Lavabo açıcıyım

Güncelleme Tarihi:

Lavabo açıcıyım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2009 00:00

Hande Yener, müzik piyasasındaki tıkanıklığı kendisinin giderdiğini söyledi.

Haberin Devamı

“Hayrola” adlı yeni albümünü kısa süre önce çıkaran Yener, “Müzik piyasası tıkanan lavabo gibiydi... Ben, tıkanan o lavaboyu açtım. ‘Lavabo aç’ gibi kadınım. Yenilikçiyim, cesaretliyim, ısrarlı ve istikrarlıyım. Yaptığım işi seviyorum. Yaptıkça gençleşiyorum. Bu enerjimi de yine işime aktarıyorum” dedi.

Kısa süre önce “Hayrola” adlı yeni albümünü çıkaran Hande Yener, elektronik müzik dünyasında istikrarlı biçimde ilerlediği görüşünde... Ünlü şarkıcı, “Müzik piyasası tıkanan lavabo gibiydi... Ben, tıkanan o lavaboyu açtım. ‘Lavabo aç’ gibi kadınım” diyor.
İşte aşk hayatında da müzikteki kadar istikrarlı bir grafik çizen Yener’den ilginç açıklamalar...

Beş yıl önce müziğiniz ve müziğinizle beraber de kişiliğiniz değişti. Yanılıyor muyum?
- Müzik yapan biriysen, sanatla uğraşıyorsan, modern olmalısın dedim hep kendime... Artık hep açık, ileriye dönük bakıyorum. Dolayısıyla değişmiş olabilirim, doğrudur.

Söyleşiye başlamadan, “Ben bu değişimi, benden önceki sanatçılara bakarak yaşadım” dediniz. Bunu biraz açabilir miyiz?
- Kendinizi tekrarladığınız zaman -bu ister ilişkide olsun, isterse iş hayatında- enerjiniz düşüyor. 1960 ve 70’li yılların sanatçılarına bakıyorum. O dönem inanılmaz star olmuşlar, ama aynı şekilde yaşlanmamışlar. Hak ettikleri değeri görmüyorlar. Bu noktada sadece toplumu ya da medyayı suçlamak doğru olmaz. Önce insanın kendini suçlaması, hatayı kendinde araması gerek. Sen bir şeyler verirsen, kimse seni bırakmaz. Az bir kitle bile olsa, seninle yürür, gelir. Yeter ki işini aynı enerji ve tutkuyla yap. Bunu dinleyici görüyor. Fakat o enerjiden koparsan, kendini yenilemez ve olduğun yerde sayarsan, yeni gelen enerjiler seni ezer geçer. Yani o dönemin sanatçıları ne kendilerine ne de müziğe yatırım yaptılar. Dolayısıyla genç kuşak artık onları tanımıyor. Ben öyle olmak istemedim. Kendime, işime yatırım yapıyorum, değişiyorum, yenileniyorum, kendimi geliştiriyorum. 

30 yıl sonra kendinizi nasıl bir yerde görüyorsunuz?
- Hâlâ şarkıları dinlenen, takip edilen bir Hande Yener olurum. Bugüne uygun bir şarkıcı olurum yani. Ve estetik de yaptırmış olurum kesin! Rakamlar estetiğe mecbur bırakabiliyor. (Gülüyor) Ben monoton olmam. ışin içine monotonluk girince, emekli olmak istiyor ve ipin ucunu bırakıyorsunuz. Ben çocuk gibiyim. O heyecanla, 30 yıl sonra da yine genç kız gibi olurum. Fakat hâlâ savaşıyor olur muyum, onu bilemiyorum.

Şu an ne için savaşıyorsunuz?
- Garip garip eleştiriler alıyorum. Hakkım yeniyor... Çünkü bugün piyasada eleştirilecek o kadar feci işler var ki! Bir sürü taklit var, şahsiyeti, tarzı olmayan bir sürü iş var. Asıl bunların eleştirilmesi gerekirken, oturmuş benimle uğraşıyorlar. Demek ki bu insanların o şarkıcılarla tamamen işleri bitti. Benim olayım demek ki çok dikkat çekiyor. Eleştirilmenin iyi bir şey olduğunu düşünmeye başladım hatta... Sadece can yakanlar beni sertleştiriyor. Ama bunlar da albüm yaratmamıza yaradı. Yani yeni albümdeki bir “Deliler”i, bir “Narsist”i yazmamı sağladı. 

Bence eleştiriler işe yaramış. şöyle ki; bu albüm biraz daha yumuşak. Bir önceki albümünüz böyle değildi, daha sertti...
- Evet, eleştiriler bu anlamda işe yaradı. Önemli olanlarını ciddiye aldım. Ve Erol Temizel’le böyle bir iş yapmaya karar verdik. Sert bir elektronik yapmadık. Daha orta şiddetli bir şey denedik bu kez... Sözler daha romantik falan... Depresif bir albüm yapmak istemedim. Negatif her şeyi pozitife çevirip öyle sunmayı amaçladım.

Bu şöyle algılanabilir: Albüm satmayınca, Hande Yener geri adım attı...
- Yok, elektronik müziğin bir sürü biçimi var. Ben bir önceki projede farklı bir stilini sundum, şimdi daha farklı bir şey sunuyorum. Bir önceki albümü daha farklı bir kitle, çok genç olanlar sevdi. Hard rock dinleyenler, sert müzik sevenler o albümü çok beğendi. Benim gibi poptan sıtkı sıyrılmış olanlar dinledi. Bu albümde ise başka özelliklerimizi gösterebildik. Ben yorumculuğumu daha fazla nüanslı bir şekilde sundum. Dinleyenlere sanki yanlarındaymışım gibi hissettirecek bir kayıt yaptık. Altyapılar da daha duygusal. Amacımıza da ulaştık sanırım. Krize rağmen albümümüz çok iyi gidiyor. Emeğe saygı görüyorum. Çok mutluyum. şimdilik bu doz güzel. Ama bu dozda da 10 yıl takılmamak gerek. Hiçbir şeye çok fazla alışmamalı... Doyup, tadına varıp, sonra değişmek gerek.

YAPIMCILAR MÜZİĞİ KATLETTİ

Niye yapımcılara “kasap” dediniz?
- Müziği katlettiler çünkü! “Sen böyle yap” diyerek insanlara müzik yaptırdıklarını sandılar... Herkes şan, şöhret oldu, başka bir şey olmadı. Kaç kişiye yaptığı müziğinden dolayı saygı duyuyoruz? Saydığımız zaman 10 parmağımızı geçmez. Yurtdışından misafirlerimiz geldiği zaman onlara kimleri izletiyoruz, kimlerle gurur duyuyoruz? Tamam, burada kendi kendimizi eğlendiriyoruz, mutlu oluyoruz, bunlar da olmalı, ama yeterli değil. Sistem hep aynı... Dizilerde de hep aynı şeyler tekrarlanıyor. Neden? Çünkü yapılan tutuyor. Nerede ekip çalışması, yaratıcılık? Tek bir kişi yönetecekse, niye kalabalıklar var? Herkesten bir ses çıkmalı. Ben bundan yanayım... Sessiz, suskun kalmak doğru değil. Lavabo tıkandı artık, görün bunu...

Lavabo aç da siz misiniz?
- Ben ve benim gibi yenilikçi insanlar... Ben gerçekten müzik piyasasında tıkanan lavaboyu açmaya çalışıyorum. Yenilikçiyim, cesaretliyim, ısrarlı ve istikrarlıyım. Yaptığım işi seviyorum. Yaptıkça gençleşiyorum. Bu enerjimi de yine işime aktarıyorum. Böyleyken lavabo tıkanır mı hiç? Keşke benden birkaç tane daha olsa...

Albümünüzde aşk arsızını anlatan “Arsız” diye bir şarkı var. Siz de aşk arsızlarından mısınız?
- Çok aşıkken olabiliyorum. Çocuklaşıyorum, ilgi istiyorum, fazlasını bekliyorum. şımarıklık yapabiliyorum. Kendimi tanıyamıyorum hatta, huyum değişiyor. Aşk her şeyi yaptırıyor. Biz Kadir (Doğulu) ile 2,5 yıldır birlikteyiz. Heyecanımız hâlâ ilk günkü gibi. Çünkü ben ilişkimi alışkanlık olarak görmüyorum. Böyle görürsem, aşkımı monotonlaştırırım. Bundan kaçınıyorum. Çok işkoliğim ama Allah’tan nişanlım benim menajerim. Yoksa kimse beni anlayamaz, taşıyamazdı. Kadir ile şimdiye kadar sadece iki gün ayrı kaldık. Buna çok özen gösteriyoruz, ayrı kalmamaya çalışıyoruz. Bunu düşünmek bile bizi buz gibi yapıyor. Yanında seni anlayan, dinleyen birisinin olması müthiş. Bu insanın bir anda hayatınızdan silindiğini düşünsenize... Bu çok korkunç bir şey. Bu yüzden de hiç ayrılmıyoruz.

Haberin Devamı

NARSİST ŞARKISINI KADİR’E YAZDIM

Haberin Devamı

Bir de “Narsist” diye şarkınız var. Narsist kim? Siz mi, yoksa sevgiliniz Kadir Bey mi?
- Onu Kadir’e yazdım... Çünkü çok yakışıklı. Durumun da farkında. Ama bunu beni rahatsız etmeden taşıyabiliyor. Kadir’i incelediğimde her insan kadar narsist olduğunu görüyorum. Bu güzel bir şey. Çok hayranı var ve onun beğenilmesi hoşuma gidiyor. Onun içi de güzel, dışı da... O başka bir dünya...

Bu arada evlendiniz mi?
- Yok, evlenmedik... şimdilik böyle iyiyiz... Vakit bulduk mu, evleneceğiz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!