...

Vatan, 11 Ocak

Not: Bu arada, Vatan çalışanları Yılbaşı geçesini nasıl geçirdiler, onu hatırlayan var mı?


*

BU GÖZLERİN GÜNAHI NE, diye soruyor gazete.

Spot muhteşem: “Yasak olmasına rağmen ailesi tarafından mendil sattırılan Esma YEŞİL GÖZLERİYLE DİKKAT ÇEKİYOR.”

Bahçelerde maydanoz gel bize bazı bazı...

DB Tercüman, 11 Ocak


*

İYİ Kİ MEDYA VAR

Asabiye Koğuşu’nda Erdoğan Tokmakçıoğlu, Kızıltepe olayını yazmış.

Diyor ki, özetle, “bir kısım medya” ve sivil toplum örgütleri Kızıltepe’de bir baba ile 12 yaşındaki oğlu polis tarafından öldürüldü diye kıyameti kopardı, oysa “İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun yaptığı bilimsel inceleme, öldürülen baba oğulun öldürülmeden önce ellerinde silah bulunduğunu ve bu silahlarla ateş ettiklerini ‘kesinlikle’ (!!!) ortaya çıkardı.” Tecrübeli gazeteci “İki taraf hakkında ne sivil toplum örgütleri ne medya ne de milletvekilleri yargı da yapmasınlar, yargısız infaz da. Son söz lütfen bağımsız Türk yargısına bırakılsın...” istiyor.

İlahi Erdoğan abi, eğer o eleştirdiğin medya ve sivil toplum olmasaydı, ölen baba oğulla ilgili ne Adli Tıp raporu hazırlanırdı, ne de (iyi kötü, daha ziyade kötü) bir soruşturma başlatılırdı!

Gözcü, 11 Ocak


*

ASIL SORUN ETİKETTE DEĞİL

Hürriyet’in diplomatik dille Ankara dedikodularını toparladığı haftalık Cinnah Fısıltıları köşesinde, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yeni ayakkabısının tabanının fotoğrafı yayımlanmış, pahalı bir İtalyan modeli olduğu iddia edilmişti.

Fatih Altaylı diyor ki, İtalyan ayakkabılarının altında İngilizce olarak “Leather sole” (Deriden) yazmaz, İtalyanca “Vero cuiao” (Gerçek deri) yazar.

Benim hiç İtalyan ayakkabım olmadı, onun için bu tartışmaya girmeyeceğim. Ama yazısını “Bu arada Çelik’e tavsiyem, ayakkabı alınca altındaki etiketleri çıkarsın, çok ‘gayri estetik’ oluyor” diye tavsiyede bulunan Altaylı’ya bir ilavem olacak.

Altaylı’yı rahatsız etmemiş belli ki, ama ben Sayın Bakan’dan, asıl, otururken ayakkabısının tabanını gazetecilerinin burnuna ve fotoğraf makinelerine çevirmemesini istirham edeceğim. En azından ‘şık’ olmuyor!

Hürriyet, 12 Ocak


*

HABERDE EKSİK UNSUR

Adı Türkçe olursa günaha girerler aylık dergilerimizden biri (Bazaar), “kendi alanında başarısını ispatlamış, kariyer sahibi 10 kadına” başarı sırlarını sormuş.

Leyla Alaton’a “Hem çocuk, hem kariyer nasıl yapılır?” diye, Doğa Bitkisel Ürünler Yönetim Kurulu Başkanı Feryal Menemenli’ye “İyi bir ekip nasıl oluşturulur?” diye mesela.

Bu arada Doluca Şarapçılık Pazarlama Müdürü’ne de “İş hayatında nasıl yükselinir?” diye sormuşlar. Altı şart saymış, şirkette yükselmek için.

Doluca Şarapları’nın Pazarlama Müdürü Sibel Kutman’a bence şu soruyu da sormalıydılar: “İnsanın patronun kızı olmasının da yükselmesine bir katkısı olabilir mi?” JJJ

Sabah’la Günaydın, 12 Ocak


*

CİVCİVLERİ KİM BESLEYECEK?

Şok’un arka manşetine göre, “Güney Asya’da meydana gelen felaket sonrası tüm yakınlarını yitiren çocuklar (ŞİMDİ SIKI DURUN...) acılarını unutmak için Hakan Şükür’ün kendilerini ziyaret etmesini bekliyorlar.”

Haberimiz yoktu, meğer Endonezyalı çocuklar, çamurlu arazilerde top oynarken, kendilerine “Hakan Şükür, Emre Belözoğlu, Hasan Şaş, İlhan Mansız” diye isim takıyorlarmış.

Yoook artık, aspar olur da bu kadar mı desteksiz atılır!

Şok bile bu habere imza koyamamış zaten!

Şok, 12 Ocak


*

KERİZ EKONOMİSİ

Milliyet ekonomi “Elektrik borçlarına faiz affı geliyor” diyordu. TBMM’ye verilen kanun teklifine göre TEDAŞ abonelerinin elektrik borcu(nun) faizleri silinecek, aboneler ana parayı da taksitle ödeyebilecek. 31 Ekim 2004 itibariyle TEDAŞ’ın abonelerinden 3 katrilyon eski lira ana para, 2,5 katrilyon da faiz alacağı varmış. Toplam alacağın 1,4 katrilyonu belediyelerden, 1 katrilyonu meskenlerden, 750 trilyonu resmi dairelerden ve 350 trilyonu da sanayi işletmelerindenmiş.

Faiz affı ve ana paranın taksitlendirilmesi kararı muhakkak çıkar.

Böylece bir kez daha (1) Elektrik borcunu zamanında ödeyen işyerleri ve ev sahipleri KERİZ yerine koyulmuş olur. (2) Yüzsüz belediyelerin, iş sahiplerinin ve tüketicilerin PARASINI DA BİZE ÖDETİRLER.

Milliyet, 12 Ocak


*

LPG PATLAMA SALGINI

Geçenlerde bir arkadaşımız hayatını kaybetti, bir meslektaşımız çok ağır bir darbe yedi, gencecik, güzel eşini kaybederek. LPG’li bir servis aracının kazada alev almasıydı bu faciaya yol açan.

Gazeteler, televizyonlar şehir içindeki LPG istasyonlarına, LPG’li araçlara karşı kampanya başlattılar.

Ama dikkatimi çeken bir şey var: Bu kazadan beri gün geçmiyor ki bir yerlerde bir LPG’li araç yanmasın, bir istasyonda patlama olmasın.

Bugün mesela, Adapazarı’nda bir aracın deposu tutuştu, 5 kişi yaralandı, Manavgat’da bir otelin LPG deposu patladı...

Birileri sabotaj mı yapıyor yoksa bu hadiseler eskiden de oluyordu da benim meslektaşlarım görmüyor muydu?

Posta, 12 Ocak


*

YAPMAZ ÖYLE ŞEY!

Basın Konseyi, sicili (en azından hakkında hayır dua edenler sayesinde) pırıl pırıl bir işadamı olan DB Tercüman gazetesinin sahibi Mehmet Ali Ilıcak, İş Bankası yönetimini tehdit ederek reklam almaya çalışmış. Banka Genel Müdürü dava açmış, mahkeme 11 Mart’ta görülecekmiş.

Ilıcak böyle şeyler yapmaz, yapsa bile dini bütün annesi izin vermez... İftiradır!

HO Tercüman, 13 Ocak


*

ÜSTLERİNE GİTMEYİN

Başbakan’ın, Türk halkının yüzünü kızartan otomobil isteme, uçak isteme rezaletinden sonra...

(Ya biliyor musunuz, benim bir vicdan azabım vardır, bu ‘isteme’ konusunda. Çocuğum, beni kandırıp hastanede sünnet ettirdiler, gözümü açtığımda insanlarımı başımda buldum. Son anda çok korktuğum için, ayılıp, ‘olup da bittiğini’ öğrenince rahatladım demek ki... Eski usül yastığımın altına para koyanlar oluyor, Taşköprülü Nejat abimiz vardır, o tarihte galiba otobüslerde şoförlük yapıyor, çok parası olamaz, cüzdanından çıkarıp bir 50 lira sıkıştırdı başımın altına. Ben de, çocukluk işte, daha narkoz sersemiyim, rahatladım ya üstelik... uzanıp cüzdanında kalan tek parayı, bir kağıt 50 liralık, çekip aldım. Nejat abi de, etrafın ‘Aaa olur mu canım’larına rağmen, hiç istifini bozmadı, o 50 lirayı da başımın altına sıkıştırdı. Cüzdanında başka para yoktu, o tarihte 100 lira da sağlam bir paraydı... Sonra, yıllarca sonra, aklım başıma geldiğinde ne kadar utandığımı hatırlıyorum. Taşköprü’ye son gidişimde özür diledim, helâllik aldım, ama hâlâ hatırladıkça içim daralır, kafamdan atmaya çalışırım...)

Başbakan benim gibi bir rahatsızlık yaşamamış demek ki, şanslıymış, eşi Emine Hanım da öyle. Moskova’da kendisine iş adamlarının hediye ettiği gerdanlığı, broşu, ipek halıyı büyük bir rahatlıkla çantasına attı. Eşi de gülümseyerek seyretti...

Önce Hürriyet tepki gösterdi, sonra diğer gazeteler, muhtemelen, hâlâ yapmadıysa, Emine Hanım ya iade edecek ya da tsunami mağdurlarına filan bağışlayacak. Ama tabii ki iş işten geçti, öyle bir tepki aldı ki, Fatih Altaylı bile ‘Olmadı Sayın Erdoğan’ diye yazdı, gerisini siz düşünün artık...

Ben bu kadar acımasız olunması taraftarı değilim, kimi Erdoğan takıntılı köşe yazarlarının yaptığı gibi ‘takke düştü kel göründü’ diye bu hadisenin üstüne atlanması, ‘Erdoğanlar’ın paraya olan zaafının bir ispatı’ gibi gösterilmesi... yanlış.

Bence, kötü niyet söz konusu değil, bilemediklerindendir...

Gazeteler, 12-15 Ocak


*

HUYLU HUYUNDAN...

Bu arada, gerdanlık rezaletinde bile Kasımpaşalılığı elden bırakmadı Erdoğan. Yanlış yaptık, diyeceğine, zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalıştı. “30-35-45 bin dolar dediler. Toplam perakende 10.600 küsur dolar. Resmi olarak aldırdığımız rakamlardır bunlar. Tabii onlar (GAZETECİLER) sabırlı hareket etmediler. Acele ettiler, attılar, tuttular... Bu rakamı vereceksiniz ha (!), biz de size armağanları teslim edeceğiz. Bunu da Başbakanlık hazinesine teslim edeceğiz. Samimiyseniz, dürüstseniz, bu kadar açık...”

Samimiyet, dürüstlük ha?

DB Tercüman, 15 Ocak


*

MİLLET BUNDAN RAHATSIZ OLMAZ

Bu arada DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da, bu hediyeleri kabul ederek “Milleti incittiniz” demiş.

Sanmam, halkımız AKP’ye oy vermek için, rüşvet olarak yarım cumhuriyet altını hatta tabak-tencere almaktan incinmemişti... (AKP’ye dedim, Erdoğan’ın partisi olduğu için. Yoksa ben DYP’nin belediye başkanlığı seçimlerinde çuvalla un dağıttığı günleri de hatırlarım!) Başbakan’ın hediyelerinden de yüksünmez!

Milliyet, 15 Ocak

*

OLACAĞI BUYDU

Türk milleti gerçekten kafayı yedi. Gaziantep’teki intihar vakasına bir bakın.

40 yaşındaki adamcağız, uzun zamandır eşinden ayrıymış, bunalıma girmiş ve intihara karar vermiş. Nasıl mı?

Buzdolabını fişten çekip yere yatırmış, yanına bir piknik tüpü alarak içine girmiş, kapıyı çekmiş. Tüpü açıp intihar etmiş...

Eğer bir cinayet değilse... akıl alır gibi değil.

Bir tuhaflaşmaya başladık millet olarak!

Vatan, 15 Ocak


*

“RUSYA'DA PANTOLON ÇIKMAZ” diyor Nihat Sırdar:

Meşhur Rusya seferinden dönen vekillerimiz Rus polisinin kendilerine gösterdiği muameleye çok kızmış. "Neredeyse pantolonumuzu çıkartacaklardı" demişler.

Bilmem dikkatinizi çekti mi? Tarihteki kimi Rus savaşlarına katılan asker sayısından çok insan katıldı bu seyahate. Mutlaka Rusya ile ilgili iş adamlarının bağlantı kurmak istemesi ve Rus pazarının, nüfusu nedeniyle iştah kabartıcı olması bunda önemli bir rol oynamıştır.

Ama Başbakan'ın Çin'e yaptığı sefere o kadar fazla katılım olmamıştı hatırlarsanız. Halbuki Çin, Rusya'ya göre daha büyük bir pazar. Nüfus çok daha fazla.

Demek ki katılımcıları Rusya seyahatine çeken başka etkenler de var.

O yüzden bu katılımcıların pantolon çıkarmak ile ilgili şikâyeti bence biraz yersiz olmu
ş.”

Ne demek istediğini siz anladınız mı?

Vatan, 15 Ocak


*

HAK, HUKUK VE GUGUK

Necmettin Erbakan’ın zaten evinde geçireceği 2 sene 4 aylık hapis cezasının infazı 3 ay daha ertelendi.

Niye?

Niye Ahmet, Mehmet çatır çatır hapis yatarken, “sahteci” Erbakan’a evinde sırt üste gelip yatmak bile “çok bulunuyor” ?

Yatsın, çeksin cezasını...

Gazeteler, 15 Ocak


*

YANDIK

Pamukova’da hızlandırılmış tren cinayetinin baş sorumlularından, kazadan sonra “Takdiri ilahi, herşey Allah’tan” diyen aydın TCDD Genel Müdür Yardımcısı Ali Kemal Ergüleç’in yeni görevini duydunuz mu?

Fiilen... İstanbul İETT’nin Raylı Taşıma Daire Başkanlığı’na!

Yani, İstanbullular Allah’a emanet!

Hürriyet, 16 Ocak


*

YUKARIDAKI TESPİTİN BELGESİDİR

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli (MHP gürültü ederek ayakta kalmaya çalışıyor) demiş ki, “İstanbul’da psikopos, elindeki haçı Haliç’e atıyor. Diğerleri de haçı Haliç’ten çıkararak kendince bir gelenek oluşturmaya çalışıyor. Bunu 81 yıldır görmüyorduk, 3 yıldır AKP iktidarında ne oluyor da görüyoruz?”

Devlet Bey 1000 senedir başka bir memlekette mi yaşıyordu acaba?

Hürriyet, 16 Ocak


*

İMAJ BÜTÜNLÜĞÜ

Çarşambalılar, Kasımpaşalı Başbakanımıza bir çift “yumurta topuk” (herhalde burnu da sivridir) iskarpin hediye etmişler. 43 numara ayağına olmamış ama, Başbakan hediyeyi yine de almış (!), Samsun’a gelince ayağıma göre bir tane daha isterim demiş.

İmajı tamamlamak için bir siyah yelekle bir 33’lük tespih kaldı! J

Hürriyet, 16 Ocak


*

MAFYÖZ NE Kİ NE?

Vatan, Kıbrıs’ta öldürülen batak bankacı Elmas Güzelyurtlu’yu haber yaparken, “KİMDİR?” diye bir de kutu kullanmış, diyor ki “Kumarhaneci, batık bankacı, mafyöz bir KIBRISLI...”

“Tarafsız” gazeteciliklerine karışmam da, “MAFYÖZ” ne demek?

Mafyacı mı, mafyaya bulaşmış mı, mafya metodlarını kullanan mı demek istiyorsunuz? O zaman niye Fransızca bir sıfat kullanıyorsunuz? Fransızca kullanacaksınız, niye “dişil” bir sıfat kullanıyorsunuz? (mafieux erildir, mafieuse dişil)

Vatan, 16 Ocak


*

LİVANELİ’NİN BİTTİĞİ ANDIR

Kemal Derviş açıkladı: Livaneli’nin yanındayım

“CHP’de kurultaya doğru üçüncü genel başkan adayı olarak ortaya çıkan İstanbul Milletvekili Zülfü Livaneli’ye, İstanbul Milletvekili Kemal Derviş’ten açık destek geldi. Derviş, yazılı bir açıklama yaparak, Livaneli’nin adaylık çabalarını desteklediğini bildirdi.”

Derviş’in Türkiye’ye geldiğinden beri kimin “yanında” olduğuna bir bakalım.

1.Bülent Ecevit
2.Hüsamettin Özkan
3.İsmail Cem
4.Deniz Baykal

Üçü siyasetten silindi, Tarzan da zor durumda...

Ben Livaneli’nin yerinde olsam bu “zehirli hediyeyi” kabul etmezdim! JJJ

Hürriyet, 16 Ocak

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!