Lolita: Nabokov arakçı mıydı?

Güncelleme Tarihi:

Lolita: Nabokov arakçı mıydı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2004 19:40

“Haydaaa! Adam ‘Okullarımız Yıkılmasın Kampanyası’ için Ankara’ya gidiyorum diye izin istedi, dönüşte yazdığına bak! Bunun hakikaten Millî Eğitim Bakanlığı’na gittiğine emin misiniz, yoksa bu bahaneyle bir haltlar mı karıştırıyor?” Siz söylemeden ben söyleyeyim, sonra konumuza gelelim.

Vladimir Nabokov, Lolita’yı başkasından mı arakladı? Sorduğum buydu...

Haberin Devamı

Gayetle edebî bir Lolita yani...

“Yanlışlıkla” başlığa bakıp yazıyı tıklayanlar çıksın, biz yazımıza devam edelim.

Çıktılar mı?

Tamam!..

*

Önce “araklamak” fiilinden ne anladığımı söyleleyim.

Hani Cem Yılmaz “bir cümle içinde kullanarak” açıklıyor ya kelimeleri...

Mesela: “Meksefe - Ben meksefe gördüm!” gibi...

Ben de bir örnek cümle kurarak açıklayayım:

“İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Kemal Alemdaroğlu başkasının eserini arakladığı için iki ay meslekten men cezası aldı.”

(Sonra bir mahkeme daha çıktı, ‘yürütmeyi durdurma’ kararı aldı. Böylece bir mahkemenin ‘yürütmeyi durdurma’ kararını diğer mahkemenin ‘yürütmeyi durdurma’ kararı bozmuş oldu. Burası Türkiye! - Not: Bu çok ince bir espriydi, üstünde durun, kaynamasın!)

Hukukçular buna “intihal” diyorlar. Türkçesi “aşırma” !

*

Bu kadar örnek size yeter, konuya gelelim...

Vladimir Nabokov, adından da anlaşılmadığı gibi Amerikalı bir yazardır. (Tamam, Rus kökenlidir, esprinin içine etmeyin!) Ve 1954 yılında piyasaya çıkan Lolita adlı romanıyla adını duyurmuştur. Edebî (ve de genel) kültür sahibi olan siz okurlarım bilirsiniz de, aramıza karışmış, “Lolita” deyince aklına, sadece, porno internet siteleriyle uygunsuz ‘fantaaaziler’ gelen mutedil sapıklar olabileceğinden, bir kere hatırlatmakta yarar var:

Lolita, küçük bir kızla olgun bir erkek arasındaki ilişkiyi anlatan bir romandır ve yayımlandığında büyük bir skandala sebep olmuştur. Kitabın adı, özel isimken “cins ismi” haline gelecek kadar dile yerleşmiş, yazarını da ihya etmiştir.

Ancaaaaak...

Michael Maar adında bir Alman araştırmacı, biraz araştırınca, Vladimir Nabokov’un bu başyapıtının... bir “arak” olması ihtimalini fena halde ortaya çıkarmıştır.

(Edebiyatta ve bilimde arak, aşır, yürüt ve malı götür ne demektir, bakınız yukarıdaki açıklama...)

Şöyle ki...

Haberin Devamı

Bu Maar, Heinz von Lichberg adlı bir Alman’ın 1916 tarihli (demek ki Lolita’dan 38 sene önce çıkmış) ‘Lanetli Monaliza’ diye tercüme edebileceğim bir kitabında, adı da tam Lolita olan bir öykü keşfetmiş.

(Bu Heinz von Lichberg menşuuur bir meslektaşım benim, 1929’da Atlantik’i zeplinle - Led değil düz zeplin - geçen ilk insan ve 1933’te Hitler’in iktidara gelişini dünyaya ilk duyuran bir radyo-gazetecisi.)

Geçenlerde, Frankfurter Allgemeine Zeitung (Alman gazetesi) Michael Maar’ın bu keşfini haber yaptı ve söz konusu öyküyü yayımladı. Lichberg’in Lolita’sının kahramanı tatil için bir hafta İspanya’ya gidiyor ve burada evsahibinin küçük kızı (Lolita) ile tanışıyor. Ve tatili allak bullak oluyor. Maar, küçük kızla olgun sevgilisinin aşkının, o öyküde “O zamanın şartlarına göre olabildiğince açık” anlatıldığını söylüyor.

Haberin Devamı

Ve herkesin aklına gelen suali soruyor:

Vladimir Nabokov, Lichberg’in Lolita’sını okumuş muydu?

(Not: Sen-Petersburg doğumlu olan Nabokov, 1922-1937 yılları arasında, yani Heinz von Lichberg’le aynı dönemde Berlin’de yaşamış.)

In-ın- ın -ıııııııııııııııın!

Nabokov, ‘arakçı’ sıfatıyla meslekten men cezasını hak etti mi yani?

Kemal Alemdaroğlu gibi ‘yürütmesini durdurmak’ gerekecek mi?

Le Monde des Livres (Daniel Vernet imzalı bir haberden araklamaktayım ben de!), meşhur edebiyat eleştirmeni Marcel Reich-Ranicki’ye sormuş, diyor ki:

“Nabokov Berlin’e geldiğinde Almanca bilmiyordu. Sonra, çalacak olsaydı, en azından kahramanının adını değiştirirdi. Zaten edebî açıdan da iki eser birbirinden çok farklı. Von Lichberg kabiliyetli bir yazar, öyküsü çok güzel... Ama Nabokov bir dehaydı, kitabı da muhteşem...”

*

Ben, pek ikna olmadım, ya siz?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!