Kitap

Güncelleme Tarihi:

Kitap
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2013 00:00

Haftanın yenileri

Haberin Devamı

Güncel Siyaset

Tarihinden ve Köklerinden Kopartılan CHP
Şahin Mengü
B Yayın

Bir haftadan fazladır ülkenin gündemi tek bir konu üzerine odaklanmış durumda: Gezi Parkı direnişi ve bu derinişin devamında gerçekleşen hadiseler silsilesi. Bu artçı hadiselerden birisi de hiç şüphesiz direnişte CHP’nin varlığı veya ne kadar var olduğu. Resmi makamların yaptığı açıklamalarda ısrarla CHP’nin varlığı, etkisi dillendirildi. Hemen akabinde insanlar öyle bir etkinin olup olmadığını tartıştı. Öyle ki bu tartışmalar içinde CHP’liler de birbirleriyle farklı şeyler söylüyorlardı. Bu durum bir kere daha gösterdi ki, CHP de kendi içinde farklı seslere, düşüncelere sahip. Kimilerine göre Kılıçdaroğlu ve ekibi ‘ılımlı muhalefet’ tutumuyla, hem CHP’yi zedeliyor hem de memleketin daha da kötüye gitmesine sebep oluyor. Gerek anayasa konusu gerek barış süreci gerek diğer başka konularda CHP’nin ‘köklerine’ ihanet ettiği düşüncesi oldukça hâkim. Tabii bir o kadar da, değişim olması gerektiğini söyleyenler var. Bir dönem, CHP Milletvekili olarak görev yapan, Avukat Şahin Mengü de CHP’nin köklerinden koptuğuna, artık bambaşka bir kimlik kazandığına ve yaşanan birçok başarısızlığın ve itibar yitiminin de bundan kaynaklandığına inananlardan. ‘Tarihinden ve Köklerinden Kopartılan CHP’ adlı kitabında Aydınlık gazetesinde yazdığı yazıları bir araya getirmiş. Sadece CHP’ye değil, AKP’ye ve memleketin diğer önemli meselelerine dair tespitlerde bulunup yol gösteriyor.

Roman

Haberin Devamı

Elmanın Suçu
Cem Selcen
Sel Yayıncılık

Polisiye edebiyatının nitelikli ‘suç’ metinlerinden ‘Elmanın Suçu’. Çünkü eli kanlı katiller, birbiri ardına işlenen cinayetler yok. Bu kez esaslı bir soygun çetesi, sıkı hazırlanmış bir soygun planı ve suç var! Ama asıl suçlunun kim olduğunu soruyor Cem Selcen, biraz farklı yoldan. Kitabın başında Rum Suresi 54. Ayet’ten bir alıntı var: “Allah o kadirdir ki sizi bir zaaftan yaratmakta, sonra zaafın ardından bir kuvvet yaratmakta, müteakiben kuvvetten sonra bir zaaf ve ihtiyarlık yapmaktadır. O dilediğini yaratır. Her şeyi bilen, her şeye kadir olan, yalnız O’dur.” Roman ilerledikçe soruyor Selcen, suç elmayı (veya yasak meyve neyse onu) koparan Havva’da mı, ona uyan Adem’de mi, yoksa Cennet bahçesinin ortasında ışıl ışıl parlayarak Adem ve Havva’nın aklını başından alan meyvede mi? Karaköy’deki Merkez Bankası’nı soymak için harekete geçen uluslararası bir soygun çetesinin hikâyesi ekseninde suça odaklanıyor Selcen. Tamam, bir çete var, o çetenin bir soygun planı var ve bu suçu işleyecekler, yani o zaafa sahipler. Peki gözlerinin önünde duran elmanın, Merkez Bankası’nın kapalı kasalarında duran külçe altınların, paraların hiç mi suçu yok? Günümüzün en güçlü arzu nesnesinin ‘para’ olduğunu söyleyerek onu çalmak, çaldığını harcamak (yemek) isteyecek insanların olacağını söylüyor. Suça farklı perspektiften bakan, Steve Mc. Quinn’in filmleri tadında bir soygun kitabı.

Haberin Devamı

Sanat / İnceleme

Bir Görsel İletişim Platformu Olarak Kitap
Melike Taşçıoğlu
YEM Yayın

Binlerce yıl öncesine kadar uzanabilen kültürel tarihinde kitap, ‘mükemmel form’a ulaşabilmiş nesneler arasındadır. Yani tıpkı çatal gibi, ilk aklımıza gelen formunda büyük değişiklikler yapılacak bir şeyi kalmamıştır. Ama o form, kısıtlayıcı gibi görünse de sınırsız bir alana sahiptir. Ciltlerinden sayfa tasarımlarına, yazı fontlarından kullanılan görsel malzemeye, hatta kitabın kullanılış biçimi ve maksadına kadar pek çok yoldan bunu gerçekleştirmek mümkündür. Hal böyle olunca dün daha çok mücellitlerin harikalar yarattığı kitaplarda, bugün başta grafik tasarımcılar olmak üzere birçok sanatçı ‘kendisi birer sanat’ eseri olarak adlandırılabilecek kitaplara imza atıyorlar. Örneğin Visual Editions tarafından yayımlanan ve Sara de Bondt tarafından tasarlanan Jonathan Safran Foer’in Türkçeye çevrilemeyen (zira basılması çok da mümkün olmayan) ‘Tree of Codes’ kitabını ele alalım. Her sayfasında ve satırında yer alan kesiklerle, yazar ve tasarımcı, fiziksel olarak da katmanlı bir metin yaratıyorlar.  Melike Taşçıoğlu, ‘Bir Görsel İletişim Platformu Olarak Kitap’ adlı incelemesinde bir ‘nesne’ olan kitabın kapağından içine kadar her sayfasında icrası mümkün olan sınırsız hareketleri değerlendiriyor. Dev boyutlar, sayfaları katlanarak okunanlar ve aklınıza gelebilecek daha nice çılgınlıklar... Taşçıoğlu, bir ‘sanat nesnesi’ olarak kitabı ele alıyor. Etkileyici bir inceleme.

Tarih

Haberin Devamı

Bizans İmparatorluğu Tarihi
Radi Dikici
Remzi Kitabevi

İstanbullular son aylarda İstanbul’un halini konuşuyor, uzun uzun. Belgrad Ormanları’nı da kapsayacak yasa çıkacak mı, adı Yavuz Sultan Selim konan ve temeli atılan üçüncü köprü uğruna kaç ağaç kesildi, Gezi Parkı’ndan önce orada yer alan Topçu Kışlası ne zaman dikildi? Hatta, Ayasofya Müzesi cami olarak ibadete açılmalı mı, diye soranlar bile yok değil. Tüm bunlar art arda sıralanınca arada başka sorular da geliyor akla. Örneğin Ayasofya ibadete açılacaksa sadece cami olarak mı açılacak? Zira evvelinde kiliseydi! Dahası, madem Gezi Parkı’nın yerinde 1780-1940 yılları arasında Topçu Kışlası vardı, 1780’den önce ne vardı diye soranlar da çıkıyor ortaya... Yani ortalık karışıyor. Aslında İstanbul özelinde baktığımız zaman, şehrin en önemli özelliği de burada kendini gösteriyor. İki büyük imparatorluğun başkenti İstanbul, Osmanlı öncesinde Doğu Roma’nın, yani 330-1453 yılları arasında (1123 yıl) tarih sahnesinde yer alan Bizans’ın başkentiydi. Bizans, sadece devlet olarak değil, kültürel, sosyal, sanatsal ve siyasal varlığıyla da bugüne dair birçok işareti bünyesinde barındıran bir medeniyetti aslında. Rönesans’ın ortaya çıkmasındaki etkenlere baktığımız zaman bunun detaylarını görebiliriz. Radi Dikici, gerçek anlamıyla genişleterek yenilediği ‘Bizans İmparatorluğu Tarihi’, Bizans’ın siyaset, sosyal hayat, tarih, sanat, mimari ve daha nice karanlık dehlizlerine iniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!