Kızı olmasaydım da üzülürdüm böyle bir adamı kaybettiğimiz için

Güncelleme Tarihi:

Kızı olmasaydım da üzülürdüm böyle bir adamı kaybettiğimiz için
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2004 00:00

Çok az insan bunu başarabilir. Dilek Sabancı onlardan biri. Ben onunla konuşurken, karşımdaki kadının engelli olduğunu düşünmüyorum. Bana öyle bir duygu geçmiyor. Çünkü o kendine acımıyor. Dolayısıyla karşısındaki de ona. Normal iki insan gibi konuşuyoruz. Babasıyla ilgili şeyler anlatırken, duyguları çok daha fazla öne çıkıyor. Zaten kişilik olarak da birbirlerine çok benzerlermiş, öyle diyor. Ve bundan çok gururlu. Bu her ailede böyledir, kim babasının kızı ya da oğlu olacak, çok önemlidir. Dilek Sabancı babasına annesinden daha yakınmış mesela, erkek arkadaşlarıyla yaşadıklarını annesinden çok babasına anlatırmış. Sırdaş, arkadaş, akıl hocası, ortak, partner ve bu arada baba. Böyle bir ilişki onlarınki. Sıkı yani. Yakın yani. Ama bütün aile birbirine yakın. Onlar biraz daha yakın. Biliyor musunuz, Dilek Sabancı babasını bizim bildiğimizden biraz daha farklı anlatıyor: O ekranlardan patlayan meşhur kahkahasını bir başka türlü yorumluyor, hep gülen babasının aslında pekçok sıkıntısını içine attığını düşünüyor ama neticede babasının sevgili kızı Dilek, onu çok ama çok güzel anlatıyor...Başka bir gezgende, hiç tanımadığınız birine babanız Sakıp Sabancı'yı anlatmak durumunda kalsanız, nasıl anlatırdınız?- Bir elma düşün derdim. Elmanın bir yarısı son derece başarılı bir iş adamı. Diğer yarısı da muazzam sosyal sorumluluğu olan biri. Başkalarını da düşünüyor yani.Başka?- İnsan ayırt etmeyen, bir cumhurbaşkanıyla da bir çöpçüyle de aynı diyaloğu kurabilen biri olduğunu da söylerdim. O yüzden herkes seviyor ya babamı...Peki siz Türkiye'nin babanızı bu kadar sevdiğini biliyor muydunuz?- Bu kadarını tahmin etmiyordum. Böyle bir babanın kızı olduğum için inanılmaz gurur duyuyorum. Ruhunun ona gösterilen sevgiyi gördüğünü düşünüyorum. Babam olmasaydı da, ben böyle bir adamı takdir ederdim. Tamam, yabancı ortaklıklar yapmış, kendi ülkesinde bir sürü fabrika kurmuş, tonlarca insana ekmek vermiş ama onun dışında Sabancı Ailesi adına bir vakıf kurmuş, sosyal sorumluluk projelerine destek vermiş, öğrenci yurtları yapmış, okullar, kültür siteleri açmış. Bu da yetmemiş bir üniversite... Taçlandırmak için bir de müze... E çok değerli bir insanmış. Kızı olmasaydım da üzülürdüm böyle bir insanı kaybettiğimiz için...BEN DE SEVİL DE BABAMIZA AŞIKTIKKızlar babalarına aşıktır ya...- Kesinlikle. Sırf ben değil, Sevil de aşıktı. Bizim babamız da aşık olunmayacak bir baba değildi...Sizin ailede şımartma unsuru kimdi? Kim disiplin uygulardı, kim şımartırdı?- Benim açımdan beni şımartan babam olmuştur. Annem daha disiplinlidir.NEDEN BENİ BÖYLE YARATTIN DİYE ALLAH'A KIZAMAMBen her şeyin bir nedeni olduğuna inanıyorum. Allah'a ‘‘Neden beni böyle yarattın?’’ diye soramam. Bu halim için Allah'a kızamam. Onun bir bildiği var ki, beni böyle yarattı. Kardeşimi de. Bizim böyle olmamız engellilere bakışımı değiştirdi. Belki benim ve kardeşimin varlığı da babamın bu tür konulara eğilmesini, yatırım yapmasını sağladı. E o zaman gerçekten her şeyin bir nedeni var...Çok iyi bir dinleyiciydi babam. Bana hep derdi ki: ‘‘Dilek lafımı kesme, dinle.’’ Benim vardır gerçekten böyle bir huyum, küt diye lafa girerim. ‘‘Bir insan bir şey söylüyorsa dinle, ondan sonra ne söyleyeceksen söyle. Aksi takdirde başarılı olamazsın’’ derdi. Şimdi anlıyorum, dinleyebilmek önemli bir vasıf...Ben akıl hocamı kaybettim. Telefon açardım iki dakikada nasihat verirdi. Özel hayatımla ilgili de nasihatlar verirdi. Ben erkek arkadaşlarımı anlatırdım ona. Ya da hayalimdeki erkeği: ‘‘Yakışıklı olsun, işinde çok başarılı olun, biraz da parası olsun.’’ Bana derdi ki ‘‘Çok seçicisin. Böyle mutlu olamazsın...’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!