KoÅŸ, koÅŸ, koÅŸ sonra iç, iç, iç

KoÅŸu takıntılı içme kulübüyüz, diyorlar kendilerini tanımlarken. 3H ya da uzun adıyla Hash House Harriers, 1930’larda Ä°ngilizler tarafından kurulan uluslararası bir koÅŸma ve içme kulübü.Yöntem basit: Bir üye koÅŸu rotası belirliyor, yola iÅŸaretler yerleÅŸtiriyor. DiÄŸerleri koÅŸarak, yürüyerek rotayı tamamlıyor. Sonunda biralarını alıp daire oluÅŸturuyorlar ve eÄŸlence baÅŸlıyor. Birileri dairenin ortasına çağırılıp cezalandırılıyor ya da ödüllendiriliyor. Ceza da ödül de bira. Çemberde gruba adını veren hash ÅŸarkıları söyleniyor, oyunlar oynanıyor ve en önemlisi durmadan içiliyor. Kulübün Ä°stanbul’daki üyelerini web sayfasından bulduk; birlikte bir gün geçirdik. Birkaç hafta önce Tayland’ın Chiang Mai kentine tatile gitmiÅŸtim. Kendinizi tatilin akışına bırakırsanız karşınıza çoÄŸu zaman güzel tesadüfler çıkıyor. Samueng bölgesinin daÄŸ köylerini ve ormanları kapsayan iki günlük trekking sayesinde Ä°ngiltere’den gelen Laurie ile tanıştım. Önce koÅŸan sonra içen, matrak bir uluslararası gruba üye olduÄŸunu, bu grubun ertesi gün bulunduÄŸumuz kentte koÅŸu düzenleyeceÄŸini anlattı. Ertesi gün Chiang Mai kentinin kuzeydoÄŸusundaki ormanlık alanda ‘Hash House Harriers’ın Chiang Mai grubuyla birlikte koÅŸuyordum, onların deyimiyle ‘hash’ yapıyordum. KoÅŸuda ve sonrasında -beni 4 kez daireye alıp fondip yaptırdıklarından mı bilmem- o kadar eÄŸlendim ki Ä°stanbul’da da bir kulüp olup olmadığını araÅŸtırmaya baÅŸladım. Öğrendim ki dünyanın 2 bine yakın noktasında olduÄŸu gibi Ä°stanbul’da da hash yapılıyordu. Hatta Ankara’da, Ä°zmir’de ve Ä°ncirlik’te de. USKUMRUKÖY’DE HASH RANDEVUSUSonunda geçtiÄŸimiz pazar, bir grup arkadaşımla birlikte bu kez Ä°stanbul Uskumruköy’de hash yapmaya hazırdım. Ama öncelikle bilmem gerekenler vardı: Bazılarına ağır gelebilecek esprileri kaldırmalı, yeri geldiÄŸinde çılgınlığa hazır olmalıydım. Hem sporu, hem de içmeyi sevmeliydim. 3H’de herkesin bir takma ismi vardı, her koÅŸu kayda geçiyordu. Mesela bugün Ä°stanbul 3H’nin eskilerinden Altan Deresoy’un (lakabı K9) 500’üncü koÅŸusu olacaktı. Günümüz tanışmayla baÅŸladı. Ortalıkta dostça bir hava esiyordu. Az sonra bir nevi ‘meydancılık’ yapacak Jan ile tanıştığımızda ilk sorusu ‘Kocan bugün nerede’ydi. ‘Kocam yok ki’ cevabını alınca ‘Bu soruyu çok seviyorum iki ÅŸeyi birden yanıtlıyor’ deyip kahkahayı bastı. Jan ve Türk eÅŸi birlikte koÅŸuyordu. Grup üyeleri arasında, Amerikalı, Ä°ngiliz, Yunan ve Türkler vardı. Ä°ngilizce konuÅŸuluyordu ama yabancıların Türkçe bilme oranı hiç de fena deÄŸildi. İçme faslı koÅŸunun sonundaydı, yine de baÅŸlamadan birkaç kutu bira açılmıştı. Sonunda Jan (Takma adı Religious Adviser- Dini Nasihatçi) kalabalığa seslendi ‘Circle up!’ (Daire OluÅŸturun). Grupta ona kısaca RA deniyordu. Bir poÅŸetten ilginç aksesuvarlar çıkarmaya baÅŸladı. Ä°lk aksesuvar yeni katılımcılardan Kadir’e verilen boynuzlu ve saçlı Viking baÅŸlığıydı. Eski üyelerden birine borazan, diÄŸerine düdük, Ä°stanbul 3H’tan ayrılıp Japonya’ya gidecek bir üyeye de takma bacak verildi. SEKS, BÄ°RA VE ZULU SAVAŞÇILARIArdından koÅŸunun ev sahibi K9, kuralları yere tebeÅŸirle çizerek açıklamaya baÅŸladı. BelirlediÄŸi parkurda yönümüzü bulmamız için iÅŸaretlerin anlamını bilmemiz gerekiyordu. K9, yol boyunca belli yerlere unla iÅŸaret bırakmıştı. Üç un lekesini ardı ardına görmek doÄŸru yolda olunduÄŸunu gösteriyordu. ‘Geri dön’, ‘Burada grubun geri kalanını bekle’ gibi iÅŸaretleri de öğrenmiÅŸtik. RA bizim için bir baÅŸka sürpriz hazırlamıştı: Torbadan birer kağıt çektik. Kağıtların bir yüzünde K9’un biraz sonra yüksek sesle soracağı bilmecelerin cevabı yazılıydı. Bana ‘Kocanızla köpeÄŸiniz arasındaki fark nedir’ sorusunun cevabı gelmiÅŸti: ‘KöpeÄŸiniz bir sene geçtikten sonra sizi görmekten hálá heyecan duyar.’ Kağıtların öteki yüzünde her üyenin katılacağı grubun adı yazıyordu: Seks, Bira, Zulu Savaşçıları, Büyük Direk, Küçük Delik. Özellikle Seks grubu isimleriyle hayli eÄŸlendi. Hatta kendilerine ‘Grup Seks’ demeye karar verdiler. Ben de Zulu Savaşçısı olmuÅŸtum; görevimiz koÅŸu öncesinde bulutları bertaraf etmek, yaÄŸmur ihtimalini ortadan kaldırmaktı. RA ellerimizi havaya kaldırtıp bulutları toplamamızı ve alıp yanımızdakinin ayağına sürmemizi istedi. Görevimizi yerine getirirken yeni gelenler ‘Bunlar ne garip adamlar’ der gibi bakmaya baÅŸlamıştı. Bazıları ise her harekette kahkahalara boÄŸuluyordu.ARAYI AÇAN BAÄžIRIYOR: ON, ONVe boru çaldı, koÅŸmaya baÅŸladık. Tepeleri, düzlükleri, ormanı ve sahili kapsayan rotamız 4 kilometreydi. Tecrübeli üyeler başı çekiyor, arayı biraz açtıklarında arkadakilere ‘On on on’ (devam devam) diye bağırıyorlardı. Yorulan yürüyordu, neticede bu bir oyundu kimse diskalifiye olmayacaktı. Birinci buluÅŸma noktasında bazı gruplar toplanıp, baÅŸarıyla geçtikleri etap için kendilerine tezahürat bile yaptı: ‘YaÅŸasın Grup Seks!’ Ä°kinci buluÅŸma noktasında yine daire oluÅŸturduk. El kol sallamalı oyunlar oynuyorduk. Sonra tekrar aÄŸaçsız tepeleri geçip ormana daldık. Herkes birbirine iÅŸaretlerin yerini soruyordu. Dallar, çalılardan sıyrılıp küçük bir dereyi geçtik, düzlükte yürüyüp sahildeki buluÅŸma noktasına geldik. Kaybolanları bulmak tecrübelilere düştü. Bazı yeni katılımcıların ÅŸikayeti had safhadaydı, ayağına dal batan mı istersiniz, ayakkabısı ıslanan, esprileri aşırı bulan mı? Son bir hareketle, koÅŸarak ya da yürüyerek hep beraber bitiÅŸ noktamıza vardık. Artık sahildeki salaÅŸ balıkçıdaydık. Ãœstüme başıma baktım. Ayakkabılarım tozlanmış, ter içinde kalmıştım. Benden önce varan tecrübeli hasher’lar ise ellerinde birayla dalga geçer gibi gelenleri selamlıyordu. Kimin birinci geldiÄŸi ise hiç önemli deÄŸildi.GÃœNÃœN CEZASI DA ÖDÃœLÃœ DE BÄ°RAVe iÅŸte asıl eÄŸlenceli bölüm baÅŸlıyor: İçki faslı! Yine bir daire oluÅŸturuyoruz. Ceza ve ödüller verilecek. Her ikisinde de araç bira. RA yeniden ortada, yüksek sesle anlatıyor: ‘Grubumuzun birinci kuralı: Kural yok, gelenek var. Buna göre uzun zamandır aramızda görmediklerimiz cezalı.’ LiderliÄŸi zaman zaman kırmızı çim adam ÅŸapkalı Yannis (lakabı Dick Martin) devralıyor. Ardından bir üye ortaya çıkarılıyor, sözüm ona sorgulanacak: ‘Hımm, sen neredeydin bakalım bu kadar zamandır?’ Cezası birasını bir dikiÅŸte bitirmek. Ä°nfazdan önce tekerleme söyleniyor: ‘He is true blue. He is a hasher trough and trough... Down down down down’ Kurala göre down (aÅŸağı) sözcüğünü duyar duymaz cezalı birayı kafasına dikiyor. ‘Down’ Hasher için kilit sözcük. Çünkü onlar ‘KoÅŸu takıntılı içme kulübü.’ Ve yine kiÅŸisel cezalar geliyor. Grubun Ä°ngiliz kadın üyesi Theresa’nın (lakabı Bad Influence) iÅŸi gereÄŸi Japonya’ya gideceÄŸini bilen RA bir cebinden Japonların da kullandığı yemek çubuklarını çıkarıyor ‘Bunların nasıl kullanılacağını biliyor musun bakalım?’ DiÄŸer cebinden de zarf içine konmuÅŸ bir çiÄŸ balık:’Evet suÅŸi yemeyi biliyor musun, hadi bize göster.’ Tabii ki bunun gerçek suÅŸiyle ilgisi yok, balık Theresa’nın aÄŸzına asla girmiyor. Aklınıza gelen tüm uçuk eÄŸlenceler mevcut bu grupta. Sırada manidar rakam 69’la ilgili bir eÄŸlence var. O gün 69’uncu koÅŸusunu yapan ‘Cybersex’ isimli üyenin tepetaklak çevrilmesi ve aÄŸzına bira dökülmesi. Sonra yeni gelen herkes adına, grup lideri olarak ben ortaya çağırılıyorum. Daireye ÅŸapkamla çıktığım için Dick Martin ÅŸapkamı çıkarıp yere atıyor, sinirli sinirli üzerine basıyor. Cezam çok hafif, tüm yeni gelenler adına elimdeki bira dolu bardağı bir dikiÅŸte bitirmem gerekiyor. ‘Oh ucuz anlattım’ diyorum. Hem zaten benim asıl görevim bu günü anlatacak bir yazı yazmak deÄŸil mi? Onlar her ne kadar çılgın olduklarını söyleseler de ÅŸakalar ve cezalar dozunda kalıyor. Zorlama yok. Çakır keyif olunuyor bol bol gülünüyor ve nihayet içki de dozunda bırakılarak eve doÄŸru yola çıkılıyor. Hash var ama ne de olsa ertesi gün iÅŸ de var. Patrick Danohue (Agatha)60, Ä°ngiliz, Ä°ngilizce ÖğretmeniÇILGINLIÄžI SEVMEYENLERE GÖRE DEĞİLHash ile 1991’de Ä°stanbul’da tanıştım. EÅŸimle yaptığım dünya turu sırasında da Pekin, Åžanghay, Vietnam, Laos, Kamboçya, Singapur, Malezya gibi ülkelerin kulüpleriyle toplam 160 kez koÅŸtum. Hash’i seviyorum, çünkü grupta iyi insanlar var, bazılarını 91’den beri tanıyorum. Son derece rahatlar, onlarla istediÄŸiniz çılgınlığı yapabilirsiniz ve kimse de rahatsız olmaz. Ä°stediÄŸin her ÅŸeyi söyleyebileceÄŸin, yapabileceÄŸin bir ortam. Ama çılgınlığı sevmeyenlere pek uygun deÄŸil. Katılımcılar çok nazik, dost canlısı. Her ülkede Ä°ngiliz konsolosluÄŸunu arayıp yerel hash programını öğrenebilirsiniz. Birkaç hafta önce Yedikule’den Balat’a koÅŸtuk. Tarih ve macera koÅŸularımız da oluyor.Jan Forman (Religious Adviser- R.A.)43, ABD’li, Ä°ngilizce Öğretmeni DÃœNYAYI GEZÄ°P HASH YAPTIKSekiz yıldır Türkiye’deyim. Son 5 yıldır hash yapıyorum. Ä°stanbul’daki tiyatro grubu Speach Bubbles’a katıldığımda oradan 5-6 kiÅŸi hash yapıyordu. Sonra ben de baÅŸladım, Ä°stanbul’un dışında Ankara, Ä°ncirlik, Fethiye civarlarında da koÅŸtum. EÅŸimle Amsterdam’a gittiÄŸimizde oradaki hash grubunu arayıp, programlarını sorduk. Bizi gezdirdiler. Dünyanın neresine giderseniz gidin, orada bir grup arkadaÅŸ bulacaksınız. Bu sınırlar ötesi bir kulüp. Bazıları çok bira içer bazıları hiç alkol almaz. İçmek zorunluluk deÄŸil. Genç, yaÅŸlı, engelli olmanız fark etmez. Yakında eÅŸimle New York’a gideceÄŸiz, orada da hash’e katılacağız. Hash yaÅŸadığınız kentte bile normalde gitmediÄŸiniz yerlere gitme, yeni kiÅŸiler tanıma ÅŸansı veriyor.Altan Deresoy (K9) 44, Ä°thalat ihracat uzmanıIRAK’TA BAÅžLADIM SÄ°NGAPUR’DA KOÅžTUM1988-1990 arası Irak’ta bir Türk ÅŸirketi için çalışırken baÅŸladım. BaÄŸdat ve Babilon Hash isimli iki grup vardı. Körfez Savaşı’ndan sonra Türkiye’ye döndüm. O günden beri Ä°stanbul’dayım. Hash’i seviyorum çünkü hem spor yapmamı, hem sosyal olmamı saÄŸlıyor. Haftada bir kere her ÅŸeyden uzaklaşıyorum. Singapur ve Ä°ngiltere’de koÅŸtum. Bugün 500’üncü koÅŸumu yaptım.HASH NEREDEN GELÄ°YOR?Hash House Harriers 1938’te Malezya’nın baÅŸkenti Kuala Lumpur’da kuruldu. Orada çalışan Ä°ngilizler, sürekli gittikleri Selangor Club Chamber isimli mekana kendi aralarında Hash House (Kıymalı bir çeÅŸit yemek yapılan yer) ismini takmıştı. Yola bırakılan küçük kağıt parçalarını bularak yaptıkları yön bulma yarışlarının sonunda birayla eÄŸleniyorlardı. Bu oyun diÄŸer ülkelere de yayıldı. Uluslararası kulüpler ağına dönüştü. Bugün 3H adıyla tanınıyorlar. Ä°stanbul’dakiler kendileri IH3 diyorlar. Dünyadaki Hash kulüplerinin sayısı uluslarası web sitesine göre 1500 ile 2000 arasında. Gay, lezbiyen, aile, ayışığı, bisiklet hash’i gibi deÄŸiÅŸik konulu koÅŸular düzenleniyor. Hash House’un Türkiye serüveni 1985’te Ä°stanbul’da baÅŸlamış. Ä°ki yılda bir uluslararası hash oluyor. Türkiye’de son yıllarda Kapadokya ve Antalya’da da geniÅŸ katılımlı hash etkinlikleri düzenlendi. Â