Konniçiva

Güncelleme Tarihi:

Konniçiva
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 1998 00:00

Erdal GÜVEN
Haberin Devamı

İçki içme sanatı

Geçen hafta bir Japon arkadaş grubu ile küçük bir İzakaya'da (bir çeşit Japon restoranı) akşam yemeği yedik. Doğal olarak yenilen çiğ balık ile beraber meşhur Japon içkisi Sake içildi. Herzaman olduğu gibi Japonlar ikinci kadeh sakeden sonra kızarmaya başladılar. Dördüncü bardaktan sonra suratları tam anlamıyla morardı. Beşinci kadehten sonra ben onların kalp krizinden ölmelerini bekledim. Ve yine herzaman olduğu kimse ölmedi.

Bu Japon milleti içkiye hiç dayanıklı değil, ama ne hikmetse bütün Japonlar içki içmeyi çok seviyor. İçkiye dayanıksız olduklarını ise asla kabul etmiyorlar. Japonlara sorsanız, dünyada Ruslardan sonra en iyi içki içen ırk Japonlar.

Sake denilen meşhur Japon içkisinin aslı pirinç. Sizin anlayacağınız sake aslında pirinç rakısı, likor bardakları gibi küçük kaplarda servis yapılıyor ve 3 değişik ısı derecesinde içilebiliyor. Birincisi Sake, 25 derecede ısıtılarak servis yapılıyor ve sıcak içiliyor. İkincisi, oda sıcaklığında muhafaza edilmiş olarak servis yapılıyor ve aynı sıcaklıkta içiliyor. Üçüncüsü ise uzun bir süre buzlukta tutulup, iyice soğutulduktan sonra servis yapılıyor ve soğuk içiliyor.

Japonlara göre şarhoş olmalarının tek nedeni ise sake. Alkol oranı yüzde 12 ile 15 arasında değişen içkilerinin çok çabuk sarhoş ettiğini anlatmak için bir de özlü söz üretmişler. Japonlara göre ilk kadehde İnsan sake içer. İkinci kadehde sake sakeye karışır. Üçüncü kadehten sonra ise Sake insanı içmeye başlar. Ve İnsanın kontrolü sakenin eline geçer.

Bu söze benzer Türkçe bir deyim de varmış. Ben de geçen hafta Tokyo Büyükelçisi Gündüz Aktan'ın, Elçilik Müşteşarı sevgili dostum Erdoğan Kök'ün Danimarka’ya tayini nedeniyle verdiği yemekte, Askeri Ataşe Albay Nedim Anbar'dan öğrendim.

‘‘Birinci kadeh rakıdan sonra insan bülbül gibi şakır, ikinci kadehten sonra aslan gibi kükrer, üçünçü kadehten sonra ise eşek gibi anırır’’.

Doğru söze ne denir. Bazıları biraz rakı içtikten sonra eşek gibi anırmaya başlıyor. Ama anladığım kadarıyla bu Japon rakısı sake, bizim üzüm rakısı gibi içtikten sonra insanı anırtmıyor. Bu kadar yıldır Japonyadayım, şimdiye kadar sake içtikten sonra anıran sağa sola saldıran veya ona buna bulaşan, şarhoş olduğu için şuç işleyen, bir Japona rastlamadım.

Herkesin sarhoşluğu kendisine. Özellikle Tokyo'nun Japon tarzı eğlence merkezi olan Kabukicho'da akşam saat 9'dan sonra yüzlerce insan sokaklarda sallana sallana yürüyor, kimisi aşırı içkinin etkisiyle yerlerde sürünüyor. Ama kimse kimseye karışmıyor. Kimse içtiği Sake'nin arkasına sığınıp şuç işlemiyor. Veya kimse insanların sarhoşluklarından yararlanmaya çalışmıyor.

Bazen düşünüyorum bu manzaranın onda biri Türkiye de olsa, yani aynı anda yüzlerce sarhoş insan bir arada aynı caddede yürümeye başlasa...

Allah korusun ortalık kan gölüne dönüşür.

HOŞGELDİN CAMA

Bilimadamları lama ile deveyi evlendirdiler ve bu evlilik geçenlerde ilk meyvasını verdi, Cama dünyaya geldi. Bu Cama biraz genetik bir çalışmanın ürünü. İsim babası da bilim adamları. İngilizcede deve anlamına gelen Camel'ın ‘CA’sı ile lama'nın ‘MA’sını birleştirmişler olmuş size ‘CAMA’. Küçük Cama babası, deve gibi kambur değil, ama en az onun kadar dayanıklı ve kuvvetli. Ayrıca babası olacak deve gibi inatçı da değil. Daha uyumlu bir kişiliğe sahip. Kendisine öğretilen komutları hemen algılayıp uygulamaya başlıyor. Cama sahip olduğu bu

özelliklerle yakında çöl seyahatlerinin aranılan aracı olacağa benziyor.

Ayrıca Cama tüylerini annesi Lama'dan almış. Yani anlayacağınız tüylerinin bir değeri var. Boy pos olarak babasına benzediğinden, annesinden daha iri yarı. Bu nedenle de daha çok tüyü var.

Görünüşe göre küçük Cama, deve ve lamanın iyi yönlerini almış. Güçlü kuvvetli, uyumlu, uzun yola dayanıklı, eh tüyleri de değerli. Yetiştirilmek için tüm özelliklere sahip. Sahip, ama bir nokta halen bilinmiyor.

Küçük Cama da acaba annesi gibi kızınca ona buna tükürüyor mu?

JAPON FIKRASI

Keiko uzun süredir beraber olduğu ama evlenmeye bir türlü yanaşmayan erkek arkadaşını evliliğe ikna edebilmek için uzun bir konuşma yapar ve konuşmasının sonunda da şöyle konuşur:

‘‘Unutma her erkek gibi senin de sorunlarını paylaşacak bir kadına ihtiyacın var. Senin sorunlarını paylaşmaya ve onlara çözüm üretmeye hazırım’’.

Genç adam umursamaz bir tavırla ‘‘Ama benim hiçbir derdim yok ki’’ diye cevap verir. Keiko hemen atılır:

‘‘Belki şimdi yok, ama benimle evlendikten sonra olacak’’.

email: erdal@crisscross.com

JAPON SÖZÜ

...Oni no nyobo kijin ga naru

...Şeytanın karısı zamanla şeytandan bile kötü olur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!