Mart ayı dert ayı

Güncelleme Tarihi:

Mart ayı dert ayı
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

Mart kapıya dayandı. Kedicilerin de dertli günleri başladı.

Dişi ya da erkek, hiç farketmez. Yazın son günlerinde sokaktan edindiğiniz bir yavru kedi, şu sıralar çoktan ergenlik dönemine ulaştı.

Bahar uyanışları, çığlıklar, tıslamalar, ağlamalar, evin kuytu köşelerine bırakılan keskin kokulu işaretlerle ya kendini hissettirmeye başladı, ya da eli kulağında.

En geniş yürekli kedi sahiplerinin bile güçlükle başedebildiği bahar uyanışı, önlem alınmadıysa, hiç şüphesiz yeni yavrular döneminin de başlangıcı.

Evet, aile planlaması fikri bu günlere kadar aklınıza takılmadıysa, tam zamanı. Kedilerde bahar uyanışıyla birlikte patlakveren sorunları en az seviyeye indirmek için, çok sayıda seçenek var önünüzde. Aşırı artan kedi nüfusu, her iki tarafın da yaşam kalitesini alt seviyelere çekeceği, sağlıklı yaşam olanaklarını kısıtlayacağı için, bu işin sorumluluğunu mutlaka üzerinize almalısınız.

KASTRASYON:

Bu operasyonda, dişi kedilerin yumurtalıkları, erkek kedilerin ise testisleri alınır. Yavru sahibi olmuş daha yaşlı kedilerde yumurtalıklarla birlikte rahim de alınır. Ameliyat edilmeden önce dişi kedinin yavrulamış olması, şart değildir. Kastrasyon işleminin, dişi kedi gebeyken ya da kızgınlık dönemindeyken yapılması, risk taşımaz.

Kedilerin kastre edilmesi için uygun dönem olarak, ergenliğe adım attıkları yedi, sekiz ve dokuzuncu aylar uygundur. Ancak, dünyada 6-8 haftalık kediler kastre ediliyor. Erken kastre edilen kedilerde, zaman zaman gelişim bozukluklarına rastlanıyor. Yine de kastrasyon, en güvenli aile planlama yöntemi.

STERİLİZASYON:

Bu operasyonda, dişi kedilerde yumurta, erkek kedilerde ise sperm kanalları kesilir. Hormon üretimi durdurulmadığı için, sterilize olmuş bir kedi, eskiden olduğu gibi kızgınlık dönemine girer. Dişiler de erkekler de cinsel yaşamlarını kesintiye uğratmadan sürdürüler.

Ancak yavruları olmaz.

DOĞUM KONTROL:

Kızgınlık dönemine giren, yeni doğum yapan dişi kedilerde, kısa dönemler için doğum kontrol hapı önerilebilir. Yeni yavrular istemediğinizden eminseniz, sterilizasyon ya da kastrasyonu tercih etmelisiniz.

EĞİTMEN GÖZÜYLE

Cihan ÖZYAĞMUR / Köpek Eğitmeni

Eğitim ve sonrası

Bir köpek, eğitilirken sürekli izlenmeli, eksi ve artılarının altı çizilmelidir. İyi bir eğitmen, bu eksi ve artılardan hareket ederek, o köpeğin başka hangi alanlarda başarılı olabileceğini saptayabilir.

Bir köpek süper koruma yapabilirken, diğeri iz takibinde daha başarılı olabilir. Bu nedenle, çok dikkatli karar verip, bir köpeği yalnız bir görev için eğitmekte yarar vardır. Bu köpek, her görevi birarada yapamaz. Eğitmen, köpekte yetenek görmedikçe üzerine gitmemeli, belki eğitmemeli.

Bir başka durum da köpeğin eğitmenini sevmemesidir. Bu durumda, başka bir eğitmene teslim edilmesi gerekir. Eğitmen ve bakıcısı, bir tim gibi çalışır. Köpekle bakıcı arasında mutlaka bir dostluk tesis edilmeli ve bir daha müdahale edilmemelidir.

Eğitmende alışkanlıklar önemlidir. Dolayısıyla, nelerle, ne şekilde eğitilmişse öyle devam edilmeli, hiç bir şey değiştirilmemelidir.

Köpekler, yanızca bizleri mutlu edecek, arkasından da ödül alacakları görevleri başarmak için çalışırlar. Bu demektir ki köpeğin mutluluğu, başarısı ile zirveye çıkar. İşte, iyi bir eğitmen de köpeğinin eğitimini mutlaka başardığı bir komutla sonlandırıp, ertesi güne istekli bırakır. Burada, köpek görevden başarılı ayrılmış olur. Morali yüksek kalır. Sürekli zor komutlar seçip, başaramadan ara vermek tehlikeli olur. Eğitimi uzatır. Koruma köpeklerinde ödül, mutlaka bilinmeyen bir şey olmalı, farklı bir sevme biçimi kullanılmalıdır.

Köpeklerden azami fayda sağlamak için, her koşulda eğitime çıkarmalı, özellikle gece eğitimlerine önem verilmelidir.

İyi bir eğitim için, köpeğin sağlığına, beslenmesine, temizlik ve her türlü bakımına özen gösterilmelidir. Bu hizmetlerin tümü, bizzat eğitmen tarafından gerçekleştirilmeli, mutlaka çalışan köpekler için hazırlanmış kuru mama ile beslenmelidir. Kuru mamaya alışmış bir köpeğin, sokakta gördüğü herhangi bir şeyi yeme isteği, diğerlerine göre yüzde 50 daha az olur.

Koordinasyon

Bülent OVACIK

Yerel yönetimler, sokak köpeklerine yönelik çalışmalarında iflasın eşiğine geldiler.

Kısırlaştırma yok. Uzun ve kısa vadeli planları yok. Koordinasyon yok. Hayvan hakları yasası yok.

Bu atmosferde, sorun giderek serpiliyor.

Türkiye'nin her yerinde, sokak köpeklerinin sayısı çığ gibi artıyor.

Tepkiler büyüyor.

Sayısı artan köpeklere, çöplüklerdeki sınırlı yiyecek kaynakları az geliyor. Sokakta aldıkları taşlı sopalı tepkiler, köpeklerin savunma içgüdülerini kamçılıyor.

Kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırmış ürkek köpeklerin yerini, bir liderin peşinde dolaşan sekizerli, onarlı gruplar alıyor.

Avcı yaşamlarına geri dönen, sürü psikolojisi içindeki sokak köpekleri daha agresif davranıyorlar.

Hafta ortasında Isparta'da, işten dönen 47 yaşındaki Nedime Önem'in sokak köpeklerinin saldırısına uğrayıp ağır yaralanması, bu son derece tatsız gelişmenin ilk işaretlerinden.

Sayıları katlanarak artan köpekler, devletin çarklarının yavaşladığı seçim öncesi aylarda üreme dönemine girecekler.

Önümüzdeki aylarda, sokaklarda gördüğümüz köpeklerin sayısı hiç kuşkunuz olmasın şimdiki manzarayı aratacak. Her yaz mevsiminin sonunda tatilcilerin yüzlerce köpek terkettiği turistik beldeler de sorunun merkezinde yerini alacak.

Kısacası, bu işi yerel yönetimler kıvıramıyor.

Çevre, Sağlık, Tarım ve Turizm bakanlıklarının, valilikler kanalıyla yerel yönetimlere ulaştırdıkları genelgeleri de kimse dinlemiyor.

Devlet, hiç vakit geçirmeden sorunu ele almalı.

Tüm ilçe belediyelerde, kısırlaştırma işlemleri planlı ve sistemli bir şekilde yapılmalı.

Yoksa, daha çok can yanacak.

Bu keşmekeşin bedeli, köpeklere ödetilecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!