MEDYADAN : Muhtelif

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Muhtelif
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2004 12:39

Bunların sonu cehennemdir-miş - Sarıgül bu parayı ve zamanı kimden alıyor - Nazime iyi bir kızmış - Logan kovalasın sizi - Kendini ciddi ciddi Irak Cumhurbaşkanı sanıyor - İmamla doktor tutmuş, imam nikahlı koca ırzına geçmiş - Adil düzen’in adili gitti, düzeni kaldı - Parayı haram diye almamış, yoksa... - Vatan’ın çok acıklı esprisi ve sair alıntılar

Haberin Devamı


Tekirdağ-Şarköy’deki bir müftüden bahsetmiştim size, hani “Şarap İslam’da yasaktır, şarap festivali değil, üzüm festivali yapın” diye fetva veren. Aynı müftü, lafın arkasını da getirmiş, gazetecileri tehdit etmiş:

- Bu gibi insanlar cenneti hiçbir zaman göremezler, bunların sonu cehennemdir.

(Hürriyet, 16 Ağustos)


*

BU PARANIN KAYNAĞI NEDİR?

Gazetelerin bir ilçe belediye başkanına niye bu kadar itibar ettiğini anlamak gerçekten mümkün değil. Öyle hediyeydi, davetti... böyle laflara da inanmıyorum. Bana daha ziyade “Yahu şimdi arar, niye kullanmadınız diye başımın etini yer, iyi bir yerde kullanın şu haberi” havasıymış gibi geliyor.

Hangi gazeteyi açsanız Mustafa Sarıgül. En son, meydanı boş bulmuş, Hacıbektaş’ta şov yapıyordu. Toplamış Şişli Belediyesi’nin temizlik personelini, ellerinde bir süpürge, sırtlarında Şişli Belediyesi yazan turuncu tulumlar...

Bence suçtur, maaşı, ücreti kamu fonlarından ödenen personeli şahsi hizmetinde kullanmak suçtur. Ama burası Türkiye...

(Milliyet, 17 Ağustos)


*

O KADAR!

Davarın biri, yedi aylık hamile karısını, mazot döküp yakmış. Garip kadının babası dertleniyor: “Nazime iyi bir kızdı, yazık oldu!”

(Milliyet, 17 Ağustos)


*

LOGAR SİZE DERLER

İstanbul Gayrettepe’de çekilmiş bir fotoğraf, araçların geçtiği caddenin ortasında koca bir delik görünüyor.

Başlık: LOGAAAARÇ !

Haber: Asfalt döküldükten sonra usulüne uygun şekilde yükseltilmeyen logar kapakları dehşet şaçıyor.

Haberin içinde tam 5 kere ‘logar kapağı’ denmiş. Muhabir, editör, hatta İstanbul Asfalt Sanayii AŞ’den bir yetkili de... hepsi LOGAR diyor.

Haberin Devamı

Ona LOGAR değil RÖGAR derler. Kelime Fransızca’dır. Türkçesi (mesela baca kapağı) varken, niye logar mogar diye bilmediğiniz bir kelime kullanıyorsunuz ki?

(Vatan’ın İstanbul ilavesi Vatan 34, 17 Ağustos)


*

TAMAMI DEVLET BAŞKANI OLSA...

Amerikalılar’ın adamı, Irak’ın sözde yeni Devlet Başkanı Gazi El Yaver, Ankara’daydı.

Hürriyet’in haberine göre, Irak’ın Türkiye’ye vize uygulama kararı alması, Ankara için soğuk duş olmuş.

Eee, ne sanıyordunuz?

Ne demişler? Yüz verdik Ali’ye, geldi sıçtı halıya...

(Hürriyet, 17 Ağustos)


*

İMAMLI DOKTORLU TECAVÜZ

Haftanın insana dehşet veren haberlerinden biriydi.

14 yaşında bir kız çocuğunu 19 yaşında bir delikanlıyla (üstelik kardeş çocukları imiş, ana babalarının boynu devrilsin inşallah!) ... kanunen evlendiremedikleri için, imam yapmış gereğini (!), imam nikahı yapmışlar. Ancak çocuklar becerip de cinsel ilişkiye girememiş. Artık kız mı gerildi, oğlan mı telaşlandı, ikisi de çocuk.

Haberin Devamı

İki anaları çocukların elinden tutmuş, Adana Numune Hastanesi’nde adı da Şeref olan bir doktora götürmüşler. (Tabii bu daha iddia safhasında, gerçekler sonradan farklı çıkabilir...)

Bu “doktor” kızcağıza bir kas gevşetici iğne yapmış, sonra kızla oğlanı muayenehanede yalnız bırakmış, “Cinsel ilişkiye girmeyi bir kere daha deneyin bakalım” diye.

19 yaşındaki oğlan suçlu, Medenî Kanun’u delip, kızın - imam marifetiyle - ırzına geçtiği için.

Ana babalar suçlu, tecavüze yardım ve yataklık yaptıkları, ayrıca resmî nikah olmadan imam nikahı yaptırdıkları için.

Peki ya “Şerefli” doktora ne demeli?

Onun yaptığına, söz konusu suça iştirakten başta, argoda bir şey daha derlerdi ama, hatırlamayadım, neydi?

(Hürriyet, 17 Ağustos)

Haberin Devamı

*

ADİL GİTTİ DÜZEN KALDI

Çok önemli bir haberdi, Mali Yaklaşık köşesinde Şükrü Kızılot’tan başka kimse görmedi.

AKP Hükümeti vergi yasalarında bazı değişiklikler yaptı. Katma Değer Vergileri’ni kimi mal ve hizmetlerde yeniden ayarladı.

KDV indirimi yaptığı kalemlerden biri de... sıkı durun, “elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, inci... gibi değerli taşların alım ve satımında uygulanan KDV”.

Oran % 18’den ... SIFIRA indirildi.

Niye acaba?

Kimin ne menfaati var dersiniz?

Bu arada, simitin KDV’si hâlâ havyarınki kadar, % 18. Musluk suyunun da, viskinin de KDV’si % 18. Morgdaki ölüden de % 18 KDV alınıyor, beş yıldızlı otelde yatandan da. (Şükrü Kızılot veriyor bu örnekleri.) Kefen bezinden de % 18 alınıyor, ‘hot kutür’ elbiseden de...

Haberin Devamı

Eskiden vaat ettikleri düzenin adı “Adil düzen” idi. “Adil” gitti, “düzen” kaldı...


*

CAMIŞ

Galiba Bağcılar Oto Center, her yeri su basmış, galeri sahipleri, otomobil sahipleri mallarını kurtarmak için, itfaiyenin de yardımıyla, deli gibi çırpınıyor.

Kameraya, geri planda, iki genç yansıyor. Bellerine kadar suyun içinde, don paça ... itişiyorlar. Birbirlerini devirip suya atmaya çalışıyorlar kahkahalarla. Sel sularının içinde, yanı başlarında insanlar canlarını mallarını kurtarmaya çalışırken.

Çimesi gelmiş camışların...

(Kanal D Haber, 17 Ağustos)


*

HEMSEVİYE (SİZLİK)

“CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’la, TBMM Başkanı Bülent Arınç arasındaki ‘kara çarşaf’ tartışması, Arınç’ın aralarında bir ‘bikini’ konuşması da geçtiği şeklindeki açıklamalarıyla yeni boyut kazandı. Arınç’la aralarında ‘mayolu-bikinili’ bir konuşma geçmediğini belirterek Arınç’ı yalanlayan Arıtman, ‘Böyle bir konuşma terbiyesizliktir, saygısızlıktır’ dedi” diyordu haber.

Haberin Devamı

Arıtman’ın TBMM’ye giren ‘kara çarşaflılar’a itirazı üzerine kendisiyle konuştuğunu belirten Arınç, geçen hafta Hürriyet Pazar ekinde yer alan söyleşide şunları söylemişmiş:

Canan Arıtman Hanım bana, ‘Bikiniyle Meclis’e gelebilir miyim?’ diye sordu. ‘Gelebilirsiniz ama iki mahzuru var. Bazı milletvekilleri Meclis’te konuşmalarıyla, çalışkanlıklarıyla iz bırakmış. Siz de bikiniyle Meclis’e gelen milletvekili olarak iz bırakırsınız. Bir de benim için mahzuru yok ama sizin bikini giyme yaşınız çoktan geçmiş’ dedim.”

Bir Meclis Başkanı’dır konuşan. TBMM Başkanı.

Bir kadın milletvekiline “Bir de benim için mahzuru yok ama sizin bikini giyme yaşınız çoktan geçmiş” diyor.

Tam, bir vatandaş olarak, bu sözlerden utanırken, söz konusu hanım, CHP’li milletvekili, Arınç’a cevap veriyor:

- Meclis Başkanı’yla böyle bir diyalog yok. Doğru konuşmuyor. Basın yoluyla bile konuşmadım. (...) Böyle bir konuşma terbiyesizliktir, saygısızlıktır. Bunu şiddetle kınıyorum.”

Ve ekliyor:

- Hiç kıvırtmasın...

- Gelmiş geçmiş başkanların en kötüsü. Bugüne kadar Meclis Başkanlarının hepsi ettiği yemine sadık oldu. Bu başkan her halde yemin ederken ayağını kaldırdı.

- Ben onun bildiği kadınlardan değilim.

- Yaşın ilerlemesiyle beyin damarlarında oluşan arterioskleroz (Damar kireçlenmesi, daralması) nedeniyle beyin kanlanması, oksijen alımı azalır. Bu patolojiye bağlı olarak ortaya çıkan semptomların biri de kibar insanların kabalaşması, halüsünasyonlardır. (...) Bahsedilen semptomları gösterenlerin acilen hekime başvurmasında, bu gereksinimi kendisinin algılayamama durumunda (ki sıklıkla görülür) yakın çevresi tarafından süratle tedaviye götürülmeleri gereklidir."

Ancak bu kadar seviyeli bir söz düellosu olur!

(Hürriyet, 18 ve 19Ağustos)


*

200 MİLYON NESİL!

Dünyamızın dahil olduğu Güneş Sistemi, Samanyolu adı verilen bir galakside bulunuyor, biliyorsunuz. İşte bizim bu Samanyolu, son yapılan hesaplamalara göre 13,6 milyar yaşındaymış.

Tabiatın, alt tarafı 70-80 sene yaşayan insanı neden adam yerine koymadığı anlaşılıyor...

(Milliyet, 19 Ağustos)


*

TEFLON POLİTİKASI VE HADDİNİ BİLMEK

Melih Aşık’ın köşesi Açık Pencere’den bir alıntı:

Arşivden bir yazı...

Bursa - Osmangazi'nin DSP'li belediyesi, orman içine kondurulmuş 180 kaçak villayı yıkma kararı alıyor (Açık Pencere 28.06.2003)... Çoğunluğu tarikat mensubu olan villa sahipleri mahkemeye başvurup yıkımı durduruyorlar... Ancak mahkeme belediyeyi haklı buluyor. Villalar yıkılacak. Aynı gün AKP'li Bayındırlık Bakanlığı ani bir emirle kaçak villaların bulunduğu 13 köyü Osmangazi'ye bağlı olmaktan çıkarıyor... Villaları kurtarıyor...

AKP'nin kaçak yapılanmaya karşı bu hassasiyetinin parlak örnekleri 180 villa şeklinde Orhangazi'de durup duruyor.

Ben yorum yapmıyorum!!!

Ama yine de şu kadarını söyleyeyim, Başbakan’ın Alibeyköy’de yaşanan sel felaketiyle ilgili olarak çarpık yapılaşmayı, yıkılmayan kaçak binaları suçlaması gerçekten çok komikti. Yanlış hatırlamıyorsam Başbakan bir zamanlar bu şehirde belediye başkanlığı yaptı, İstanbul 10 senedir Refah Partililile’rin ve AKP’lilerin elinde. Ee, siz 10 senedir niye bir şey yapmadınız o zaman?

Tabii, “Pardon, siz de, seçilmeden evvel, İstanbul’da kaçak inşaat yüzünden hüküm giymemiş miydiniz?” diye, hiç sormuyorum. Haddimi bildiriverir alimallah!

(Milliyet, 19 Ağustos)


*

ISTANBUL N’EST PLUS CONSTANTINOPLE (Dario Moreno)

Simi Adası’nda ortaya çıktı, diyor Hürriyet’in sürmanşeti. Ertuğrul Özkök, Yunan Adalarında gezerken kaçak(çı) Ayşegül Tecimer’i görmüş, ama davranıp fotoğrafını çekememiş. “Simi Adası” diyor Ertuğrul Bey de.

Yunanlılar İstanbul’a Konstantinopolis deyince alınganlık ediyoruz da, şu kadar asırlık Sömbeki Adası’na niye Yunanlılar gibi Simi Adası diyoruz ki?

(Hürriyet, 20 Ağustos)


*

HARAM DİYE ALMAMIŞ

Roche ilaç fabrikasının eski satış müdürü Veysi Mungan, SSK’ya fahiş fiyatla ilaç satılması skandalıyla ilgili olarak Hürriyet’in sorularını cevaplıyor.

Bir ara diyor ki, “Roche susmam için 5 milyon dolar önerdi, ama parayı haram diye kabul etmedim.”

Yani “prensip icabı” reddetmiyor Veysi Bey, “ben rüşvet almam” demiyor, “haram” diye yani günah korkusuyla almıyor.

“Ben susmak için rüşvet alacak adam mıyım, siz beni ne zannediyorsunuz” demiyor.

Bir okur telefon etti, geyik yapıyor:

- Ben olsam, Serdar Bey, günah münah bakmaz alırdım 5 milyon doları...
- Veysel Bey’de Allah korkusu varmış demek ki, sizde yok galiba...
- Vaaar, haşa olmaz mı! Ama 5 milyon doların 1 milyonuyla bir cami yaptırırdım, 1 milyonunu da fakir fukaraya dağıtırdım, vicdanım rahatlardı, 3 milyon doları çatır çatır yerdim!
- Siz bana bunları ciddi mi söylüyorsunuz?
- Yahu Serdar Bey, sizin esprileri anlamayanlara kızıyorsunuz, sazan diyorsunuz ama, siz de benim espriyi ciddiye aldınız!
- ...

(Hürriyet, 20 Ağustos)



*

SPORCULARI RAHAT BIRAKIN

Melih Aşık yazıyor:

Yeni Şafak başyazarı Ahmet Taşgetiren halterdeki ilk altın madalyayı nasıl aldığımızı sütununda anlatıyor:

"Olimpiyat şampiyonu Nurcan Taylan ikinci hakkında 112.5 kiloyu kaldıramıyor. İçeri girdiğinde Başbakan'dan bir telefon alıyor ve üçüncü hakkında 112.5 kiloyu rahatça kaldırıyor..."

Milletvekili Emin Şirin soruyor:

- Bu ne sorumsuzluk? Ya tersine Nurcan Taylan'ın konsantrasyonu bozulsaydı?

Acaba Başbakan milli maçları da izleyip devre arasında antrenör Ersun Yanal'a taktik vermeyi düşünüyor mu?

Emin Şirin milletvekili maaşını böyle abuk sabuk işler için mi alıyor, diye sormuyorum. Ama haksızlık etmiş.

Başbakan, halterci kızımızın konsantrasyonunu bozmamış, aksine, motive etmiş belli ki, baksanıza Erdoğan’ın telefonundan sonra 112,5 kiloyu üçüncü hakkında kaldırmış. (!!!)

(Ama Şirin’in hakkı var. İki deneme arasında haltercinin telefonla görüşmesine izin verilir mi? Bu kadar da değil, Nurcan’ın bacağı sakat, zor basıyor üstüne, 112,5 kiloyu kaldırıp madalya aldıktan sonra, acele dinlendirilmesi gerekirsen, Bakan Bey şov yapacak diye, terli terli, o kamera senin bu mikrofon benim gezdiriliyor... Burası Türkiye dedikleri budur zahir!)

(Milliyet, 20 Ağustos)


*

KİMİN KIZI YAHUT YEĞENİ, ONU SÖYLEYİN

Dâhi kız Bilge hukuk okuyacak! Mış...

Hürriyet’in Yakın Plan sayfasında, koskocaman, fotoğraflı bir haber,

Almanya’da yaşayan bir Türk kızıymış Bilge. Liseyi 16 yaşında bitirmiş ve hukuka yazılmış.

Almanya’da liseyi 16 yaşında bitirmek “deha” işareti midir acaba? Malum, Einstein Almanya’dan çıkmıştır ama bütün Almanlar Einstein olmakla ünlü değildir. Bizde de çocuklar liseyi 16-17 yaşında bitirir.

Sonra hukuk fakültesine gidecekmiş. Almanya’da hukuk okumak için dehâ mı gerekir?

Doğrusu ben “hatır” kokan bu haberi anlayamadım. “Dâhi kız Bilge” kimin akrabası acaba?

(Hürriyet, 21 Ağustos)


*

UTANMAZ ŞEREFSİZLER

Eski Van (ANAP ve RP) Milletvekili Mustafa Bayram, gözaltına alınan oğlunu kurtarmak için karakol basıp polisi darp etti biliyorsunuz, sonra 30 milyara serbest bırakıldı.

Şimdi ... polis kırmızı bültenle arıyormuşmuş da, yurt dışına kaçmış olmasından endişe ediliyormuşmuş da...

Has... ordan, Allah topunuzu kahretsin inşallah!

(Gazeteler, 21 Ağustos)


*

ÇOK ACIKLI BİR ESPRİ

Vatan’ın birinci sayfasında bir fotoğraf (lokomotif gazete bayiine yaslanmış sanki) ve bir ‘haber’.

SERT KAYAYA ÇARPTI

Sirkeci Garı’nda dün ilginç bir tren kazası oldu. Boş banliyö treni manevra sırasında demir koruma engelini yıkıp perona bindirdi. Tren, üzerinde VATAN’ın logosu bulunan büfenin tam önünde durdu. VATAN’ın baştan beri kazaların üzerine gittiğini bilenler “Tren bu defa sert kayaya çarptı” dedi.

Son zamanların en acıklı esprisiydi...

(Vatan, 20 Ağustos)

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!