Sesi kapatıp izlemek daha etkileyici

Aşkla Aynı Değil
Gülben (Ergen)& Oğuzhan (Koç) DMC/ D&R fiyatı: 3.99 TL
(Beş üzerinden bir yıldız)

Müzik dünyasındaki kimi insanlar ‘Ne iş olursa yaparım’cıdır. Daha çok mecburiyettendir bu; hayatı sürdürmek, şans bir alanda yaver gitmediğinde diğerine kaymak gerekir, normaldir. Kimi insanlar ise ‘Dev Aynası’ problemi nedeniyle böyledir; zaten onlarınki, ‘ne iş olursa yaparım’dan çok, ‘ne yapsam becerir ve başarırım’dır. Masal tabii. En iyi ihtimalle tek bir alandakini ya başarır ya da hiçbir şey başaramazlar. Hülya Avşar mesela, denemediği şey kalmadı ama yalnızca sinemada yaptıklarıyla göz doldurabildi. Diğer yaptıkları gül(ümse)me sebebidir. En yakın rakibi Gülben Ergen’in ise amortisi dahi yok. Hep ya orta-karar ya da altı.

Hemen hemen her el attığı alana da sıkıca asıldı halbuki. Müzikte mesela; başta Sezen Aksu ve Yıldız Tilbe olmak üzere ismi en iyiye, en popülere çıkmış isimlerden şarkılar aldı, pırıl pırıl stüdyolarda kaydetti. Ama bunlar yeterli olmadı. Olması da mümkün değildi zaten. Sıradışı şarkılar, sıradışı ses ister; dinlendiği anda yüreğe oturtan bir gırtlak da. Ama durum, ‘Yalan Dünya’nın Zerrin’inin dizinin bir bölümünde söylediği gibidir: “Sevgilim yok, illa söyleteceksin, değil mi?”

‘Aşkla Aynı Değil’ adlı son şarkıyı, şarkının bestecisi Oğuzhan Koç ile söylemiş Ergen. “Elimde bir tek gururum, içimde biten umudum, yüzümde birkaç çizgi daha, akıl hepsini unutur elbet” diye diye başını almış gitmiş. Bitmiş bir aşkı, bir ayrılığı Muazzez Tahsin Berkant’ın dahi aklına gelmemişti böyle sulu sepken dile getirmek. Ama dizi zamanlarındayız değil mi; ileri değil, geriye gidiyoruz. Yeşilçam’ın diyaloglarını alırsınız ve ne kadar ezer, üstünde tepinirseniz o kadar makbul olursunuz.

80’lerin ilk yıllarında Arif Susam söylese (o da taverna atmosferinin yabancılaştırma etkisinin de katkısıyla) “Eyvallah” denebilecek bir şarkıyı, 2015’in orta yerine getirip bırakmak için ya yenilgiden zevk almak gerekir ya da bu işlerden hiç anlamamak. Muhtemelen ikincisi.

Şarkının klibini Nihat Odabaşı çekmiş, mekân Sapanca. Olağanüstü renkler/görüntüler akıyor. Gerçekten etkileyici. Demedi demeyin: Sesi kapatıp seyretmek daha da etkileyici.

Vefasız sevgiliye vefa
Yok Sana/Emre Atabay/gnl / D&R fiyatı: 4.49 TL
(Beş üzerinden üç yıldız)

Yeni bir isim Emre Atabay. Mektepli de. Pera Güzel Sanatlar lisesinin müzik bölümünü bitirmiş, ardından da Boston’daki Berklee College of Music’te devam etmiş eğitimine. Her dokunduğuna mutlaka iyi bir şeyler katmış İskender Paydaş ile yapılan ‘Yok Sana’, özellikle ritmi ile taptaze bir şarkı. Şarkının sözleri de hem (ritmine mükemmel uyan bir biçimde) eğlenceli, hem de yaşıtlarına oranla daha doğru ve insani. Vefasız sevgiliye, küfürsüz, hakaretsiz, bedduasız da şarkı söylenebiliyormuş işte.

Dört temiz pop şarkısı
Pardon, bakar mısınız/Selen Servi/Aşk Müzik/ D&R fiyatı: 8.99 TL
(Beş üzerinden üç yıldız)

İşletme eğitimi almış olmasına rağmen hayatını şarkı söyleyerek sürdürmeye karar vermiş (kendisi “arkılarla hayatı yorumlamak” diyor yaptığına) Selen Servi’nin EP’sinde, 3 aranjör tarafından düzenlenmiş 4 şarkı var. Şarkılardan ikisinin sözleri, birinin bestesi Servi’nin; kalanın biri (‘Pardon’) Sibel Algan, diğeri ise (‘Rüzgar’) İlhan Şeşen’in. Şarkıların dördünde de çok tecrübeli bir vokal var. Farklı yapılara sahip şarkıların hepsinde vokal başarısı tam. Kendi bestesi ‘Yaza Yaza’ başta olmak üzere dört güzel, dört temiz ve intizamlı pop şarkı var bu EP’de. Cihan Sezer’in ‘Rüzgar’ın altına yerleştirdiği balaban (Gürkan Çakmak çalıyor) ise paha biçilmez.

Çok yalnızım be Eyfel!
Yap Boz/Soner Arıca/Arıca Müzik
(Beş üzerinden üç yıldız)

Soner Arıca’nın yeni şarkısı ‘Yap Boz’ iyi bir şarkı. 90’lı kuşağın sağlam isimlerindendir Arıca, ne yapmışsa, iyi yapmışlardandır. Ritm olarak sakin, içinde ise fırtınalar kopan ‘Yap Boz’un klibine dekor olarak Paris seçilmiş, emsalsiz Paris. Kahramanımız Paris’in en turistik yerlerinde dolanıyor, içini Eyfel’e, Arc de Triomphe’a, (tabii ki başta Champs-Elysees olmak üzere) caddelere sokaklara, metro girişlerine, hatta tabelalara döküyor da döküyor. Şarkı güzel ama keşke klibi daha az turistik olsaydı. Kaldı ki Paris gibi bir yerde olanın derdi de o kadar inandırıcı gelmiyor seyredene. Paris yahu, at kendini bir kahveye, insanlara karış; gittiyse gitti, başkası mı yok.

NOT DEFTERİMDEN YAPRAKLAR

* İranlı tenor Ramin Farhangniya ve Iğdır asıllı piyanist Armen Aharonian, bu akşam Zorlu’da.
* Cazın devlerinden Jan Garbarek, yarın akşam CRR’de.
* Marsis 1 Mayıs’ta Kadıköy Sahne’de.
* Arabeskin altın günlerine dönüp Şükran Ay dinlemeli.
* Esengül’ü de unutmamalı, Ay sonrası iyi gider.