Özge Gürel: Aileden yana çok şanslıyım

Güncelleme Tarihi:

Özge Gürel: Aileden yana çok şanslıyım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 09, 2019 09:06

Özge Gürel, şu sıralar başrolü Sumru Yavrucuk ile paylaştığı “Annem” filmiyle gündemde. Film vesilesiyle genç oyuncuyla bir araya geldik; hem filmi, hem yeni reklam projesini hem de “güzellik” algısını konuştuk.

Haberin Devamı

“Annem” filminde canlandırdığınız Nazlı karakteri sayesinde, drama alanındaki gücünüzü gösterme fırsatı buldunuz. Set sizin için nasıl geçti, sonuçtan memnun musunuz?

- “Annem” benim hem hazırlık sürecinde, hem setinde hem de sonrasında müthiş tatmin olduğum, çok şey öğrendiğim, kendimi biraz daha tanıdığım bir deneyim oldu. Beni çok mutlu eden bir iş gerçekten...

Filmde ciddi bir anne-kız çatışması konu ediliyor. Bu ilişkiler her zaman kaotiktir ama filmde olay bir adım ileri taşınmış. Size dönelim; annenizle ilişkiniz nasıl?

- Dünya tatlısı bir annem ve babam var. O açıdan ben çok şanslıyım. Bana alan açtılar, onlara sürekli kendimi kanıtlamak zorunda değildim. En güzeli de biz konuşmadık konu bırakmadık. Yani açmadığımız ve temize çekmediğimiz defter yok.

Haberin Devamı

Uzun zamandır Serkan Çayoğlu ile birliktesiniz. Onunla aynı projede buluşup buluşmayacağınız da hayranlarınız tarafından çok merak ediliyor. Var mı ufukta öyle bir proje?

- Şu an için öyle bir proje yok, hayır...

ÜN, SADECE YAPTIĞIM İŞİN BİR GETİRİSİ

Basınla aranıza hep bir mesafe koyar gibisiniz. Ün ile ilgili alışamadığınız noktalardan biri de bu olabilir mi?

- Ün işin bir getirisi. İşimle ilgili bir konu olduğunda beni sevenlerle bunu paylaşmak şahane. Ama geri kalanı bana ait. Artık basın mensubu arkadaşlarımızla birbirimizi tanıyoruz, aramızdaki ilişkinin çok saygılı ve keyifli gittiğini düşünüyorum.

Yakın zamanda bir reklam anlaşması imzaladınız, Penti’nin yeni yüzü oldunuz. Daha önce de başarılı isimlerle işbirliği yapmışlardı. Sizi seçmelerine sebep ne dersiniz?

- Başarı içeride bir yerde göreceli bir kavram. Başarı benim için iş anlamında; sevdiğim işi sevdiğim biçimde yapabilmek ve özgürlüğü kabullendirmek.

Bence Penti ile bu noktada birleştik, markanın bendeki hissiyatı da bu. Sürekli öğrenmeye açığız, yeniliklere heyecanla yaklaşıyoruz ama hepsini sorgulayıp kendimize göre yorumluyoruz.

 Farklı olursam kabul görmem zannediyoruz

 ◊ “Güzellik nedir?” diye sorsam...

- Güzelliğe ikna ediliyoruz. Yani zaman değişiyor ve “Şimdi bu güzel” denmeye başlıyor. Biz de bir süre sonra ikna oluyoruz ve onun dışındaki tavırları ya da dış görünüşü reddediyoruz. Bizi bu döngüye sokan, içimizdeki “farklı olursam kabul görmem” hissiyatı. Oysa ki güzellik, farklılıklarını kabul etmek ve sevmektir. Sana ait olanı benimsemektir. Tüm zamanların değişmeyen tek güzellik kuralı, kendin olmak ve iyi hissetmek. Ve tabii ki, şartlar ne olursa olsun anda kalıp yaşadığımız her şeyin güzelliğini hissedebilmek...

Haberin Devamı

Güzellik algısı değişkenlik gösteriyor. Sizi beğenen kadar beğenmeyen de vardır mesela. Bu durum kişilerin kendi yetersizlik ve güvensizliklerini ön plana mı çıkarıyor?

- Hayır, öğrenilmiş tavırları ortaya koyuyor. Birini beğenip beğenmemek kendi kararınız ise bence sıkıntı yok; ama sana başkalarının ya da genel yargıların öğrettiği ve sorgulamadan kabul ettiğin doğrularsa ve bunu kendi kararın sanıyorsan, bir
sıkıntı var.

Bu ruh halinden çıkmak için ne gerekli?

- Önce bu ruh halinde olduğunu kabul etmek gerek sanırım. Mutsuzluktan beslenmek, sürekli başkalarına bakmak, eleştirmek müthiş konforlu bir alan... O alandan çıkmak istemeyiz çünkü orada sürekli şikayet edip hiçbir şey yapmadan oturabiliriz.Ama kendine bakmaya başladığında harekete geçmen lazım... Kafa yorman, kendi fikirlerini üretmen, cesaret etmen lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!