MEDYADAN : Magazin

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Magazin
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2004 19:59


Şok, 26 Nisan

Haberin Devamı

Ben Şok’a ‘Ailenizin ve mahallenin namusunun gazetesi’ diyorum ya, benimsemeye başladılar galiba.

Birinci sayfadaki anons ‘Ailenizin gazetesi ŞOK’tan yeni bir yazı dizisi’ diyor.

Neymiş ‘ailemize hitap eden’ bu yazı dizisi?

Tarih boyu cinsellik!

Her eve lazım!


*

BAŞI AĞRIYINCA KİME GİDİYOR ACABA?

Şok, 26 Nisan

Seda Sayan gebeymiş.

İnsan bir çocuk beklediğini öğrenince kime gider? Doktora.

Seda Sayan kime gitmiş? Medyuma...

Alışamayacağım...


*

BİR DEĞİL BİRKAÇ

Hürriyet-Kelebek, 26 Nisan

Kubilay Keskin eşinden ayrılan bir ‘sosyetik hanımdan’ bahsediyor, isim vermeyeyim.

Hanıma bir gece kulübünün çıkışında rastlamış ‘20’lik genç kızlar gibiydi’ diye iltifat ediyor.

Fotoğrafa dikkatle baktım, gerçekten de güzel hanım 20’lik genç kızlar gibiymiş, hatta bir değil birkaç 20’lik...


*

Haberin Devamı

NEREDEN BULUYORLAR?

Hürriyet-Kelebek, 26 Nisan

Özellikle yurtdışında yaşayıp, Hürriyet’i Hürriyetim’den takip edenlerin gözünden kaçmış olabilir. Kelebek ilavesinin insanı kıskandıran yazarları var. Bunlardan biri de Bahar Korçan.

Köşesinin adı ‘Alternatif varolmalar

26 Nisan tarihli yazısı ise şöyle başlıyor: “Bir ses kulağınızda uğulduyor mu durmaksınız? Hızlı akan bir şeylerin hız yutan sesleri?”

Ve şöyle bir temenniyle bitiyordu : “Sonsuza değin biz olmacalara...”


*

BU YAZARLARI KISKANMAK BENİM KADERİM

Hürriyet-Kelebek, 26 Nisan

Aynı Kelebek’in asıl yıldızı Hülya Avşar’dan da bir iki alıntı yapalım.

Başyazısından: “Güvenimi, aldığım sevgime (ailesine teşekkür ediyor), saygımı ise canım babamın beni ve kardeşimi altı yaşındayken (babası değil Hülya Hanım 6 yaşındayken) elimizden tutup götürdüğü 19 Mayıs Spor Salonu’ndaki yüzme okulunda başlayan günlerime borçluyum.”

(E baba, e babacığım... Ben de diyorum bendeki bu saygısızlığın sebebi nedir? Kabahat babamdaymış meğer. Çocuğu elinden tutup spor salonuna götürsene saygılı bir çocuk olsun. Bizde spor mpor nerede, böyle saygısız kaldık!)

Devam edeyim mi alıntılara? “Aslında ben de bir hafta tatil yayıp, ayağımı uzatıp dinlenmek istiyorum” diyor Hülya Avşar. Bu cümleyi okuyunca üzülüyorsunuz “Ne çok çalışıyor kimbilir, bir hafta tatili bile özleyecek kadar. Arkadan gelen cümle bizi rahatlatıyor: “... ama olmuyor, spor yapmayınca mutsuz oluyorum!”

Hadi son bir alıntı daha: “Spor yapmayan insanlar bana hep kokuyorlar gibi geliyor, çok özür dileyerek söylüyorum. Yani bu insanlar yiyorlar, içiyorlar ama hiçbir şekilde toksin atmıyorlar. Kirli gibi geliyorlar bana. Ben etrafımda hep spor yapan insanlarla görüşürüm. Çok da egoist olalarak düşünüyor olabilirim.”

(Yiyip içip taksini içinde kalanlara duyrulur!)


*

Haberin Devamı

AYÇA BARİ SEN YAPMA!

Hürriyet-Kelebek, 26 Nisan

Üstüme üstüme geliyorlar. Üstelik bu sefer kendi kızlarımdan biri, Ayça (Barut) beni sırtımdan bıçaklayan. Yaptığı haberin başlığı ‘Yeni moda: Ayak parmağına estetik

İğrenç de bir ayak fotoğrafı bulmuş...

Öğğğ!


*

BÖYLE TEHDİDE CAN KURBAN!

Gözcü-Asabi, 28 Nisan

Dedikoduya göre, Müjde Ar, Ulus’ta oturduğu günlerde, evinin yakınındaki bir bardan gelen gürültü yüzünden çılgına dönmüş, üzerinde bornozla barı basmış ve “Beni daha fazla kızdırırsanız burada soyunurum” diye bağırmış.

Müjde Ar eskiden, tabiri caizse, fıstık gibi bir kadındı, “Soyunurum ha!” diye tehdit edecek hale mi gelmiş?


*

İSTANBULLU SEYİRCİNİN GÜNAHI NE O ZAMAN?

Hürriyet, 29 Nisan

Sunucu Seray Sever, bir oyunda rol alıyor. Haberi okumuşsunuzdur, hani İstanbul’da sahneye çıktığında memeleri, kıçı başı dışarıdaydı, Zonguldak (Karadeniz) Ereğli’de kapalı bir tişört ve beli düşmeyen bir cin giymiş.

Haberin Devamı

Seray Sever niye böyle “toparlandığını” Hürriyet’e şu sözlerle anlatmış: Halkı mağdur etmemek için kapalı giyindim

Demek ki görürlerse korkacaklarmış. Peki biz İstanbullular’a yazık değil mi J !


*

BAKACUUZ, GÖRECUUZ

Posta, 28 Nisan

Posta’nın manşeti, “Korkutmak mı lazım” diye soruyor. “Defterdar ‘En çok vergi ödeyecek 100 kişinin arasında tek doktor yok. Lüks içinde yaşayan doktorlar vergide çok cimri’ dedi. Defterlerinin inceleneceğinden korkan 289 doktor 2 trilyonluk ek beyanname verdi.”

Aynı sayfada bir haber daha: 100 milyara bir şarkı. Mahsun Kırmızıgül, ‘Sarı sarı başroldeyim’ isimli yeni albümünü 1 trilyon 400 milyar liraya satmış. Şarkı başına 100 milyar lira bir rekormuş.

Haberin Devamı

Bakalım 2005 Martında Mahsun Kırmızıgül’ü vergi listelerinde görebilecek miyiz!


*

TAKINTILIYIM

Star-Box-Magazin...vesaire, 28 Nisan

Manşet: Takıntılıyım

Spot: Davetlerde iştahlı iştahlı yemek yerken gördüğümüz birçok ünlünün beslenmeyle ilgili olarak ciddi takıntıları olduğunu biliyor muydunuz?

Birkaç “takıntılı ünlü” örneği de verilmiş: Ebru Gündeş mantıyı çok seviyormuş, Banu Alkan ise deniz ürünlerini. Hülya Avşar haftada en az iki üç simit atıştırırmış, üç kere de balık yermiş. Muazzez Ersoy bamyayla köfteye bayılırmış...

Benim bildiğim “takıntı” olumsuz bir alışkanlıktır. Köfteyi çok sevene “adamın köfte takıntısı var” denir mi?

Ama benim Türkçe fakiri gazetecilere olan gıcığıma bir takıntı denebilir mesela...


*

KÜFÜR AYIPTIR!

Star, 28 Nisan ve Milliyet, 29 Nisan

Kadir Çelik, yedi ceddine küfredilince istifa eden Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili’ye hitaben “Eğer futbol kulüplerine başkan olmayı göze alıyorsanız, kötü günlerde bu tür istenmeyenleri peşinen kabul edeceksiniz. Hem kulübe gece gündüz hizmet et, hem de taraftarlarından küfür ye, olacak o kadar, burası Türkiye” diye yazıyor. Sonra “Böyle Beşiktaş taraftarı olmaz diyorsan bu ağzı lağım kokan adamlarla savaşacaktın” diye tavsiyede bulunuyor.

Milliyet’in Serin Duruş köşesinde ‘Türk televizyonlarında unutulmayan anlar...” bölümünde bir hatırlatma: 16 Ocak 2000 akşamı, Kanal 6’daki Objektif programında Kadir Çelik ile Eminönü Vakfı Başkanı Ahmet Çetinsaya tartışıyor.

Haberin Devamı

Kadir Çelik: Evimde kaçak kat olduğunu kanıtlarsan onu sana veririm. Hatta Taksim’de intihar ederim...

Ahmet Çetinsaya: Kaçak kat var, işte belgeleri. Senin o ev bana geçecek diye hoşuma gidiyor ha bire ona bakıyorum...

Kadir Çelik: Size bir şey geçecek ama ev mi geçecek bilmiyorum.

Ahmet Çetinsaya: Ne demek o?

Kadir Çelik: Hayır bilmiyorum ama...

Ahmet Çetinsaya: Hayır ne geçeceğini söyle, öyle üstü kapalı küfür etme. Küfür müfür yok...


Kadir Çelik: O sizin üslubunuz, küfür, çirkef...

Ahmet Çetinsaya: Bana ne geçecek? Bana ne geçiyor kardeşim? Canlı yayında söylesene...

Kadir Çelik: Laf kalabalığını bırak, sana ne geçecek biliyor musun? Hukukun kılıcı geçecek...

Ahmet Çetinsaya: Aferin be, düzelttin...

Kadir Çelik: Adaletin kılıcı geçecek sana... İstersen başka şeyler de geçer...

Ahmet Çetinsaya: O sana geçer!

Kadir Çelik: O kadar çirkinsin ki!...

Bir Öğrenci Alay Komutanımız vardı, Atom Karınca derdik, bir şikayet üzerine bizi toplamış, nasihat etmişti: Arkadaşlar, küfür çok kötü bir şeydir, küfür yapılmaz, küfür yapanın ben...


*

ARMAĞAN ÇAĞLAYAN’DAN

Hürriyet-Kelebek, 28 Nisan

Hürriyet’in yeni köşe yazarlarından Armağan Çağlayan köşesinin başlığının neden ‘Sınıf öğretmeni’ olduğunu izah ederken, sevimli bir anekdota yer veriyor.

Birinci sınıfta sınıf öğretmeni... annesiymiş. Bütün öğrenciler parmak kaldırırken “Öğretmenim, öğretmenim...” diye bağırırken, küçük Armağan “Anneee!” diye seslenirmiş.


*

HİDAYETE ERMİŞ

Posta, 29 Nisan

Habere göre, ‘manken’ Selin Toktay hidayete ermiş ve “Bunca aç varken yaptığımdan utandım” diyerek, sokakta gördüğü açları doyurmaya başlamış.

Bilin bakalım ‘yapmaktan utandığı’ şey neymiş?

Bilemediniz değil mi? Haberin girişini aktarayım:

Manken Selin Toktay boğazına parmak sokup kusma yoluyla yediklerini çıkarıyordu. Böylece şişmanlamayan manken 45 kiloya düşmüştü. Tokay, rüyasında aç insanları görünce bu hastalığı yendiğini söylüyor.”

Demek ki, rüyasında açları görünce “Ben abur cubur yiyip, sonra da kilo almamak için parmağımı boğazıma sokup kusuyorum. Allah’ım, memlekette bu kadar aç varken, benim gıda maddelerini bu şekilde kubura atmam meğer ne kadar büyük bir günahmış, diye düşündü kızımız.

Hey yumurtaya can veren Allahım!


*

GERÇEKTEN DE...

Şok, 29 Nisan

Manken Tülin Şahin ikinci kitabını da piyasaya çıkardı. İlk kitabında (Kral, Prens ve Fakir) kilo verme konusunda tavsiyelerde bulunuyordu, bu sefer de (Sırlar) güzellik sırlarını anlatıyor.

Tülin Şahin hani ‘Sıvaslı Cindy’ diye meşhur olmuştu ya, Şok da Cindy Crawford’un bir fotoğrafını kullanacak... ama ne diyecek, nasıl bir bağlantı kuracak?

Resimaltı: Yerli Cindy Tülin Şahin ikinci kitabını yazarak bir zamanlar taklit ederek şöhreti yakaladığı Cindy Crawford’dan daha fazla artıları olduğunu kanıtladı.


*

GINA!

Posta, 29 Nisan

Aşkı için yemek kursuna başladı, diyor haber.

Demet Şener, büyük aşkı basketçi İbrahim Kutluay’ı mutlu etmek için yemek öğreniyormuş.

Sizi bilmem ama bana bu ‘büyük aşk’tan gına geldi!


*

YANLIŞ AYAĞA KALKMIŞ

Sabah’la Günaydın, 29 Nisan

Magazin haberinin başlığı “Tıp dünyası ayağa kalktı!”

Neymiş, bize gına getiren bir başka ‘mutlu çiftin’ nihayet doğuran kadın tarafı Ebru Şallı’nın “Sekiz ayda tam 240 kilo kivi yedim. Hatta bebeğime o kadar iyi baktım ki, bebek gelişimini çabuk tamamladığı için sekiz ayda doğuverdi” sözleri üzerine “tıp dünyası” ayağa kalkmış.

Uzmanlar Ebru’nun çok yanlış şeyler söylediğini, normal bir hamilelikte 12 kilo alması gerekirken manken kızımız gibi 7 kilo alanların çocuklarında gelişme bozukluğu meydana gelebileceğini açıklamışlar ve “Yani 240 kilo kivi yiyen Ebru hiç beslenmemiş sadece midesini doldurmuş” diye isyan etmişler.

Peki doktorların asıl “Hatta bebeğime o kadar iyi baktım ki, bebek gelişimini çabuk tamamladığı için sekiz ayda doğuverdi” lafına kızması gerekmez miydi? Yani karnındaki bebeğe ne kadar iyi bakarsan, o kadar erken doğar, öyle mi?

(Not: Bu arada, size kıyamadığım için, haberin sahibi Bülent Cankurt’un son cümlesini aktarmadım. Yoksa, şöyleydi: “Bu arada doktorlar Ebru’nun oğluna da ‘Kivican’ ismini takmışlar!”)


*

BETERİN BETERİ VAR...

Sabah’la Günaydın, 29 Nisan

Terlik savaşlarına devam, diyor gazetenin “terlik özel sayfaları’nın manşeti.

Başımıza gelen felakete bakın.

Terlik reklamı olsun diye Hülya Avşar ile Demet Şener’in ayaklarını burnumuza soktular, en estetik ayağına. Zaten Seda Sayan’ın bonfile ayakları ortalarda. Bir diğer markanın mankeni Deniz Akkaya’nın uzun ayak parmakları da bize bize uzatılmış...

Ve, beterin beteri var, Seda Sayan’la birlikte, yanında, terlikleri teşhir eden bir diğer ‘ünlü’ daha: Metin Şentürk !

İster misiniz, şimdi de kıllı kıllı... Aman Allah!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!