Matruşka gibiyim içimde onlarca kadın var

Güncelleme Tarihi:

Matruşka gibiyim içimde onlarca kadın var
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2011 14:40

Büyük bir sınav verdi. Bu dönemde dostunu, düşmanını anladı. Kaderini sil baştan yazdı, şimdi ikinci hayatını yaşıyor. Ataol Behramoğlu’nun dizelerindeki gibi “yaşadıklarından öğrendiği çok şey var” ve o bunu cesurca anlatıyor. En çok babasından bahsederken duygulanıyor, annesine, kardeşlerine doyamıyor. Yanacağını bile bile duygusallıktan vazgeçmiyor. Deniz Seki, Seninle dergisinin haziran sayısına konuk oldu, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

“Bu şarkı İkimizin” sizin ikinci televizyon programınız değil mi?  

- Evet. Daha önce “Deniz Yıldızı”nı yapmıştım. Bu kez Yavuz Bingöl ile birlikteyiz. ılk işim sunuculuktu TRT İstanbul Televizyonu’nda. O yüzden çok zorlanmadım. Ama canlı yayın heyecanı, stresi bambaşka. ıçimi rahatlatan tek şey en iyi bildiğim işi, müziğimi yapmam.

Gelelim hayata... Bu hayattan neler öğrendiniz?

- Öğrenmem gereken her şeyi öğrendim. Çok büyük sınavlardan geçtim Allah’ın huzurunda. Bu sınavlar kendi içime dönmemi sağladı. Aslında kendimi ne kadar ikinci planda görmüşüm onu fark ettim.

Keşkeleriniz, pişmanlıklarınız var mı?

- Hayatımda keşkeler hiç olmadı. Çünkü keşkelerin insanın geçmiş hayatına, yaşam öyküsüne haksızlık ettiği kanaatindeyim. Olan her şeyin bir sebebi var. Bu da sizi olgunluğa eriştiriyor, farkındalıkla tanıştırıyor. Pişmanlıklarım? Mutlaka “vah vah” dediğim zamanlar olmuştur ama o pişmanlıkları hayra yorumlayarak hayatımı sürdürüyorum. Dövünmüyorum.

Yaşadığınız o dönemi nasıl hatırlıyorsunuz?

- Sert bir dönem yaşadım ve küllerimden yeniden doğdum. Daima aydınlığa bakan, muhteşem bir kapı açtı Tanrı bana. Tabii bu açılan kapı benim müziğimin gücüyleydi aynı zamanda, Allah’a olan inancımlaydı. Müzik aşkı başıma ne gelirse gelsin benim hayata sımsıkı sarılmama sebep oldu. “Sözyaşlarım” gibi kocaman bir albümün doğmasına yaradı.

ÖNÜME BAKIYORUM AMA GÖZÜM DİKİZ AYNASINDA

O zor dönemde gücünüzü sınadınız mı?

- Güçlü olduğumu biliyordum ama bu kadar pozitif güçlü olduğumu bilmiyormuşum. Dışarıda küçücük şeylerle hayatınızı zindan ederken orada tam tersi küçücük şeylerden mutlu oluyorsunuz. Bu da Tanrı’ya binlerce kez teşekkür etmenize sebep oluyor.

Sanki bu yaşadıklarınıza minnettar gibisiniz...

- Hem de çok minnettarım. Ben hastanenin birinde yoğun bakımda, bir kolu ya da bacağı kopmuş, bilinci kapanmış bir vaziyette de olabilirdim. Beterin beteri var. Bunları görüp bunlarla yüzleşmek sizin olgun olduğunuzu ispatlıyor.

Geriye dönüp o günleri hatırlıyor musunuz?

- Önüme bakıyorum her zaman ama gözüm hep dikiz aynasında. Tıpkı araba kullanır gibi.

İçinizde kaç kadın var?

- Bir sürü. Matruşka gibiyim. Küçücükten başlayıp kocaman kadınlara kadar yüzlerce... Anne kadın var, kadın kadın var, çocuk var, güçlüsü, neşelisi, hüzünlüsü, bir sürü... Sadece bende değil biz kadınların hepsinde yüzlerce kadın var. Biz kadınların içinde rengarenk kadınlar var. Kadın olmak çok güzel bir şey. Bir daha dünyaya gelsem yine kadın olmak, yine bunları yaşamak isterdim. Kadın olmayı çok erdemli buluyorum açıkçası.

En çok hangi kadın halinizi seviyorsunuz?

- Hepsini. Çünkü hepsi birbiriyle çok güzel anlaşıyor. Onların hepsi arkadaşlar.

BENİM GİBİ İNSANI KAYBEDENLER ÜZÜLSÜN

Keşke bu kadar duygusal olmasaydım dediğiniz oluyor mu?

- Duygusallığımdan arada bir şikayet etmişliğim vardır. Çok sulu gözlü, çok derin hissettiğim için... Ama duygusallık güzel şey. Çünkü duygusal olmak aynı zamanda vicdanlı olmak demek. Vicdan benim kitabımda çok önem teşkil ediyor. Bir insan vicdanlıysa o insandan korkmayın. Ben vicdanlıyım, insan gibi insanım, hiçbir zaman bozulmadım. Kumaşım iyi çünkü.

Duygularınızı kullananlar oldu mu?

- Tabii suistimal edilmiştir mutlaka. Onların kendi kayıpları, hayatımdan çıkıp gittiler. Benim gibi bir insanı kaybetmiş olmalarına üzülsünler derim. Çünkü benden çok fazla yok, bunda mütevazılık edemeyeceğim.

Siz nasılsınız ki sizden fazla yok!

- Ben düzgün biriyim. Hayatta yanlışlar yapmış olabilirim, hatalarım da olabilir. Hatalarımla, günahlarımla, sevaplarımla ben kalbi iyi bir insanım. Bu çok önemli. Hiçbir zaman kalbim kirlenmedi, kimse de kirletemez.

Geçmişe dönüp baktığınızda özlediğiniz bir şey var mı?

- Rahmetli babamı özlüyorum. Keşke babam yaşasaydı da bugünlerime şahit olsaydı. Çünkü hiç istemiyordu bu mesleği yapmamı.

Zor dönemleriniz hayatınızdan neler götürdü?

- Hayatımın çok uzun bir zaman diliminde yalnızlığa mahkum oldum. Ancak o yalnızlık kendimle yüzleşmemi sağladı. Kendimi tanımamı, karanlık noktalarımı görmemi sağladı. Tecrübe denen okulu okumama yaradı. şimdi ikinci hayatımı yaşıyorum.

ÇOK AĞLADIM AMA HİÇ İSYAN ETMEDİM

Hiç isyan ettiniz mi?

- Çok ağladım ama hiç isyan etmedim. ıçimi yıkadım ağlayarak. Çok pozitiftim. Haykırmadım, gerçekten kalbimi bozmadan karanlığın içinde aydınlıkla yüzleştim. Böyle iyimser düşünmesem olmazdı. Hep bir ışık vardı içimde, o hiç sönmedi.

Oradaki herkes öyle hissediyor mu?

- Zannetmiyorum.

Bu hayata tekrar gelseydiniz...

- Mutlaka yine sanatçı olurdum, yine Deniz olurdum, yine yaşadıklarımı yaşardım, yine duygusal aynı kadın olurdum. Duygusuz bir Deniz düşünemiyorum.

Adınızın hangi özelliklerini taşıyorsunuz?

- Ben de deniz gibi bazen hırçın, bazen dalgalı, bazen çarşaf gibiyim. Bazı yerlerde çok derin, bazı yerlerde sığım.

Haberin Devamı

AŞK, İNSANI ŞUURSUZLAŞTIRIYOR

Aşk kadını mısınız?

- Evet, aşka aşığım. Aşk olmadan hayatın hiçbir anlamı olmaz. Aşk insanı şuursuzlaştırıyor. Çok güzel bir şey, pırıl pırıl bir duygu ama içinde çok acısı da var. Arsız bir duygu. Canınız yanmış, aşık olmuşsunuz vesaire ama aradan zaman geçiyor, kalbiniz tamir oluyor, yeniden bir başkasına aşık oluyorsunuz. Üstelik kalbinizin yeniden kırılacağını, acı çekeceğinizi, dilinizin yanacağını bile bile... Aşk demek acı çekmek demek. Ayrılık acısı da çektim. Melankolik oluyorum o zamanlar. Çok yazıyorum, kalemimle dertleşiyorum. O kadar çok kağıt var ki yazıp biriktirdiğim. Havlu peçetelere bile yazmışım. ıleride bunları toplayıp kitap haline getirmeyi planlıyorum.

Haberin Devamı

HAPİSHANE TOPRAKSIZ ZİNCİRLİKUYU

Hapishanedeki kadınlar adına ne yapmak isterdiniz?

- Hapishanedeki insanların, orada olma sebeplerinin en birincisi hayatlarında yaptıkları yanlış seçimler, yanlış ilişkiler, yanlış evlilikler, yanlış aşklar... Yüzde 90’ı bu yüzden orada. Bambaşka bir hayat var orada. Orası topraksız Zincirlikuyu.

Özgürlük?

- Özgürlük annenin elini tutmak demekmiş, özgürlük ayağını halıya basmak demekmiş, özgürlük gökyüzüne uçsuz bucaksız bakmak demekmiş. Gökyüzü dikdörtgen değilmiş...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!