Kızım Soon Yi’ye elveda dedim

Güncelleme Tarihi:

Kızım Soon Yi’ye elveda dedim
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 01, 2005 01:59

Altı yaşındayken evlat edindiği kızı Soon Yi’nin, kocası Woody Allen’la kaçarak evlenmesiyle çok zor günler geçiren Mia Farrow, 13 yıl sonra ilk röportajını verdi.

Connecticut’ta sakin bir hayat sürdüren Farrow, ‘Belki uzun zaman aldı ama Soon Yi’nin kendi yolunda gittiÄŸini ve artık ailemizin bir parçası olmadığını kabullenmeyi baÅŸardım. Sonunda ona ‘Elveda’ diyerek huzuru yakaladım’ dedi.Â

Bir çocuğu kaybetmek dünyadaki en acı verici şey. Çocuklarım kardeşlerini kaybetti. Oğlum da babasının kız kardeşiyle evlendiğini gördü. Bu, onlar için arzu ettiğiniz bir şey değil.’

Ünlü aktrist Mia Farrow, Connecticut’ta sürdürdüğü sakin yaşantısını, bu sözlerle bozuyor.

Aktör ve yönetmen eşi Woody Allen’la evlilikleri, Allen’ın henüz altı yaşındayken evlat edindikleri üvey kızları Soon Yi ile kaçmasıyla bitmişti. Woody Allen, Soon Yi ile evlenmiş ve çift o tarihten sonra sadece mahkeme salonlarında karşılaşmışlardı. Mia Farrow ortak olarak evlat edindikleri çocukların velayetini almak için mücadele ettiği günlere geri dönüp baktığında, ‘Ben yavrularını koruyan bir anne aslandım’ diye tanımlıyor kendini.

- Altı çocuğundan söz eder misin?

Noel zamanı burayı görmen lazım. Yetişkin çocuklarım ve dört torunum da geliyor ve 20’den fazla oluyoruz. Şu anda benimle yaşayan altı çocuğum var.

FRANK SÄ°NATRA Ä°LE GÃœZEL BÄ°R HAYATIM OLDU

- Artık eskisi gibi film çevirmiyorsun... 60 yaşındasın ama genç kız gibisin.

18 yaşından beri çalıştım ve hayatımda artık bunu yapmak istiyorum. Gelecek sonbaharda Broadway’de ‘Fran’s Bed’ adlı bir oyunda oynayacağım.

- Biraz Frank Sinatra’yı anlatsana!

Onunla ilişkimden hiç pişman değilim! Harika bir adamdı ama birbirimize uygun olmadığımızı anladım. O karşıma çıkan en etkileyici adamdı. Ve beni sevmesi onu daha da çekici yapıyordu.

- Woody Allen’la yaşadıklarına gelelim. Bu olayı nasıl atlatabildin?

Kırılgan görünebilirim ama güçlüyüm ve bu deneyimden sonra eskisinden de güçlüyüm. Zamanla gücümü fark ettim.

- Bütün gazetelerin birinci sayfasındaydınız...

Evet. Ama benim için daha soyuttu, çünkü gazetenin birinci sayfasında ne olduğunu hissetmek zordu. Gerçek olan benim ve çocuklarımın acısı ve karmaşasıydı. Onlar için de zordu çünkü 13 sene boyunca evin efendisiydi. Ne yediği ve her şeyin nasıl göründüğü konusunda çok titizdi. Bir daha hiç kimseyi böyle bir tahta oturtmam, çünkü o hem benim erkek arkadaşım, hem de patronumdu. Çok kontrolcüydü. Onu memnun etmek istiyorduk ve bu hiç de kolay değildi. Ama hepimiz denedik.

- Soon Yi’yi kaybetmek onun ihanetinden daha mı acı verici?

Evet, bir çocuğu kaybetmek dünyadaki en acı verici şey. Çocuklarım kardeşlerini kaybetti. Oğlum da babasının kız kardeşiyle evlendiğini gördü.

- Telefon çaldığında Soon Yi’nin aradığını düşündüğün oluyor mu?

Bir gün uyanacağını ve ‘Ne yapıyorum ben?’ diyeceğine inanıyordum. Onu Kore’de evlat edindiğimde altı yaşındaydı. Bir ailenin ne demek olduğunu anlayamadığını düşünmek zorundayım. Belki de yedi yaşından beri onu tanıdığı, babası olduğu ve onun için bunu kabul edilebilir hale soktuğu içindir. Belki kendisi için daha iyi bir fırsat gördü. Bilmiyorum. Soon Yi çocuktu, o da yetişkin.

- Travmayı atlatmak için çocuklarla ne yaptınız?

En zor olan da buydu. Kız kardeşlerini özlüyorlardı. O kadar üzgünlerdi ki, bir sürü terapiste gitmemiz gerekti. Televizyonu açamıyorduk, gazete okuyamıyorduk. Bir yandan da mahkemeler vardı. Hayatımda ilk defa bir avukat tuttum.

- Sırada ne olduğunu tahmin edemiyordun herhalde...

Evet. Bir de çocuklar uyuduktan sonra benim düşündüklerim vardı. Hayatınızda birçok şeyi kaybedebilirsiniz, ama prensiplerinizi kimse sizden alamaz. Ben yavrularını koruyan anne aslandım.

BANYOSUNU BÄ°LE PAYLAÅžMAZDI

- Sizi Michael Caine tanıştırmıştı değil mi?

Broadway’de bir oyunuma gelmişti Michael. Şovdan sonra yemeğe çağırdı ve Woody Allen’la orada tanıştım. Birkaç hafta sonra sekreteri beni aradı ve onunla öğle yemeği yiyip yiyemeyeceğimi sordu. Daha sonra akşam yemeklerine çıktık ve birbirimizi aramaya başladık.

- Ayrı apartmanlarda yaşıyordunuz. Bunun birisiyle beraber olmanın en iyi yolu olduğunu mu düşünüyorsun?

Bu, o zaman benim tercihim değildi. Yazı yazmak için kendine ait alana ihtiyacı olduğunu düşünüp saygı gösterdim. Mesela banyosunu paylaşmak istemezdi. Banyoya gitmek için kendi evinde olması gerekirdi.

- Woody’le yaptığın filmler içinde en iyisi hangisi sence?

Onunla yaptığım filmlerin bazılarını çok seviyorum ve gerçekten minnettarım.

- Skandal patladığı zaman ‘Bu adam çok güçlü. Bir daha iş bulamayacağım’ diye düşündün mü hiç?

Evet, çünkü bana bir daha çalışamayacağımı söyledi. Tabii ki korktum.

- Tom Cruise ve Nicole Kidman boşandığında bile, Kidman’ın bittiğini söylemişlerdi. Eminim profesyonel anlamda korkutucu bir durum.

Kesinlikle. Bize ne olacak diye düşünüyordum. Neyse ki sonraki dört sene içinde dört film yaptım. Ve sonra yeni çocuklar geldi, onlarla yeni bir hayat başladı.

İnsanların Sudan’da neler olduğunu bilmesi gerek

- UNICEF elçisisin aynı zamanda...

Bu, hayatımda bana sunulan en güzel şeylerden biri. Sanırım benim çocuk felci geçirdiğimi ve çocuk felcinin sonuçlarıyla yaşayan bir oğlum olduğunu bildikleri için beni davet ettiler. Ben de böylece çocuk felcinin ortadan kalkması için iyiniyet elçisi oldum. Çocuk felci diye bir hastalığın kalmaması amacımız. Bu amaçla Afrika’ya birçok kez seyahat ettim.

- Seamus’la mı gittin?

Üç kez Seamus’la gittim. UNICEF’in genç elçilerinden ve Afrika’daki gençler için çok çalıştı. En son beraber Sudan’a gittik.

- Orada neler olduÄŸunu insanlar tam olarak bilmiyor.

Orada 70 bin insan öldü ve iki milyon insan yani nüfusun yarısı mülteci kamplarında yaşıyor. Kamptakilerin çoğu kadın, çünkü erkekler öldürülmüş. Birleşmiş Milletler ve daha birçok organizasyon gıda yardımında bulunuyor, ama o yiyecekleri pişirmeleri lazım. Ve hálá saldırılar devam ediyor.

- Oldukça sarsıcı olmalı...

Evet. Bu röportajı yapmak istememin nedenlerinden biri de buydu. İnsanların Sudan’da neler olduğunu bilmesi lazım. Hepimizin orada bir rolü var ve destek olmak için bir şeyler yapmamız lazım.


Eğlenceli birini arıyorum

- Bu kötü tecrübeden sonra başka bir adama aşık olabileceğini düşünüyor musun?

Sanırım olabilirim. Artık bir erkekte başka şeyler arayacağımı düşünüyorum. Babam yazar ve yönetmen olduğu için, bir erkeğin sanatçı yönü beni çok etkiliyordu. Yaratıcı olan bir erkek bana çok sihirli geliyordu. Buna artık önem vermiyor değilim, ama şimdi bir erkeğin yaratıcı olmasının dışında eğlenceli, zeki ve şaşırtıcı olmasını da istiyorum. Neleri yapıp yapmayacağını bilmek isterim ki, kendimi güvende hissedebileyim.

- Ama bunu nasıl bilebilirsin ki? Woody’nin bunu yapacağını bilmiyordun.

Bunu asla hayal edemezdim. Şimdi olsa Woody’de bir şeyin eksik olduğunu anlardım herhalde, ben bunu utangaçlığa bağlıyordum. Sanırım bu eksikliği olan kimse her şeyi yapabilir ve bu çok korkutucu.

- Şu anda Woody Allen tipinde birini hemen tanıyabilir misin?

Bu tipte çok insanın olmadığını umuyorum.

- Bir erkekte ne ararsın? Mizah gücü? Güvenilirlik?

Evet ve de ortak ilgi alanları. Eğlenceli birini arıyorum. Prensip sahibi ve benim önem verdiğim konulara önem veren birisi olmasını da istiyorum. Tabii böyle bir şey mümkünse.

- Acı verici bir konuyu aydınlatmak istiyorum. Bir dilek tutmanı isteseler Soon Yi’yle biraraya gelmeyi ve her şeyi çözmeyi mi isterdin?

Artık değil. Bu belki çok uzun zaman aldı, ama ona elveda diyerek huzurumu yakaladım. Onun kendi yoluna gittiğini ve artık ailemizin bir parçası olmadığını kabul etmem gerekiyordu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!