Kreuzberg'in sınır tanımayan Türk anneleri

Güncelleme Tarihi:

Kreuzbergin sınır tanımayan Türk anneleri
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2005 10:01

Kreuzberg, Berlin’de 100 bin Türk’ün yaşadığı bir getto. Almanya’daki her üç Türk’ten birinin yaşadığı bölgeye birinci kuşak ‘Küçük İstanbul’ adını vermiş. Gençler ise uyuşturucu satışı ve kullanımının çok yaygın olduğu bu semte ‘Harlem’ demeyi tercih ediyor. 12 yaşındaki çocuğunun bağımlı olduğunu bilen anne-babaların bile sustuğu bu semtte uyuşturucu çemberi gitgide daralıyordu. Geçen temmuzda ‘bir şeyler yapmalıyız’ diyen anneler bir araya geldi.

‘Mütter Ohne Grenzen’ yani ‘Sınır Tanımayan Anneler’ adlı bir grup oluşturdu. Bugünlerde aynı adlı bir dernek kurmaya hazırlanan kadınların hiçbirinin ailesinde uyuşturucu kullanan yok. Harekete geçmelerinin nedeni, komşu, hemşeri ya da arkadaş çocukları arasında yayılan bağımlılık. Mücadele etmedikleri takdirde bir gün mutlaka uyuşturucunun kendilerine de değeceğinden eminler. Sınır Tanımayan Anneler, her cumartesi gecesi elde fener, Kreuzberg’de 10 kilometrekarelik park ve sokaklarını didik didik arıyor, rastladıkları satıcı ve bağımlıların gözlerine fener tutarak ‘rahatsız ediyorlar.’ Çöplerde, çalı diplerinde, bodrum katlardaki kuytuluklarda zula arıyorlar. Pazar günü de semtin meydanı Kotti’de megafonla konuşup bildiri dağıtıyorlar. Biz de gittik, cumartesi-pazar eylemlerine katıldık. Karanlık parklarda çetelere nasıl meydan okuduklarına tanık olduk.

Sokak taramaları sırasında onlara rastladık. 12-16 yaşlarındaki erkek çocuk grubu hepsi Türk, hepsi ya kullanıcı ya kurye

Cumartesi günü, Kreuzberg, saat 23.00.

12 kadınla karanlık bir sokağın başında buluşuyoruz. Hepsinin elinde birer fener. Giydikleri beyaz pelerinlerin önünde Sınır Tanımayan Anneler, arkada ise mail adresleri ‘muetterohnegrenzen@hotmail.de’ yazıyor. İzleyeceğimiz güzergah, 10 kilometrekare çapında. Nannyn Strasse’den Waldemar, Mariannenplatz, Legiendamm, Mariannenpark ve Bethaniendamm’a ikibuçuk saat yürüyeceğiz.

CADDE ORTASINDAKİ BEBEK ARABASI UYUŞTURUCU SERVİSİ

Kadın grubunda ‘lider’ yok. Herkes bağımsız iradesiyle burada. Grup, üzerilerinde hiçbir siyasi örgütün etkisi olmadığını da vurguluyor. Ortak özellikleri anne olmaları. Çocuklarını, bebeklerini eş ya da komşulara bırakmışlar.

Fenerler açılıyor, ilk hedef Nannyn Hof. Hepsi spor ayakkabılı ve çevik. Birden dört kola ayrılıp, birkaç dakika sonra cılız bir sokak lambasının altında buluşuveriyorlar. Sırada karış karış aranacak o kadar çok karanlık köşe var ki. Yağmur başlıyor, grup hız kesmiyor.

Çalı ve ağaç dipleri, çöp konteynerleri, işgal edilmiş evlerin bodrum katları taranıyor. Birden duruyoruz. Bir bebek arabasını işaret edip ‘Rolls Royce’ diyorlar. Önemli bir delil bulduklarını, ‘Bethaniendamm’dan buraya getirmişler. Demek burada uyuşturucu satmışlar bugün’ dedikleri zaman anlıyoruz. Meğer bu bebek arabası, uyuşturucu servisi için kullanılıyormuş.

Sokak başlarında, gecenin saat 2’sinde yaşları 12-16 arasında değişen erkek çocuk gruplarıyla karşılaşıyoruz. Hepsinin bakışları, davranışları kullandıkları uyuşturucular nedeniyle tuhaflaşmış.

Bu çocukların hepsi Türk. Sınır Tanımayan Anneler’le Almanca alay ediyorlar. Kreuzberg’de çocuk çeteleri de çok fazla. Uyuşturucu bağımlısı bu çocuklar aynı zamanda uyuşturucu kuryesi.

İkibuçuk saat süren bu çok hızlı arama eyleminde hiçbir uyuşturucu madde bulunamadı, satıcılara da suçüstü yapılamadı. Bunun nedenini Sınır Tanımayan Anneler anlattı. ‘İki aydır göz açtırmadığımız için uyuşturucu trafiği başka semtler üzerinden devam ediyor. Hedefimiz onları Meclis’in önüne sürmek.’

GETTO KANUNUNA GÖRE TÜRK KIZA KURYELİK YAPTIRMANIN CEZASI ÖLÜM

Sabaha karşı eylem bitiyor, röportaja başlıyoruz. Berlin Belediyesi’nde Sosyal Hizmetler uzmanı olan Güner Arkış, ‘Ağustosta bu eylem birliğine karar verdiğimizde üç kişiydik. Şimdi 20 aktif kadınız. Dernek için yönetim kurulu belirlenmedi. Başkan-yönetici derdi ve hırsı yok bizde’ diyor. Arkış, 38 yıldır Berlin’de, uyuşturucu kullananların çoğunu bebekliğinden tanıyor. ‘Türkiyeli erkeklerde yaygın. Getto kanununa göre Türk kızına uyuşturucu işi yaptırırsan öldürürler. Ama şimdilik.’

Arkış, uyuşturucu bağımlılığının Türk erkek çocuklarında, kuryeliğin de Alman kız çocuklarında ‘cool’luk simgesi olarak yaygın olduğunu söylüyor.

Almanya’da uyuşturucuyla mücadele eden çok sayıda sivil toplum örgütü bulunuyor. Bunlardan birkaçı Sınır Tanımayan Anneler’e ortak çalışma ya da destekleme önerisinde bulunmuş. Almanya’da uyuşturucuyla mücadele eden kurumların yöntemleri ve başarıları konusunda ciddi şüpheleri bulunan grup önerilerle ilgili henüz bir karar almamış.

Sınır Tanımayan Anneler, semte uyuşturucu akışını kesmelerinin mümkün olmadığı kanısında. Ama dağıtımını engelleyebileceklerini düşünüyorlar. Bunun için anneleri kazanmaya çalışıyorlar. Çünkü ailede ‘temiz’ kalan kadın. Babalar bir şekilde uyuşturucuya ‘değmiş’. Çünkü kadın hep evde, erkek dışarıda. Baba mücadeleye katılamıyor, uyuşturucu işinde bir arkadaşı ya da akrabasıyla karşılaşma ihtimali çok yüksek.

5-6 KİŞİLİK ÇETELER

Kreuzberg’de Ecstasy, haşhaş, marihuana, kokain, eroin, LSD ve mantar adlı maddeler yaygın. Çocuk bağımlılar, 5-6 kişilik çeteler halinde. Torbacı çocukların hepsi de bağımlı. Uyuşturucu giderini karşılamak için satıcı oluyorlar. Bu çocuklar soygun, kapkaç ve ev-oto hırsızlığı da yapıyorlar. Bağımlıların büyük çoğunluğu en dipteki, geleceği olmayan eğitimsiz çocuklar.

Amblemleri yarasa, çünkü onlar da gece yaşıyorlar ve sevilmiyorlar

Pazar günü Kreuzberg merkezindeki Kotti Meydanı.

Metro istasyonu girişinde bir grup Türk toplanmış. Bakışları çevreyi kolaçan ediyor. Birbirlerine sokularak fısıldaşıyorlar.

Saat 16.00’da 20 anne geliyor. Bu kez beyaz yelek giymişler. Türkçe-Almanca yazılar var: ‘Bugün benim, yarın senin evladın olabilir’, ‘Çocuklarımıza sahip çıkalım’, ‘Neden parka çıkamıyorum anne’, ‘Çocuklarımızı ölüme yollamayacağız’, ‘Şimdi değil ne zaman’.

Kadınların tümü ikinci ve üçüncü kuşak Türkiyeli. Almanca konuşuyor, bildiri dağıtıyorlar. Deutsche Funk adlı bir radyonun muhabiri röportaj yapıyor. Alman basınından iki foto muhabiri de geliyor.

Türklerin çok az ilgi gösterdiğine tanık oluyoruz. Bir kısmı başını çevirip adımlarını sıklaştırıyor. Uyuşturucu satıcısı olduklarını sonradan öğrendiğimiz bir grup genç alay ederek geçiyor. Bir kısmı da sataşıyor.

Almanlar ise çok ilgili. Bağış yapmak isteseler de kadınlar kibarca reddediyor. 1 Euro karşılığında ‘Satıcılar dışarı’ yazılı yarasalı rozet satıyorlar. Eylemci annelerin pelerinlerinde yer alan yarasa resmi, kuracakları derneğin de amblemi olacak.

Güner Arkış’ın anlattığına göre simge bir gece eyleminde belirleniyor. Bir anne, çocuğunun el feneriyle geliyor. Fener yandığında içindeki minik yarasa figürü devleşerek çevreye yansıyor. Bu, annelerin çok hoşuna gidiyor. ‘Yarasaların duvarların ötesini algılamaları annelere benziyor. Gece yaşıyorlar, bizler gibi sevilmiyorlar.’

Anneler, pazar akşamı eylem sırasında metro girişindeki iki Alman gencini işaret ediyorlar. Sivil polis olduklarını öğreniyoruz. Bu akşam polisten yana bir sorun çıkmasa da pazar eylemlerine polisin müdahale edip ‘izin belgesi’ istemesinden şikayetçiler: ‘Neyin iznini alacağız? Birkaç metre ötede, park ve avlularda uyuşturucu satanlara izin belgesi soruyorlar mı? Onlar zehirliyor, biz korumaya çalışıyoruz.’

Anneler, Berlin Belediye Başkanı Cornelia Reinauer başta olmak üzere siyasilerin ilgisizliğinden de yakınıyor. ‘Yaptığınız çok olumlu. Ancak kendinize dikkat edin. Size bir şey olmasından kaygı duyuyoruz’ demekten başka bir şey yapmıyorlarmış.

PAHALI VE MARKA GİYİNİYORSA TELEFON FATURASI KABARIKSA DİKKAT

- Bağımlı aileleri, uyuşturucu mafyasının tehditlerinden ve başlarına bir şey gelmesinden korkuyor. Hiçbiri eylemlerimizde yer almıyor. Bizim çabalarımızı ‘saçma ve gereksiz’ görenler, utananlar ve beğenenler de var.

- Aileler çocuğunun uyuşturucu kullanıp sattığını yok sayıyor, görmezden geliyor. Oysa çocuğu eve tok geliyorsa, geceleri uygunsuz yerlerde görülüyorsa, pahalı ve marka giyiniyorsa, telefon faturası yüksek ya da telefonla sık sık dışarı çağrılıyorsa denetim sıkılaştırmalı.

- Alman medyası ve kamuoyu çok ilgili. Pes etmediğimizi gördükçe haber yapmak için gelmeye devam edecekler. Ancak bize hep ‘neden’ sorusunu yöneltiyorlar. Göçmen, Türk ya da Alman değil, tüm çocuk ve gençlerin sorunu. Burada yaşıyoruz ve derdimiz bu!

BİR GECE KARŞI KARŞIYA GELDİK YÜZLERİNDE HAYVAN MASKESİ VARDI

Bir gece uyuşturucu dağıtımının tam üstüne denk geldik. Yüzlerine hayvan maskesi taktılar. Korkutarak kaçacağımızı sandılar. Biz de karşılarına oturduk ve hiç kıpırdamadık. Çok uzun süren karşılıklı bir sinir savaşı oldu. O gece çok gerilimli geçti. Uyuşturucu satıcısı bize gözdağı verdi. ‘30 yıldır satıyorum ve satmaya devam edeceğim’ dedi. Bizim derdimiz özellikle satıcılarla. Metadon tedavisi gören bağımlılarla işimiz yok.’ Bir kez çöpte uyuşturucu zulası bulduk. İçindekileri alıp başka bir semtteki çöp konteynerine attık.

BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN KREŞ AÇTILAR

Uyuşturucuya karşı eğitimin küçük yaşta verilmesi gerektiğine inanan anneler inisiyatifi, bir parkta kreş açmış. 40 çocuğun devam ettiği bu kreş için Türk esnaftan ücretsiz yiyecek alınıyor. Kreuzberg’teki iki cami de eylüldeki imza kampanyasına destek vermiş. Grubun cumartesi gecesi eylemlerine türbanlılar da zaman zaman katılıyor. Hatta bir keresinde, birinin eşi öfkeyle gelip ‘Hadi eve’ diyerek zorla götürmeye çalışmış. Ancak kadın, iki buçuk saatlik eylemi bitirmeden dönmemiş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!