Son parasıyla tekstile girdi, bir gecede hayatı değişti

Güncelleme Tarihi:

Son parasıyla tekstile girdi, bir gecede hayatı değişti
Oluşturulma Tarihi: Nisan 08, 2018 21:35

Çok değil, bundan 15 sene önce bol pantolon, uzun tişört giyen, zincir takan bir hiphop’çı çocuktu. Moda dışı giyim tarzı herkesin garibine gidiyor, çoğu zaman da yakın çevresi tarafından eleştiriliyordu. Onun için önemli olan ne giydiği değil, giydiklerinin rahat, konforlu ve fark yaratmasıydı. Kara kalem yeteneğini, mezunu olduğu endüstri mühendisliğiyle birleştirdi. Ayakkabıcı babasını dinlemeyip, arabasını sattı. Kalan son 20 bin lirasıyla babasının fabrikasında üretilen, kendisinin tasarladığı ayakkabılardan satın aldı. Bir gece o ayakkabıları internette satışa çıkardı. İşte ne olduysa o gece oldu... Gelin hikayenin geri kalan kısmını moda tasarımcısı Ömer Faruk Sağın’dan dinleyelim...

Haberin Devamı

 - Nasıl modacı oldun?
- Babam ayakkabıcıydı, hala da üretmeye devam ediyor. Ben birinci jenerasyonum. Sıkı bir hiphop’çıydım. Lise yıllarında çılgın gibi giyinirdim. Şapkayı ters takar, bol tişört-pantolon giyerdim. Pantolonumda zincir illaki olurdu. Yırtık jean’lere deri ceketlere bayılırdım. O zamanlar tarzım, bir çok kişiye garip geliyordu. Babam kendisi gibi ayakkabıcı olmamı istiyordu. Sonuçta ben de ayakkabıcı oldum. Hem de ‘iyi bir ayakkabıcıyım’ diyebilirim. Hangi modellerin tutulacağını, ne tür ürünlerin tercih edileceğini iyi bilirim.

 - Peki ya tasarımcılık?

Son parasıyla tekstile girdi, bir gecede hayatı değişti
- Benim ruhumda var bu. Endüstri Mühendisiyim. Mimar Sinan Üniversitesi’nin endüstriyel tasarım yetenek sınavına girdim. Kara kalem çalışmasında 7’nci oldum. Ertesi sene Marmara Üniversitesi’nin sınavına girdim onu da kazandım. Babam bu bölümü okumamı çok istiyordu, onun da yönlendirmesiyle üniversitede bu bölümü tercih ettim. Ailedeki herkesin bir yeteneği var bizde. Ağabeyimin de kara kalemi çok iyidir. O üniversiteden mezun oldu, ancak Türk Hava Yolları’nda pilot olmayı tercih etti. Ailede doktor da var öğretmen de. Daha sonra babamın ayakkabı fabrikasında AR-GE bölümünde çalışmaya başladım. Tasarımcı olmaya ‘marka’ yaratmayı kafama koyduktan sonra karar verdim. Türkiye’de farklı ürün eksiği vardı. Onu kopyalamak yerine yeni bir şeyler üretmenin gerektiğini gördüm.

Haberin Devamı

 Önce ayakkabıyla başladın daha sonra tekstile döndün.
- Evet çünkü buna mecbur bırakıldım.

 MASA BAŞI İŞLER BANA GÖRE DEĞİLDİ

- Neden?
- Kısa sürede ayakkabının tek başına kalmaması gerektiğini ve marka olunamayacağını anladım. Aslında beni tüketici bunu itti. Biz internet ortamına model fotoğrafları yüklediğimizde, ‘Bu aksesuar ne kadar?’ ya da 'Bu pantolonun şu bedeni var mı?' diye sorulara maruz kalıyorduk. Baktım ki burada böyle bir ihtiyaç var, hemen tekstil işine girmek için kollarımı sıvadım.

- Puzzle’ın parçaları birleşti ve markanı oluşturdun. Baban ne tepki verdi buna?
- Ayakkabı da artık her şey makineleşti. Çok sıkıcı olmaya başladı üretmek. Bana göre değildi bu masa başı işler. Ben hep bir şeyler üretmenin, yeni şeyler ortaya çıkarmanın peşindeydim. O fabrikaya ait değildim ve orayı bırakıp geldim. Babam bunu hoş karşılamadı tabi; ama onu belki de hayatımda ilk kez dinlemedim.

- Sıfırdan mı başladın?
- Aynen öyle. Tecrübem, bilgim vardı; tek eksik paraydı. Arabamı sattım ben de. Bu anlattığım olay çok değil 2 yıl bile olmuyor. ‘Faruk Sağın’ markasını kurmaya karar verdiğimde 12 takipçim vardı. ABD’de pazarlama işlerinden anlayan arkadaşlarım var. Onları, Türkiye’de bir ay ağırladım. Otelde kaldılar, benim için çalıştılar. İnternet sitesini kurduk. Bu arada bankaya kredi borcumu kapattım. Bütün masrafları sattığım arabamın parasıyla karşıladım. (Gülerek) 80 bin lirayı da batırdım. Bu bana acı bir tecrübe oldu. Çok küçük bir param kaldı yaklaşık 20 bin kadar.

Haberin Devamı

BABAM ZEKİ BİR ADAM

- Babanın ayakkabı fabrikası var. Hiç mi maddi yardım yapmadı sana?
- ‘Madem benden ayrılıyorsun, başının çaresine de bakacaksın’ dedi. Ondan 20 bin liralık modelini kendim çizdiğim ayakkabılardan satın aldım. (Gülerek) Evet, babamdan parasıyla ürün aldım. Hatta şunu da söylemek isterim; babamın fabrikasında o ayakkabıları koyduğum yer için kendisine kira bile ödedim. Fabrikanın bir odasını kiralamıştım. Babam çok zeki bir adam. Bu sayede kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğretti bana. Maddi yönden kısıtlaması, beni daha çok hırslandırdı. Bu öğretiyi paraya satın almanız mümkün değil.

- Ya sonra?
- Sıra ayakkabıları satmaya gelmişti. Arkadaşlarımın öğrettiği teknik ve taktikle bütün gün ayakkabıları internete yükledim. 1 gecede hepsini Facebook’tan sattım. 12 takipçim, bir gecede neredeyse bin olmuştu. Sabah kalktığımda hepsi satılmıştı ürünlerin. Çok hızlı bir şekilde tanınmaya başladım. Para hesabıma 3 gün sonra yattı. Sonra o parayı katladım. Önemli olan stratejiydi ve bunu doğru bir şekilde başardım. Öyle öyle paramı katladım.

Haberin Devamı

- Kaç tane mağazan var?
- Yurt içinde Faruk Sağın tabelası adı altında 4, yurt dışında ise biri Hollanda diğeri de Kıbrıs’ta olmak üzere 2 mağazam var. Fransa ile sözleşme imzaladık. 2019’da birincisi Paris’te olmak şartıyla, 3 tane mağaza açılacak.

- 5 yıl içinde kendini nerede görüyorsun?
- 5 yıl içinde benim en az 20 mağazaya ulaşmam lazım. Asıl amacım İtalya pazarına girmek.

- İtalya pazarına girince ‘ben oldum’ mu diyeceksin?

Son parasıyla tekstile girdi, bir gecede hayatı değişti

- Hayır. ‘Daha yeni başladım’ diyeceğim. İtalyan erkeklerine ‘Türkiye’nin böyle bir markası var ve biz buradayız’ diyeceğim. ‘Ben ne zaman oldum’ diyeceğim biliyor musun? Dünyadaki moda akımına yön verdiğimiz zaman bunu söyleyeceğim. Ancak bunun için henüz erken. En az 10 yıla ihtiyacım var.

Haberin Devamı

- Modanın ana damarı gerçekten İtalya mı?
- Elbette bir ayakkabı, giysi ya da aksesuar İtalya’da tutulduysa o tüm dünyada trend olur. Son noktadır. Bir çok İtalyanın farklı renkte, stilde ayakkabısı vardır. Biz de ise 3 renkti bu. Siyah, kahverengi ve mavi. Ama kombinasyona uyduramazsınız, bir yanı hep eksik bırakır. Artık bir çok kişinin farklı renklerde bir çok ayakkabısı var.

SIKI BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM

- Çoğu erkek kombin yapmakta zorlanıyor. Örnek ben.
- (Gülerek) Türk erkeği giyinmesini biliyor. Çıkın dışarıya bakın çoğu erkek, uyumlu giyinmeye çalışır. Biz zevk sahibi bir milletiz, sadece doğru yönlendirilmeye ihtiyaç var. Whatsapp’ta, ücretsiz stil danışmanlığı hattımız var mesela. İsteyen giydiği ürünlerin fotoğrafını gönderiyor sorularını soruyor. 'Bu ceketin altına hangi renk pantolon giyebilirim', 'Ayakkabı ne renk olmalı', 'Bir iş yemeğim var nasıl bir kombin tercih etmeliyim' diye soruları ücretsiz cevaplandıran bir ekibimiz var. Karşıdaki kişinin ölçülerini alıyorlar, eğer ona uygun bir ürün değilse, giymemesini tavsiye ediyorlar. Ben stil danışmanlarıma şunu söyledim: ‘Bir kişi bizden aldığı bir ürünle kombin yapmak istiyorsa başka markaların ürünlerini tavsiye edin, insanları onlara yönlendirin. Kişinin bizden alış veriş yapıp, yapmaması hiç önemli değil. Sizler stil danışmanısınız, pazarlamacı değil.’ 

Haberin Devamı

- Sürekli üretmeye çalışmak insanlara bir şeyler beğendirmeye çalışmak zor değil mi?
- Elbette zor. İlk başlarda modayı kaçırmamak için kendimizi sürekli bir şeyler üretmeye zorladık. Sürekli çizimler yapıp, üretiyorduk. İllaki bir kaçını tuttururuz diye düşünüyorduk. Oldukça maliyetliydi bu. Zaten bunun böyle olmadığını kısa sürede tecrübe ettik. ‘Harcadığımız bu parayla yurt dışına çıkıp, insanları gözlemleyelim’ dedik. ABD ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerine gittik. Bütün gün kafelerde parklarda oturup insanları gözlemledik. Nasıl giyindiklerine baktık. Notlar tuttuk, fotoğraflar çektik. Türkiye’ye dönüp 100 ürün tasarlayacağımıza 30 ürün tasarladık. Ortaya daha kaliteli ürünler çıkmaya başladı.

- Hedef kitleniz?
- 50 yaş üstü bizi tercih etmez. Onlar için üretim yapmıyoruz. Bizler gençler ve orta yaş erkekler için üretim yapıyoruz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, sosyal sorumluluk projesi kapsamında, erkekleri fit giyinmeye yönlendiriyoruz. Bazı müşterilerimiz bize fotoğraf gönderiyor, ‘before - after’ diye. Çoğu erkeği fit giyinmek için sağlıklı beslenip, zayıflamaya yönlendiriyoruz. Ben yurt dışında çok toplantıya gittim. Eğer fit ve şık değilseniz, karşınızdaki sizinle çok fazla ilgilenmiyor. Görünüşünüz çok önemli. Üzerine bastıra bastıra söylemek isterim; ben sıkı bir Türk milliyetçisiyim ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmem gerektiğine inanıyorum. Bunun için kendime ve giyimime özellikle yurt dışındaki toplantılarda dikkat ederim. Benim için önce ülkem, sonra firmam gelir. Benim derdim, bir numara olmak, çok kazanmak veya çok büyümek değil. Genç yaşta yurt dışına açılmış bir modacı olarak tek derdim, ülkemi ve milletimi en iyi şekilde temsil etmek.

ERKEKLER BABET ÇORAP GİYMEZDİ

- Bu yaz ve gelecekte modada neler bekliyor bizi?
- Modada geleceği bilemezsiniz. Bir savaş çıktığında kamuflaj moda oluyor. Bir dünya starı bir gün bir şey giyiyor. O ürün bir anda trend oluyor. Dünyadaki gelişmelere bağlı. Bu yüzden uzun vadeli bir tahmin yapmak yanlış olur. Kruvaze ceketlerimiz bu sene geri geliyor. Mavi tonda ürünler revaçta olacak. Turuncu-sarı gibi canlı renkler, milenyum mavisi ve pembesi gibi yumuşak tonlar, çizgiler ve tropikal desenler 2018 İlkbahar-Yaz modasını oluşturacak.

- Geçmişte “asla bu moda olmamalıydı” dediğin bir şey var mı?
- Hayır, bu imkansız. Moda zaten sürekli kendini yeniler. Şimdi moda olan bir parçanın gelecekte başka detaylarla üzerinde ufak tefek oynamalarla yine moda olması kesindir. Beş sene öncesine kadar “Erkek babet çorap giyer mi?” diyorlardı, şimdi kimse uzun çorap giymiyor. İnsanlar artık rahat olmak istiyor. Babet çorap moda değil, ama çok rahat. Moda artık rahatlık üzerine olacak.

- Yakın gelecekte erkeklerde asla görmeyeceğimiz şey nedir?
- Klasik elbiseyle spor giyim harmanlaşacak. Biraz önce de dediğim gibi erkeler tamamiyle nasıl rahat ediyorsa öyle giyinecek. Takım elbiseyi giy, kravatı boynuna dola, kumaş pantolonun altına klasik ayakkabı gibi şeyler artık kalmadı. Şunu da söyleyeyim, takım elbisenin altına spor ayakkabı 5 yaş gençleştirir.

- Hangi ünlüler sizi tercih ediyor?
- Dizi sponsorluklarımız var. Ünlülerden bizi tercih edenler de var. Ayrıca sosyal medyada ürünlerimizi giyen ünlülere çok rastlıyoruz.

- Yaz sezonu erkelerin dolabında ne olacak?
- Beyaz bir tişört, beyaz bir ayakkabı illaki olacak. Eğer eski takım elbiseleri varsa hemen daraltmaya versinler. Takım elbiseler daralacak. Kol boyları kısaldı, manşetler çıkacak. Olmazsa olmazların içinde siyah takım elbise mutlaka olacak. Bir de saten alsınlar. Davetlere giderken ceketlerine sateni diktirsinler. Saten de çok tutulacak. Kruvaze ceketlerin düğmeleri metal olacak.

MERAK EDİLENLER

- Tek kelimeyle Ömer Faruk Sağın?
- Tasarımcı.

- Sürekli gittiğin, müdavimi olduğun bir yer var mı?
- İş yerinden dışarı çıkamıyorum. Tatilde ise Alaçatı’ya gidiyorum.

- Yemekle aran nasıl, yapar mısın?
- (Gülerek) Yumurtayı çok iyi kırarım.

- Ne tarz giyimi seversin?
- Klasikspor.

- Burcun özelliklerini taşır mısın?
- Kova artı kovayım. Bütün özellikleri mevcuttur bende.

- Kendinizde en çok sevdiğiniz şey nedir?
- Karşıma problemler çıktığında en kısa zamanda çözüme gitmem.

Son parasıyla tekstile girdi, bir gecede hayatı değişti

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!