Korkuyorsa saygı gösterin

Güncelleme Tarihi:

Korkuyorsa saygı gösterin
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Çocuğun, hayvan korkusunun önlenmesi için, herşeyden önce onun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınılmalıdır. ‘‘Erkek çocuk korkar mı?’’, ‘‘Koskoca çocuk olacaksın’’ gibi sözler, korkuyu azaltmayıp, sadece sindirir.

Çocukların tümünün birden hayvanlara karşı olumlu tepkiler göstermesini beklemek yanlış olur.

Kimi çocuklarda hayvan korkusu, zeka gelişimi ve olgunlaşma derecesine bağlı olarak genellikle öğretme ve yaşanılan olaylar sonucu gerçekleşir. Bazen de bu korku içgüdüsel olabilir. Çocuğun hayvan karşısında kendini çok zayıf, güçsüz hissetmesinden kaynaklanabilir.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Figan Başar tarafından yapılan araştırma sonuçlarının satır aralarında dolaşıp, çocuk ve hayvan korkusu üzerinde yapılan yanlışları saptayalım birlikte. Çocuğun, hayvan korkusunun önlenmesi için, herşeyden önce onun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınılmalıdır. ‘‘Erkek çocuk korkar mı?’’, ‘‘Koskoca çocuk olacaksın’’ gibi sözler, korkuyu azaltmayıp, sadece sindirir. Korkularından dolayı çocuğu suçlamak, ayıplamak, utandırmaktan kaçınılmalı, korkuları için çocuk azarlanmamalıdır.

Çocukların küçük bir hayvandan korkmaları, yersiz ve acayip görülebilir. Bu durumda ebeveyne düşen görev, çocuğun korkusuna saygı göstermektir. Eğer bunun aksi yapılırsa, çocuk korkusunu içine atar, saklar. Saklanan ve gizlenen korkular ise çocuğun ruh sağlığını ciddi olarak tehdit edebilir.

Çocuğun üzerinde aşırı kollayıcı, bağımlı kılıcı tutumlardan kaçınılmalı. Çocuğa güven ve cesaret verilerek, hayvan korkusu yok edilmeye çalışılmalıdır. Ayrıca, ailelerin tutumlarının çocuğa örnek olması nedeniyle, kendi korkularını çocuğa belli etmemelidirler.

Çocuk hazır olmadıkça, hiç bir zaman korktuğu hayvan ile doğrudan doğruya karşı karşıya kalmaya zorlanmamalıdır. Köpekten korkan bir çocuğu köpeği sevmeye zorlamak yerine, ona oyuncak bir köpek hediye etmek daha yararlı olacaktır.

Korktuğu hayvanı, çocuklara karşı asla eğitim aracı olarak kullanmayın. ‘‘Eğer yaramazlık yaparsan, seni köpeğe veririm’’ gibi sözleri asla kullanmayın.

Sosyal bilimcilere göre, davranışlar, daha çok model olma yoluyla öğrenildiğinden, çocuğun yakınındaki ebeveynlerin örnek davranışlar sergilemesi ve bütün canlılara duyarlı davranması gerekir.

Yüzmeyi seven Van Kedisi

Köpeklerin tersine, ‘‘çöl kökenli’’ bir hayvan olan kedi su ortamını hiç sevmez. Gerçi mecbur olduğu zaman, içgüdüleriyle mükemmel yüzmeyi becerir ama, başına bir kaza gelmedikçe suya dokunmaz. Ancak, bir düşmandan kaçarken veya yanlışlıkla suya düşerse yüzer. Kedi sevenlerin başına gelmiştir. Sahibi küvette yıkanırken, pek meraklı olan yavru kediler sabun köpükleriyle oynayayım derken suya düşüverir. Dikkat edin bakın, yıldırım çarpmış gibi kendini dışarı atacaktır.

Ama bunun bir istisnası da var. Dünyada yüzmeyi seven tek bir kedi cinsi biliniyor: Van Kedisi.

Van kedisi yakın zamana kadar vahşi ortamda yaşamış, adını aldığı Van Gölü kıyısında balık avlamış ve yüzmeyi öğrenmiştir.

Van Kedisi dışında, yüzmeyi seven kedi yoktur.

Bir vaka hariç. Birmanya'da mabette yaşayan bir ‘‘kutsal kedi’’ bir prensese aşıkmış ve sahibesi göle girdiğinde, peşisıra suya atlar ve yüzermiş.

Akvaryumlar evrim geçirdi

Eski akvaryumları hatırlıyorum. Hani şu köşebent demirden yapılmış, camları, macunla tutturulmuş akvaryumları. Çoğu su kaçırır, macunlar, köşebentlerin kenarından sırıtırdı. Köşebentler paslanır, sık sık boyamak gerekirdi.

Ardından alüminyum köşebentli akvaryumlar çıktı. Sonra, camları silikonla yapıştırıp, köşebentsiz akvaryumlar yaptılar.

Artık, vitrinlerde ön plana teknoloji ürünü, iyi tasarlanmış akvaryumlar çıkıyor. Akvaryumların düz camları bombelendi. Filtreler, kompresörler, kablolar, mobilyaların içine gizlendi. Tablo gibi duvara asılan, orta sehpalarına yerleştirilen, kimi kule gibi, kimi çok köşeli akvaryumlar, balık meraklılarını görsel yönden de tatmin ediyor artık.

EĞİTMEN GÖZÜYLE

Pitbull Terrıer

İnsanoğlu amacına ulaşmak için çoğu kez amacı aşan tasarruflarda bulunur. Saatte 300 kilometre hız yapan otomobil alırız ama onun performansını yakalamak, ülkemiz yollarında ve trafik kurallarında imkansızdır.

Çok güçlü bir hoparlöre dünya kadar para verip, apartmanda sesini açamayız. Ama mantık hep aynı en iyi kızı, en büyük evi ben kapayım.

Şimdi köpek sahibi olmak isteyenlerde de aynı mantığı görüyorum. En güçlü, en yırtıcı, en parçalayıcı köpek benimki olmalı. Peki ama senin yapmadığını, yapmayacağını neden zavallı köpeğe yaptırıyorsun? Benim mantığıma göre köpek bir evlat, bir dost, bir yardımcıdır. İşte köpek, insanın içindeki o negatif fırtınaları dindirir. İnsanla doğa arasında bir köprüdür. İnsanı doğaya yakın tutar, onun elektriğini alır.

Ama yok bazı gözü dönmüşler, Pitbull Terrierler edinip içinde ne kadar acımasız duygular varsa, onları köpeği ile kusmak istiyorlar.

Bu köpekler genetik agresif kökenli olmalarına karşın bir de mübalaalı bir biçimde tahrik edilip adeta çıldırtıyorlar. Bu köpeklerin ne insanlara ne de topluma ufacık bir yararı yoktur. Dengeli insanlara tavsiye etmem. Ne alıp ne de satarım, eğitmem bile. Elimi bile sürmem. Köpekle uğraşan insanların, yani hayatını köpeklere adayanların misyonu ülkemiz insanlarına köpeği sevdirmektir, korkutmak değil. Dikkat ederseniz yıllardır insanımıza hep kolay anlaşacağı, toplumun reddetmeyeceği akıllı, uzlaşmacı köpekleri önerdim.

Korkutucu değil, eğitici oldum. Geçen hafta gazetem Hürriyet'in arka sayfasında Arjantin'de bile bu köpeklere kısıtlama getirildiğini okudum. Bir ülke bir hükümet mecbur kalmadıkça hürriyetlere yasaklama koyamaz. Bu resmen bu köpeklerin potansiyel tehlike olduğunun tescilidir.

Amaç koruma, bekçilik veya taciz etmek ise ülkemizdeki en akıllı köpeği Alman Kurdu'nu kefil olarak öneririm. Safkan, iyi birer ana-babadan olmuş yavrular içinden ne koruma köpekleri çıkar inanamazsınız.

Yeter ki siz amacınızı bilin ve dengeli bir koruma köpeği seçin. Doğal olarak her Alman Kurdu da iyi çıkacak diye bir kural yoktur. Ne amaçla olursa olsun mutlaka seçtireceksiniz.

Ve alırken satanın bilgili olmasına dikkat edeceksiniz.

Bence safkan Alman Kurdu'nun üstünde dengeli koruma köpeği yoktur. Mesela Alman Kurdu, IQ sıralamasında üçüncü iken Pitbull'un IQ sıralamasındaki yeri otuzdördüncüdür.

Hadi siz gelin de Alman Kurdu'na saygı duymayın.

Cihan ÖZYAĞMUR- Köpek Eğitmeni

Telefon: 0216 327 08 63

Faks: 0216 327 00 85

Sarı madalyonlu köpekler

Tasmalarında sarı madalyonlar taşıyan köpekler hatırlıyorum.

70'li yıllarda, köpeği olanlar belediyeye gidiyordu.

Köpek, devlet kayıtlarına giriyordu.

Kuduz aşısı yapılıyordu.

Karşılığında, tasmasına numaralı bir madalyon takılıyordu.

Biliyordunuz ki, sarı madalyonlu köpekler sahipli.

Belediyede kaydı var.

Aşısı yapılmıştı.

Bu adet 80'li yılların başına kadar sürdü.

Sonra, sarı madalyonlu köpekler bir bir ortadan kayboldu.

Belediyeler işin peşini bıraktı.

Hayvan sahipleri de özel veterinerlere gitmeye başladı.

Kısacası, hayvan sahipleri ile belediyeler arasındaki bağ koptu.

Belediyeler, 1999 yılında, 70'li yılların çok gerisinde kaldı.

Türkiye'de evcil hayvanlarla ilgili tek bir kayıt kalmadı.

Kim çıkıp derse ki, ‘‘Ülkede şu kadar köpek besleniyor.’’

‘‘Bu kadar kedi besleniyor.’’

Verilen rakamlara temkinli yaklaşın.

Evcil hayvanlarla ilgili rakamların bir kısmı tahmin, geri kalanı hayali.

Türkiye pazarına giren yabancı mama firmaları, ilaç firmaları, tahmini rakamlar üzerinden fiziblite yapıyor.

Belediyeler ne yaşayan hayvanların ne de, öldürdüklerinin sayısını biliyor.

Bülent OVACIK

MEKTUP

Hürriyet Medya Towers Pet Corner

Güneşli-34544 İSTANBUL Faks: 0212 677 03 40

e-mail: bovacik@hurriyet.com.tr

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!